Savaşın Ortasında Barışın Hükümdarı: Aliya İzzetbegoviç

Aliya, eseri gibi doğu ile batı arasında iki cenahı da anlama ve tahlile tutma ehliyetine sahip yegâne düşünür ve liderdi. Ahmet MERCAN Bir dönemi ilmi, eylemi, irfanı ile ihya eden önderleri nasıl analım sorusu önemlidir. Tarihten günümüze taşıdığımız bu isimleri genelde yücelterek anarız. Şüphesiz hayır ekseninde ele almamız gereken bu durumda söz konusu şahsiyeti aşırı yüceltme yoluyla kendimizden uzaklaştırdığımızı fark etmeyiz. Aşırı yüceltme anmaya evet ama anlamaya engel bir durum oluşturur. Kişinin beşeri özelliklerini, zaaflarını (ki, bunlar toplumsala ait durumlardır) görmeden meleklere denk bir örnekleme yaptığımızda kendisiyle özdeşlik ve örneklik, tutumumuzu da kaybetmiş oluruz. Vefa elbette bu anmada anlamanın görünmez kapısıdır. Bu bahsi ihmal etmeden…

Okumaya devam edin Savaşın Ortasında Barışın Hükümdarı: Aliya İzzetbegoviç

İnsanın “Ötekisi” İnsan Değildir

Karşısında etkin bir söylem gücü bulamadığından varlığını güçlendirerek devam ettiriyor. Milliyetçilik, küresel hegemonyanın ihtiyaç duyduğunda hemen devreye alabileceği uyuyan imkân olarak yedekte tutuluyor. Ayrıca pazara renk, biçim ve semboller üzerinden hareket getirici özelliği muhafaza edilip geliştiriliyor. Post-modern anlayış, kontrolünde bulunan her milliyetçiliği kışkırtırken, global ölçekte zevkler üzerinden kitle yaratma noktasında önemli bir aşamaya gelmiştir. Ahmet MERCAN Kendini ve soyunu, ikna edici hiçbir açıklamaya ihtiyaç duymadan, üstün görme anlayışı, ırkçı, milliyetçi zihin özelliğidir. Kişisel duygudaşlık açısından kendinden olanla yakınlaşmayı ve farklı ırkları küçük görmeyi öngören bu bakış açısını sağlıklı görmek ve onaylamak imkân dâhilinde değildir. Milliyetçilik, kendi içinde ara tonları saklı olan bir hâl durumudur. Irkçılıkla…

Okumaya devam edin İnsanın “Ötekisi” İnsan Değildir

Barış Yurduna Hareket: Yüceliş Manifestosu*

Kısırlaşan düşünce dünyamızda eyleme niyetli düşünsel çabanın karşılığı olma bakımından Yüceliş Manifestosu önemli bir çalışma. Yaz aylarında notlar alınarak okunacak kitabın yazarını tartışmaya davet ederek verimli bir çabayı örgütlemek mümkün. Hepimizin derdini dillendirmesi bakımından hepimizin katkı ve eleştirilerine açık bir çalışma olduğunu belirtmek yerinde olur. Ahmet MERCAN *Yazar: Temel Hazıroğlu, İz Yayıncılık, 2022, ss. 206. Barış Yurduna Hareket, Temel Hazıroğlu'nun İnsan Gerçek, Yeni Arayış ve İleri Demokrasi Fikrinin Doğuşu, Katılım Ekonomisi, Yeni Zihin Yeni İktisat eserlerinden sonra okuyucuya sunulan yeni eseri. Bir eseri tanıtırken yazarı hakkında edinilen bilginin önemine atıf yapmaya gerek yok. Kırk yıldır birlikte arkadaş grubu içinde konuşarak, tartışarak Hazıroğlu’nun öngörü ve çabaları…

Okumaya devam edin Barış Yurduna Hareket: Yüceliş Manifestosu*

Üzerindeki Nimeti Hatırla/ Sen Yani Ben-Ben Yani Sen*

Güven kalesi senin. Adalet ve merhamet, senin künyene silinmez harflerle kazındı. Küçük bir rüzgârda, künyene şüpheyle mi bakacaksın? İstikametinden vaz mı geçeceksin? Yoksa donanımını gözden geçirip kararlılığını yeniden ve daha sıkı mı kuşanacaksın? Ahmet MERCAN *Ahmet Mercan, Üzerindeki Nimeti Hatırla, Umran Dergisi, Mayıs 2005, Sayı: 129, ss. 67-69. Yazıdan önce okunması gereken ayetler: “Müminler ancak, Allah’a ve Resulüne iman eden, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad eden kimselerdir. İçleri ve dışları bir olanlar işte bunlardır.” (Hucurat Suresi, 15) “Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse artık zalimlerden başkasına saldırmak yoktur.” (Bakara Suresi, 193) “Onlar öyle kimselerdir…

Okumaya devam edin Üzerindeki Nimeti Hatırla/ Sen Yani Ben-Ben Yani Sen*

Nehri Yıkayan Adam II*

Son yüzyılın en önemli mütefekkirleri arasında Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören yer alır. Üçünün de devlet eliyle oluşan baskıcı akışa karşı yürümeleri, onları rejim ve onun korumasında şekillenen fikir sanat çevrelerince büyük oranda görmezden gelinmelerine neden oldu. Ahmet MERCAN Son yüzyılın en önemli mütefekkirleri arasında Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören yer alır. Üçünün de devlet eliyle oluşan baskıcı akışa karşı yürümeleri, onları rejim ve onun korumasında şekillenen fikir sanat çevrelerince büyük oranda görmezden gelinmelerine neden oldu. Buna rağmen yolları belli oranda kesişen ve birbirlerine güç veren bu isimlerin duruşu, mücadelesi hiç kesilmedi. Dahası bu karşı oluşların kendi üslup ve eylemleriyle geleceğe…

Okumaya devam edin Nehri Yıkayan Adam II*

Deprem Ödevimiz

Unutulmamalı ki hepimizi üzen olay, aynı zamanda hepimizin ödevidir. Ahmet MERCAN Ahmet Mercan 6 Şubat tarihinde asrın depremi olarak nitelenen afetle yüzleştik. Millet ve devlet olarak bu afetin üstesinden gelmek için büyük bir çaba harcandı. Yurt içi ve dışından desteklerin gelmesi, bu büyük afetin tesirini azaltma noktasında önemliydi. Her olayda olduğu gibi bu afetin de bir tahlile, değerlendirmeye muhtaç olduğunu belirtmemiz gerekir. Afetin insan zihnine, ruhuna yansıması çeşitlilik arz eder. Metafizik alana yönelmeden önce fiziki mekânda neler yapılmalı ve bundan sonra bu tür afetlere karşı devlet ve toplum olarak nasıl hazırlık yapılmalı diye düşünme vaktidir. Depremin etkisi geçmeden, hafızamızın unutan yanına yaslanmadan, geleceğe yönelik öngörülerimizi…

Okumaya devam edin Deprem Ödevimiz

Sonsuzluk Dili ve Ke-Ke-Me Teslimiyet

İslam’ın apaçık; mekân, zaman ve insan seçmeden çağrıya duran söylemi, aynı zamanda etkili bir dildir. Kendine has bir vücut dili zamanın içinden mekânı geçerek sonsuza akan duru ırmağı andırır. Diri, coşkun ve ihya eden bu akışın meramı, insanı ebedi kurtuluşa çağırmaktır. Ahmet MERCAN İnsanın yeryüzü macerasının peygamberle başlaması önemlidir. İhtiyaçlarını karşılayacak sayısız nimetle donatılmış arza inen insanı yalnız bırakmayan, ona rehberlik eden vahyin varlığı pek çok hikmete kapı aralar. İnsana kendini, yaratıcısını, yaratılış amacını; ölümü, ahireti tanıtan ve dünyada ihtiyacı olan ölçüyü veren vahiy, peygamberden peygambere devredilen bilgi ve uygulama olarak hayati öneme sahiptir. Duru bir ırmak gibi akan vahyin bilgisi incelendiğinde, insanın meramına denk…

Okumaya devam edin Sonsuzluk Dili ve Ke-Ke-Me Teslimiyet

Müziğin Öyküsünde Yerimiz

Türkiye’nin öyküsünde darbelerin on yıllık ritimleri, müziği etkilemekten geri kalmadı. 12 Eylül İhtilali ile birlikte sağ-sol çatışması durdu. Türkiye askeri vesayet altına girdi. Yeni yasaklar, kısıtlamalar hayatın her alanını etkiledi. Sanat da bundan payını aldı. Kimi sanatçılar yasaklı hale gelirken, sahnelenecek her etkinlik denetime, başka deyimle keyfiliğe açılmış oldu. Ahmet MERCAN Müzik ve İnsan Sözün güçsüz kaldığı, merama hurufatın yetmediği durumda, insanı şiir ve daha ziyade de müzik ifade eder. Yoğun acı, hüzün, sevinç, coşku hallerinde kendiliğinden ortaya çıkan ifade tarzı, adeta iç sıkışıklığı farklı bir formda ortaya koyarken, dinlenip tekrarlanacak güçlü iletişim hâsıl olur. İnsan hallerinin ifadesi olan müzik tarihinin, bu itibarla insanla yaşıt…

Okumaya devam edin Müziğin Öyküsünde Yerimiz

Ramazan’da Taştan Kadife Sesi Gelir

Tülbendi titreyerek mukabelede anneler. Sakalı gözyaşıyla ıslanmış amca, kendini unutup başkasına yağmuru kıskandıran duaya duruyor. Ahmet MERCAN Pencereyi aç. Adı, bahar olan ay geliyor. Bir dalda on bir ay bekleyen bulut gibi geliyor. Yelkenini merhametle doldurup yaklaşıyor. Kollarını aç. Ekvator genişliğince aç. Kıtaları kuşatan "meltem" yumuşaklığıyla, pamuktan örsüyle Ramazan geliyor! Sözler sivrilmiş, gönüller farkında olmadan gaflete sınır olmuştu. İnsanı, kenti, ilişkileri, işleri yeniden kurmak, eksene taşıma vakti gelmişti ki, yine on gün önceden defterler kapanmadan yetişti Ramazan. Şükürler olsun. Gönlünü aç. Sarsın sımsıkı. Yıkasın sinemizi. Pırıl pırıl olsun sözlerimiz. Adaletin nefesi sinsin işlerimize. Yanlışlar dökülsün bir bir. Sayısız hissediş pencerelerinden, her birimize sır olan, sırdaş…

Okumaya devam edin Ramazan’da Taştan Kadife Sesi Gelir

“Kubbeyi Tutan Aydınlık”

Diriliş; insanı, toplumu, insanlığı, dünya ve ahireti kapsayan var olma durumunun ifadesi olarak bir çığır açma ve konumlama halidir. Diriliş söylemi sade, reaksiyonsuz, gündeme teslim olmayan, duru bir nehrin akışını simgeleyen güçlü fikir kalesidir. Ahmet MERCAN Yazar 16 Kasım 2021’de Üstad Sezai Karakoç, dünya sürgününü tamamlayıp “Dost”una döndü. Onsuz bir ülke Hızır’ın nefesinin eksikliğini hisseder. Sezai Karakoç’u anlamak ve meramını derinden idrak etmek bu nedenle vefatı sonrası çok daha önemli. “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız” mısrasının hikmetinin saklı olduğu bunun sarsıcı bir ifadesi olsa gerek. Yaşadığımız çağda Karakoç, duruşu, düşüncesi, tavrı ile Cumhuriyet döneminde kıyaslanamaz, benzersiz bir yere sahiptir. Öncelikle mütefekkir olarak taşıdığı…

Okumaya devam edin “Kubbeyi Tutan Aydınlık”