Yazmak değil midir ince ince ısıtması bir kış güneşinin, iyiden iyiye buza dönen, ince narin parmakların beklenen bütün mevsimlerde?
Öznur GÖRÜR KISAR

Yazmak…
Bir sese söz olmak,
Bir şarkıya nota,
Bir türküye derin bir “ah” olmak değil midir?
Yazmak; ince ince, için için yanıp tüten cılız bir ateşin, boğucu dumanına bir çıkış yolu, ufak bir pencere açmak gibi sanki.
Işığa açılan o ufak pencereyle, gönül evinin boğucu bir dumanla savaşıp nihayet nefes alması, isli ve puslu havadan temizlenip arınması gibi yazmak…
Yazmak baharı katık eyleyip kelimelere, bir can simidi olmak değilse nedir aşıklar için?
İnce, cılız bir aşık “ahı”na eş kılmak değil midir, bir şiirin mısralarını?
Yazmak, mahçup bir isyan olur belki, sıkışmış kalmış bir özlemin içerisinde ah eden, garip bir sedaya.
Hırçın dalgalarıyla kıyasıya dövdüğü bir deniz coşkusudur belki, söyleyecekleri epey birikmiş olan.
Değil midir yazmak; bir terziye istediği renkte bir fistanı yeryüzü renklerine boyayıp, giydirmek?
Yazmak, bir demirci ustasının döve döve, ateşte pişe pişe eserinin bir hayal-i esrara dönüşmesidir belki de.
Değil midir yazmak bir sıcak aşa, bir yudum suya merhameti azık eylemek?
Değil midir yazmak, tutkusu bir muallimin çilesine eş uslanmaz bir dert?
Yazmak değil midir ince ince ısıtması bir kış güneşinin, iyiden iyiye buza dönen, ince narin parmakların beklenen bütün mevsimlerde?
Yazmak sahi neydi?
İçinde olan bitene eş kılıp, şahit tutmak mı, dudaktan dökülmezden evvel kağıda.
Yazmak, siz söyleyin a dostlar; bir derde derman olmuyor, bir çare olmuyorsa yaralarımıza, nasıl kendimizi buluyoruz o satırlarda? Nasıl yalnız ruhumuza eş oluyor da, kendimizi gurbet elde yarensiz hissetmiyoruz o halde siz söyleyin a dostlar?
Sustuklarımız nasıl can bulacak o zaman? Söyleyiverin hele…
Nefes nefese koşup kıyasıya kaçtıklarımıza, nasıl yakalanıp teslim olacağız yazmak eylemi olmasaydı eğer?
Yazmak olmasaydı dünyanın vicdanına, tarihe nasıl not düşülür? Söyleyiverin hele…
Bazan sadece yazmak gelirse elden, yapılacak olanın en hafifi ile yetinmek, gönülden istenilen, nihai bir çaba değildir elbette.
Değil mi ki bütün kalemler sevdayı, bütün mürekkepler isyanı, bütün cümleler savaşı yazsa, durması lazım gelmez mi dünyanın?
Heyhat! Ne duruyor dünya, ne bitiyor insan fitnesi, ne kılıyor insan olmak bizi bütün bunların tümünden azade…