Kudüs konusunda bilgi, duygu ve eylemin birlikte yürümesi gerekir. Zamana ve zemine göre öncelikler değişebilir. Bize düşen samimiyetle yolda olmak, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktır.
Sinan ÖZYURT
Eğitimci-Yazar

Kudüs denince aklımıza her şeyden önce İsra ve Mirac’ın gerçekleştiği, etrafı bereketli kılınmış Mescid-i Aksa gelir. Bu mübarek mekân, Müslümanların ilk kıblesidir. Fakat bizim bu topraklarla bağımız çok daha eskilere dayanır. Kur’an-ı Kerim’de bildirilen peygamberler silsilesinin önemli bir kısmı bu topraklarda yaşamıştır. Tevhid ve adalet mücadelesinin en önemli merkezlerinden biridir Kudüs.
Hz. Ömer döneminde, 638 yılında fethedilmesinden sonra 1099’dan itibaren 88 yıl Haçlı işgalini yaşayan Kudüs, ikinci defa Selahaddin Eyyubi tarafından 1187’de fethedildi. 1948’de Siyonistlerin kurduğu rejimin Filistin topraklarında başlattığı işgal genişleyerek devam ediyor. Filistin ve Kudüs, bu işgalin başlamasıyla birlikte yeryüzünde yaşayan her Müslüman için en önemli gündemlerden biri hâline geldi.
Filistin ve Kudüs davası nesilden nesile aktarılan bir mücadelenin adı. Yeryüzünde Rabbimizin cihad emrinin kesintisiz olarak uygulandığı bir mektep. Orada nice mücahidler yetişti ve bu dava uğruna niceleri de şehid düştüler.
Dünyanın dört bir tarafındaki Müslümanlar gibi biz de Kudüs ve Filistin için kalbimiz çarparak büyüdük. İntifada ve direniş haberleriyle sevindik, kardeşlerimize yapılan zulüm ve haksızlıklar karşısında üzüldük. Yeri geldi eylemlerde sloganlar attık yeri geldi dualarımızın başına Kudüs’ü ve orada direnen kardeşlerimizi koyduk. Bunlar çok güzel duyarlılıklar fakat yeterli değil. Bu noktada her birimizin kendine sorması gereken soru şu olmalı: Kudüs ve Filistin davası için ben ne yapabilirim?
Her şeyden önce sağlıklı ve doğru bir bilgilenme sürecine önem vermek gerekiyor. Bunun için ülkemizde Filistin ve Kudüs hakkında ciddi bilgi kaynakları, kitaplar, yayınlar mevcut. Başlangıç seviyesinde, Diyanet’in İslâm Ansiklopedisi’nde yer alan konuyla ilgili maddelerin tespit edilerek okunması iyi olur. Ayrıca Dijital Hafıza Merkezi’nin dijitalhafiza.com adresinde yer alan internet sitesinin incelenmesi de Filistin ve Kudüs konusunda doğru bilgiler edinmemize ve unuttuklarımızı yeniden hatırlamamıza yardımcı olacaktır. Gerek telif gerekse tercüme olarak yayınlanmış onlarca kitap da bu konuda kendilerinden istifade etmemizi bekliyor. Bize düşen, sadece okuma konusunda öncelikler listemize Kudüs ve Filistin davasını eklemek. Tek başına okumayı yeterli bulmayanlar, bir alternatif olarak dostlarıyla, öğrencileriyle okuma grupları oluşturup birlikte okumalar da yapabilirler. Bu türden çalışmalar elbette çok daha faydalı olacaktır.

Bir taraftan düzenli ve disiplinli bir bilgilenme süreci içinde olurken diğer taraftan Kudüs için yapılan her türlü faaliyeti de takip etmeliyiz. Farklı vakıf ve dernekler tarafından düzenlenen etkinliklerden kendimize uygun olanları tespit ederek kendimiz için bir Kudüs Takvimi oluşturabiliriz. Kim, nerede, ne yapıyor, bunun bilgisine sahip olmak bile çok önemli. Kudüs merkezli faaliyet gösteren derneklerin internet sitelerini takip etmek veya mesaj gruplarına üye olmak, işimizi kolaylaştıracaktır. Her yıl tekrarlanan faaliyetleri takvimimize sabitleyebiliriz. Nekbe’nin, İntifada’nın, Kudüs’ün fethinin, Mavi Marmara’nın yıl dönümleri gibi. Bu tarihlerde düzenlenen etkinliklere katılabileceğimiz gibi kendimize bir program da oluşturabiliriz. Ailece, dostlarımızla veya tek başımıza yapacağımız işler belirleyebiliriz. Mesela “Kudüs Şiirleri” okumak üzere bir araya gelebiliriz. İçinde direniş marşları da yer alsa tabii ki daha güzel olur. Hayır çarşıları oluşturabiliriz. Farklı kuruluşların yardım kampanyalarına destek verebiliriz.
Sosyal medyada güvenilir kaynakları takip etmeye özen göstermeliyiz. Kim olduğu belli olmayan, yanlış bilgilendirme ve yönlendirme yapan hesaplara karşı her zaman temkinli olmalıyız. Bu her konuda böyle olmalı ama özellikle ortak davalarımızla ilgili daha fazla hassasiyet gerekli. Kullanılan kavramlar, üslup ve meseleye yaklaşım tarzına dikkat etmeliyiz. Kendi paylaşımlarımız konusunda da aynı titizliği göstermeliyiz. Teyit etmediğimiz, doğruluğundan emin olmadığımız bilgileri, fotoğrafları, belgeleri paylaşmaktan sakınmak gerek. Ayrıca bir katliam ve saldırı yaşandığında ortaya çıkan vahşet görüntülerini paylaşmanın konuyla ilgili geçici bir duyarlılık oluştursa bile bundan daha fazla duyarsızlaşmaya sebep olduğunu unutmamalıyız.
Kudüs konusunda bilgi, duygu ve eylemin birlikte yürümesi gerekir. Zamana ve zemine göre öncelikler değişebilir. Bize düşen samimiyetle yolda olmak, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktır. Planlı ve sürekli bir çaba ile fiili duamızı yerine getirirken dilimizden ve gönlümüzden de kavli duayı eksik etmemeliyiz. Çünkü biz Kâdir-i Mutlak olan Allah’a iman ediyoruz. Kudüs’ün ve Filistin’in kurtuluşunu bize nasip edecek olan, O’dur. Biz yeter ki üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirip O’na hakkıyla teslim olalım.