İnci Mercan Gerdanlığı

Hz. Ebu Bekir (r.a), Efendimiz Rasulullah (sav)’ ın ‘’Yar-ı ğarı’’ (mağara dostu) ve can yoldaşıdır. Kayınpederi, veziri, danışmanı, ilk halîfesidir. Rasulullah (sav)’e her zaman güveni ve bağlılığı sebebiyle ‘’Sıddîk’’ ünvanı ile anılır.

Ahmet POÇANOĞLU

Emekli Konya İl Müftüsü

Hamd, Kur’an-ı Kerimi kuluna ruhlar ve bedenler için şifa olarak indiren Allah’a; salât ve selâm Hatem’ül Enbiya Muhammed Mustafa’ya, Al-ü Ashabına ve O’na tabi olanların üzerine olsun.

 Muhterem Dostlar,

Kırk inci ve mercandan oluşan gerdanlığı, titizlik ve dikkatle sizlere sunacağım, nasib olursa. Öncelikle Hulefa-i Raşidîn sonra Aşere-i Mübeşşere Ashabının (r.anhüm), Rasülullah (sav)’ dan rivayet ettikleri hadislerden birer örnek, sonra da Ashabın gençlerinden, Rasulullah (sav)’ la çıktığı gazvelerin kahramanlarından, İslam ordularının kahraman komutanlarından; birer hadis aktaracağım. Hadis rivayet eden sahabeyi kısaca tanıtmaya çalışacağım, hadisleri yine kısaca izah etmeye gayret edeceğim.

Allah (cc) kalplerimizi ve ahlâkımızı Rasulullah (sav) Efendimizin alemleri aydınlatmak için tuttuğu çerağ ile aydınlatsın.

  1. HADİS

عنْ أبي بَكْرٍ الصِّدِّيق رضي اللَّه عنه عبدِ اللَّه بنِ عثمانَ بنِ عامِرِ بنِ عُمَرَ ابن كعب بن سعد بْنِ تَيْمِ بْن مُرَّةَ بْنِ كَعْبِ بْن لُؤيِّ بْنِ غَالِب الْقُرَشِيِّ التَّيْمِيِّ رضي اللَّه عنه     وهُو وأبُوهُ وَأُمَّهُ صحابَةٌ ، رضي اللَّه عنهم     قال : نظرتُ إلى أقْدَامِ المُشْرِكِينَ ونَحنُ في الْغَارِ وهُمْ علَى رؤوسنا فقلتُ : يا رسولَ اللَّهِ لَوْ أَنَّ أحَدَهمْ نَظرَ تَحتَ قَدميْهِ لأبصرَنا فقال: « مَا ظَنُّك يا أبا بكرٍ باثْنْينِ اللَّهُ ثالثُهْما » متفقٌ عليه .

82. Ebû Bekir es-Sıddîk, Abdullah İbni Osman İbni Âmir İbni Ömer İbni Kâ’b İbni Sa’d İbni Teym İbni Mürre İbni Kâ’b İbni Lüey İbni Galib el-Kureşî et-Teymî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre -ki Allah kendilerinden razı olsun, kendisi, babası ve annesi sahâbîdir- o şöyle demiştir: (Hicret yolculuğunda) biz Resûlullah ile mağaradayken, tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını gördüm ve:

– Ey Allah’ın elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağıya bakacak olsa mutlaka bizi görür, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor (ve haklarında neler düşünüyor)sun, Ebû Bekr?”  (Buhârî, 3653, 3922, 4663,  Müslim, 2381.)

BU HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

Biz bu hadisten ‘’Mahzun olma, Allah bizimle beraberdir’’(Tevbe 9/40) ve “Elbette biz, hem dünya hayatında hem de şahitlerin hazır bulunacağı günde elçilerimize ve inanmış kişilere yardım ederiz.’’ (Mü’min 40/51). Ayetlerinin nasıl yaşandığını, nasıl yaşamamız gerektiğini, nerede ve hangi şartlar altında olursak olalım Allah (cc)’ ın bizimle beraber olduğunu, yalnız ve kimsesiz olmadığımızı öğreniriz.

Biz bu hadisten dostluğu; -Gemuhluoğlu’nun dediği gibi

‘Dost ol kişidir ki; yar-ı ğardır.

Kucağında mübarek bir emanet vardır,

Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar,

Son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır gönlü ile orayı tıkayandır’– öğreniriz.

Rasulullah (sav) Efendimizi; kendimizden, servetimizden, çocuğumuzdan velhasıl dünyadaki her şeyden evla ve üstün tutmayı öğreniriz.

 Bu hadisten Rasulullah (sav) Efendimizin örnekliğini, önderliğini, cesaretini, kahramanlığını, tevekkülünü öğreniriz. Dini Mübin-i İslamın düşmanları ittifak edip hücum etmek için hazırlandıklarında ‘’Allah bize yeter O ne güzel vekildir’’

حَسْبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَ كِيلُ demeyi daima hay olan Allah (cc) sığınmayı ve güvenmeyi ve daha pek çok şeyi öğreniriz.

 EBU BEKİR ES-SIDDÎK (R.A)

 Hz.Ebu Bekir (r.a) Rasulullah (sav) den iki yıl sonra -Fil vak’asından üç yıl kadar sonra- Mekkede doğdu. Annesi Ümmül- Hayr Selma bint-i Sahr, babası Ebu Kuhafedir. Hem kendisi hem annesi, hem babası sahabedir (R.anhüm). Mürae b. Ka’bla, Rasulullah Efendimizin soyuyla birleşir.

 Yüzü ve ahlakı güzel olduğu yahut ta Hz. Peygamber (sav) Efendimizin ‘’Sen, Allah (cc)’ın cehennemden azad ettiği kimsesin’’ iltifatına mazhar oluğu için “Atik” lakabıyla anılmıştır. Rasulullah (sav) Efendimizi herkesin yalanladığı bir zamanda O’na inanmış ve her şeyini hayatı boyunca O’nun yolunda feda etmiş, ilk Müslüman olan yetişkin erkektir.

Rasulullah (sav) Efendimizin Mekkelileri gizlice İslama davet ettiği zamanda, kureyşin ileri gelenlerinden Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Saad b.Ebi Vakkas, Zübeyr b.Avvam,  Abdurrahman b. Avf, Ebu Ubeyde b.Cerrah, Osman b. Ma’zun, Abdullah b. Mesud, Ebu Seleme El mahzumi, Hâlid b. Saîd b. Âs, Ubeyde b. Hâris, Habbâb b. Eret, Erkam b. Ebü’l-Erkam, Bilâl-i Habeşî, Suheyb-i Rûmî (R.anhüm)  gibi önemli kişiler O’nun davetiyle Müslüman olmuştur.

 Hz. Ebu Bekir (r.a), Efendimiz Rasulullah (sav)’ ın ‘’Yar-ı ğarı’’ (mağara dostu) ve can yoldaşıdır. Kayınpederi, veziri, danışmanı, ilk halîfesidir. Rasulullah (sav)’e her zaman güveni ve bağlılığı sebebiyle ‘’Sıddîk’’ ünvanı ile anılır.

 Rasulullah (sav)’ ın bütün savaşlarında yanında olmuş hiç yanından ayrılmamıştır. Vücudunu Rasulullah Efendimize daima siper etmiştir. O, Tebük Savaşında sancaktar; ordunun hazırlanmasında bütün servetini Allah yolunda harcayandır. O Rasulullah (sav) Efendimizin irtihalinden önceki hastalığında yerine geçirdiği ve arkasında namaz kıldığı imam; O, sağlam ve sarsılmaz karakter sahibi, Allah Rasûlü (sav) vefat ettiği zaman kararlı duruşuyla İslam’ın geleceğini etkileyecek kadar önemli rol oynamıştır.  Olayı şöyle özetleyebiliriz: Hz. Ebû Bekir (ra), Rasûlullah’ın (sav) iyi olduğu bir sırada ondan izin alarak kızının yanına gitmişti. Vefât haberini duyar duymaz hemen geldi, Rasûlullah’ı alnından öptü ve “babam ve anam sana fedâ olsun ya Rasûlallah. Ölümünde de hayatındaki kadar güzelsin. Senin ölümünle peygamberlik son bulmuştur. Şân’ın ve şerefin o kadar büyük ki, üzerinde ağlamaktan münezzehsin. Yâ Muhammed, Rabbinin katında bizi unutma; hatırında olalım …” İbn Hişam, es-Sîre, IV,307;  dedi. Sonra dışarı çıkıp Hz. Ömer’i susturdu ve “Ey insanlar, Allah birdir, O’ndan başka ilâh yoktur, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Allah apaçık hakikattir. Muhammed’e kulluk eden varsa, bilsin ki o ölmüştür. Allah’a kulluk edenlere gelince, şüphesiz Allah diri, bâkî ve ebedîdir. Size Allah’ın şu buyruğunu hatırlatırım: “Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah’a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır. (Âl-i İmrân, 3/144). Allah’ın kitabı ve Rasûlullah’ın (sav) sünnetine sarılan doğruyu bulur, o ikisinin arasını ayıran sapıtır. Şeytan, Peygamberimizin ölümü ile sizi aldatmasın, dininizden saptırmasın. Şeytan’ın size ulaşmasına fırsat vermeyiniz’’ O soğukkanlılıkla Ashabı yatıştırandır.

O Rasûlullah’ın (sav) vefatından sonra da sağlam bir kişilik sahibi olarak; ortaya çıkan meseleleri ya şahsî bilgi ve ferâsetiyle ya da ileri gelen sahâbîlerle istişare etmek suretiyle çözümler getirmiştir. Kendi yerine Hz. Ömer’i halife tayin etmesi de bu istişarelerin bir sonucudur. Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.) şöyle demiştir: “İnsanların en ferâsetlisi (şu) üç (kimse)dir:

  1. Yusuf hakkında teferrüste (ferâsetle bir şeyi kestirmek) bulunup da karısına: ’Onun mevkiini yüce tut (iyi bak)’ (Yûsuf, 12/21) dediği zaman (Mısır) Aziz’i.
  2. Musa (a.s.)’ı görüp de babasına: ’Babacığım, onu ücretle (çoban) tut.’ (el-Kasas, 28/26) diyen kadın.
  3.  Ömer (r.a.)’ı (yerine) halife bıraktığı zaman Ebû Bekir. Hâkim, Müstedrek Ale’s-Sahîhayn,  4509.

         O ridde (dinden dönme) olaylarındaki dirayetli yaklaşımı ile İslam devletinin dağılmasını engellemiş, fetihlerin devamını sağlamıştır. Suriye’nin ve Filistin’in kapıları O’nun döneminde İslam ordularına açılmış, Kur’an-ı Kerim O’nun döneminde toplanıp bir araya getirilmiştir.

Mütevazı, yumuşak huylu, hassas, uysal ve hoş sohbet bir insan olan Hz. Ebû Bekir (r.a) halifeliği sırasında daha da mütevazı olmuştur. Fakirlere, zor durumda olanlara yardım eder, misafirlere ikramda bulunurdu. Hiddeti, cesareti ve atılganlığı hemen fark edilmezdi. Biat merasiminden sonraki tarihi değeri olan hutbesinde: “Ey insanlar! En lâyığınız olmadığım halde, üzerinize halife oldum. İyi hareket edersem bana yardımda bulununuz. Fena harekette bulunursam beni doğrultunuz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanet doğurur. Aranızda kuvvetli olanlar, üzerinden başkasının hakkını alıncaya kadar benim yanımda zayıf sayılır. Her zayıf kişi de hakkını alıverinceye kadar benim yanımda kuvvetli sayılır. Sakın cihadı terk etmeyin. Çünkü Cenâb-ı Allah, cihadı terk eden her milleti küçük düşürmüş ve zayıflatmıştır. Ben Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ettikçe siz de bana itaatte bulunun. Allah’a ve Rasûlü’ne aykırı davranırsam, sizin bana itaat etmeniz gerekmez.” (İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, VI, 306.)

Her zaman vakarlı ve ağırbaşlıydı. Az konuşur, kumandan ve valilerine de az konuşmalarını tavsiye ederdi. Onun dürüstlüğü çok meşhurdu. Başkalarının hakkına titizlikle riayet ederdi.

Hz. Ebû Bekir’e‚ “Evvâh” lakabı verilmiştir. Bu daha çok korku, haşyet gibi anlamlara gelse de İbrâhim en-Nehaî onun çok şefkatli ve merhametli olduğu için “Evvâh” lakabıyla lakaplandığını belirtmiştir.

Hz. Ebu Bekir (r.a) hicretin 13. yılı Cemaziyelahir ayının başında hastalandı. Hz. Ömer (r.a)’ i istişare ile veliaht tayin etti. Cenaze namazını Hz. Ömer Efendimiz kıldırdı. Rasul-i Ekrem (sav)’in yanına defnedildi.

Allah Ondan razı olsun.