Taşkent’teki Kadim Bir Çile-(Rasat)-Hâne
Çilehâneler genellikle bir dervişin içinde tek başına namaz kılabileceği boyutlarda, halvete girenin dikkatini dış dünyaya dair birtakım ayrıntılarla dağıtmasına imkân tanımayan, tercihen karanlık bir hücre olarak tanımlanır Bahadır MUSAMETOV Dr., Bağımsız Araştırmacı Şeyh Zeynüddin türbesi (sağda) ve Çilehâne (solda) (Taşkent)Kaynak: https://uz.fergana.agency/articles/113434/ İslam mimarisi tarihinde henüz yeterince araştırılmayan bir konu teşkil eden çilehâneler (halvethâneler), sûfîlerin, nefislerini terbiye etmek ve seyrüsülûklerinde mesafe almak amacıyla ibadet ve tefekküre daldıkları, mânevî lezzetleri tatmalarına imkân tanıyan halvet (çile) dönemleri süresince kullandıkları mekânlardır. Çilehâneler genellikle bir dervişin içinde tek başına namaz kılabileceği boyutlarda, halvete girenin dikkatini dış dünyaya dair birtakım ayrıntılarla dağıtmasına imkân tanımayan, tercihen karanlık bir hücre olarak tanımlanır.[1] Ancak diğer amaçlar…