Avrupa’nın hangi şehrinde ilk bayram namazı kılınmış bilmiyorum ama tarihte Müslümanların bir katedralde Ramazan Bayramı namazını kıldıklarına dair bir kayıt var. Buna göre Almanya’nın Köln şehrinde 3 Şubat 1965 tarihinde çoğunluğu Türkiyeli Müslümanlardan meydana gelen büyük bir cemaat, şehrin katedrali Kölner Dom’da bayram namazlarını eda ettiler. Seccadesini alan katedralin yolunu tuttu. Dev kilisenin kuzey tarafı kendileri için tahsis edilmişti.
Mucahid YILDIZ

Avrupa’da çalışmak üzere gelen Müslüman Türk milletinin artık dördüncü nesil torunları dünyaya gelirken, bu topraklar birinci ve ikinci nesil için hala gurbet diyarı olmaya devam ediyor. Hem bu gurbet, Anadolu’nun bir köyünden İstanbul’a gelen bir insanın çektiği gurbet kahrı gibi değil. Diline, dinine, ananelerine ve kültürüne yabancı olduğunuz bir memlekete gelmişsiniz. Her şeyleri çok farklı, sanki başka bir dünya gibi.
Almanya’ya geldiğim günler Ramazan ayına denk gelmişti. O zamandan bugüne Ramazan ayı bir devrini tamamlayıp 5-6 yıl da üzerinden geçti sanırım. Ramazan boyunca bir camide kalıyorduk. Ancak cami denilince Türkiye’deki gibi bir cami tasavvur etmememiz gerekiyor. Almanların ‘Hinterhof’ dedikleri arka avlu, depolardan ya da eski fabrika binalarından camiye dönüştürülmüş yerler bunlar. Burası da Köln’ün Ulu Camisi’ydi. Büyük bir binaydı ve kalabalık bir cemaati vardı. İftarları, cemaatten de katılanlarla birlikte yapıyorduk. Sahuru ise merhum Ahmed Polat hocamız ve bizimle camide yatan talebelerle.
Aslında ilk bakışta Türkiye’den çok farklı bir durum söz konusu değildi. Fakat Ramazan ayının hazzı yalnızca o cami duvarlarının içinde yaşanabiliyordu. Kapısından çıktığımızda farklı bir dünyaya geçiş yapıyorduk sanki. Sonraki yıllarda Avrupa’nın birçok şehrinde Türkiye’dekine benzer iftar çadırları kurulmaya başlandı. Bu arada kubbeli minareli camiler inşa edilince memleketin Ramazan coşkusu, bayram günlerinin coşkusu artık buralara da taşınabildi.
O günlerde camide insanların teravih namazından sonra hemen dağılmayıp cami içinde oturmaları, çay kahve içmeleri, bazılarının gidip cami bakkalından birer küçük paket hurma alarak arkadaş gruplarıyla birlikte yemeleri çok dikkatimi çekmişti doğrusu.
Avrupa’nın hangi şehrinde ilk bayram namazı kılınmış bilmiyorum ama tarihte Müslümanların bir katedralde Ramazan Bayramı namazını kıldıklarına dair bir kayıt var. Buna göre Almanya’nın Köln şehrinde 3 Şubat 1965 tarihinde çoğunluğu Türkiyeli Müslümanlardan meydana gelen büyük bir cemaat, şehrin katedrali Kölner Dom’da bayram namazlarını eda ettiler. Seccadesini alan katedralin yolunu tuttu. Dev kilisenin kuzey tarafı kendileri için tahsis edilmişti.
Almanca kaynaklardan edindiğim bilgiye göre o günü haber veren Die Zeit gazetesi, ‘Köln baş üstü geliyor’ anlamında ‘Köln steht Kopf’ başlığını atmıştı. Bu başlıkla Köln’ün altüst olduğunu iddia ediyordu. Hâlbuki en fazla bir saat süren bayram namazı kılınmıştı, hepsi o kadar. Bir başka gazete ise ‘din tarihi’ yazan bir gün olduğunu ifade ediyordu. O günü aktaran haberlerde, namaz sonrası cemaatin aralarında topladıkları bağışı Katedral yetkililerine takdim ettikleri, namaz kıldıran imamın da kendilerine bu imkânı verdikleri için teşekkür ettiği ifade ediliyor.
Buralarda Ramazan’ı ve bayramları yaşamak hep buruk bir sevinçtir. Her ne kadar yanınızda birçok eş dost, akraba, arkadaş çevreniz olsa da hep aslını yani vatanda yaşanan o manevi hazzı ararsınız. Orda olmak istersiniz. İmkânları olanlar ya tüm Ramazan ayını ve ardından bayram günlerini Türkiye’de geçirmek için izin alıp giderler ya da izin günleri Kurban Bayramı’na denk geliyorsa o günlerini Türkiye’de geçirmek isterler.
Her şeye rağmen Avrupa’da Ramazan ve bayram günlerini yaşamanın birtakım olumlu yönleri de var. Mesela burada dünyanın dört bir yanından gelmiş Müslümanlarla tanışıp görüşme imkânı buluyorsunuz. Bu durum değişik ülkelerden Müslümanların aralarındaki bağların daha da kuvvetlenmesine ve birbirlerinden daha çok haberdar olmasına yarıyor, birbirlerinden istifade etmesine imkân sağlıyor.
Fakat korona salgını bütün bunların hepsine birer sünger çekmeyi başardı. Ne yazık ki bu faaliyetler büyük bir aksamaya uğradı. İnşallah en kısa zamanda bu salgın belasından kurtulup o özlediğimiz güzel günlere yeniden kavuşuruz.