Bizim anladığımız şekliyle “İslamcılık” işte tam da bu şekilde mü’min olmanın farklı bir ifadesidir. Batı literatüründe İslamcılık daha farklı mecralara çekilmek suretiyle, birçok mefhumda olduğu gibi aslından uzaklaştırılmıştır.
Mucahid YILDIZ
Her şeyden önce biz Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in O’nun kulu ve resulü olduğuna iman eden mü’minleriz. Mü’minin amentüsünü de bilmeyenimiz yoktur herhalde. ‘Ey iman edenler iman ediniz!’ (Nisa Suresi, 136) emri mucibince İslam’a sımsıkı sarılıp emir ve yasaklarını harfiyen yerine getirmek için azami gayret göstererek ancak gerçek Müslüman ve mü’min olabiliriz.
Bizim anladığımız şekliyle “İslamcılık” işte tam da bu şekilde mü’min olmanın farklı bir ifadesidir. Batı literatüründe İslamcılık daha farklı mecralara çekilmek suretiyle, birçok mefhumda olduğu gibi aslından uzaklaştırılmıştır. Batı’nın bu konudaki anlayışına daha sonra değinelim.
“Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimiz de İslamcı mıydı? Müslümanın böyle bir isme ihtiyacı mı var?” gibi itirazlar olabilir. Fakat İslam davasını sahiplenmek, tüm benliğimizle bu dava için gayret göstermek, çalışıp cehd etmek, işte bunların hepsini ifade etmek için ‘İslamcı’ tabirini kullanmak yerinde olur. Bu manada mevzuyu değerlendirdiğimizde Resulullah Efendimiz ve yakın ashabının hepsinin de İslamcı olduğunu söylemekte acizane bir sakınca görmüyorum. O gün nasıl İslam’a daha çok sahip çıkan ve dünya hayatını bir tarafa bırakarak canla başla çalışan mü’minler yani İslamcılar vardıysa, bugün de aynı şekilde hayatının gayesi olarak İslam uğruna her şeyini feda etmeye hazır yaşayan mü’minler var elhamdulillah.
Batı’nın yani küffarın anlamak ve anlatmak istediği ‘İslamcı’nın ne Allah’a imanla ne de İslam’a teslimiyetle bir alakası vardır. Onlar tüm dünyaya Müslümanları korkulması ve görüldüğü yerde yok edilmesi gereken birer korkunç nesne olarak göstermek istiyorlar. Bazıları Müslümanları birer böcek gibi gördüklerini açıkça ifade ediyorlar. Bu nedenle mesela ‘fundamentalist’, ‘islamist’ gibi kavramlarla insanların kafalarını karıştırmak istiyorlar.
Hele son yıllarda, özellikle 11 Eylül 2001 ikiz kulelere yapılan saldırılar sonrasında yıllarca üzerinde çalıştıkları programları uygulamaya başladılar. Kendi kurdukları terör örgütlerinin eylemlerini Müslümanlar yapıyormuş gibi gösterdiler ya da kandırabildikleri bazı ahmak adı Müslüman kişilere bu oyunları oynattılar ve oynatmaya devam ediyorlar.
Bu oyunlarda ‘Allahu Ekber’ nidalarıyla Müslümanları katleden sözde ‘İslamcı’lar, Müslümanların Cuma namazı için toplandığı camilere intihar saldırıları yapan sözde ‘İslamcı’lar, sahne almaya başladılar.
İslamcılık kavramının yeniden önem kazanması daha çok Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra ya da İslam’dan uzaklaşmasıyla başladı. Zira İslam’dan uzaklaşmanın biz Müslümanlar için ne kadar tehlikeli olduğunu gören aklı selim insanlar, dini mübine sahip çıktılar. Maalesef tüm Müslümanlarda aynı hassasiyet olmadığından İslam alemi zillete düştü. İslam davasına sahip çıkanları ‘İslamcı’ kelimesinden başka hangi kavramla anlatabiliriz ki. Tarihin tabii gelişimi neticesinde İslam’a sahip çıkan Müslümanlar kendilerini bu şekilde ifade ettiler.
İslamcı Müslüman, Allah rızasına hizmet etmeyi kendine şiar edinmiştir. Bunun için herhangi bir dünyevi menfaat beklemez. Makam mevkii beklemez, şan şöhret beklemez. Bütün gayretleri, infakı, maddi ve manevi fedakarlıkları yalnızca ve yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak içindir.
İslamcılık aslında her Müslümanın Allah Teala’ya verdiği bir sözdür. i‘lâ-yi kelimetullah için yaşamak, çalışmak, cehd etmek, her türlü gayreti göstermek ve netice itibariyle bu dava için canından bile geçmek, işte bunun adı ‘İslamcı’lıktır.