Ramazan ayı ile ilgili âyette Kur’an’ın peş peşe sıralanan üç hasleti vardır. Bunlar tesadüf olmamalıdır: 1. Kur’an insanlar için bir hidâyet kaynağıdır. 2. Hidâyete ulaştıran, hâdi olan Allah’tan bir açıklamadır. 3. Hakkı bâtıldan ayırt eden furkandır. Demek ki Ramazan ayında Kur’an okuyucusunda bunlar daha çok tebellür ediyor. Hatta Kur’an’ın hidâyeti, o kimseyi bürüyor, kalbinde nur, yolunda ışık oluyor. Allah o kula hâdi sıfatıyla tecelli ediyor ve ona Kur’an’ın anlamlarını açıp doğruya yöneltiyor. Hakkı, bâtılı, iyiliği kötülüğü gösteriyor.
Mesut KAYA
Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üni. İlahiyat Fak.

Ramazan’ın müslümanın gönül dünyasında derin çağrışımları vardır. Müslüman için Ramazan; müstesna bir zaman dilimi, manevi duyuşları daha yoğun yaşadığı feyizli bir huzur iklimidir.
Ramazan’da mümin öncelikle içe dönük bir sefere çıkarılır. Hayatın hercümerci içinde aylardır bunalan kalbi, bir sürelik sükûnete davet edilir. Üzerine bulaşan günah kirleri, müminin gayreti nispetinde temizlenir, pörsüyen manevi dokusu ihya edilir.
Nitekim daha kendisine peygamberlik gelmeden Allah Resûlü’ne (s.a.v) yalnızlık sevdirilmiş, ilahi bir saikle o, Ramazan ayında Hira’ya yönlendirilmiştir. Bu inziva hâlinde Hz. Peygamber’in (s.a.v) kalbi vahye hazırlanmış, manevi gücü takviye edilmiştir. Artık kalbi, seviye olarak “Oku!” emrini kaldırabilecek bir kıvama ulaşmıştır.
İşte müminler de Hz. Peygamber’in (s.a.v) yaptığı gibi bu ayda ibadet ile yoğun bir hayatla gönül dünyalarını zenginleştirmeye koyulurlar. Kalplerini Müslümanca bir hayat için hazırlarlar, Kur’an’a kendilerini daha çok verme gayretine girerler. Hem “Oku!” emrini duyarlar gönüllerinde hem de bu emre imtisâl etmenin huzurunu yaşarlar.
Bir görüşe göre Kur’an bu ayda toptan dünya semasına inzâl edilmiştir: “Muhakkak bu Kur’an kadir gecesinde indirilmiştir”, “Muhakkak onu biz mübarek bir gecede indirdik” âyetleri buna işaret etmektedir. Bir başka görüşe göre ise Kur’an bu ayda indirilmeye başlanmıştır: “Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara 2/185) Hem söz konusu yorumlara hem de Ramazan ayının kıymetine delâlet etmesi bakımından bu âyet son derece önemlidir.
Elmalılı âyetle ilgili yukarıdaki iki yoruma şunu da ekler: “Hakkında bu şekilde Kur’an indirilen, Kur’an’da kendinden söz edilen ay demektir. Gerçekten Kur’an-ı Kerim’de bu mübarek aydan başka Allah’ın övgüsüne mazhar olarak ismi açıkça söylenmiş bir ay yoktur. İşte Ramazan ayı böyle mübarek bir aydır. Bunun için orucun farz oluşu da bu aya tahsis edilmiştir: “Siz müminlerden kim bu mübarek aya şahit olursa, bunda oruç tutsun.” buyurulmuştur. (Bakara 2/185; Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, I, 533)
Oruç, İslâm’ın en temel ibadetlerinden birisidir. Oruç emri âyet-i kerimede Kur’an’la ilgili söz konusu beyanlardan sonra gelir. Bu, şüphesiz Ramazan ayının, Kur’an’ın ve orucun birbiri ile olan alakasını açıkça ortaya koyar. Hatta müfessirin ifadesine göre söylenirse; oruç, hakkında Kur’an indirildiği için bu ayda farz kılınmıştır.
Aslında Peygamberimizin haber verdiğine göre bütün ilahi kitaplar bu ayda, Ramazan ayında indirilmiştir: “İbrahim’in sahifeleri Ramazan ayının başında, Tevrat altıncı gününde, İncil on üçüncü gününde indirilmiştir; Kur’an ise sonunda indirilmiştir.” (Taberî, Câmiu’l-Beyân, II,150) Görülüyor ki Kur’an ilâhi kitaplar silsilesinin son halkası olması hasebiyle yine aynı ayda, Ramazan ayının sonunda indirilmiştir. Kur’an’ın nüzulü, Ramazan ayının başına adeta bir taç gibi giydirilmiştir.
Kur’an tilaveti, son derece önemli bir ibadet. Mümin için ekmek gibi su gibi bir ihtiyaç. Nitekim Allah Resulü (s.a.v) muhatap alınarak: “De ki: ‘Bana Kur’an tilavet etmem emredildi” (Neml 27/92) buyurulur. Kuşkusuz O, Kur’an tilavetine en çok önem verendi. O, âyetleri hem okur hem insanlara duyurur, açıklar, öğretir ve uygulardı. Burada ona bu işte sebat ve kararlılık gösterme emri verilmiştir. Aynı şekilde müminlerin bu işe ciddiyetle sarılmalarına işaret edilmiştir.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) de buna sürekli teşvikte bulunmuştur. Bu teşviklerden biri: “Kur’an okuyan ve bu konuda mâhir olan kimse şerefli, tertemiz meleklerle beraberdir; biraz zorlanan, zorlandığı halde okumaya devam eden kimseye de iki sevap vardır.” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 38) şeklindedir.
Ramazan bunun için güzel bir fırsat. Ramazan’da oruçla gönül dünyası arınan, kalbi rikkat kazanan mümin; iç dünyasını Kur’an ile süsler, zenginleştirir. Oruçlu mümin günahlardan uzak kalmıştır o gün. Kur’an okuyacağı dilini, gözlerini, gönlünü korumuştur. Zira Kur’an’la aydınlanmanın en temel şartı; ona saf, berrak bir kalple yaklaşmaktır. İşte Müslüman Ramazanda, Kur’an tilavetinin feyiz ve bereketinden daha çok istifade eder. Kur’an’ın hikmet kapıları daha çok aralanır onun için. Allah’ın Kur’an’da anlattığı türlü hakikatler, nasihatler, onun gönlünde daha bir makes bulur. Kâinat, ahiret, cennet, cehennem tabloları daha bir canlılık kazanır. Peygamberlerin çilesini ve mücadelesini, rabbanilerin gayret ve direncini, inananların sabır ve tahammülünü daha bir anlamlı okur…
Ramazan ayı ile ilgili âyette Kur’an’ın peş peşe sıralanan üç hasleti vardır. Bunlar tesadüf olmamalıdır: 1. Kur’an insanlar için bir hidâyet kaynağıdır. 2. Hidâyete ulaştıran, hâdi olan Allah’tan bir açıklamadır. 3. Hakkı bâtıldan ayırt eden furkandır. Demek ki Ramazan ayında Kur’an okuyucusunda bunlar daha çok tebellür ediyor. Hatta Kur’an’ın hidâyeti, o kimseyi bürüyor, kalbinde nur, yolunda ışık oluyor. Allah o kula hâdi sıfatıyla tecelli ediyor ve ona Kur’an’ın anlamlarını açıp doğruya yöneltiyor. Hakkı, bâtılı, iyiliği kötülüğü gösteriyor.
Bizi böyle bir sonuca götürecek bir okuyuş elbette ağır ağır, tedebbür ve tefekkürle yapılacak bir okuyuştur. Harflerin telaffuzuna önem vermek kadar maksada da vakıf olmaya çalışmaktır. Ubeyd el-Mekteb (r.a.), Mücahid’e (r.a.) sorar: “Bir adam Bakara ve Âl-i İmran surelerini seri bir şekilde ivediyle diğeri ise okuyuş kurallarına riâyet ederek yavaş yavaş sadece Bakara suresini okumaktadır. Hangisinin yaptığı daha faziletlidir, hızlı hızlı iki sureyi okumak mı, yavaş okuyup bir sureyi okumak mı?’ Mücahid: ‘Ağır ağır Bakara suresini okuyanın yaptığı daha faziletlidir” der ve görüşüne delil olması bakımından bu âyeti okur: “Kur’an’ı insanlara sindire sindire okuyasın diye kısımlara ayırdık ve biz onu yavaş yavaş indirdik.” (İsra 17/106; Taberî, Câmiu’l-Beyân, VIII, 161)
Öğrendiğimize göre Cebrail (a.s.) her yıl Ramazan ayında geceleri gelir, Allah Resulü ona, o zamana kadar inen sureleri okurdu. (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an, 7) Bu uygulama bize, başka konuların yanında Ramazan ayında Kur’an tilavetinin önemini göstermektedir. Ramazan’da Kur’an’ı hatmetmenin faziletini ortaya koymaktadır. Nitekim bu bir adet olarak kalmış ve Ramazan ayındaki mukabeleler o günden bugüne sürüp gelmiştir.
Ramazan gecelerindeki yirmi rekâtlık teravih namazının hatimle kılınması ayrı bir güzellik! Her gün bir cüz okunması ve Kur’an’ın bir ayda hatmedilmesi Kur’an’la buluşma noktasında tarifsiz bir mutluluk! Bu aynı zamanda namazla Kur’an’ın, namazla orucun ulviliğini birleştiren müthiş bir terkip! Zira Kur’an kendini namazda daha çok açıyor. Kur’an’ın feyiz ve maneviyatı insanın yüreğini daha bir kuşatıyor. Allah’ın huzurunda O’nun kelamını dinliyorsunuz; yani O’nunla konuşuyorsunuz.
Gerek mukabeleler gerek hatimli teravih namazları, Kur’an dinlemenin en güzel vasıtaları! Hz. Peygamber’in (s.a.v) Ashâb-ı Kiram’dan Kur’an dinlediği vaki. Hatta bir keresinde Allah Resûlü (s.a.v) Abdullah b. Mesʻûd’dan kendisine Kur’an okumasını istemiş o da sormuş: “Ey Allah’ın Resulü! Kur’an size indiği halde ben mi size okuyayım?” Peygamber Efendimiz: “Bir başkasından dinlemek hoşuma gidiyor” buyurmuş. (Buhârî, Tefsir, 79) Kur’an dinlemek ruha ayrı bir huzur, gönle ayrı bir sürur vermekte. Kur’an’ın mucize oluşu, eşsiz bir kitap oluşu, onu bir fem-i muhsinden dinlerken daha çok idrak edilmekte. Bu kelamın ilahi bir kelam olduğu kendini daha çok hissettirmekte…
Ramazan’daki en güzel ibadetlerden biri de itikâf. Ramazan’ın son günlerinde her şeyden el etek çekip camiye kapanmak, gece ve gündüzleri sırf ibadet ve taatle geçirmek… Bu Allah Resulünün yapıp, Ramazan ayını ihya için tavsiye ettiği en güzel uygulamalardan. Hatta itikâfın hükmünün farz-ı kifaye olduğu söylenmiş. Yani bir toplumda bunu mutlaka birkaç müslüman yapmalı. İtikaf yapılırken, orucun ve namazın yanında Kur’an’la meşgul olmak en önemli hususlardan biri. Dünyevi bütün meşguliyetlerden uzak, Allah’a yönelmek, kalbi Allah’a bağlamak, Kur’an’ın lahuti atmosferini teneffüs etmek…
Kur’an Ramazan ayında inzal edilmiş. Ramazan “Oruç ayı” olduğu kadar “Kur’an ayı”dır da. Muhammed İkbal’in deyişiyle “Kur’an ilk bize iniyor gibi okunursa” ve bu Ramazan ayında böyle okunursa kuşkusuz bize daha farklı hitap edecektir. Bu okuyuş, Allah’ın emrettiği gibi yavaş yavaş, tertil üzere, tefekkür ve tedebbürle olursa Ramazandan yepyeni bir ruhla çıkılacaktır. Hatimler, teravihler, mukabeleler, itikâflar; hepsi Kur’an’la buluşmak için müstesna zamanlardır. Yıpranan, pörsüyen yerlerimizi ihya etmek, her tarafımızı kuşatan dünyevileşmeden sıyrılmak için güzel fırsatlardır.