Bahtiyar Kimdir?

Aşk;  insanın bilinmezlerde kendini yitirip yitirip tekrar bulmasıdır. Bir demir misali şekil alıncaya dek dövüle dövüle halden hale geçmesidir. Gönül yükünü kimselere aşikâr etmeden içten içe, içli içli yanarak, “ham” olma halinden “hemhâl” olup pişmeye; nihayetinde ise “piştim!” diyebilmeye de cüret ve cesaret bulamama halidir.

Öznur GÖRÜR KISAR

    Şaire sordular; ey âşık sizce yolu hiç aşka düşmemiş bir insan mı bahtiyardır? Yoksa kalbi aşk sınavında sınanmış, günlerinin her biri mâşuka göre mevsim değiştirmiş, yazı kışa çevrilmiş, aşkın en zor ve en çetrefilli hallerinden kendini alıkoyamamış o insan mı daha bahtiyardır?

 “Aşk” dedi, şair, “Uğradığı yeri çiçeklendirir. En sert, en kuru; çatlamış, çöle dönmüş toprağı bile mümbit ve bakir bir cennet bahçesine çevirir.”

Aşk; çağıldayan bir ırmağın buz gibi akan su ferahlığında, yağmurdan sonra açan gül tazeliğindedir. Gülümseyen bir bebek güzelliğinde, gökkuşağının her renginde, bahar çiçeklerinin tazeliğindedir.

“Aşk öyledir ki, derdi dermanıdır, yarası ilacı, ahı zikri, gözyaşları ise ruhunun zemzemidir.”

 Aşk;  insanın bilinmezlerde kendini yitirip yitirip tekrar bulmasıdır. Bir demir misali şekil alıncaya dek dövüle dövüle halden hale geçmesidir. Gönül yükünü kimselere aşikâr etmeden içten içe, içli içli yanarak, “ham” olma halinden “hemhâl” olup pişmeye; nihayetinde ise “piştim!” diyebilmeye de cüret ve cesaret bulamama halidir.

 Aşk insanı yorar, sarsar, hırpalar fakat aynı zamanda tamamlar. Eksik ve kusurlarını, zaaflarını, tamam kılar. Zaaflarından sınayarak tam olmaya, tamam kılmaya azmeder. Aşk; var olmaktır. Eksiği, gediği ile onda tamam olmak, tamamlanmak, vücûd bulmaktır.

Aşk;  size uzun, zor, kara kışlardan sonra sabırla baharı beklemeyi; zorlu yokuşlarda mecalsiz ve güçsüz, biçare kalmayı öğretir. Pınar başında olduğu halde, susuzluktan dilinin damağının çatladığı demlerde dahi eğilip bir tas su içmeye takat bulamamaktır.

Aşk; bir türküde boğazının ortasına oturan bir yumru ile yutkunamamak, boğazın düğüm düğüm olması, bir kuşun kanadında onu görebilmek, bir gülün kokusunda onu bulabilmek, bir şiirin satırlarında öylece kaybolmak, bir mavinin derinliğinde, bir kalbin mahzunluğunda O’nu bulmaktır.

 Aşk; buz tutan kuru dallarda tomurcuk olup açmayı beklemek, küçük bir merhamet ışığı görebilme uğruna zerresine dek ufalanmayı, kibirden, gururdan azade olabilmek için bir hiç olabilmeyi göze alabilmektir. Bir umut ışığına tutunup, koca bir ömrü gerekirse uğruna yanıp tutuşarak, kül olup tükenerek bitirebilmektir.

Aşk; kendinden önce onu düşünebilmeyi, onda kendini bulmayı, onu kazanmak uğruna kendi benliğini yitirebilmeyi göze almaktır.

Şair sözlerini şöyle nihayetlendirdi: Bana aşk üzre olmayı sordunuz. Ben bir şairim, aşkı bilirim.  Aşkı, dilim, mecalim elverdiğince anlattım. Bahtiyar o kişidir ki derdi ile güzelleşir, yanar, kanar, aldanır, vazgeçmez. Derdi ile can olur, can bulur. Bu dert ile kendini bulur. Çehresini güzelleştirir, yoldaş olur.

Şimdi aşka hiç düşmemiş bir insan mı bahtiyardır yoksa âşık insan mı bahtiyardır?

Varın siz söyleyiverin.