Cihan Aktaş ile “Evlilik” Üzerine

“Çiftler, biri diğerinin varlığında erimediği, iki ayrı kişilik kendi içinde gelişmeyi sürdürdüğü takdirde hayatiyetlerini koruyabilir, ortak bir dünya oluşturabilirler.”

Mimar, gazeteci ve yazar Cihan Aktaş ile “Evlilik” üzerine konuştuk.

İNSİCAM

  1. Size göre evlilik nedir hocam?

Birbirine bir şekilde uygun kadın ve erkekleri aile kurmak üzere bir araya getiren bir sözleşme, bir yoldur evlilik. Çiftler böylelikle, bir ömür boyu aynı çatı altında bir arada yaşama niyetlerini fiiliyata dökerler. Farklı kişiliklerin bir araya gelmesi, bir bakıma farklı aile yapılarının buluşup kaynaşması anlamını da taşıyor. Bu açıdan bakılınca da evliliğin, insan ilişkilerini tanıma ve tanışma yoluyla sürekli tazelemenin ve zenginleştirmenin en köklü, sürekli ve sağlam yordamı olduğu söylenebilir. Evlilik yoluyla bir yuva oluşur, bu yuva insanlara sıla olur.

2-Bilhassa İslami hassasiyetler üzere yaşayan gençlerin en büyük sorunu “tanışmak”. Gençler birbirini nasıl tanımalı?

Mizaçlara, bağlamlara göre farklılık gösterir tanıma yolları sevgili Şehnaz. Okulda, işte, arkadaş ortamlarında, aile çevresinde, düğünde dernekte, turda, konferans salonlarında tanışabilir gençler. Tanımak ise kolay değil, hele arada aşk varsa. Birden yükseliyor mu sesi asabi bir şekilde, sonu gelmez taleplerde mi bulunuyor, şüpheci davranışlarla üzerinize gelirken bunu aşka veya sevgiye mi bağlıyor, nerdesiniz, ne yapıyorsunuz; sürekli her anınızı kontrol altında tutmaya mı çalışıyor… Birlikte vakit geçirirken ötekini tanıma konusunda nadiren dikkatli olabiliyor gençler. O yüzden alelacele evlilik kararından uzak durmalı. Görücü usulüyle denk çiftler bir araya getirilirdi eskiden, bu usul hâlâ da işliyor. Sosyal hayatta, okulda, arkadaşlık ve akraba ortamlarında tanımalar isabetli bir karar açısından önemli, çünkü bir çevrenin gözlemi, tanıması söz konusu. Beri taraftan, tanışma alanları daralırken dijital ortamlar her zaman güvenilir olmayan bir tür sanal görücülük usulünü öne sürüyor. Bu yolla tanışmalarda da elbette tanıma süreci geçirmek önemli. Karakteri yansıtan işaretleri doğru değerlendirmek bir mesafe gerektiriyor, bu mesafe kaybolmaya başlamışsa, eş dostun, aile fertlerinin yorumlarına da kulak tıkayacaktır taraflar. Aşk zannı veya bir hevesle evleniliyor, özellikle bir tanıma dönemi diye isimlendirilebilecek flörtten uzak duran mütedeyyin gençler, evliliği flört gibi yaşıyor başlangıçta. Bazen sürdürülebiliyor bu evlilikler bazen de anlaşmazlıklar buna izin vermiyor.

3-Hocam, çağımızda evlenmenin ve evliliği yürütmenin zorlaştığına dair genel bir kanı var. Bu ne kadar doğru sizce?

Bu çok karmaşık sebeplere dayalı bir olgu. Gençler öyle kolayca aile yuvası içindeki konforlarını bozmak istemiyorlar. Şehirleşme, göçler, teknoloji, bu eğilimi pekiştirecek şekilde biçimlendirdi hayattan beklentileri zaten. Kızlar ve erkekler tahsil hayatından sonra iş bulup o işte tutunmak istiyorlar. Böylece yıllar geçiyor. O zaman da dediğim gibi denklik daha zor bulunur bir nitelik hâline geliyor. Gençler de çok da uygun bulmadıkları biri için rahatlarını bozmak veya düzenlerini değiştirmek istemiyorlar. 

Genellikle zor şartlardan gelen, mücadeleci insanlar olan ebeveynlerin çocuklarını korumacı bir şekilde yetiştirmelerinin de payı var bu yeni eğilim ve beklentilerde. Eskiden tipik evlilik usulünde kızların konforunu bozması olağan karşılanırdı. Kadın, eşinin ailesine dahil olurdu. Şimdilerde kızların da aile yuvasından ayrılmakta zorlandıkları fark ediliyor. Ayrıca farklı mekanlara dağılan geniş ailenin bütünlüğünü de, evlenmiş de olsa genellikle kız çocukları sağlamaya başladı.

4-Evlenirken nelere dikkat edilmeli? Ne gibi sorular sorulmalı, beklenti ne düzeyde olmalı?

Temelde önemli olan iki taraf için de rızanın sağlanmasıdır elbette.

 “Bu insanla aynı çatı altında yaşayabilir miyim, bu kişi bana gerçekten de ihtimam gösteriyor mu?” şeklindeki soruların cevabı çok önemli, bu cevabı da çoğu zaman toplumsal ilişkilerdeki izlenimler sağlar. Gençler evlilik sorumluluğu alacak şekilde yetişmiyor çünkü, bu da aynı çatı altında yaşarken heyecan ve beklentilerin yerini çok geçmeden hayal kırıklığı ve şüpheye bırakması demek. Arada aşk varsa, sorular çoğu zaman geçiştirilir, beklentiler azalır. Mantık korunabiliyorsa da gençler, birbirleriyle konuşmayı başarıp başarmadıklarını dikkate almalı. Arkadaşınız olamayan, size kulak vermeyen, sözlerinize yanlış anlamlar verme ve şiddet gösterme eğiliminde görünen, kişisel mahremiyet ve kendini geliştirme ihtiyacınızı yadsıyan, sorunlarınıza yardımcı olmaktan uzak duran kişi eşiniz de olamaz. Aşk, çoğu zaman problemli bir kişilik yapısına perde olur, nişanlılık süreci bu nedenle önemli.

5-Evliliği bir kadın-erkek ilişkisinden çok ailelerin, toplumun bir ilişki biçimi olarak mı görüyoruz? Bu ne gibi sorunlar yaratıyor?

Bir kadın-erkek ilişkisine dayandığı gibi toplumsal yönü de var evliliğin tabii. Nişan, kına gecesi, düğün yapılıyor, akrabalar, arkadaşlar davet ediliyor. Sonra, farklı aileler tanışıyor, ister istemez birbirine tahammülü öğreten bağlar kuruluyor arada. İki aileyi de çok ilgilendiren çocuklar geliyor dünyaya, bu çocukların nasıl yetiştirildiği de toplumun niteliği açısından büyük önemi haiz.

Aliya’nın altını çizdiği gibi, dinler aile, ütopyalar komünler üzerinden kuruyorlar sistemlerini. Bir çocuğun eğitiminde ilk ocak aile. Ancak, çocuklarının sorumluluğunu taşıyamadıkları görülen aileler konusunda devlet, toplum adına harekete geçmeli. Aile, toplumdan kendini yüksek duvarlarla ayıramaz. Sofadan avluya, bahçeden sokağa yayılan seslerin gösterdiği bazı felaketler konusunda komşudan akrabaya pek çok insan sorumludur. Kadına ve çocuğa şiddet mahrem bir konu değildir. Çoğu zaman “kol kırılır yen içinde kalır,”denmiştir. Oysa, şiddete maruz kalan, kim olursa olsun, adım adım kendinden eksiliyor.

Eşin kendini geliştirme çabasını bastırmak, bunun için de onda özgüven kaybına yol açacak bir dil kullanmak da bir tür şiddettir. Misal, geliştirilmesi engellenen yeteneğin, bünyelerde sakatlığa yol açtığını düşünürüm. Eş veya dost, kimsenin böyle bir sakatlamaya hakkı olmamalı. Bu anlamda eşler arasında saygının gözetildiği bir mesafe önemli. Çiftler, biri diğerinin varlığında erimediği, iki ayrı kişilik kendi içinde gelişmeyi sürdürdüğü takdirde hayatiyetlerini koruyabilir, ortak bir dünya oluşturabilirler.

Beri taraftan, çift ilişkisine ailelerin aşırı müdahalesi bir problem. Karışmalar bazen genç çiftin kendi çekirdek aile düzenlerini oturtmasına engel olacak boyutlara varabiliyor.

6- Yukarıdaki soruya istinaden, evlilikte kadın-erkek rolleri üzerine neler söylemek istersiniz?

Şartlar birçok açıdan değiştiği halde erkekler eşlerinden, annelerinin aile için gösterdiği fedakârlıkları beklediklerinde, arada bir kırılma yaşanır çoğu zaman. Bu nedenle genç erkeklerin, hayat şartları değiştiği, evler eski evler olmadığı, kadınlar da eğitim ve mesleki gelişme gibi nedenlerle fazlasıyla yoruldukları için ev içi sorumlulukları paylaşma bilinci kazanması önemli. Çift çalışıyorsa ve çocuklar varsa gerek ev işleri gerekse de çocukların sorumluluğu paylaşılmalı. Tabii iş düzenleri de toplumsal değişime ayak uydurmaya mecbur bu durumda, çalışan kadına iş yerinin kreş desteği sunması zorunlu tutulmalı. Çalışan anneye mesai içinde çocuğuyla ilgilenme aralıkları tanınmalı. 

7-Evlilik arifesinde ekonomik sorunlar, gösteriş kültürü ve gelenekler derken gençler epey bir borcun, yükün altında kalıyor. Burada makul olan duruş ne olmalı?

Bu konudaki hevesler azalmıyor, artıyor. İslami kesimlerde hele, zenginleşmeye bağlı olarak lüks tüketime eğilim artış gösterdi. Çeyiz, mobilya, takı ve çeşitli törenlerle alakalı aşırı talepler, evliliği zorlaştırıyor. Ailelerin gösteriş merakı, gençleri borçlandırıyor. Kız tarafında bu eğilim, kızlarına verilecek kıymetin göstergesi gibi algılanır, öteden beri. Bu yönde talepler yüzünden de gençler kolay kolay evliliğe karar veremez oldu. Kızlar baba evindeki rahatı ve anlayışı, desteği bulmak isterken, erkekler de kız tarafının belli bir hayat standardını sağlama beklentisi nedeniyle kaygıya kapılıyorlar. Hayatın her alanında sadeliktir etkileyici ve saygın olan, yalınlıktır, üstelik insan hayat arkadaşı olarak seçtiği kişiye anlayışla yönelmeli, bütün bunları aileler gençlerine nasıl oluyor da öğretemiyor… İyi bir eğitim gören, meslek sahibi genç kızlar, hele çalışma hayatı tecrübeleri varsa, taleplerinde daha gerçekçi ve hakkaniyetli olabilirler.  

8-Son olarak, evlenme niyetinde olan gençlere birkaç tavsiye alabilir miyiz?

Ömür boyu sürecek bir yol arkadaşlığı, insani tekâmül açısından çok değerli bir tecrübe. Bu yol kolay alınmasa da aşk, sevgi ve dostluk zor dönemeçlerin geçilmesine yardım ediyor. Yanı başınızda, sizin hikâyenizi kendiniz kadar bilen ve takip eden, bu hikâyenin pek çok ayrıntısını paylaşmış, size ayna tutan biri olması, onunla yaşlanmak, onunla öğrenmek, ondan öğrenmek, büyük bahtiyarlık. Evlilik anlaşma değil uzlaşmadır der Seyhan Büyükcoşkun. Birbirine köstek değil destek olan çiftlerin yol arkadaşlığı kolay kolay bozulmaz. Anahtar kelimenin “tahakküm” olduğunu düşünürüm. Kimse, bir diğerinin kişiliğini bastırmamalı ve kendini geliştirme ihtiyacına herhangi bir sebeple engel olmamalı. Kendini geliştirmiş bir insanı yeğlemelisiniz yanı başınızda, zihnen kötürüm bırakılmış, hayat coşkusunu yitirmiş, böylelikle de bir zaman sonra yük gibi görülmeye başlanan birini değil.

Çok teşekkür ederiz hocam.