KİTAP: ARAÇ MI AMAÇ MI?

Birkaç nesil belli araçlarla bir ünsiyet peyda ediyor ve alışkanlıklar oluşuyor. Bu alışkanlıklar zamanla bir davranış biçimi üretiyor.

Raif NAS

Matbu mu, dijital mi? Son zamanların klişe tartışması… Ne olacak bu kitabın hali! Kitabın kokusunu dijitalde alabilir miyiz? Kampüste dolaşırken parkamızın yan cebinde kimlik yerine taşıdığımız kitaplara ne olacak! İdeolojimizi havalı havalı nasıl göstereceğiz! Klasik mobilyamızın rengine uygun fonlarda ciltli kitapların yerine rafları neyle süsleyeceğiz! Ofisimizde koltuğumuzun arkasına denk düşen raflarda entelektüel imajımızı göstermeyi neyle telafi edeceğiz! Okunduğu ve tenkit edildiği anlaşılsın diye sayfa kenarlarına lam cim koyup notlar düşürme ve bizden sonra okuyacaklara da mesaj verme ihtiyacımızı nasıl gidereceğiz! Fuarlarda stant stant gezip göz zevkimizi nasıl tadacağız! Aldığımız kitapları kütüphanemizin raflarına özenle yerleştirip şöyle bir temaşa etmenin huzurunu dijitalde nasıl hissedeceğiz! Çocuklarımızın kitapçılarda zevkine uygun kitap seçme ve sahip olma duygularını PDF ile nasıl karşılayacağız! Sorular uzayıp gidiyor belli ki.

Birkaç nesil belli araçlarla bir ünsiyet peyda ediyor ve alışkanlıklar oluşuyor. Bu alışkanlıklar zamanla bir davranış biçimi üretiyor. Yukarıda sıraladığımız şeyler kitabın merkezde olduğu bir kısım kesitlerdi. Hayatımıza giren her nesne beraberinde bir kültürü de getiriyor. Ulaşımın atlarla sağlandığı zamanlarda yaşam alanlarımızda atın da yaşayabileceği düzeneklere yer açmak zorundaydık. Şimdilerde motorlu araçlarda olduğu gibi… Kitabın hikâyesi de biraz böyle seyredeceğe benziyor.

İnsanların ihtiyaçları sabit iken bu ihtiyaçların karşılanma biçimi ve araçları değişkendir. Mesela ısınma ihtiyacı sabittir ancak bu ihtiyaç bir zamanlar odunla, bir zamanlar kömürle, bir zamanlar petrolle, bir zamanlar da elektrikle karşılanmıştır. Şimdilerde ise güneş enerjisi vb. şeylerle karşılanıyor. Bu örnekte görüldüğü üzere odun da kömür de petrol de halen varlığını devam ettiriyor.  İklimlere göre, ekonomiye göre. Coğrafi altyapıya göre hepsine de yer olabiliyor.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından ve hatta insanı diğer varlıklardan ayıran en temel özelliklerden biri de takdir edersiniz ki bilgidir. Bilginin ifade biçimleri ve enstrümanları da çağlara göre değişkenlik arz etmektedir. Mağara duvarlarına kazınan bilgiden taş kitabelere, kemik parçalarından ceylan derilerine, papirüslerden selüloz kâğıtlara ve son olarak da dijital platformlara yazılıyor bilgiler. Burada cevap verilmesi gereken soru şudur: Aslolan iletinin kendisi mi yoksa iletişim aracı ve biçimi midir? Asıl olan insanın mesajını başka bir insana iletmesi mi yoksa neyle ilettiği midir? Tabii ki önemli olan mesajdır ve bugün gelinen noktada dijital düzenekler mesajın ulaştırılmasında ve mesaja erişimde çok daha kolaylık ve hız imkânı sunuyor. Artık müteahhitlerimiz kutu gibi evler yapıyor.  Yüzlerce kitabın dizileceği kitaplıklara sıra gelmiyor diğer eşyalardan. Arşivlemeye imkân vermiyor yeni yaşam alanları. Yüzlerce ciltlik kitabın içeriğini mini bir cihazda toplayabiliyorsunuz. Bir tuşa dokunarak ciltler dolusu yazıyı dünyanın öbür ucuna gönderebiliyorsunuz.

Diyeceksiniz ki; girişte kitaba bu kadar güzellemeler dizdikten sonra ne kadar kolay vazgeçebiliyorsunuz matbudan! Tabii ki kolay değil vazgeçmek. Matbu kitapla hemhal olan bir insanda kendine özgü bir kişilik vardır, bunu dijitalleşen nesilde zor görürüz. Kitapla temas eden insan biraz daha insandır. Eline kitap alan insanın her halinden belli olur, mürekkep yalamışlığı… Kibardır, beyefendidir, duygusaldır, naziktir… Tabii ki mefhumu muhalifi öyle değildir demiyorum; anladınız siz beni! Modüler mobilya icat olduktan sonra klasikten vazgeçilmediği gibi vefalı kitap dostları da hep olacaktır. Geleceğe yollanan mektuplar raflarda zamana ve zamaneye meydan okuyacaktır. Bütün varlığını incecik bir kabloya borçlu olan dijitalin kablosu koptuğunda koşup kitabın tozlu sayfalarında soluk almaya devam edeceğiz. Peki, ben ne dedim bu kadar lafla?

 “ Bir şey ne ise o değildir; ne değilse odur.”