Avusturya’daki okullarda 1982’den beri İslâm Din Dersi okutulmaktadır. 1 Eylül 2011 tarihinden itibaren Avusturya Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın bildirisiyle ilkokul, orta okul, lise, meslek okulları ve meslek liselerinde sunulan İslâm Din Dersi müfredatları değiştirilip yenilenerek yürürlüğe girmiştir.
Erkan Erdemir
Viyana İslam Din Eğitimi Yüksek Okulu Öğretim Üyesi

Giriş
Son yıllarda genç nesilde artan şiddete başvurma ve radikalleşme olaylarında bir artış görülmektedir. “İslâm” adına insanlık dışı faaliyetlerde bulunan bir sürü grup ortaya çıkmış, Avrupa ve Avusturya’da maalesef azımsanamayacak bir oranda Müslüman genci (erkek-kadın) etkilemeyi başarmıştır. Bu gruplara dahil olanların çoğu Avusturya’daki herhangi bir okulda öğrenci olduğunu ama İslâm Din Dersi’ne katılmadığı tespit edilmektedir. Dolayısıyla İslâm Din Dersi’nin önemi ve sağlıklı zeminlerde sahih bir din öğretiminin gerekliliği apaçık ortadadır.
Avusturya’daki okullarda 1982’den beri İslâm Din Dersi okutulmaktadır. 1 Eylül 2011 tarihinden itibaren Avusturya Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın bildirisiyle ilkokul, orta okul, lise, meslek okulları ve meslek liselerinde sunulan İslâm Din Dersi müfredatları değiştirilip yenilenerek yürürlüğe girmiştir. İslâm Din Dersi öğretmenleri, Müslüman öğrenci sayısının çok olduğu okullarda, sınıf öğretmenleri, branş öğretmenleri ve okul idaresi tarafından sürekli yardımına başvurulan kişilerdir. İslâm Din Dersi müfredatının ana hedefi, Müslüman öğrencilerin kimliğini, Avusturya’yı vatan olarak algılamalarını sağlayacak şekilde güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Ancak Avusturya’yı benimseyerek toplumda faydalı ve sorumlu bir fert olunabileceği vurgusu yapılmalıdır. Öğrenciler, Allah’a karşı sorumlu oldukları bilincini, hayatın her alanında, insanlık, sevgi, saygı, eşitlik, barış, adalet, fazilet, hak ve hukuk gibi değerlerin/erdemlerin kazanılması ve toplumda tesisi için ortaya koymalıdırlar. İslâm Din Dersi, 21. yüzyılın ihtiyaçlarını göz önünde tutan, radikalleşme ve her türlü aşırılığa karşı öğrencilerini bilinçlendiren bir ders olmalıdır.
Avusturya’da İslâm Dininin Konumu ve Kısa Tarihçesi
Avusturya ile Müslümanların ilk teması bilindiği üzere haçlı seferleriyle olmuştur. Bazı Avusturya’lı Herzog’lar (dükler) şövalyelerle birlikte birkaç sefere katıldılar. 2. Heinrich, Bizans kralının yeğeni olan Theodora Komnene ile Konstantiniye’de (İstanbul) evlendi. Bunun dışında başka Herzoglar da çeşitli seferlerde Bizans’tan evlenerek eşleriyle Avusturya’ya geri döndüler. Haçlı seferleri ile alakalı olarak Avusturya toplumunda pek kötü anılar bulunmamaktadır. Türklere karşı savaşlarda ise bu durum tamamen aksine gelişmiştir.
Bu savaşlar Avusturya halkında özellikle de Türklerin Müslüman olmalarından ve Viyana kapılarına 1683’de ikinci kez dayanmalarından dolayı derin izler, korku ve nefret oluşturmuştur. Bu tarihi olay maalesef her seçimde bazı sağcı partiler tarafından halen propaganda malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya Katolik Habsburger Monarşi yönetimini birçok yönde etkilediği söylenebilir. Osmanlı topraklarının hemen yanı başlarında olmasından dolayı hem Osmanlı siyasetinden hem de hukuksal yapısından faydalandılar. Mesela Osmanlı’nın içindeki çoğulculuk sistemi ve hâkim olan barış ortamı onlar için örnek teşkil etmiş ve çoğulculuk sistemini toplumlarında uyguladılar. Savaştan dolayı iki İmparatorluk arasında koyu bir düşmanlık olmakla beraber aynı zamanda bir hayli de kültürel alış-verişler vûku bulmuştur. Özellikle Türk kahvesi ve kahvehaneler çok rağbet gördü, hatta Osmanlı Mehter müziğinden kesitler ve enstrümanları Avusturya Askerî korosunda o zamandan beri bugün halen görülmektedir. Osmanlı tarafında ise Evliya Çelebî’nin Seyahatnamesinde yer alan Viyana sokakları tarifi Avusturya’daki hayatı yakından tanıttığı için çok ilgi gördü. Türkçe ve Arapça dillerinin öğrenilmesi gerektiği sıkça dile getirilmesinin ardından 1754 yılında Kraliçe Maria Theresia tarafından Şarkıyat Dilleri Akademisi açıldı ve buradan mezun olanlar diplomat olarak görev aldı. Görev alan bu diplomatlardan birisi de sonradan Müslüman olan Joseph von Hammer-Purgstall olduğunu belirtebiliriz. Hatta kendisi gelen Osmanlı bir delegasyonuna tercümanlık da yapmıştır.
18. yüzyılda artık Osmanlı tehlikesi bulunmadığından dolayı Avusturyalılar rahat bir şekilde doğuya doğru, özellikle Türkiye ve Fars’a doğru kültür seyahatlarına çıktılar ve oradan getirdikleri eşyalar, değerler, sözcükler ve kavramlar toplum içinde geniş ilgi gördü. Buna örnek olarak büyük bir ilgi ilen dinlenen Mozart’ın Türkler’i konu edindiği operaları ekleyebiliriz.
Avusturya toplumunda dinî azınlıklara saygı gösterilmiş, hoşgörü ile yaklaşılmış ve bu hususta hakperest olarak nam yapmış olan 2. Joseph tarafından büyük haklar verilmiştir. 1848’de Avusturya Devleti ve Dini Cemaatler arasındaki ilişkiler netleşmeye başlamış, 1867’de de Anayasaya din hürriyeti maddesi eklenmiş ve devlet tarafından kabul gören Dini Cemaatlere eşitlik ilkesi getirilmişti.
1908 yılında Bosna Hersek, Habsburger Monarşisi tarafından işgal edilmiş ve Boşnak askerleri orduya dâhil olmuştur. Bu Avusturya’yı yeni bir durumla karşı karşıya getirmiştir. Müslüman olan bu Boşnak askerleri kendisine hizmette sadık kalmalarını sağlamak için onların dini olan İslâm’ı resmen kabul etmeye karar vermiş, 15 Temmuz 1912 tarihinde 2 madde 8 paragraflık İslam Yasasını yürürlüğe koymuştur.
İkinci dünya savaşı sonrasında Almanya ve Avusturya gibi Avrupa ülkeleri savaş hasarlarını onarmak ve ekonomilerini güçlendirmek için çeşitli yabancı ülkelerden işçi istediler. 1950’den itibaren Almanya’ya, 1960’lardan itibaren de Avusturya’ya Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerden işçiler geldi. Bunlar ilk etapta birkaç yıl kalıp para biriktirdikten sonra geri dönme niyetinde olsalar da çoğu geri dönemedi ve ailelerini bu ülkelere getirmek zorunda kaldılar. Elbette bu ailelerin dini ihtiyaçları da vardı. Bu nedenden dolayı ilk kez mescitler açılmaya başlandı.
Bazı Müslüman üniversite öğrencileri ve işçiler 1971 yılında “Müslüman Sosyal Dayanışma” derneği çatısı altında Müslümanların temsilciliğini üstlenmeye başladılar. Bu dernek, 1979 yılında 8 yıllık bürokratik mücadele sonucunda “Islamische Glaubensgemeinschaft in Österreich (IGGÖ) – Avusturya İslâm Cemaati”ni kurdu. Bu dini cemaat hali hazırda Avusturya Devleti tarafından Müslümanların resmî temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
Şimdilerde Avusturya’da resmen kabul edilmiş 14 ayrı dini cemaat bulunmaktadır. Bu dini cemaatlerden biri olan İslâm mensupları için okullarda din dersi imkânı sunulmakta, orduda helâl yeme ve dini vecibelere uyma imkânı sağlanmakta, hastane ve hapishanelerde dini rehberlik fırsatı verilmektedir.
İslâm Din Dersinin Konumu ve Hakkında Kısa Bilgiler
Avusturya’da 1982 yılından beri resmi ve özel okullarda Müslüman öğrenciler için İslâm Din Dersi imkânı bulunmaktadır. Avrupa’da önemli bir örnek teşkil eden bu ders yaklaşık 625 Din Dersi öğretmeni tarafından yaklaşık 60 000 öğrenciye 2000’den fazla okulda Almanca dilinde okutulmaktadır. İlköğretimde görev yapan öğretmenlerin birçoğu 1989 tarihinde açılan İslâm Din Eğitimi Akademisinde yetişmişlerdir. Liselerde İslâm Din Dersi öğretmenliği yapanların birçoğu ise Viyana Üniversitesi İslâm Din Pedagojisi Master mezunlarından oluşmaktadır. İslâm Din Dersi öğretmeni olmak isteyenlerin tamamı Avusturya İslâm Cemaati (IGGÖ) tarafından sınava tabi tutulur, kazananlar ise Devlet tarafından öğretmen olarak atanırlar.
Bu dersin okullarda sunulmasıyla birlikte öğrencilerin okul hayatına entegreleri çok daha kolaylaştı. Öğrencilerin, kendilerini, diğer din mensubu öğrencilerle eşit görmeleri, şüphesiz okul hayatlarına pozitif bir şekilde yansımaktadır. İslâm Din Dersinin resmi olarak okullarda sunulması Avusturya’daki din hürriyetinin apaçık bir tezahürüdür.
İslâm Din Dersinin ana gayesi, öncelikle öğrencilerin doğru bilgilerle donatılması, dini hayatlarını şekillendirmede onlara yardımcı olunması ve Müslüman öğrencilerin kimliklerini Avusturya hayat şartlarına uygun yaşanabilecek şekilde güçlendirilmesidir. Bunu başarabilmek ancak velilerin ve öğrencilerin beklentilerine olumlu yanıt verebilmekle mümkündür.
İslâm Din Dersinin hedeflerini şöyle sıralayabiliriz (IGGÖ, 2016):
• Aşırılıktan uzak orta yol-denge İslâm’ını öğretmek
• Barış eğitimi adı altında birçok içerik sunmak
• Kişiliği güçlendirmek (özgüveni artırmak)
• İslâmî bir yaşantının her yerde olduğu gibi Avrupa ve Avusturya’da da mümkün olduğunu belirtmek
• Çoğulculuğun Allah’ın iradesinin bir tecellisi olduğunu anlatmak
• Cinsiyet ayırımcılığına karşı durmak
• Karşı tarafla diyalog içinde olabilmek için geniş bilgi sahibi olmak
• Toplumun ortasında yer alarak entegrasyonu imkanlı kılmak
Avusturya’da din dersleri resmi olarak kabul edilmiş Dini Cemaatler tarafından sunulmaktadır. Cemaatler, dersin içeriğinden sorumlu olup, aynı zamanda Din Dersi öğretmenlerinin ve ders kontrolünü sağlayan Din Dersi müfettişlerinin seçimini gerçekleştirir ve müfredatı oluştururlar. Devlet ise Din Dersi öğretmenlerini ve Din Dersi müfettişlerini hem atar hem de onların maaşlarını öder ve derslerin verileceği okulları belirler. Avusturya modelinde din dersi sunumu imkanına sahip olan Dini Cemaatler bu şekilde büyük otonomiye sahiptirler.
Bir sonraki yazımızda İslam Dersi Müfredatlarını yakından inceleyeceğiz inşallah.
Sağlıcakla kalın.