Âlimler her ne kadar kendilerince yorumlasalar da bu kelimeyi, Kurb deyince Hz. İbrahim dimdik karşımızda aslında.
Zehra Tunç
İMH Genel Sekreter Yardımcısı

..فَأَمَّا إنْ كَانَ مِنَ المُقَرَّبِينَ
…Ama eğer Allah’a yakın olanlardan iseniz a Vâkıa – 88.
‘Kurb’ sözlükteki anlamıyla ‘yakın’ demek. Kulun Allah’a yakın olması, ebedî mutluluğu kazanmasına vesile olan ibadetlere ve iyi davranışlara yakın olması demek. Peki, bu kurb hali nasıl olur? İbn Atâ’ya göre insanı Allah’a yakın olma (kurbiyet) mertebesine ulaştıran, evliyanın edebidir. Ahmed b. Hadraveyh ise bu mertebeye hoşgörüyle ulaşılacağı görüşündedir. Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî sevginin kurb kazandırdığını söyler. İbn Hafîf’e göre insanın Hakk’a yakın olması daima rızâsına uygun işler yapması ile mümkündür. Kurb Allah’tan başkasından ilgiyi kesmeyi, gönlün içinde sevgiliyle birlikte olmayı gerektirir. Bütün bu âlimler belki de kendi sevgi dilleriyle Allah’a kurbiyetin tarifini yapmışlar. Bu durum bizim de kendi kurbiyyetimizi kendi çabamızla yakalayabileceğimiz ümidini doğuruyor kalbime.
Âlimler her ne kadar kendilerince yorumlasalar da bu kelimeyi, Kurb deyince Hz. İbrahim dimdik karşımızda aslında. Ve Kur’an’ın bize anlattığına göre; o tek başına bir ümmettiyse de yitip gidenleri asla sevmedi. Yıldızlar, ay, güneş…
Yetmedi İsmail, Hacer… Asl ile arasına hiç bir dünyalık sevginin girmesine müsaade etmemek belki de gerçek yakınlık…
Tam da bu noktada hepimizin bildiği bir Peygamber sözü geliyor hatırıma: “Ameller niyete göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resûlü’ne yönelikse onun hicreti Allah’a ve Resûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı ise onun hicreti, hicret ettiği şeyedir.” Hangi hicreti niyetimize koyacağımız amelimizi de sonuçlandırıyor sanki. Bu durumda neye yakın olmak istiyorsak ona doğru adımlıyoruz yolları. İtirazsız cevap veriliyor hicretimize ve kurban ettiğimiz kadar Kurb’uz Rabbimize!
İnsan tüm bu kurbânları en çok da Hacc esnâsında anlıyor. Ona yakın olmak için tüm yüklerini boşaltıyor insan, karnını doyurmak için bir kuru hurma üç yudum zemzem kâfî geliyor meselâ. Uyku desen bölük pörçük belki birkaç saat sadece, ama ne gam, o bile çok. Hep haremde hep O’nunla baş başa kalmak istiyor insan onca hengâmenin, izdihamın içinde. Kalıyor da. “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk”tir orası zîrâ. İşte buradayım Allah’ım, senin davetine uydum ve geldim. Kapıyı ben tıklattım, davetine icabet için 8 yıl bekledim. Her şeyden vazgeçtim ve sana daha yakın olmaya geldim. İhrama girdim, yani artık Sen’den başka tüm sevgileri giyinmek haram bana. Sana yakın olmak için her şeyden vazgeçen İbrahim’in ve ailesinin asırlar önce öğrettiklerini yapmaya niyet ettim, böylece dilini, ırkını bilmediğim kimselerle akın akın yürüdüm evinin etrafında. Her defasında gönderdiğin taşa selam verdim ki Esved de Hacer… İçimin yangısını işte o Hacer’in telaşı gibi su arayarak dindirmeye çalıştım milyonlarla. Ve böylece ümmetin bir parçası olduğumu hissettim iliklerime kadar. Zemzemi yudumlarken kapına doğru bakmak istedim hep, ‘arınmış kabul et beni’ oldu bütün duâlarım.
İbrahim, teslimiyyet ve kurbiyyet; şairin diliyle içimizdeki putları devirsin diye yakardığımız. Ateşi gördüğünde Rabbinden hiç vazgeçmemiş, ümidi hiç sönmemiş, teslimiyetten hiç beri durmamış. Çünkü teslimiyet İbrahim Peygamber için zımnî bir şükür, verilene razı olma halidir. Ve demek ki yakınlık da ancak teslim olmakla mümkün. Öyle ki Rabbinin İbrahim’e cevabı gül bahçesi ile oldu. İmanı yakabilecek kudrette ateş yaratılmadı henüz. O’nun teslimiyette yoldaşı; Hacer, oğlu ile çölde bir başına Rabbine teslim olmuş bir kadın. Onun Sa’yleri saylerimizin en temiz örneği. Ve yine yoldaşının duasıyla ümmet olmuş bir kadın Hacer, madem konumuz kurb, onu anmadan geçemezdim. Adak değerini adandığı kapıdan alır zira. Yakın olmak için kestiğiniz kurbanın gözlerine baktınız mı hiç? Bakın, orada İsmail’i göreceksiniz!
Allah’ım İbrahim ve ailesi gibi Sana şartsız bir teslimiyet ve tevekkül üzere olmayı, bunun neticesinde erdireceğin kurbiyyetini nasib et bizlere. Er-Rahim isminin tecellisiyle sonsuz şefkatini susamış yüreklerimize zemzemce yudumlar eyle. Huzuruna arınmış, hulûs bulmuş, senden başka hicret edecek kimsesi olmadığımız bilinciyle dopdolu iken kabul et bizi. Karîb olanlardan eyle, gârîb olanlardan değil. Âmin.