Osmanlıca’da bu zenginliği gayet güzel görebilmekteyiz. Zira farklı dillerin bir araya getirilmesi ile en basit bir yaklaşımla insanın meramını anlatması daha kolay ve güçlü hale getirilmiştir. İlmi yönü ise çok çok daha derindir.
Mucahid YILDIZ

Derler ki insanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır. Dil, ağzımızdan çıkan seslere şekil vermek suretiyle karşımızdakinin bizi anlamasını sağlayan azamızdır. Aynı zamanda bu şekilleşmeye de dil denilir ama bir başka ifadesi ise lisandır. Lisanın aslı Arapçadır, anlamı da yine Türkçedeki dil demektir. Ancak bizim Türkçemizde lisan ile daha çok konuşulan kastedilir, aza değil.
Bir lisan bir insan, iki lisan iki insan eder atasözümüz, farklı dillerle elde edebileceğimiz büyük bir zenginliğe işaret etmektedir. Osmanlıca’da bu zenginliği gayet güzel görebilmekteyiz. Zira farklı dillerin bir araya getirilmesi ile en basit bir yaklaşımla insanın meramını anlatması daha kolay ve güçlü hale getirilmiştir. İlmi yönü ise çok çok daha derindir. Bu kadar dile bir dil öğrenerek hâkim olabilen bir kişi, bu dillerin birikimi olan medeniyetler toplamının hepsinden istifade etmektedir.
Dünya tarihinde ve yeryüzünün hiçbir yerinde görülmemiş bir devirim (devrim değil devirim, yani yıkım), maalesef bizde yapıldı. Bir gecede koca bir millet, akıllara zarar harf yıkımı ile cehalet bataklığına atılıverdi. Bunu yapan da yine akıllara ziyan bir şekilde kahraman ilan edildi, ediliyor. Bir toplumun lisanını zayıflatmak, yozlaştırmak için bundan daha şeytanca bir çare düşünülemez. Bu saldırı sözde medenileşmek adına yapılmış, ancak bizi dünya tarihine altın yaldızlı harflerle yazdırmayı başaran büyük İslam Medeniyetinden uzaklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramamıştır.
Dilin gelişmesi ve mükemmelleşmesi elbette arzu edilen bir süreçtir. Bu gelişme sırasında diğer dillerle alışveriş yapması da gayet tabiidir. Ancak bir dilin diğerleri üzerinde tasallut kurması için özel gayret sarf ediliyorsa, o zaman bunun arkasında art niyetli emperyalist bir anlayış bulunmaktadır. Onlarca yıldır yapıldığı gibi günümüzde de medya aracılığıyla tüm dünya üzerinde İngilizcenin hâkim olması için büyük çaba gösteriliyor. Ve bugün yıllardan beri süre gelen bu çalışmanın sonucunda gerek Avrupa’da gerekse memleketimizde İngilizce kelimelerin kullanılması yaygınlaşmaya devam ediyor. Bir de günümüzde özellikle Türkiye’de acizane dikkatimi çeken ve Türkçemize büyük darbeler vurduğunu düşündüğüm bir ahmaklık var. Özel kanallarda olduğu gibi ülkemizin resmi kanallarında da aynı gaflet devam etmektedir. Gerek haber programlarında gerekse dizilerin senaryolarında, Türkçemizde kullanılan karşılığını bilmediklerinde, İngilizceden aynı ile tercüme ettikleri kelimeler biraz okuyup yazmış kimselerin hemen dikkatini çeker.
Seksenli yıllardan önceki dönemde, bir ara TDK’yı ele geçiren sol zihniyet, aslında ideolojileri bakımından çok da önemli olmadığı halde sözde dilimizi daha öz Türkçe yapmak adına onlarca uydurma kelimeyi piyasaya sürdüler. Bu çalışmanın ardında yatan gaye ise tabii ki yeni neslin, şanlı geçmişimizle olan bağlarını mümkün olduğunca zayıflatmak. Bunlardan bazıları bugün ortak günlük konuşmalarımızın parçaları haline geldi. Günümüzde ise bu görevi sosyal medya ve televizyon dizileri üstlenmiş durumda ve dilimizi zayıflatmaya ve aslımızdan uzaklaştırmaya devam ediyorlar.
Elbette lisanımızın tahribatında dışardan görülen tesirlerle birlikte en büyük rolü cehalet üstlenmektedir. Yani az ya da hiç okumamanın getirdiği bir sonuç. Çok okumak dil hafızamızı zenginleştirdiğinden, konuşurken ya da yazarken düşündüklerimizi ifade etmekte zorlanmayız. Hepsinden önemlisi, dış kaynaklara müracaat etmek yerine kendi öz membaımızdan istifade ederiz. Bugün televizyon kanallarında ve internetteki sosyal medyada duyduklarımız ve okuduklarımız, lisanımızın yozlaşmasının ne kadar vahim olduğunu bilenleri dehşete düşürmektedir.
Bu yozlaşmanın önüne geçmenin tek çaresi, birçok mevzuda olduğu gibi yine eğitimdir. Ana okullarından başlatacağımız hassasiyet, ilkokullarımızda, liselerimizde, yüksek tahsilde ve insanların eğitildiği tüm müesseselerde gösterilmelidir. Tedrisatı sağlayan kurumlarımızın dışında cemiyetimizi değiştiren en önemli tesir, medyadır. Medya aktörlerinin birçoğu bu yozlaşmanın müsebbibi olduklarının farkında bile değiller maalesef.