KİTABIN GELECEĞİ, GELECEĞİN KİTABI

Kitabı savunuyoruz, kitap ölmez, ölmemeli, diyoruz. Hâlbuki düşünmüyoruz ki bu düşünce var olduğu sürece kitabın öleceği falan yok.

Dr. Âlim KAHRAMAN

Mevcut formuyla kitabın geçmişini bin beş yüz yıl kadar geriye götürüyorlar. Ondan öncesinde kil tablet ve taş üstüne yazılan sayfalar var. Basılmış kitabın ise beş yüz yıllık bir tarihi olmuş ancak. Buna rağmen, mevcut basılmış kitap formunu biraz da kutsallaştıran bizler -özellikle bizim nesiller, çok gençlerin böyle bir kaygısı olmayabilir- dijital kitap, elektronik kitap anılmaya başladığı günden beri kara kara düşünüyoruz. Kitabı savunuyoruz, kitap ölmez, ölmemeli, diyoruz. Hâlbuki düşünmüyoruz ki bu düşünce var olduğu sürece kitabın öleceği falan yok. Formları ihtiyaç ve inançlar yaşatır. Yeni teknolojiler yeni arayış ve şekilleri, biçimleri doğurur. Onlar bir ihtiyacı karşılar ve tutunursa yaygınlaşır, yaşar. Kitabın bugünkü formu işlevini tamamlarsa onu da kimse ayakta tutamaz, “biz” isteriz değişimin olmasını. Evet, bu açıdan bakınca, biraz havanda su dövüyoruz sanki. Telaşa gerek yok. Kil tabletleri kullanan insanların, kâğıdın bulunuşu sırasındaki endişesine benziyor belki de bu endişemiz.

Ancak, taşa ve tablete her şeyin yazılamayacağı, onun için bir ayıklama ve seçme yapmanın gereği, en eski yazılı belgelerin değerini içerik bakımından yüceltiyor olmalı. Sonraki aşamaları hızla geçip elektronik metin üretimine geçelim: Her isteyen her şeyi, çoğu zaman en olmayacak şeyleri yazıp paylaşabiliyor artık. Yazılanların dağlar oluşturan bir bölümü anlam üretmiyor, daha çok kirlilik oluşturuyor. Bu “kolaylaşma” ve hızlı erişim imkânı içeriği etkiliyor, asıl onun üzerinde durulmalı.

Elektronik ortamda kitabın hangi biçimler alacağı konusunda bugünkü düşüncelerimizin ne kadar “primitif” kaldığını görmek için fazla beklememize gerek kalmayacak belki de. 1990’larda bilgisayarlar hayatımıza girdiğinde ortaya çıkan yenilik ve değişimin, bugün, bir avuç içini dolduracak kadar “sınırlı” olduğunu fark ediyor ve o günkü algı biçimlerimizi gülümseyerek hatırlıyoruz. Aradan anca otuz sene geçti, geldiğimiz noktaya bakın. Bu baş döndürücü hız karşısında mevcut (2021’deki yani) elektronik kitap deneyimlerinin ne kadar “ilkel” şeyler olduğunu yıl geçtikçe fark edecek ve bugün hiç düşünmediğimiz noktalara kısa zamanda ulaşacağız belki de.

Bir başka açıdan da bakınca, yaşananlar hiç de baş döndürücü olmayabilir. Temel anlamlar bakımından, ilk insandan bugüne gelişen teknolojiyi bir parantez içinde toplamak mümkün görünüyor bana. İnsan ve insanın aslî varlığı değişmiyor çünkü. Yıllar önce okuduğum bir yazısında, S. H. Nasır, Batı biliminin bir yanılgısını vurguluyordu. İnsanlık için, sıfır noktasından, bir açıyla, sürekli yükselen bir doğru hayal etmeyi büyük bir algı çarpıklığı olarak gördüğünü, sadece “teknoloji” bakımından bile insanlığın, tarih boyunca yükselip düşen eğriler çizdiğini belirtiyordu. Kaldı ki “insan” olabilmek bakımından ilk atalarımızla bizim aramızda temelde bir avantaj durumu söz konusu değil. Bugün bizim kişiliğimizi inşa açısından sahip olduğumuz değerler Habil ile Kabil’den farklı değil çünkü. Kıskançlık gene var, cinayet de… Buna karşılık adalet ve erdem hemen yanı başımızda, merhamet içimizde bir yerde yine bizi bekliyor. Onları sahiplenmemiz için.

Kitaptan nerelere geldik.

Gelinmesi de gerekiyor. Elektronik kitap konusunda -birçok konuda olduğu gibi- işin teknik tarafına hakkıyla hâkim olanlar sayılı uzmanlar ancak. Geleceğin kitapları bugünkülerden farklı olacak mı?  Bunun için büyük imkân kapıları açıldı. Olabilir. Bugünkü kitap, mevcut formuyla ayrıca devam edecek mi? Taşa yazılan tabletler, levha halinde, belirli yerlerde hala kullanılıyor (Kitabe, diyoruz biz bunlara). Kitap da asıl yükü başka bir formla paylaşarak, ya da büyük oranda yerini ona (elektronik kitaba) bırakarak “sembolik” olarak yaşayabilir. Kesinleyemiyoruz. Ancak kesin olan şu ki, bu bir dayatmayla değil bir ortak kabullenişle olacaktır olursa.

Kaygı başka noktalar için olmalı o zaman. Teknolojinin içeriğe müdahalesi ne olur diye de kafa yormalıyız.