Tufandan Sonra Ben

Aksa tufanında ilk boğulan, uzun zamandır adım adım işlenen İbrahim Anlaşması ile ifşa edilen normalleşme süreci oldu. Nitekim öyle de gerçekleşti.  Her ne kadar Müstebit Arap yöneticiler Gazze halkından ve Hamas’tan en az İsrail kadar nefret ediyor olsalar da bu düşmanlıklarını ve Kudüs’e ihanetlerini böyle bir tufan zamanında icra edemezlerdi. Tufan evvelen İbrahim anlaşmalarını silip süpürdü. Adem CEYLAN Yaşadığımız yüzyılın hâkim psikolojik yaklaşımı, yıllardır insanlara özel olduklarını, en önemli kişinin kendileri olduğunu ve mutlulukları için her şeyi yapmanın mübah olduğunu anlattı. Bu rüyayı gerçek zannederek yaşayan insanlar, kendilerini o kadar hayatın merkezine öyle bir yerleştirdiler ki onların duygu durumunu en iyi ifade eden deyim “benden…

Okumaya devam edin Tufandan Sonra Ben

Yerliliği Milliyetçilik Parantezine Almak

Kartezyen düşünce sistemine göre mekân, geometrik bir yayılım olarak görülür. İnsan mekân içinde özne olarak bulunmaktadır. Özne, içinde bulunduğu mekândan bağımsızdır. Mekân da kendi içinde bağımsız bir gerçekliktir. Adem CEYLAN Bir kelimeye uzaktan bakıldığında gördüğünüzle kelimenin yanına yamacına vardığınızda gördükleriniz arasında büyük uçurumlar olabilir. Hele yakınına varacağınız kelime, kavrama dönüşmüş bir kelime ise kelimeye farklı cihetlerden bakan birçok disiplinin kelimeye yüklediği anlam, insanda hem bir şaşkınlık hem de hayranlık hissi uyandırır. Kelimelerin geniş kitlelerce anlaşıldığı çerçeveyle kelimenin anlam çeperlerini mahdut hale getirmeye çalışmak en hafif tabirle sığlıkla mualleldir.  Son birkaç yüzyılı; karşılaşma, unutma ve hatırlama gibi kelimelerle serimleyebiliriz. Bu çaba esnasında hem kendimizi hem içerisinde…

Okumaya devam edin Yerliliği Milliyetçilik Parantezine Almak

Cesur Yeni Dünyaya Yeni Din Dili

Her din, içinde bulunduğu kültürün dil dünyasında gerçeklik kazanır. Din, bu dünyayı hem mukayyet hale getirir hem de bu kayıtlı dünyayı belli bir söylem düzeni içinde inşa eder. Adem CEYLAN Her şey akıyor. Hem öyle bir hızla akıyor ki akmak kelimesi yaşadığımız serüveni ifadede yetersiz kalıyor. İnsanlık tarihini bir akarsuya benzetecek olursak sükunetle akan binlerce yıldan sonra mütemadiyen artan bir hızın ardından, insanlık debisi en uç noktasına mı vardı, sorusunu sormaktan kendimizi alamıyoruz. Seyl-i huruşan tabiri, son yılları adlandırmada dakikliğini yitiriyor. Mahvımızın, nefret ettiğimiz şeylerin eliyle olacağını öngören Orwell yanılıyor, sevdiklerimize müptela olmanın ibtilasında boğulacağımızı öngören Huxley haklı çıkıyor. Yeni dünya gerçekten çok cesur çıkıyor.…

Okumaya devam edin Cesur Yeni Dünyaya Yeni Din Dili

Dönem Müziği mi, Dönemin Müziği mi?

İslamî kimliğin 1980’lerden sonra artan kamusallığı ve yaşanan hızlı toplumsal değişimi anlamlandırma ve toplumsal üretimin “İslamî”sini üretme arayışları, pek çok kavramın tartışılmasına sebep olmuştur. Adem CEYLAN Adı konulamadı ilkin. Kimilerine göre “yeşil pop”, kimilerine göre “İslamî müzik” kimilerine göre ise “İslamî özgün müzik” olmalıydı adı. Adı olmayanın türü nasıl olsundu! Hem yapanları hem tanımlayanları türünü tespitte mutabakata varamadı. Kimileri onu popüler bir müzik türü olarak gördü. Nasıl görmesindi! Literatüre sadık kalmak isteyenin sığdıracağı bir başlığa benzemiyordu. Kimileri onu aslında bir müzik bile kabul etmiyordu. Ezgi mi marş mı tartışması bir yandan sürerken protest bir ruhtan beslendiğinden mülhem “protest müzik” diyenleri oldu. “Alt sınıfların kente ve…

Okumaya devam edin Dönem Müziği mi, Dönemin Müziği mi?

Bir Halkın Özgürlük Yazısı: 15 Temmuz

Arkadaşlar ne yapmalıyız sorusu somut bir cevap buluyor. Meydanlara çıkmalıyız. Hemen toplu mesaj listelerine kurumsal hesaplardan mesaj atılıyor. Odağında peygamber olmayan bir çıkış özgürlükten bahsedebilir mi? Merkezinde Amerika olan bir kalkış özgürlükten bahsedebilir mi? Adem CEYLAN “Denilmiştir ki irade, menfaat inancı veya zannıdır. Bunu söyleyen, pek çok Mu’tezile kelâmcısıdır. Onlar şöyle demiştir: Kudretin fiilin iki tarafına nispeti eşittir. İki taraftan biri hakkında menfaat inancı veya zannı meydana geldiğinde kudret sahibi kimse nezdinde o taraf diğerine baskın gelir ve onun kudreti o şeye tesir eder. Denilmiştir ki irade sözü edilen inanç veya zan değildir, aksine bu, saik/dâiye denilen şeydir. İrade ise o inancı veya zannı izleyen…

Okumaya devam edin Bir Halkın Özgürlük Yazısı: 15 Temmuz

Baharı Müjdeleyen Güz Yağmuru

Orucun kıymeti, yapageldiğimiz şeylerle aramıza mesafe koyuyor olmamızla ilgilidir. Bu mesafe koyma, zamanı (anı) doldurduğumuz boşluğun açığa çıkmasıdır. Çünkü biz, kendi kendimizi unutmak pahasına ısrarlı bir biçimde (hem de) olmayan bir boşlukla aramızı doldururuz. Bu boşluk doldurarak yaşama kandırmacasının şifası, yavaşlamaktır. Yavaşlamak, “an”ın çoğalmasıdır. Adem CEYLAN Fotoğraf: Şehnaz FINDIK Uzunca bir aranın ardından tüm coşkusuyla idrak edeceğimiz Ramazan ayı tatlı bir telaş ve hazırlığın gölgesinde kapımızı çaldı. “Ramazan gelmeden al abi. Yakında Ramazan zammı olacak.” Cümleleri, Ramazan ile ilişkimizin evrildiği yerin esnafa bakan yönünü görmemizi sağlıyor. Ramazan’ın bir kültürel etkinliğe evrilmesi; insanların nefislerinin terbiye edilmesini hedefleyen bir ibadetin de içinde yer aldığı zaman diliminin, tüketim çarkının daha hızlı dönmesine yol…

Okumaya devam edin Baharı Müjdeleyen Güz Yağmuru

Taha

Karakoç, Müslümanların son birkaç yüzyıldır yaşadığı sorunları ele alırken kolay çözümler peşinde koşmaz. O, sorunların kaynağına gitmeye çalışarak daha bütüncül bir bakış açısıyla sorunlara çözüm önerileri üretmeye çalışır. Adem CEYLAN Tanrı-insan, Tanrı-evren ve insan-evren ilişkisine dair tüm düşünce sistemleri “insan nedir?” sorusuna verdikleri cevapla yola çıkmışlardır. Zira insanın ne’liğine dair verdiğimiz cevap; “dikey düzlemde ilahi olanla beşerî olan arasındaki ilişkinin nasıl olacağına dair zemini kurarken, yatay düzlemde hem evrenle hem de diğer insanlarla ilişkinin teorisine de kaynaklık eder” demiştik bir önceki yazımızda. Varlığın, yaşamın anlam ve değeri insanla birlikte vardır. İnsanı varlık alanından çekip çıkardığımızda, geriye kalanın kendi başına bir anlamı olmasından nasıl söz edebiliriz…

Okumaya devam edin Taha

Bir Suali Mesele Edinmek

İnsan, âleme ve bilhassa da kendi varlığına açıklama getirerek hayatı “hiç” olmaktan kurtarır. Hayata anlam katar. Adem CEYLAN Varlığının farkına vararak varlıklar içinde ayrıcalıklı bir konum elde etme imkânına sahip olan insanın, bu süreci başlatabilmesinin ilk ve en önemli adımı soru sorabilmekten geçer. Doğru cevaplar ise ancak sorabildiğimiz doğru sorular sayesinde kendisini açığa çıkarır. Kendisinin anlamını ararken tabiatı tanıyan, tabiatın anlamını ararken Tanrı ile yolu kesişen insan, en can yakıcı sorunun eşiğine dayanır: Ben kimim? Vereceği hiçbir cevap kalbini inşiraha kavuşturmayacağı gibi zihninin boşluklarını da gideremez. Öyleyse sorumuzdan vazgeçelim mi? Hayır, mümkündür ki cevabını aramak için atacağımız adımlar canımızın acısını tamamen bitirmese de teskin edebilecektir.…

Okumaya devam edin Bir Suali Mesele Edinmek

Aynanın Karşısında Ağın İçinde

Bireyi pratik yaşam alanından sanal yaşama doğru sürükleyen sosyal medya, bireyin kişisel alışkanlıklarından siyasal taleplerine hatta inançlarına kadar hemen her alanı kapsayan ve kuşatan ikinci bir kimlik alanı oluşturuyor.  Adem CEYLAN Birkaç yıl önce derste öğrencilerle muhabbet ederken, evimde televizyon olmadığını ve Instagram hesabımın olmadığını söylediğimde “hocam sizde amma asosyalsiniz”, deyiverdi bir delikanlı. Sınıfındaki arkadaşları haricinde neredeyse okuldaki başka hiçbir öğrencinin adını bilmeyen, sınıfından da sadece birkaç kişi ile iletişim kurabilen bir öğrenci için asıl asosyallik sosyal medyada aktif olamamaktı. Salgın döneminde “hayat eve sığar” mottosunun gölgesinde yaşanan steril hayatlar, uzaktan erişim yoluyla devam eden eğitim ortamı, öğrenciyi de aileyi de uzaktan erişimin sıcak kollarına…

Okumaya devam edin Aynanın Karşısında Ağın İçinde

Yeni İnsan, Eski Okul

Modern toplum ve modern devletin ortaya çıkışında ve sürekliliğinin sağlanmasında eğitimin rolünü konuşmamak, meseleyi idrak etmemek demektir. Adem Ceylan Son iki yıldır yaşadığımız olağan dışı günlerin hayatımıza ilk dokunan kısmı, okulların kapanması oldu. İki hafta arayla başlayan sürecin uzamasıyla birlikte okul, eğitim, öğretmenlik gibi birçok kelime günlük konuşmaların en çok kullanılan kelimeleri haline geldi. Kapanmanın uzamasına paralel biçimde öğrenciye ulaşma ve ders aktarım enstrümanlarını çeşitlendiren bakanlığın uygulamalarıyla birlikte yükseköğretim kurumlarının da eğitimlerini uzaktan devam ettirmesi, eğitimi bütün veçheleriyle yeniden değerlendirmeyi zorunlu hale getirdi. Odağında insan olan eğitimi ve eğitimin planlamasını düşünmek, eğitimi planlayan iradenin; insan, evren, hakikat algılarından bağımsız düşünmenin mümkün olmadığını söylemek, izahtan vârestedir.…

Okumaya devam edin Yeni İnsan, Eski Okul