Kâsım Baba

Kasım Baba, hayatı boyunca ümmetin meselelerini konuştu, konuşturdu, gündem yaptı, çözüm hamlelerinin içinde yer aldı. Hedeflerinden asla vazgeçmedi. Yaşına, yorgunluğuna rağmen, istirahat etseniz vb. telkinleri tebessümle reddederek hep koştu ve koşturdu.  

Levent UÇKAN

Kadıköy Hasanpaşa Cami İmam Hatibi, Çağırgan Dernek Başkanı

Adımı Musallada Koyarsınız

“Evladım, hayatta kendimize hangi adı, hangi sıfatı yakıştırırsak yakıştıralım, ebeveynimiz doğumda bize hangi ismi verirse versin; aslolan, dünya imtihanında yaşantımızla, hangi şahitliği yaptığımız ve sonraki nesillere ismimizi nasıl yazıp, yazdırdığımızdır.”

09 Mart 2025, Fatih Camii, ikindi namazı sonrası… Musallada, Reis-i Cumhurumuzun diliyle, büyüğümüzün adına dünya âlem şahid oldu: KÂSIM BABA.

Milletimizin ve Ümmet-i Muhammed’in asrımızdaki hâdimini, bu sıfatla sırladık: KÂSIM BABA.

Bir İnsan Geçti…

Köylü, karda ayak izlerine bakar ve der ki: Buradan bir kurt, tavşan ya da yaban domuzu geçmiş. Hepimiz bu dünyadan geçerken bir ayak izi bırakırız. Bizim gayemiz, yaşadığımız asra ve coğrafyaya arkamızda bir insan izi miras bırakabilmektir. Rağbetimiz bunadır.

Biz, muhabbet içiniz; sevgimiz asırlarca devam eder.

Kimi hayatta iken unutulur.

Kimi ölümünün ardından bir vakit sonra.

Kiminin sevgisi, adı asırlar geçse de solmaz.

Mansıb sahibi biri, Efendi Baba’ya müstehzi bir üslupla şöyle sorar: “Size şeyh diyorlar. Bizim hocalığımızla sizinki arasındaki fark nedir ki?”

Efendi Baba şöyle cevap verir:

“Hocam, insanlar bize kalpten muhabbet duyar. Bunun delilleri vardır. Çocuklarına, torunlarına bizim isimlerimizi koyarlar. Bizimle yaşadıkları anları, anıları hayat boyu nesilden nesile anlatırlar. Bu yaşadıkları ve şahit oldukları hallerin lezzetiyle İslami hayatlarına daha bir şevkle sarılırlar. Siz makam sahipleri içinse görünürde bir hürmet ve saygı vardır. Ama çoğu zaman bu hürmet, bulunduğunuz makamın gücüne binaen ortaya çıkan bir görüntüdür. Makamdan uzaklaştırıldığınız an ise tam bir hayal kırıklığı olur. Ayna kırılır, hürmet görüntüleri yere düşer, gerçek duygular açığa çıkar. Bunlar ise çoğu zaman, görünenin tam tersi duygulardır.

Dünya hali… Müstehzi hocamız görevinden el çektirilir. Özel eşyalarını makam odasından toplarken, eski hizmetli personelinden büyük bir hürmetsizlik görür. Aklına birkaç ay önce Kâsım Baba ile yaptığı konuşma gelir. Hemen Karaköy Bereketzade Camii’ne koşar ve ikindi namazını Efendi Baba’nın imametinde kılar. Namaz sonrası, Kâsım Baba imam odasında ona kallavi bir kahve ikram eder. Görevden alınmasının ardından hürmetsizliğe uğrayan hocamız, Kâsım Baba’ya döner ve şöyle der: “Üstadım, senin gerçekten de irfanınla Baba olduğunu anladım.”

Yazdığı kitaplarla değil yetismesine vesile olduğu akademisyenler, aydınlar ve liderlerle anılacak asrımızın ÇAĞIRGAN’ı (davetçisi) KASIM BABA

Tarihte birçok arif vardır ki, yazılı eserleriyle değil yetiştirdikleri, etkiledikleri öğrencileriyle Ümmet-i Muhammed’e hizmet etmişlerdir. “Öğrenciniz birçok kitap yazıyor, siz ise hiç yazmadınız?” sorusuna muhatap olan büyüklerin ortak cümlesi aynıdır: “Biz kitap kaleme almadık; o eserleri ortaya koyanları yazdık.” Kâsım Baba halleri, sohbetleri ve fıkralarıyla asrımızda birçok etkin insanı gerçekten YAZDI.

“Dünyanın en zengin insanı benim! Çünkü Allah bize talebeye hizmeti sevdirdi.”

1950’li yıllardan vefatına kadar hayatına dokunduğu on binlerce insan var. Her birinin okuyacağı Fâtihalar, Yâsînler ve  hatimlere talip. Bundan daha büyük zenginlik var mı?

“Bizde Sarı Mangır Beyaz Baldır Yok Evladım…”

1980’li yıllar… Kâsım Baba, bilindik üslubuyla Cuma sohbetleri yapıyor ve gayet net hutbeler irad ediyor. Yer yer günün şartları gereğince bazı birimlerce de takip ediliyor. Bu cesur vaazlarından ötürü “Kime güveniyorsun?” gibi eleştiriler alsa da “Oğlum bizde sarı mangır (para pul sahtekârlığı), beyaz baldır (iffetsiz işler) işleri yok. Vaazımızı bu temizliğimize güvenerek yapıyoruz.” der.

Elhamdülillah, 93 yıllık hayatını bu temizlikle tamamladı Efendi Babamız. Evlatlarına, ihvanına, milletimize ve Ümmet-i Muhammed’e bir travma yaşatmadan, temizce imtihanını bitirdi. Bundan büyük miras olur mu?

Duada Ayarı

Hayatımızın her alanında, yüzlerce konuda küçük anekdotlarla ayarlama yaptı, Kâsım Babamız. Bir gün, “ölümün hayırlısını, kabrin müjdelisini, Livâü’l- Hamd altında toplanabilmeyi” gibi dua eden bir hocamıza, letafetle şu ölçüyü verdi: “Oğlum, ahiretle ilgili taleplerini sıralamadan önce; dünyadaki talepleri, mesela Ümmet-i Muhammed’e hizmeti bizlere nasip eyle, alın terimizi ve tüm imkânlarımızı fîsebîlillâh harcamayı nasip eyle, helal rızık, hayırlı eş, hayırlı evlat gibi duaları söylemek gerekir. Bu  talepleri ahiretle ilgili dualardan önce zikret.”  

Ne Miras Bıraktı?

Ben sizin namusunuzu korudum, benden sonra siz de bana laf getirtecek işlerden uzak durun. Siz de benim mirasımı koruyun. Ahlak-ı Muhammedî üzere yaşayıp, temiz bir hayat hikâyesini ümmete bırakın.

Kasım Baba, hayatı boyunca ümmetin meselelerini konuştu, konuşturdu, gündem yaptı, çözüm hamlelerinin içinde yer aldı. Hedeflerinden asla vazgeçmedi.

Yaşına, yorgunluğuna rağmen, istirahat etseniz vb. telkinleri tebessümle reddederek hep koştu ve koşturdu.  

Mirasını özetleyen kelimeler:

Talebe, itibar, itimat, azim, vahdet, unutmamak, unutulmamak, ümmet için terlemek. Sevmeyen sevilmeyende hayır yoktur.