Dr. Necmi Atik’e Elmalılı Hamdi Yazır’ın Yeni Meâli’ni Sorduk

Dr. Necmi Atik, 1967 yılında Almanya’da doğdu. İlkokulu Almanya’da tamamladıktan sonra Yalova İmam-Hatip Lisesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okudu. İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü’nde Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı’nda, Ahmed Yesevî üzerine hazırladığı tezle “Cevâhiru’l-Ebrâr min-Emvâci Bihâr” adlı esere odaklanarak yüksek lisansını tamamladı. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır üzerine yaptığı uzun süreli çalışmalar nedeniyle “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: Hayatı, Eserleri ve Divançesi” adlı teziyle doktorasını tamamladı. Kur’an-ı Kerim, sanat, edebiyat ve tarih sahalarında çalışmalar yapan Atik’in hüsn-i hat sanatı alanında çeşitli sergileri, çeşitli konularda yayınlanmış eserleri, sempozyum bildirileri, yüzlerce makalesi ve kitap girişi bulunmaktadır.

Dr. Necmi Atik’e Elmalılı Hamdi Yazır’ın Yeni Meâli çalışması hakkında merak edilenleri sorduk.

İNSİCAM

S: Necmi hocam önce şunu sormak istiyorum: Nereden çıktı bu meâl? Aradan bunca yıl geçmiş, hiç kimse görmemiş mi bunu?

Kıymetli hocam, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır üzerine doktora çalışması yaptığım yıllarda, Elmalılı merhumun oğlu merhum Hamdun Bey’in oğlu Mehmet Hamdi Yazır Bey’e ulaştım. O tarihlerde Beylikdüzü’nde uluslararası bir şirketin icra kurulu başkanlığını yürütmekte olan Mehmet Hamdi Bey ile tayin ettiğimiz görüşme gününde buluşarak kendisini çalışma konum hakkında bilgilendirdim. Birkaç görüşme sonrası Mehmet Hamdi Bey, dedesinin metrûkâtının kendisinde olduğunu söylediğinde çok heyecanlanmıştım. Yine görüşme günlerimizin birinde sözünü ettiği metrûkâtı incelemem için ofisine getirmişti. Toplantı salonunun büyükçe masası üzerinde Elmalılı merhumun koliler içerisinde mahfuz eserlerini görünce, heyecanla nelerle karşı karşıya olduğumu anlayabilmek için evrakları, defterleri, belge ve dokümanları okumaya başladım. Aradan yedi-sekiz saat geçmiş, akşam olmuş, farkında değilim, Mehmet Hamdi Bey’in “Necmi Bey, sabahtan beri ne bir şey yediniz, ne de içtiniz, düşüp bayılacaksınız!” sözleriyle kısa bir ara verdim. Mehmet Hamdi Bey’le görüşmelerimiz aile atmosferi içerisinde yıllarca sürdü ve hâlen devam etmekte.

Elmalılı merhumun söz konusu metrûkâtı üzerinde bizden önce sadece Nazif Öztürk Bey’in kısa süreli bir tasnif çalışması olmuş ve bazı notlar da almış, lakin metrûkâtın bir kısmına vâkıf olabilmiş. Elmalılı’nın metrûkâtı içerisinde yer alan tefsir, meâl, İslam hukuku, fıkıh, kelam, felsefe, mantık, tarih, dilbilim, belâgat, edebiyat ve şiir, hat sanatı, fetvalar/mahkeme kararları, mektuplar, makaleler gibi farklı alanlara ait telif ve tercüme eserlere ait yaptığımız tasnif aylarca devam etti. Tasnif çalışmamız neticesinde Elmalılı’nın daha önce hiç kimse tarafından görülmemiş ve yayınlanmamış birçok eserinin olduğunu tespit ettik. Tespit ettiğimiz eserlerinin büyük kısmını yayınladığımız bilimsel makalelerde genel hatlarıyla tanıttık. Bunlardan bir kısmını “Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır”, “Mehmet Akif Ersoy’un Kendi el Yazısı ile İki Cüzlük Kur’ân Meali”, “Türkçe İbadet – Anadilde İbadet”, “Son Müfessir Elmalılı’nın Mektuplaşmaları” adıyla kitap olarak neşrettik. “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Hayatı ve Eserleri”, “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Divançesi” ve “Elmalılı Hamdi Yazır’ın Yayınlanmamış Makaleleri” adlı eserler de yayım aşamasında. Diğerleri üzerinde de yayın çalışmalarımız devam ediyor.  Elmalılı merhumun baştan sona yazdığı ikinci meâl ile alakalı bilimsel makalemizi, 30. cüzün edisyon-kritiğini de yaparak Haziran 2020 tarihinde yayınladık. Katıldığımız farklı sempozyumlarda, radyo ve tv. programlarında Yeni Kur’ân Meâli ile alakalı açıklamalarda bulunduk.

Evet hocam, Yeni Kur’ân Meâli’ni kimse tespit edememiş, bize de Allah’ın bir fazlı. Hâzâ min fazli Rabbî.

S: Meâlin adı, Yeni Kur’ân Meâli. Bu başlık Elmalılı’ya mı ait yoksa siz mi tercih ettiniz? Ayrıca bu meâl, gerçekten yeni mi?

Elmalılı merhum ikinci defa yazdığı meâline herhangi bir isim vermemiş hocam. Biz, konu hakkındaki makalelerimizi; “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Yazdığı Son Meâl” ve “Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Yazdığı İkinci Meâl” başlıkları ile yayınlamıştık. Katıldığımız programlarda da meâle, “İkinci Meâl” dedik. Meâl, kitap olarak basılıp yayınlanma aşamasına gelince Mahya Yayınları’ndan Cemaleddin Demirok hocamla istişare ederek bizim teklifimiz üzere Yeni Kur’ân Meâli olmasına karar verdik.

Meâle, Yeni Kur’ân Meâli ismini vermemizin sebebi, öncelikle Elmalılı merhumun 1935-1938 arası yayınlanan Hak Dini Kur’ân Dili adlı eserinin içerisinde yer alan meâl ile karıştırılmaması, diğer açıdan ise gerçekten yeni bir meâl olmasından dolayıdır. Ehlince malum olduğu üzere daha önce meâl yazmış bir müellifin ikinci veya üçüncü bir meâl çalışmasında tamamen farklı bir mânâ ortaya koyması, kurduğu cümlelerdeki her kelimeyi değiştirmesi imkân dairesinde değildir. Yalnız bilindiği üzere, Mehmet Akif Ersoy’un Diyanet İşleri Başkanlığı ile yaptığı meâl sözleşmesini 1931 yılının Aralık ayında feshetmesinden sonra meâl 23 Mayıs 1932 tarihinde Elmalılı’ya verilmiş ve iki ay gibi kısa bir süre sonra kendisinden resmen meâl istenmiştir. Elmalılı’dan yazacağı meâl, dönemin resmi projesi olan “Türkçe İbadet-Anadilde İbadet” konusunda kullanılma ihtimalinden dolayı Elmalılı meâli yazarken ihtiyatlı davranmış, cümleleri Arapça dil bilgisi yapısına göre kurmuş, kasten devrik ve ağır bir dil kullanmıştır. Söz konusu ihtimalden dolayı istediği gibi bir meâl yazmamış/yazamamış ve yazdığı ilk meâlden memnun olmadığını belirtmiştir. Ahmet Hamdi Akseki ile mektuplaşmalarında görüleceği üzere, meâlin tekrar yazılması ve yayınlanması konuşulmuş, Elmalılı, baştan sona tekrar yazıp yayına hazır hâle getirdiği meâli, günün şartları müsait olmadığı için yayınlayamamıştır.

S: Önceki meâlle bu yeni meâl arasında ne gibi farklar var? Okuyucu neler bulacak Yeni Kur’ân Meâli’nde?

Değerli hocam, bu konu üzerinde çok sayıda çalışma ve araştırmaların yapılacağı kanaatindeyim. Yeni Kur’ân Meâli’ni birinci meâlden ayıran birkaç özelliği şimdilik şöylece sıralayabiliriz:

  1. Sâde, anlaşılır kelimelerle devrik olmayan cümlelerin kurulması.
  2. Birinci meâlde kullanılan “sözcük” merkezli meâl yöntemi yerine ikinci meâlde hem sözcük hem de “mânâ”nın esas alınması.
  3. Birinci meâlde kullanılan Arapça söz dizilimi/cümle kuruluşu ile yapılan meâllerin yerine ikinci meâlde Türkçe söz dizilimine yer verilmesi.
  4. İkili, üçlü mânâ ile meâl.
  5. Orijinal ve dikkat çekici ifâdelerle meâl yapılması.
  6. Âyet-i kerîmelerdeki Esmâ-i Hüsnâ’lara mânâ verilmeyip olduğu gibi aktarılması.
  7. Meâlde parantez içi açıklamalara nâdiren yer verilmesi.
  8. Müslümanlar tarafından bilinen ve çeşitli vesilelerle söylenegelen âyet-i kerîmelerin meâlinin yapılmaması.
  9. Türkçe deyimlere ve bazı mahallî ifâdelere daha çok yer verilmesi.
  10. Yeni ifâdelerle meâl.
  11. Mekkî sûrelerin manzûm olarak tercüme edilmesi

S: Meâlin hazırlanma süreci hakkında bilgi verir misiniz?

Öncelikle, Elmalılı’nın metrûkâtında Hak Dini Kur’ân Dili adlı kendi el yazısı tefsir müsveddeleri arasında bulduğumuz yeni meâlin tasnif çalışmalarıyla sayfa sıralaması yapıldı, eksiklerinin olup olmadığı tespit edildi. Elmalılı’nın ikinci meâlinde sehven atladığı ve kısmi veya tam olarak eksik bıraktığı âyet-i kerîmelerin şunlar olduğu görüldü: Bakara, 2/17-24, 57; Âl-i İmrân, 3/3,178; Nahl, 16/117, 123; Şuarâ, 26/226; Mü’min, 40/7-21; Zuhruf, 43/62; Vâkıa, 56/57; Hadîd, 57/2; Müddesir, 74/47,55; İnfitâr, 82/18; A’lâ, 87/8. Yeni meâlde, Elmalılı’nın sehven atladığı eksik kısımlardan Bakara, 2/17-24, 57; Âl-i İmrân, 3/3,178 âyet-i kerîmeler Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2015 yılında tıpkıbasımını yaptığı Hak Dini Kur’ân Dili İLAM nüshasından, diğer meâli eksik olan âyet-i kerîmeler Elmalılı’nın Hak Dini Kur’ân Dili adlı tefsirinin müellif nüshasından tamamlandı. Daha sonra yeni meâl, Elmalılı’nın yazdığı ilk meâlin Latin harfleri ile yapılan ilk baskısı ve 2015 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tıpkı basım nüshası ile birebir karşılaştırıldı. Yapılan karşılaştırma ile meâller arasındaki şekil, dil ve uslüp yönünden farklılıklar tespit edilerek not edildi.

Yeni Kur’ân Meâli’nde, Elmalılı’nın not almadığı sayfa ve âyet-i celîle numaraları ile ismini yazmadığı sûre adları tarafımızdan eklenerek tamamlandı ve meâlin Latin harflerine transkribesinde, günümüz imlâ kurallarına yer verildi. Nokta ve virgüllerde ise daha çok Elmalılı’nın kullanımına bağlı kalındı.

Yeni meâlin Latin harflerine transkripsiyonu yapılırken -binaenaleyh, filhakika, filvaki, itaat, şefaat, mamafih, taarruz, vb gibi- yoğun kullanılan kelimeler, transkripsiyon kuralları dışında değerlendirildi. Ayrıca günümüz Türkçesinde kullanıldığı şekli ile tam anlamı ifade etmeyen bazı kelimeler parantez içinde belirtilerek -şaşır(t)tı, katıl(aş)tı, hayat(ın)da vb gibi- harf eklemeleri yapıldı. Cenâb-ı Hakk’ın zâtına ait olan ve tazim ifade eden “Ben, O, Biz” zamirlerinin ilk harfleri büyük yazıldı. Okuma kolaylığına vesile olması açısından şapkalı harfler terkipler dışında ve meâle etkisi olmadığı durumlarda genel olarak şapkasız olarak kullanıldı.

Meâlin orijinal metni ile Latin harflerine transkripsiyonu hem tarafımızdan hem de farklı hocalarımız tarafından defalarca karşılaştırılarak gözden geçirildi. Ayrıca son okuma ve gözden geçirme, alanında uzman dört kişilik bir grup ile beraber yapıldı. İncelemelerimiz sonucu Elmalılı’nın yazmış olduğu yeni meâlini, herkesin okuyup anlayabileceği bir Türkçe ile -nazmen yazılan son iki cüz meâl kısımları dışında- kaleme aldığını söylenebilir. Söz konusu meâl, Elmalılı’nın yaşadığı dönemde rüşdiye/ortaokul mezunları tarafından rahatlıkla okunup anlaşılabilecek durumdadır. Lakin 1928 yılı harf devrimi ve sonrası Türkçe ile alakalı uygulanan resmi programlar sonucu Türkçemize mal olmuş ve halk arasında gündelik kullanılan Arapça kelimeler hafızalardan silindiğinden, bu kelimeler için yeni meâlde sayfa altı sözlüğe yer verildi. Söz konusu sözlük hazırlanırken Elmalılı’nın aynı kelimeye meâlin başka bir yerinde verdiği Türkçe anlamlar var ise –ekserisi = pek çoğu; binâenaleyh = o halde, onun için; nezir = tehlikeyi haber verip sakındıran; hevâ = kötü ve çirkin arzular; fâsık = günaha gömülen vb. gibi– esas alındı. Sözlükte yer alan diğer kelimelerin açıklamalarında, Elmalılı’nın Hak Dini Kur’ân Dili adlı tefsirinde kelimeye verdiği anlam kullanıldı. 

S: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Hat sanatında döneminin üstatları kabul edilen Bakkal Arif Efendi ve Sami Efendi’den icazetli olan Elmalılı’nın hat sanatı ile de profesyonel anlamda meşgul olduğu bilinmektedir. Metrûkâtında yer alan farklı hat yazılarıyla yazılmış eserlerinden de anlaşılacağı üzere güçlü bir ele sahip olan Elmalılı, sayısız eser yazmış, kitaplar istinsah etmiş, aldığı siparişlerle bir dönem geçimini sağlamış, hatta babasına mâli konuda destek dahi olmuştur. Elmalılı’nın mektuplarındaki ifadelerinden anlaşıldığı üzere sipariş alıp yazdığı Kur’ân-ı Kerîm’ler de bulunmaktadır. Elmalılı’nın yazdığı söz konusu Kur’ân-ı Kerîm’lerden herhangi biriyle meâli bir arada yayınlamak için müze ve şahsi koleksiyonlar üzerinde yaptığımız çalışmalarda maalesef baskı aşamasına kadar muvaffak olamadık. Bu konuda arzumuz ve temennimiz, meâlin, sonraki baskılarında yine kendisinin yazdığı bir Kur’ân-ı Kerîm’le birlikte basılmasıdır.

S:Yeni Kur’ân Meâli’in dini ve kültürel hayatımıza hayırlar getirmesini niyaz ederiz. Zaman ayırıp sorularımıza cevap verdiğiniz için teşekkür ederiz.

Yeni Kur’ân Meâli’nin yayına hazırlık sürecinde, meâlin baştan sona orijinal metninden okunarak trankribesi ile karşılaştırıldığı altı aylık zaman diliminde ve sonrasında çok önemli katkılarınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyor, size ve okuyucularımıza sağlık, sıhhat ve afiyetle uzun ömürler diliyorum.