Ayrıca, eyaletler federal meclise nüfus oranları nispetinde milletvekili göndererek orada da temsil edilmeye başladılar. Hatta kabinelere girdiler. Senato’da Pakistan’ın dört eyaleti, eşit oranda temsil edilmeye başlandı. Eyalet temsilcilerinin federal milletvekili, federal bakan, başbakan ve hatta devlet başkanı olması önüne bir engel oluşturulmadı. Böyle olunca da mahrumiyet duygusu azaltılmış, Pakistanlıklık aidiyeti güçlendirilmeye başlanmış oldu.
Mahmut OSMANOĞLU

Pakistan, Müslümanlar ve Hinduları iki ayrı millet olarak değerlendiren, ‘İki Millet Teorisi’ (Two Nation Theory) temelinde milliyetçilik üzerine kurulmuş bir devlettir. Ama bu milliyetçilik, herhangi bir etnik temel üzerine olmayıp biraz dinî renge sahip Müslüman milliyetçiliğidir.
İngilizlerin Hint Alt Kıtasını terk edeceklerinin belli olmasıyla birlikte Müslümanlar, inançlarını rahatça yaşayacakları bir ülke tasavvur etmişler ve bunu Pakistan (Temizler Yurdu) olarak nitelendirmişlerdir.
Nitekim 14 Ağustos 1947’de Pakistan bağımsızlığını ilan etmiş ve Hindistan’ın Doğusu (O zaman Doğu Pakistan, bugün Bangladeş) ve Batısından (O zaman Batı Pakistan, bugün Pakistan) oluşan aralarında 1600 km mesafe bulunan iki kanatlı bir Pakistan devleti vücuda gelmiştir.
Yukarıda kavramsallaştırdığımız “Müslüman Milliyetçiliği” üzerinde biraz durmakta fayda var. Bunu, aslında “dindaşlık milliyetçiliği” olarak da niteleyebiliriz.
Pakistan, biraz da Müslümanları bir araya getiren ve bir Müslüman yurdu olan ama herhalükârda İslami kanunlar ile yönetilecek bir ülke olarak tasarlanmadı. 23 Mart 1956 anayasası ile birlikte “İslam Cumhuriyeti” oldu, ancak Ziyaül Hak merhumun İslamileştirme (Islamization) çabalarına ve mevcut rejime bazı İslami yamalara rağmen bile şu ana kadar tamamen İslamileşemedi.
Dindaşlık, milliyetçiliği temellerinde kurulan Pakistan’a bugünkü ismi, Hayber Pahtunhah olan eyalette yaşayan ve Serhad Gandisi olarak da bilinen Abdulgaffar Han’ın ‘Allah’ın Hizmetçileri’ (Hodayı Hidmedgar) hareketine mensup Pahtunlar (Peştun olarak da telaffuz edilir) etnik milliyetçilik temelinde karşı çıktılar ve bağımsız bir Pahtunistan talebinde bulundular. Aslında Hodayı Hidmedgar hareketi bölünme karşıtı bir hareketti ancak Gandi’nin Hindistan Ulusal Kongresi’nin bölünmeyi desteklemesi ile kendilerini “kurtların ortasına atılmış” hissediyorlardı.
O dönem Kuzey Batı Sınır Eyaleti olarak bilinen eyalette, bölünme ve Pakistan’ın bağımsızlığının hemen öncesinde “Pakistan’a mı yoksa Hindistan’a mı katılmak istiyorsunuz?” şeklinde iki seçenekli referandum kararı alındı. Abdulgaffar Han’ın hareketi halk oylamasının sadece iki seçenek içerip “bağımsızlık ve Afganistan’a katılım” seçeneklerini içermemesinden dolayı boykot etse de referandum %99 üzerinde onayla Pakistan’a katılımla neticelendi.
Hodayı Hidmedgar, o dönem ilk etnik temelli milliyetçilik hareketi idi. Pakistan’a ilerleyen dönemlerde baş ağrısı oluştursa da Pahtunlar Pakistanlaşmayı tercih ettiler.
Yeni kurulmuş Pakistan’da ikinci etnik temelli sorun Doğu Pakistan’da ortaya çıktı. Pakistan’ın kurucu lideri Muhammed Ali Cinnah, ülke için resmi dil olarak Urducayı öngörmüştü. Urduca aslında yüzlerce değişik etnisiteye sahip Hint Yarımadası’nda Müslümanların anlaşma (lingua franca) dili olarak ortaya çıkmıştı. Ancak Pencablı, Bengalli, Sindli, Pahtun ve Beluç gibi değişik ırkları bünyesinde toplayan Pakistan’da ana dili Urduca olan yaklaşık yüzde onluk bir kesim vardı ve onlar da bölünme esnasında Pakistan’a göç eden “Muhacirler” idi ki ilerleyen dönemlerde onlar da dil milliyetçiliği üzerinden organize olup ayrı bir eyalet talebinde bulunacaklardı.
Doğu ve Batı olarak bağımsızlığını kazanan Pakistan yönetiminin 1955-1970 arası ‘Birlik’ (One Unit) başlığı altında, daha çok tek etnik ırka sahip ve nüfus olarak fazla Doğu Pakistan’ı siyasi olarak dengeleme amaçlı, bir merkezileştirme çabasının olduğunu da görüyoruz. Eyaletlerin bu çabaya sert tepkilerini de burada zikretmek gerekiyor.
Pakistan’ın doğu kanadını oluşturan Doğu Pakistan’ın nüfusu (yaklaşık %55) Batı Pakistan’dan daha fazla idi ve Batı Pakistan’ın bölünmüşlüğünün aksine çoğunluğunu tek bir kavim, Bengalliler, oluşturuyordu. Bengallilerin Urduca yanında Bengalcenin de resmi dil olarak kabul edilmesi talebi, Cinnah tarafından kabul görmemişti.
Dil ukdesi yanında Doğu Pakistan’a üvey evlat muamelesi ileride Pakistan’a pahalıya mal olacaktı. 1970’de yapılan ilk doğrudan genel seçimleri açık ara Doğu Pakistan merkezli Avami Lig kazandı ama ordu ve Batılı siyasetçiler (Zülfikar Ali Butto diye de okuyabiliriz) iktidarı Doğu Pakistanlılara bırakmak istemeyince çıkan iç savaş, Hindistan’ın da müdahalesiyle zaten fiziki olarak ayrı olan iki Pakistan’ı böldü ve Doğu Pakistan Bangladeş ismi ile ayrı bir devlet olarak bağımsızlığını kazandı.
Etnik ve bölgesel milliyetçiliğe nüfusunun yarıdan fazlası ve yüz ölçümünün yaklaşık sekizde birini kurban veren Batı Pakistan, dört eyaleti ve daha sonradan Pakistan’a katılacak “Özgür Kabile Bölgeleri” (Azad Kabail) ile baş başa kaldı.
Yeni yeni ulus devlet olmaya başlayan Pakistan’da şimdi etnik temelli milliyetçiliğin güçlenmesi gerekirdi ama öyle olmadı.
1973 anayasası federal sistemi güçlendirip iki meclisli bir yasama sistemi oluşturunca Pakistan’ın etnik milliyetçilikle imtihanı ileriye doğru kolaylaştı.
Eyalet meclisleri ve eyaletlerin dış politika, savunma dışında kendi kendilerini yönetmeleri etnik milliyetçiliği belli sınırlar içerisinde bıraktı. Merkezden atanan bir vali marifetiyle merkez-eyalet ilişkilerinin düzenlendiği, eyaletin kendi meclisi, başbakanı ve kabinesinin olduğu yönetim oluşturuldu.
Ayrıca, eyaletler federal meclise nüfus oranları nispetinde milletvekili göndererek orada da temsil edilmeye başladılar. Hatta kabinelere girdiler. Senato’da Pakistan’ın dört eyaleti, eşit oranda temsil edilmeye başlandı. Eyalet temsilcilerinin federal milletvekili, federal bakan, başbakan ve hatta devlet başkanı olması önüne bir engel oluşturulmadı. Böyle olunca da mahrumiyet duygusu azaltılmış, Pakistanlıklık aidiyeti güçlendirilmeye başlanmış oldu.
Mevcut durum itibarıyla Pakistan eyaletlerine etnik milliyetçilik gözlüğü ile bakacak olursak:
Pencab: 242 milyonluk ülke nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan Pencab eyaleti, bu noktadaki en rahat eyaletlerden biri ve hatta ülkeyi onların çekip çevirdiği suçlamalarına muhataplar. Siyaset, ordu ve bürokraside etkinler. Bir mahrumiyet söz konusu değil.
Şu da var ki Pencab eyaletinin güneyinde bir tür dil milliyetçiliği üzerinden Güney Pencab ya da Saraikistan isimli ayrı bir eyalet taleplerini dillendiren Sarayeki topluluğu vardır. Federal yönetime gelip giden iktidar partilerinin de sıcak baktığı bir konudur ama henüz o aşamaya gelmemiştir.
Sind: Sind milliyetçiliği ülke çapında pek neşvü nema bulan bir hareket değil. Bunun ana sebeplerinden biri, bu eyalet merkezli, ülkenin üç ulusal ve köklü partisinden biri olan Pakistan Halk Partisi’nin (Butto Hanedan partisi diye de okuyabiliriz) ülke siyasetinde ve hatta kaderinde özellikle 1970’li yıllarla birlikte sürekli önde olması. Ayrıca, eyalet bazlı ittifaklarla zaman zaman ülkeyi domine etmeleri. Sind’den etnik temelli ve hatta dil milliyetçiliği üzerinden bir öğrenci hareketi olarak başlayıp güçlü bir siyasi partiye dönüşen Muhacir Ulusal Hareketi (MQM) üzerinden Pakistan’a bir tehdit vardı ve büyük bir baş ağrısına da sebep olmuştu ama merkezin müdahalesi ve lider kadronun akıllıca bir manevrası ile ulusal bir hareket olmaya karar verdi ve hatta ismini de Birleşik Ulusal Hareket olarak değiştirdi. Şimdi hem eyalet ve hem de federal bazda kilit oyuncu olarak politikada rol oynamaya çalışıyor. Ancak Pakistan içerisinde ayrı bir eyalete sahip olma ülküsünden vazgeçmiş değiller.
Hayber Pahtunhah: Pakistan’ın Afganistan sınır bölgesinde ve üzerinde Afganlıların egemenlik iddia ettiği bir eyalet. İngilizlerin Durand Anlaşması ile Afganistan’dan kopardıkları parça ve iyi yönetilmezse Pakistan ile Afganistan arasına konulmuş saatli bir bomba.
Bu eyaletteki “Hodayı Hidmetgar” hareketinin Pakistan’ın kuruluşunda katılıma karşı çıktığını, bağımsız bir devlet talebinde bulunduğunu ve hatta bunun bir referanduma yol açtığını zikretmiştik. Ancak, zamanla bu eyalet mensuplarının devlet başkanlığı da dâhil federal devlette, özellikle de orduda iyi temsilinin (üst düzeyde yüzde kırklara ulaşıyor) etnik milliyetçiliği epeyce zayıflattığını, Pakistan aidiyetinin güçlendiğini söylemeliyiz.
Eyaletin etkin milliyetçi partisi de milliyetçi sloganlar üretmekten çok ülke genelinde etkin olmaya doğru dümen kırmış durumdadır.
Hayber Pahtunhah’ın ana problemi şu an milliyetçi olmayan, militan bir hareket olan Pakistan Taliban Hareketi’dir. Bu hareket, sadece eyaletin değil tüm Pakistan’ın istikrarını tehdit etmektedir.
Beluçistan: Ülkenin yüz ölçümü olarak en büyük (yüz ölçümün neredeyse yarısı) ama nüfus olarak en düşük (ülke nüfusunun yirmide biri) doğal kaynak olarak ise ülkenin en zengin eyaletidir. Afganistan, İran, Afganistan arasında stratejik bir konuma sahiptir, ülkenin okyanusa en uzun kıyısı olan eyaletidir. Beluç halkı, üç ülke arasında bölünmüş durumdadır.
Pakistan-Çin ortak kalkınma projesi ve Çin Pakistan Ekonomik Koridoru’nun son noktası olan stratejik Gwadar, derin deniz limanı da Beluçistan’dadır.
Eyaletin Pakistan’la ilişkileri başından beri iyi olmadı. Beluçlar bölünmeden sonra 1948, 1958, 1962 ve 1973 yıllarında olmak üzere Pakistan ordusu ile dört kez karşı karşıya geldiler.
Etnik milliyetçi ve ayrılıkçı silahlı hareketler bağımsızlık talebiyle bugün de faaldirler. Aynen Doğu Pakistan’daki Bengalliler gibi Beluçlar da kendilerine üvey evlat muamelesi yapıldığını, eyalet tabii kaynaklarının Pakistan tarafından yağmalandığını ve kendilerinin bundan pay alamadıklarını iddia etmektedirler.
Pakistan’ın dört eyaletine nispetle etnik milliyetçilik üzerinden en ciddi tehdit Beluçistan’dan gelmektedir. Sınır kontrolünün zor olduğu bir coğrafyada Pakistan’a muhalif silahlı bir ayrılıkçı hareketin Pakistan’ın gizli ve açık düşmanları tarafından istikrarsızlaştırma amaçlı olarak desteklenmesi kaçınılmazdır.
Netice olarak söylemek gerekirse Pakistan, Doğu Pakistan’ı etnik milliyetçilik üzerinden kaybettikten sonra bir dindaşlık milliyetçiliği olan Pakistanlılaşma sürecini hızlandırmış ve bunda büyük oranda başarılı olmuştur.
Etnik milliyetçilik belasından tamamen kurtulmak mümkün olamayabilir. Sind ve Hayber Pahtunhah örneklerinde olduğu gibi eyaletleri federal yönetime daha fazla katmak, adaletli paylaşım etnik milliyetçiliği (Pakistan’da ayrılıkçılık olarak niteleniyor) önleyecektir.
Unutulmaması gereken başka önemli bir konu ise Pakistan’ın çimentosunun İslam olduğudur. Pakistan’ın İslam bağından kopması, çözülmesinin de önünü açar.