İsrail’in Gazze’deki sivil halka uyguladığı soykırımın en şiddetli biçimde devam ettiği bir zaman dilimine denk gelen saldırı, Müslüman dünyada hem şiddetli bir öfkeye hem de içinde bulunulan acziyet durumuna yönelik haklı bir isyana yol açtı. Tahran’da kılınan ilk cenaze namazının ardından Katar’ın başkenti Doha’ya nakledilen Heniyye’nin cenazesi, burada on binlerce Müslümanın katıldığı bir merasimle defnedildi.
Taha KILINÇ

İran’ın başkenti Tahran’dan 31 Temmuz 2024 sabahı gelen bir haber, bütün dünyada şok etkisi meydana getirmişti: İslâmî Direniş Hareketi’nin (Hamas) lideri İsmail Heniyye, konakladığı misafirhanedeki odasına düzenlenen bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Bilahare netleşen ayrıntılar, Heniyye’nin yatağının altına yerleştirilen patlayıcı düzeneğinin uzaktan kumandayla infilak ettirildiğini ortaya çıkaracaktı.
İsrail’in Gazze’deki sivil halka uyguladığı soykırımın en şiddetli biçimde devam ettiği bir zaman dilimine denk gelen saldırı, Müslüman dünyada hem şiddetli bir öfkeye hem de içinde bulunulan acziyet durumuna yönelik haklı bir isyana yol açtı. Tahran’da kılınan ilk cenaze namazının ardından Katar’ın başkenti Doha’ya nakledilen Heniyye’nin cenazesi, burada on binlerce Müslümanın katıldığı bir merasimle defnedildi.
Akdeniz kıyısındaki bir mülteci kampında dünyaya gelen Heniyye, son nefesini Tahran’da vermiş, Basra Körfezi’nin kıyısında da ebediyete uğurlanmıştı. Onun acı-tatlı sürprizlerle dolu 61 yıllık hayatı, Filistin davasının da adeta bol çalkantılı ve dalgalı yakın tarihi gibiydi.
Askalân’dan Gazze’ye…
İsmail Abdusselâm Heniyye, 8 Mayıs 1963 günü, Gazze’nin tarihî merkezine çok yakın bir noktada, Akdeniz kıyısında bulunan eş-Şâti mülteci kampında dünyaya geldi. Tasavvuf yoluna intisaplı dindar bir Müslüman olan babası, Filistin’in güneyindeki Askalân şehrine bağlı el-Cûra köyünden Gazze’ye hicret etmişti. Yüzyıllardır barış ve huzur içinde yaşadıkları el-Cûra, 5 Kasım 1948’de Siyonistler tarafından işgal edilince ahaliye gurbet yolu görünmüştü. Abdusselâm Heniyye, ailesini de yanına alarak Gazze’ye sığınmıştı. İnşa ettikleri derme-çatma mülteci kampı, ismini Akdeniz sahilindeki konumundan almıştı. “eş-Şâti”, kıyı anlamına geliyordu.
El-Cûra’daki serbest ve rahat hayatlarını bırakıp bir mülteci kampının bütün fiziksel zorluklarına alışmak durumunda kalan Heniyye ailesi, çocukları dünyaya geldikçe onları en güzel şekilde yetiştirmeye odaklanıyordu. Küçük İsmail de bu çerçevede, kampın imkânları el verdiği ölçüde, sağlam bir eğitim aldı. Kur’ân hıfzını tamamladı, İslâmî ilimler tahsiline yöneldi.
Heniyye ailesinin geldiği Askalân, tarih boyunca çok sayıda âlim ve fâzıl zatın yetiştiği bir bölgeydi. Meşhur hadis âlimi ve hâfızı İbn Hacer el-Askalânî (v.1449), bunların belki de en ünlüsüydü. İbn Hacer, babasının ticarî faaliyetleri sebebiyle bulundukları Kahire’de dünyaya gelmesine rağmen, Askalânlı kökenini hiç unutmamış ve bu kadîm beldeye nispetle tarihe geçmişti. Heniyye ailesinin hicret ettiği Gazze ise, “Bevvâbetu’l-Kâhire” (Kahire’nin kapısı) olarak anılıyordu. Tarihteki ve coğrafyadaki bu geçişler, elbette insanların karakterine de ilmek ilmek yansıyacaktı.
Hamas’la tanışma
İsmail Heniyye dünyaya geldiği sırada, Gazze, Mısır tarafından askerî bir vali kanalıyla idare ediliyordu. Tarih boyunca Gazze’yi Arîş’ten öteye doğal bir uzantı olarak kabul eden Mısır, bölgedeki Filistinli nüfusu vatandaşlığa alma konusunda ise çekingen davranmıştı.
1967’de, -Heniyye henüz dört yaşındayken- Gazze’nin de içinde bulunduğu kadîm Filistin toprakları İsrail tarafından işgal edildi. Artık Filistinliler, yeni bir gerçeklikle yüz yüzeydiler. Hayatlarının her alanını derinlemesine etkileyecek bir gerçeklikti bu.
Akranı olan binlerce mülteci Filistinli genç gibi Birleşmiş Milletler (BM) eliyle işletilen okullarda okuyan İsmail Heniyye, yükseköğrenimini Gazze İslâm Üniversitesi’nde tamamladı. Heniyye’nin Arap edebiyatı bölümünden mezun olduğu 1987 yılı, aynı zamanda Filistinliler için keskin bir dönüm noktasıydı: On yıllardır devam eden işgal ve sürekli aşağılanma, halkta sonunda bir patlamaya neden olmuştu. “Birinci İntifada” adıyla tarihe geçen süreç, genç İsmail için siyasî açıdan bilinçlenme vesilesi olacaktı. Felçli ve tekerlekli sandalyeye mahkûm bir öğretmen -Şeyh Ahmed Yâsîn- tarafından kurulan İslâmî Direniş Hareketi (kısa adıyla, Hamas), Heniyye’nin kendisini bulduğu teşkilâttı. Güçlü hafızlığıyla gençlere imamlık yapıyor, yetenekli olduğu futbol müsabakalarından geri kalmıyor, bir yandan da İsrail’e karşı protestolara aktif biçimde katılıyordu.
Kısa zaman içinde sivrilen ve işgal güçlerinin gözüne batan İsmail Heniyye, 1980’lerin sonunda ilk kez hapishaneyle tanıştı. İsrail, Şeyh Ahmed Yâsîn ve diğer Hamas yetkililerini de sürekli izliyor, sudan bahanelerle davalar açıyor ve belirli sürelerle hapsediyordu. Nihayet Ahmed Yâsîn uzun süreli tutuklanırken, Heniyye 1992’de özgürlüğüne kavuştu. Ancak İsrail, Hamas ve diğer direniş gruplarının üyelerini derdest etmeye kararlıydı. Aralarında Heniyye’nin de bulunduğu 400’den fazla direnişçi, dönemin İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin’in emriyle Lübnan’ın güneyindeki Mercu’z-Zuhûr mıntıkasına sürgün edildi. İşgal yönetiminin amacı, Hamas’ın etkinliğinin tamamen sona erdirilmesiydi, ancak dünya medyası olaya o kadar büyük ilgi gösterdi ki, Rabin hükümeti sürgün kararını geri almak durumunda kaldı.
Dünyanın tutarsızlığı
Hamas’ın siyasî büro şefi Hâlid Meşal’e 1997’de Ürdün’ün başkenti Amman’da Mossad tarafından düzenlenen suikast girişimi, Ürdün Kralı Hüseyin’in büyük öfkesine yol açmıştı. ABD Başkanı Bill Clinton’ın da araya girmesiyle, suikasta teşebbüs eden ajanlardan ikisi karşılığında, İsrail kapsamlı bir esir takasına razı olmak durumunda kaldı. Bu çerçevede, Şeyh Ahmed Yâsîn de özgürlüğüne kavuştu. 2004’te dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un verdiği emirle katledilinceye kadar, Şeyh Ahmed Yâsîn, Gazze’de Hamas’ın liderliğini aktif biçimde sürdürdü. Bu sırada Hâlid Meşal, İsmail Heniyye, Mahmud Zehâr gibi isimler de gittikçe tecrübe kazanıyor, teşkilât saflarında yükseliyordu.
2005’in Aralık ayında Filistin’de düzenlenen parlamento seçimlerini İsmail Heniyye’nin başını çektiği Hamas listesinin kazanması, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve ekibinin öfkesine yol açtı. Abbas, 29 Mart 2006’da resmen başbakanlık mührünü vermek zorunda kaldığı Heniyye ve kadrosunu devre dışı bırakmak için düğmeye bastı. Abbas’ın Gazze’deki güvenlik şefi Muhammed Dahlan’ın adamlarıyla Hamas mensupları arasında çıkan kanlı çatışmalarda Dahlan-Abbas cephesi yenilgiye uğrayınca, bu defa İsrail devreye girdi: Gazze havadan, karadan ve denizden abluka altına alındı.
Uluslararası sistem, o zamana kadar Hamas’ı sürekli silah bırakmaya ve demokratik sisteme entegre olmaya davet ediyordu. İşte şimdi Hamas -silah bırakmasa da- oyunu kurallarına göre oynamış, ancak neticeden memnun olmayan çevreler bu defa oyun bozanlığa başlamıştı.
Yeni dönem, yeni lider
İsrail’in ablukası altında geçen uzun yıllar, sürekli mücadeleler, Filistin iç siyasetindeki çatışmalar, İsrail’in Gazze’ye rutin biçimde düzenlediği saldırılar ve Arap Baharı’nın yıkıcı fırtınaları derken, 2017’de Hamas içinde önemli bir görev değişikliği yaşandı. 2004’ten itibaren teşkilâtın fiilî liderliğini üstlenen Hâlid Meşal vazifesini İsmail Heniyye’ye devretti. Türkiye-Katar hattına daha yakın duran Meşal böylece geri planda kalacak, Heniyye genel liderliği üstlenirken, Gazze’deki Hamas liderliği emaneti de Yahya Sinvar’a geçecekti.
Hamas’ın yaşadığı değişim, Arap Baharı çerçevesinde Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir takım ülkelerin “Siyasal İslâm’la savaş” konsepti çerçevesinde teşkilâta karşı sergiledikleri açık düşmanlıkla yakından alakalıydı. O dönem Katar da komşuları tarafından ablukaya alınmış, Türkiye’ye karşı çok sert bir muhalefet siyaseti benimsenmişti.
7 Ekim 2023’te Hamas’ın askerî kanadı İzzeddin Kassâm Tugayları tarafından İsrail işgal hedeflerine karşı başlatılan Aksa Tufanı’na kadar, İsmail Heniyye, Arap başkentlerinde Hamas hakkında uygulanan sert boykotu kırmaya çalıştı. Ancak bilhassa Riyad ve Abu Dabi’nin gösterdiği direniş, düşmanlık boyutlarındaydı. Hamas’ı “terör örgütü” olarak tanımlayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yönetimleri, böylece teşkilâtı her açıdan İran’ın yardımına ve desteğine mecbur durumda bıraktı. Hamas İran cephesine mecburen yeniden yanaştıkça, bu defa Riyad ve Abu Dabi’den “İran’ın oyuncağı olmak” yönünde suçlamalar yükseldi.
Bedel ödeyen bir lider
İslâm coğrafyasındaki birçok dava önderi gibi, İsmail Heniyye de yürüdüğü yolda çok ağır bedeller ödemiş bir insandı. İsrail’in Aksa Tufanı’yla birlikte başlattığı soykırım saldırılarında Heniyye, ailesinden ve akrabalarından 60’dan fazla insanı kaybetti. Kız kardeşinden oğullarına ve torunlarına, pek çok aile mensubu işgalcilerin hedefi oldu. İsmail Heniyye, tüm bu zor süreçler boyunca metanetini ve sabrını kuşanmasıyla dikkatleri çekti.
Fani ömrünü doğduğu topraklardan çok uzakta, İran’ın başkenti Tahran’da tamamlayan İsmail Heniyye, hem mücadele dolu hayatıyla hem de sağlam şahsiyetiyle arkasında parlak bir iz bıraktı.