Diriliş Önderi Büyüğümüze Selam Olsun!

Sezai Karakoç gibi bir tefekkür abidesi hakkında benim gibi bir fakirin daha çok kelam etmesi haddini aşmak olur. Acizane ben, daha çok böyle bir büyüğümüzün hatıratına yakışanın, dile getirdiği diriliş mücadelesinin devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekmek isterim. Bunun gerçekleşmesinin en güzel yolu, ilmi çalışmaların onun açtığı çığır üzerine bina edilerek genişletilmesidir.

Mucahid YILDIZ

Fotoğraf: Şehnaz Fındık

Vefat haberini okuduğumda ilk aklıma gelen söz, ‘Türkiye namütenahi bir büyüğünü kaybetti.’ olmuştu. Zira Sezai Karakoç gibi büyük önder şahsiyetler nadide bulunan çok değerli cevherler gibidir. Ancak bizim talihsizliğimiz, maalesef böyle değerli insanlar hayatta iken kıymetine vakıf olamayışımızdır. Sezai Karakoç gibi bir deryanın büyüklüğünü anlamak için birkaç kitabını okumak yeterlidir. Kitaplarında ve şiirlerinde kullandığı üslubundan ne derin bir bilgi hazinesine sahip olduğunu hemen anlarsınız.

Sezai Karakoç abimiz, büyüğümüz, her Müslüman gibi mesuliyetinin bilincinde, İlayı Kelimatullah davası için yaşadı. Bu dava için mücadele etti. Vazifesini bihakkın en iyi bir şekilde yerine getirdi. Hiçbir zaman hiç kimseden herhangi bir taltif beklemedi. Bugün orada burada arzı endam eden bazı medya soytarıları gibi davranmadı. Asla televizyon kanallarına rağbet göstermedi. Çağrıldığı programlara katılmasında bir fayda görmemiş olacak ki hemen hepsini elinin tersiyle geri çevirdi. Acizane bu sözlerin sahibi bendeniz onun herhangi bir televizyon kanalında boy gösterdiğine şahid olmadım.

Sezai Karakoç gibi bir tefekkür abidesi hakkında benim gibi bir fakirin daha çok kelam etmesi haddini aşmak olur. Acizane ben, daha çok böyle bir büyüğümüzün hatıratına yakışanın, dile getirdiği diriliş mücadelesinin devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekmek isterim. Bunun gerçekleşmesinin en güzel yolu, ilmi çalışmaların onun açtığı çığır üzerine bina edilerek genişletilmesidir. Mesela adına ‘Diriliş’ denilebilecek bir vakıf ya da üniversite açılabilir. Şayet bu bir vakıf olursa, merhumun işaret ettiği prensiplere binaen insanlığın dirilişini sağlayacak yönde çalışmalar yapan ilmi araştırmaları teşvik etmeli, maddi imkanlar sunmalıdır.

Diriliş üniversitesinde ise yine tüm dünyanın meselelerine çözüm arayan, temelleri elbette İslam üzerine kurulan bir medeniyetin esas mevzuları ile birlikte tüm ayrıntılarının da masaya yatırılacağı tezler, ilmi araştırmalar burada yapılmalı.

Bugün birçok ortamda, örneğin sosyal medyada olduğu gibi, birçoğumuz hep birtakım noksanlardan şikayet edip durmaktayız. Bazılarımız geçmişte yaşananların artık o zamanlarda kaldığını, günümüz şartlarına uygun cevaplar bulunamadığını dile getiriyorlar. O halde günümüz şartlarının meselelerine cevap verecek çözümleri araştırmak ve bulmak için ne bekliyoruz? Bu çözümleri ararken yolumuzu aydınlatacak en önemli ışık kaynaklarından biri de merhum Sezai Karakoç’tur.

Tam 45 yıl önce yayınlanan ‘İnsanlığın Dirilişi’ isimli eserinde, bugün insanlığın daha da yoğun bir şekilde yaşamakta olduğu krizi tespit ederek sonuç bölümünün bir kısmında şunları dile getirmiştir:

“Yeni bir dünyanın kurulması ve yeni bir insanın doğması günü gelip çatmıştır. Diriliş İnsanı’nın. Geleceğe yönelik geçmişi değerlendiren, radikal bir öz değişime kendini adamış, şartların realist baskısını göz önünde tutan, yeni bir fedakârlık ahlâkı, derin bir fizik ötesi anlayışı yeni bir ‘uygarlık ülküsü’ insanının günü geldi. Ölümden, ruhun ölümünden, ruhun dirilişine çıkacak Diriliş insanının günü.”

Üzerine ölü toprağı atılmış toplumun yeniden dirilişi için artık ölüm günleri-doğum günleri kutlamalarıyla, klasik taziye mesajlarıyla vakit geçirmeyi bırakalım. Gücü nispetinde herkesin sözlerini icraata dönüştürme zamanı geldi, geçiyor.