İnsicam
Sayı 49
Merhum Zarifoğlu, nevi şahsına münhasır bir şahsiyet; yaşayışıyla, fikirleriyle, eserleriyle. Yazdıkları, yaşadıkları, ilişkileri sıra dışı denebilecek bir şekilde. O, bir okul. O, bir dava adamı. O, bir sanatçı.
Nasîr olanın adıyla.
Bilindiği üzere her yeni dönemimizin ilk sayısını, özel sayı olarak çıkarmayı âdet edindik. Geçen sayımızın sunuşunda bu durumu hatırlatıp, “yeni yayın dönemimizin ilk sayısı, yine bir özel sayı olacak.” demiştik.
Evet, yine bir özel sayı ile karşınızdayız. Şimdiye kadar Sezai Karakoç (sayı 13: Mart 2022), Rasim Özdenören (sayı 26: Nisan 2023) ve Aliya İzzetbegoviç (sayı 37: Mart 2024) özel sayılarını yayınlamak nasip oldu. Bunların dışında gündeme mebni iki özel sayı daha (Deprem, sayı 25: Mart 2023 ve Gazze, sayı 44: Ekim 2024) çıkardık.
Bu kez yine bir sanat ve kültür adamını gündeme taşıyoruz: Abdurrahman Cahit Zarifoğlu (1 Temmuz 1940 – 7 Haziran 1987). Merhum Zarifoğlu, nevi şahsına münhasır bir şahsiyet; yaşayışıyla, fikirleriyle, eserleriyle. Yazdıkları, yaşadıkları, ilişkileri sıra dışı denebilecek bir şekilde. O, bir okul. O, bir dava adamı. O, bir sanatçı. Onun nasıl bir okul olduğu, vefatından sonra Okuyucularla adıyla yayınlanan (İstanbul 2009), vakti zamanında Mavera dergisinde yazar adaylarının, okuyucuların mektuplarına verdiği cevaplarda, açık ve net bir şekilde görülmektedir. Zarifoğlu, yüreği İslam dünyası için, Müslüman kardeşleri için yanan, kavrulan bir dava adamıdır. Bunu hem Mavera dergisinde hem de Yeni Devir, Milli Gazete ve Zaman gibi gazetelerde, müstear (Ahmet Sağlam, Abdurrahman Cem ve Vedat Can) ve gerçek ismiyle yazdığı yazılarda görebiliriz. Sanatçılığı şiirlerinde, hikâyelerinde, denemelerinde ayan beyan ortadır.