Evlilikte çaba ve özenin başat rol oynadığının altını çizen Tarhan’ın, “Evliliği 100 puan üzerinden değerlendirirsek evlilik öncesi tanıma 20-30’dur. Geri kalan 70-80 puan ondan sonra gösterilecek çabaya ve özene bağlıdır” söylemi, toplumsal hafızaya yerleşmiş yaygın olan ezberleri bozmaya yöneliktir.
Nihal PAKIRDAŞI

Yeryüzünde insanın kendini en güvende hissettiği yer ailesidir dersek abartılı bir söylem geliştirmiş olmayız. Hatta asıl yurdumuz olan cennette aile hayatımızın da olacağını hesaba katarsak aile için “cennetten bir köşe” benzetmesini huzur içinde yapabiliriz. Güven ve huzur vermesinin yanı sıra toplumda kutsal olarak da görülen aile; hayata ilk adımımızı attığımız ve varoluş farkındalığımızın oluştuğu ilk yapıdır. Dolayısıyla aile, çocuğun gelişiminin güvenli bir şekilde sağlandığı en yetkin ortamdır. Çocuk, kişilik gelişimini aile ortamında rol model üzerinden sağlayarak sosyal birey olmayı öğrenir. Buradan hareketle aileyi ilk eğitim yuvası olarak da adlandırabiliriz. İnsan türünü üretmek ve sürdürmek ihtiyacından doğan aile, toplumu ayakta tutan temel unsurlardan birisidir. Günümüzde içinde bulunduğumuz toplum genellikle karı-koca ve çocuklardan oluşan çekirdek aile yapısına sahiptir. Fakat, zaman zaman büyükanne ve büyükbabanın da dahil olduğu geniş aile yapısı toplumumuzda varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Gerek geçmişten getirdiğimiz kültürel kodlarımız gerekse inancımız gereği, yaşadığımız coğrafyada ailenin önemli bir yeri vardır. Aile, toplumun ayakta kalmasını sağlayan en küçük yapı taşı olarak görülür. Nasıl ki bir binanın tuğlalarında ortaya çıkan hasar binanın sağlamlığını tehlikeye düşürüyorsa, aile yapısında meydana gelebilecek bozulma, çürüme ve çözülme toplumun istikbalini tehdit eder. Gerek modernleşme ile gelişen bireyselcilik anlayışı gerekse dünyayı etkisi altına alan internet çağı, aile birliğini sarsar hale geldi. Bu tehlikeyi göz önünde bulundurarak, aile bütünlüğünü çözmeye yönelik çağın getirdiği olumsuzlukları en asgari seviyeye çekmeye çalışmak toplumdaki her kesimin önceliği olmalıdır.
Toplum için hayati önem taşıyan “aile” konusunu özenle ele alan önemli isimlerden biri de Prof. Dr. Nevzat Tarhan. Hâlihazırda Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörlüğü ile Türkiye’nin ilk nöropsikiyatri hastanesi olan NPİSTANBUL Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürüten Tarhan’ın, birçok konunun yanı sıra aile birliğininin sağlam temeller üzerine inşa edilmesine dair çok kıymetli çalışmaları mevcut. Bu kıymetli eserlerinden biri de AİLE OKULU VE EVLİLİK: Mutlu Aileler İçin Makul Çözümler. Nevzat Tarhan, aile kurumunun sağlıklı bir şekilde kurulması ve devamlılığının sürdürülebilmesi için gerekli tedbirleri, deneyimiyle birlikte bilimsel bilgilerin ışığında okuyucusuna sunuyor. Kitapta, ebeveyn ve çocuk ilişkilerine dair birçok konu, çözümler eşliğinde ele alınıyor. İlk baskısını 2004 yılında yapan kitap, aile içinde iletişime ait kuralların ve kişilik tiplerinin anlatıldığı genel bir “Giriş” bölümünün yanı sıra iki bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümünde; “Ebeveyn ve Çocuk İlişkileri” ele alınırken, ikinci bölümünde; “Eşler Arası İlişkiler”e mercek tutuluyor.
Nevzat Tarhan kitabının birinci bölümünü “Ebeveyn ve Çocuk İlişkileri”ne ayırmış. Bölümün öncelikli konusu, çocuklarda ortaya çıkan aşırı özgüven ya da özgüvensizlik sorunu. Çocukların yeteneklerindeki potansiyeli tam olarak ortaya çıkarabilmelerine engel olan bu durum, insanların geleceklerini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ne yazık ki günümüzde, -sosyal medyanın tesiriyle de- iki uca savrulan çocukların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu konuda ebeveynlerin sorumluluklarına dikkat çeken Tarhan; aşırı himayeci davranan ebeveynlerin, çocuklarının genellikle özgüvensizlik sorunu yaşadığını, yanlış motivasyon ve yanlış övgünün neticesinde ise çocuklarda aşırı özgüvenin görüldüğünü ifade ediyor. Kitapta dikkat çekilen diğer önemli bir konu ise; birçok ebeveynin gözden kaçırdığı, üstünde çok durmadığı, çocukların genetik yapıları. Tarhan, insan kişiliğinin %30-40’ının genlerden gelen etkiyle biçimlendiğini, %60-70’nin ise öğrenme ile kazanıldığını; bu yüzden de ailelerin çocuklarına görmek istedikleri özellikleri empoze etmemeleri gerektiğini vurguluyor. Bu bağlamda Tarhan, çocuğun genetik yapısının, kişilik imkanlarının, ailenin isteklerine müsait olmayabileceğini dile getiriyor. Ayrıca; bu tür bir baskıya maruz kalan çocukların içine daha çok kapanıp depresyona girebileceklerini ifade ediyor. Ebeveyn- çocuk ilişkileri üzerine birçok konunun ele alındığı bölümde, anne babanının çocuğa tutarlı davranışlar sergilemesi gerektiği; aksi halde tutarsız davranışların çocuğun gelişimine olumsuz etki edeceğine vurgu yapılıyor. Tarhan’ın “Anne babanın tutarsız davranışlar sergilemesi çocuğunun kişiliğinin yanlış gelişmesine neden olur. (…) Çocuk eğitiminde iki temel unsurdan biri sevgi diğeri de disiplindir. Çocuk doğru bir disiplin uygulamasının içerisinde kendi kişiliğinin sınırlarını, sosyal sınırları ve sosyalleşme süreci içinde de bazı değer yargılarını öğrenir. Bütün bunlar çocuğa hayat becerileri kazandırır ve bu öğrenme sürecinde anne baba onun rol modelidir. Anne babanın farklı mesajlar vermesi, çocuk eğitimine farkında olmadan yapılan bir eğitim ve tutum hatasıdır. Bir olay karşısında anne ve baba farklı mesaj verirse çocuk neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlayamaz” aktarımı bizlere, aile içi tutarlılığın öncelikle ebeveynlerin kendi aralarında sağlamasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Nevzat Tarhan ayrıca ebeveynlerden çocuklarına kural koyma noktasında da tutarlı olmaları gerektiğini öğütlüyor.
Ailelerin çocuklarına uygulayabilecekleri kurallar koyması gerektiğini, uygulanması zor kuralların çocuklara kurallara uymamayı öğreteceğininin altını çiziyor. Bilindiği üzere ebeveynlerin aile içinde adaleti tesis etmeleri, çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Kendini aile içinde güvende hisseden çocuk, topluma daha sağlıklı ve daha huzurlu bir birey olarak katılır. Adalet gibi önemli bir konuya da kitabında yer veren Tarhan, çocuklarda sağlıklı bir kişiliğin oluşması için kardeşler arası adaletin sağlanmasının önemli olduğunu belirtiyor. Çocuklara hak duygusunun kazandırılması için aileye düşen kritik görevlerin de olduğunu hatırlatan Tarhan’ın, “Çocuklara saygı eğitimini hak duygusuyla birlikte vermeliyiz. Çocuk hem kendi hakkını talep etme, hak arama becerisini kazanmalı, hem de başkasının hakkına zarar vermeme bilincini benimsemelidir. Çocuğa körü körüne itaat alışkanlığı kazandırmak yerine doğru olana, hakka, akla uygun olana saygı alışkanlığı kazandırılmalıdır” şeklindeki önemli tespiti; çocuğun hem kendi hakkını hem de karşısındakinin hakkını koruma noktasında bütüncül bir ahlaki eğitimin, çocuğun sağlıklı gelişiminde kritik bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Nevzat Tarhan, birinci bölümde ebeveynlerin çocuklarla olan ilişkileri bağlamında, çocukların saygı eğitiminden iyilik yapma alışkanlığının kazandırılmasına; çalışan anneler ve çocuklarından yaramazlık yapan çocuklara; anne babası vefat eden, boşanmış ailelerden üvey anne çocuk ilişkisine; kardeşler arası çatışmalardan ergenlik çağı ve şiddet eğiliminin artışına; televizyon izleme ve bilgisayar oyunlarının çocuklardaki etkisinden ödev bilincine; çocuklarda meslek seçiminden eş seçimine varan kadar birçok konuyu çözümleri eşliğinde büyük bir titizlikle ele alıyor.
Kitabın ikinci bölümü eşler arası ilişkilere ayrılmış. Malum sevgi ve saygının hüküm sürmediği bir evlilik devam etse bile içinde birçok sorunu barındırıyor. Ve bu sorunlar çözüme kavuşmadığı müddetçe evliliğinde huzuru yakalayamayan ebeveynler çocuklarına sağlıklı bir hayat sunamayabiliyor. Kitabının ikinci bölümünde ilk olarak sevginin önemine dikkat çeken Tarhan, sevginin insanda doğal bir ihtiyaç olduğunu ve insanın sevgi ihtiyacı olmasaydı evlilik kurumunun da ortaya çıkmayacağını söylüyor. Eşler arasında farklı sevgi dillerinin olduğuna da dikkat çeken yazar, ilişkide ahengin karşımızdaki kişiyi iyi tanıyarak ve onun sevgi dilinin ne olduğunu bilerek sağlanacağının altını çiziyor. Ayrıca Tarhan, evliliğe giden süreçte tarafların birbirlerinin tanımasının son derece önemli olduğunu fakat bundan daha kıymetli olanın ise evlendikten sonra tarafların birbirlerine takınacağı tavrın, göstereceği özenin önemli olduğunu ifade ediyor. Evlilikte çaba ve özenin başat rol oynadığının altını çizen Tarhan’ın, “Evliliği 100 puan üzerinden değerlendirirsek evlilik öncesi tanıma 20-30’dur. Geri kalan 70-80 puan ondan sonra gösterilecek çabaya ve özene bağlıdır” söylemi, toplumsal hafızaya yerleşmiş yaygın olan ezberleri bozmaya yöneliktir. Bireyselliğin öne çıktığı günümüzde ise eşlerin birbirine olan tahammülü azalmış durumda. Boşanmaların arttığı günümüzde, sorunların genellikle aile içindeki birliğin sağlanamamasından kaynaklandığı gözlenmekte. Nevzat Tarhan konunun önemine binaen kitabında, evlilikte “biz” olmanın değerini, evliliğin temel dinamiklerinden biri olarak görüyor. Tarhan bu konu ile ilgili, “Öncelikle evliliği doğru kavramlar üzerine bina etmek gerekmektedir. Evlilikle ilgili bir su molekülü örneğimiz vardır: Su molekülünü oluşturan iki hidrojen ve bir oksijen atmosferde hürdür ve özgürdür. Ama bir araya geldikleri zaman su oluşur. Su molekülünde o özgürlük gitmiştir ama bir hayat kaynağı oluşmuştur. Evlilik de bunun gibidir. Evlilikte taraflar “ben” değil “biz” derler. “Biz” demek; eşinin düşünceleri ile düşünmek, kaygılarıyla kaygılanmak, derdiyle dertlenmektir. O zaman evlilikte iki farklı kişi olmaz, yan yana duran, birbirini tamamlayan iki kişi olur” çıkarımı, çiftlerin gönlüne küpe olacak derinliğe ve güzelliğe sahip. Ayrıca kitabında eşlerin arasındaki sosyal ve kültürel açıdan denkliğin önemine de dikkat çeken Tarhan; eşler arasında ortaya çıkabilecek kıskançlık, hırs duygusu ve iş-aile hayatı dengesinden, evlilikte arkadaş ilişkilerine, dünya kurulalı beri gelen kayınvalide gelin ilişkilerine, alkol bağımlılığı ve aileye etkisine, eşi vefat eden kadınlardaki matem dönemi ile birlikte çevrenin etkisine dair birçok konu başlığını uygulanabilir çözümler eşliğinde ele alıyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın kaleme aldığı “AİLE OKULU VE EVLİLİK: Mutlu Aileler İçin Makul Çözümler” evli bireylerin ilişkisi ile ebeveynlerin çocuklarla olan ilişkisini incelikle, hayatın içinden çözümler eşliğinde sunuyor. Ayrıca eser, evliliğe adım atma niyeti olan çiftlerin evlilik sürecinde karşılaşabilecekleri durumları öngörmelerini sağlayarak, temeli sağlam aile birlikteliklerinin oluşmasına katkı sunuyor. Kişinin tüm hayatını, dünyaya getirdiği çocukları, çevresini, dolayısıyla toplumu etkileyecek olan evlilik kurumunun sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için Nevzat Tarhan’ın bu kıymetli eseri okuyucusuna rehber olma özelliği taşıyor.
* Nevzat Tarhan, “AİLE OKULU VE EVLİLİK: Mutlu Aileler İçin Makul Çözümler”, İstanbul: Timaş Yayınları, 2021.