Aksa Tufanı Hangi Duvarları Yıktı

Birinci sene-i devriyesini idrak ettiğimiz Aksa Tufanı Harekâtı, bir askeri operasyon olmanın çok ötesinde “akıl-iman” ortak üretimi stratejik, siyasal, tarihsel bir gerçekliktir. Filistin direnişi bu operasyonla etrafına örülen ve boğulması/unutturulması sonucunu doğuracak birçok duvarı yıkmayı başarmıştır. Bu duvarların her birinin aslında küresel ölçekte de var olduğunu fark ettik. Bu anlamıyla Aksa Tufanı insanlık adına girişilmiş ve etkileri önümüzdeki dönemde daha da billurlaşacak bir operasyondur.

Kemal Mansur

Dibace Niyetine

I

İmkân yeryüzünden sürülmüşse, onu yeraltında yeniden yeşertir iman…

Azgın muktedirlerin, şeytansı tasarımlarını derinlerde hüsranla biten bir hikâyeye döndürür inanmış yürekler. Modern menkıbeler yaşanır delik deşik edilmiş toprakta.

Şehitler uzak diyarlarda yeniden diriltirler kavgayı.

Zorlukların en kesif dalgalarla yüklendiği anlarda bile usu kalkan kılarak direnir iman…

İnsanlık düşmanı ırkçı mütegallibelerin kurduğu nifak tünellerine mukabil hakikati hikmetle yoğurarak derinlerde direnişin tohumlarını eker inanmış yürekler. Aklın altın çağı yaşanır adanmışlığın ince şeridinde ve kıtalar boyunca mayalanır bu yürekli us.

II

Birinci sene-i devriyesini idrak ettiğimiz Aksa Tufanı Harekâtı, bir askeri operasyon olmanın çok ötesinde “akıl-iman” ortak üretimi stratejik, siyasal, tarihsel bir gerçekliktir. Filistin direnişi bu operasyonla etrafına örülen ve boğulması/unutturulması sonucunu doğuracak birçok duvarı yıkmayı başarmıştır. Bu duvarların her birinin aslında küresel ölçekte de var olduğunu fark ettik. Bu anlamıyla Aksa Tufanı insanlık adına girişilmiş ve etkileri önümüzdeki dönemde daha da billurlaşacak bir operasyondur.

Surda Bir Gedik Açtık

27 Eylül’de, yani Hamas’ın 7 Ekim’deki Kudüs Tufanı operasyonundan kısa bir süre önce, NATO Askeri Komite Başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer, beraberindeki heyetle birlikte İsrail’i ziyaret etmiş, Gazze sınırındaki güvenlik duvarını gezmişti. İsrailli yetkililer güvenlik duvarını ve kullandıkları yapay zekâ teknolojisini, büyük bir gururla ziyaretçilerine anlatmıştı. NATO’nun resmî sitesinde verilen haberde, İsrail’in Gazze sınırındaki birliği için, “Terörle mücadele konusunda benzersiz bir uzmanlığa sahiptir” ifadesi kullanılıyordu. NATO’nun övmek için kelimeler bulamadığı “karizma”nın ömrü, sadece on gün olmuştu(!). O gün sadece aşılması imkânsız görülen bir duvarın aşıldığını hayranlıkla düşünüyorduk. Ama ilerleyen günlerde, İsrail’in/Küresel Siyonizm’in yıkılan duvarının sadece bu olmadığını daha büyük hayranlıkla fark ettik.

1- Zihinlerde emperyal tabelaların asılı olduğu propaganda duvarını yıktı

Hâkim global paradigma, on yıllar süren bir inşa faaliyeti sonunda küre ölçeğinde sakinlerin bilgilenme kaynakları üzerinde bir tekel kurarak algıları dilediği gibi yönetebileceği bir vasat oluşturdu. İnsanlar ince işçilikle işlenmiş tartışılmaz öncüller/tabelalar yordamıyla olan biteni anlayamayacaktı. Lakin Filistin direnişi 7 Ekim’de bu örümcek duvarını yıktı.

Küçük bir örnek: Rosenborg’un Norveçli futbolcusu Ole Saeter şöyle dedi: “Maccabi Haifa’dan teklif aldım ama reddettim. Bana 500 milyon teklif etseler bile kabul etmem. Banka hesabımda kana bulanmış para istemem.”

2- İslam ümmetinin on yıllardır özenle ördüğü bahane duvarını yıktı

Ümmetin geri kalmışlığı mevzusu; derin bir mevzu. Bu geri kalmışlıktan kurtulma mücadelesi vermesi gereken kitleler, çok kere bu yüz kızartıcı realiteyi gerekçelendirici bir enstrüman olarak kullandı. Bir şeyler yapmak istiyoruz ama efendim, imkanlarımız kısıtlı, falan olmasa, filan olmasa!

Yıllarca dünyadan adeta yalıtılmış olan Gazze’nin yürekli çocukları, tüm imkânsızlıklara rağmen özgüvenlerini kuşanarak ve kendi öz imkânlarıyla gaspçılara karşı bir direniş hattı kurdular. Kıt imkânlarıyla füzeler, haberleşme ağları, yönetim ve eğitim birimleri kurmayı başardılar. Gazze’nin “uslu”lu çocukları ümmetin uslanmış çocuklarına paha biçilmez bir miras bıraktı.

3- İmanın hayatın bir kenarında imkân üretmeyen duygusal bir tecrübe olduğuna dair algı duvarını yıktı

Hayatın içerisinde evrensel bir insan modeli vazeden Kitab-ı Kerim’in sâlikleri, maalesef süreç içerisinde dünyaya dair olan ile ahirete dair olan gibi sentetik garip bir ayrımın tuzağına düştü. Seküler hoyratlığın da etkisiyle, sevap-günah kategorisini iyi-kötü/kazanç-zarar kategorisinden ayrı tuttu. Dünyanın, ahiretin tarlası olduğu anlayışının “dünya” boyutu alabildiğince daraltıldı.

HAMAS’ın akıl-iman dengesini adil zemine oturtan yürekli çocukları, vakıayı yöneten çok boyutlu bir iman anlayışıyla hayal dünyasından sıyrılarak sebeplerin gerektirdiği adımları attı. Düşmanın imkânlarına dair gerçekçi düşünmenin de aslında bir zikir olduğunu öğretti bize, Aksa Tufanı.

4- Global anlamda İslam ile insanlık arasına örülen korku ve nefret duvarını yıktı

Müslümanların yaşadığı dönemsel tüm sorunlardan bağımsız olarak İslam, git gide örselenen ve tabiatıyla oynanan insanlık için yegâne kurtuluş limanıdır. Bunu en iyi bilenler maalesef global Siyonizm tandanslı muşamba dekorun kurucularıdır. O sebeple insanlara İslam’ın bir öcü olduğu ön kabulünü belletmek için canhıraş bir çaba içerisindeler. Aldıkları yolu da yadsıyamayız.

Aksa Tufanı’nın akabinde şirazesini kaybeden Siyonistler ve küresel koruyucularının attığı adımlar birçok insanın hâkim bilişsel paradigmayı sorgulamasına ve bir bölümünün Müslüman olmasına yol açtı. Esir değişimi sırasında direnişin dünyaya verdiği insan imajı, bütün bir insanlık indinde takdir topladı. Filistinli Müslümanlar düzeyinde bilinç ve sorumluluk üstlenirsek yarın elbet bizimdir…

5- Her türlü iletişim vasıtasıyla yıllardır özenle inşa edilen Siyonizm’in imaj duvarını yıktı

“Ortadoğu’daki yegâne demokrasi, Yenilmez ordu, İnsan haklarına saygılı devlet” gibi nitelemelerle pazarlanan İsrail’in gerçek yüzü, 7 Ekim’den sonra âleme ayan oldu. Küçücük bir karada savunmasız insanların başına acımasızca bombalar yağdıran, “katil” bir devlet gerçeğiyle karşılaştı dünya. Hastaneler, okullar, su depoları, elektrik santralleri, hiçbir şey kendini kurtaramadı vahşi saldırılardan.

Dünyanın birçok bölgesinde hür vicdanlı insanlar, tüm insanlığın ne tür bir tehditle yüz yüze olduğunu fark etti.

6- İsrail’in yenilmezliğine dair algı duvarını yıktı

İsrail’in hem teknoloji hem de askeri olarak çok üst bir noktada durduğu ve kendisiyle bölgesel hiçbir gücün boy ölçüşemeyeceği algısı satıldı yıllar yılı. Girdiği savaşlarda Arap ordularını birkaç gün içerisinde perişan etmişti. Nükleer bomba sahibiydi ve bölgesinde yektaydı. Civar ülkeler ve bölge ülkeleri de bunu bildikleri için ne olursa olsun İsrail’le arayı iyi tutmak üzerine bir dış politika angajmanı geliştirmişti. 7 Ekim’e takaddüm eden günlerde bazı ülkelerin, ilişkileri daha da ilerletmek adına attıkları adımlara şahit oluyorduk.

Bu imaj bir sabah erken saatlerde adam yerine konmayan bir grup mücahid tarafından yerle bir edildi. İlerleyen günlerde iyice anladık ki, arkasındaki emperyal destek olmasa İsrail’in ayakta duracak mecali yokmuş. ABD başta olmak üzere dostlarının sınırsız desteğine rağmen Gazze gibi küçük bir karada bile direnişe boyun eğdiremeyen beceriksiz, şımarık bir miras yediymiş İsrail meğer!

7- Küresel ölçekte birçok devletin bağımsız ve hükümran olduğu sanrısını sağlayan duvarı yıktı

Mücahidlerin Gazze’nin etrafını sarmalayan ve türlü teknolojik aletlerle tahkim edilen “aşılmaz” duvarını paçavraya çevirmelerinin ardından ortaya çıkan gediklerden “hür dünya” denen şeyin pek de hür olmadığı görüldü!

Halkların sokaklarda Siyonist vahşete karşı ortaya koyduğu tavırlara rağmen, özellikle Avrupalı idarelerin İsrail’in yanında durmaya ve ne pahasına olursa olsun desteklerini göstermeye gayret ettiklerine şahit olduk. İslam dünyası için ayrı bir bahse ihtiyaç var!

Encamında anladık ki, Gazze’nin etrafını saran Siyonist duvar aslında güçlü, müreffeh ve hükümran zannettiğimiz devletlerin de etrafını sarmış. Bunun deşifresi az bir şey midir?

8- Küresel medya ve yerel benzerlerinin güvenilirlik duvarını yıktı

Avrupa ve sair kıtalarda sokakları dolduran yüz binlerin nidaları yıllardır profesyonelliği ile tanıdığımız, haberleri teyit için baktığımız medya organlarından duyulmuyordu. İsrail’in vahşeti perdeleniyor ve direnişin şeytanlaştırılması için hiçbir fırsat kaçırılmıyordu. Utanma pazarı vermek zorunda kaldıkları haberlerde bile manipülasyonu elden bırakmıyorlardı. Şifa Hastanesi gibi binlerce örnek hâlâ hafızalarımızda.

Aksa Tufanı, küresel Firavunluk sisteminin sihirbazlarını da açığa düşürdü.

9- İslam Dünyasında söylemsel düzlemde kavi iddiaların asılı olduğu propaganda duvarlarını yıktı

Fırsat bulsa İsrail’i bir bardak suda boğacağını her fırsatta dillendiren pehlivan tefrikaları vari her gün yeni bir söylem geliştiren kimi mahfillerin gerçek yüzünü de ortaya koydu, Aksa Tufanı. Gazze’deki vahşete rağmen sabırlı ve stratejik adım atıyorlarmış. Burası uzun bir konu…

10- Yeni bir dünya ihtimalini gizleyen duvarı yıktı

Aksa Tufanı, Ortadoğu’daki sıklet merkezi İsrail olan ABD önderliğindeki kurulu statükonun duvarını da aşarak insanlığa yeni ufuklar ve alternatifler üzerinde düşünme imkânı sağladı. İsrail’in güvenliği üzerine kurulu statükonun artık taşınamaz olduğu gün yüzüne çıktı. İnanç merkezli düşünenler dışında kimse İsrail’i bir yük olarak taşımak istemiyor artık. Belki kimse açıktan söylemeye cesaret edemiyor ama içten içe büyüyen bir öfke olduğu hissediliyor.

İsrail’in Lübnan’a yönelik düzenlediği dijital saldırılar bile Aksa Tufanı’nın oluşturduğu ortamın kendinden aldıklarını telafi etmeye yönelik bir hamle gibi görünüyor. Bu hamleler Siyonist entitenin zevaline dek devam edecektir. Direnişi daha yakından okumaya ihtiyacımız var.

Bazıları duvarların hala yerinde olduğuna inanmaya devam ediyor. Bırakın uyusunlar!