Diken ve Karanfil

Kitap, işgale maruz kalmış bir vatan olarak Filistin’i savunma ve kurtarma çabasının yanında dini değerlerin, Müslümanlığa ait esasların da üzerinde durmuştur. Sinvar dini değerleri, milli ve yerel değerlerin üzerinde tutmuş ve o şekilde yansıtmıştır. Betül ZEYREK “Okyanustan körfeze, hatta okyanustan okyanusa kadar, gönülleri İsra ve Miraç mucizesinin diyarı Kudüs’e ve Aksa Mescidi’ne bağlı olanlara” ithafen…  “Diken ve Karanfil” Yahya İbrahim Sinvar tarafından kaleme alınmış ve Vahdettin İnce tarafından çevirisi yapılarak Ekin Yayınları’nın hazırladığı baskı ile biz okuyuculara sunulmuştur. İlk baskısını Nisan 2024’te İstanbul’da yapmış ve hemen arkasından mayıs ayında 3. baskıya girmiştir. Yahya İbrahim Sinvar, 1948 yılında Nekbe felaketinde, Askalan’dan Gazze Şeridi’ne hicret eden Filistinli…

Okumaya devam edin Diken ve Karanfil

Dil ve İşgal Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

Ona göre İbranice dilinin kullanım alanının genişlemesi ve sadece Yahudilerin bu dili kullanmaları onların tarihi geçmişini geleceğe taşımak için önemli bir figür. Ayrıca Filistin topraklarında ve dünyadaki tüm Yahudilerde amaçlanan şey, ortak bir dil mefhumunun olması idi. Ve tüm çalışmalardaki ortak amaç bu dili tüm Yahudiler arasında aktif olarak kullanımını sağlamak. Betül ZEYREK “Vazifenize odaklanın. Tarih, hakkınızı asla yemeyecektir.” Dil ve İşgal kitabını sanırım en güzel anlatan hatta özetleyen cümle bu. Kitabı okuduğunuzda neden bu kadar iddialı konuşup bir tek cümleyi koca kitabın özeti olarak gördüğümü anlayacaksınız. Kitabın dili akıcı, bilmediğiniz kelimeler olabilir ancak onların da açıklamalarına dipnotlarda yer verilmiş. Kitabın sonuna eklenen kaynakça oldukça…

Okumaya devam edin Dil ve İşgal Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

“İran’ın Suriye’deki Propaganda Ordusu: Meddahlar” Üzerine Bir Değerlendirme

Kısacası diyebiliriz ki İslam’ın ilk dönemlerinden günümüze kadar ulaşmış meddahlık geleneği Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi üzerine Şii kimliği ve kültürünün en önemli hususiyetlerinden birisi olarak kabul edilmiş. Meddahlar, Ehl-i Beyt’e şiir ve ezgiler ile övgülerde bulunarak İran-Irak Savaşı ve Suriye savaşında savaşçıları cepheye seferber etmek ve onları manevi açıdan destekleyerek propaganda aracı olarak kilit rol oynamıştır. Halkı coşturarak manevi duygularını açığa çıkarmışlar ve insanların savaşa aktif katılımlarında oldukça etkili olmuşlardır. Betül ZEYREK Bu eser, bir tez çalışması. Yazar Adem Yılmaz Beyefendi Farsça öğrenmek için gittiği İran’da meddahlığa ilgi göstermiş ve daha sonra esere uzaktan devam ederek tamamlamış. Günümüz kitle iletişim araçlarından en yaygın olanı…

Okumaya devam edin “İran’ın Suriye’deki Propaganda Ordusu: Meddahlar” Üzerine Bir Değerlendirme

Endülüs’ten İspanya’ya

Siyasi üstünlük kurma düşüncesi mücadeleyi beraberinde getirmiş ve yaşanılan yıkımı gözler önüne sermiştir. ‘Ben senden daha iyi idare ederim’ düşüncesi ihtirası beraberinde getirmiş ve devletlerin gerilemesi, yıkılması yahut değişime uğraması, yeni devletler, milletler ve dinlerin hakimiyet kurmak için her yola başvurmalarına haklı gerekçe gösterilmiştir. Çünkü Asr-ı Saadet’in ilk dönemleri hariç siyasi mücadeleler hep ‘ben daha iyi yönetirim’ ihtirası ile varlığını devam ettirmiş ve ilerleme bu şekilde olmuştur. Betül ZEYREK Denilebilir ki Endülüs olmasaydı Rönesans olmazdı. Endülüs'ten İspanya'ya geçiş. Müslümanım diyen herkes Endülüs'ü bilmeli diye düşünüyorum. Elimizdeki bu eser 29 Kasım 1992 yılında yapılan sekiz konuşmacının tebliğ sunduğu TDV Yayın Kurulu Başkanı S. Hayri Bolay’ın açılış…

Okumaya devam edin Endülüs’ten İspanya’ya

Sekülerleşme ve Din

Neden Avrupa ve Amerika sorusu akıllara gelebilir elbette, bunun iki temel sebebinden bahsediliyor. Birinci sebep modernleşmenin kaynağı ve ulaştığı zirve noktası olmalarından ötürü, bu iki coğrafyanın dinin konumunu tespit etme açısından önemli olması. İkinci ise kökenleri itibariyle sekülerleşme ve din ilişkisi üzerinde son derece kayda değer bir bilgi birikiminin bu coğrafyalarda olmasıdır. Betül ZEYREK İlk baskısını 2007 yılında yayınlamış olan bu eser on yılı aşkın bir süre sonra yani 2020 yılında İbn Haldun Üniversitesi Yayınları tarafından yeniden baskıya uygun görülmüş ve yeni baskıya özel bir önsöz yazılarak basılmıştır. Yazar Sayın Mehmet Özay: “1969 yılında Üsküdar'da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Üsküdar'da tamamladı. Özay,…

Okumaya devam edin Sekülerleşme ve Din

Sömürü, Koca Bir Acı Barındırıyor Bağrında

İnsan Hakları maddelerinden ihlal edilen ve kendilerince kılıf bulunan maddeler, özellikle de temel haklar ve bu hakları ihlal ederken Çin hükümetinin sunduğu bahaneler, evrensel boyutta olan insan haklarının ÇHC’ye göre nasıl şekil değiştirdiği, tek tek ele alınarak incelenmiş. Betül ZEYREK Doğu Türkistan’da 17. yüzyıldan itibaren Çin işgali kesintili olarak devam etmektedir. Bölge 1949 yılında Komünist Çin Hükümeti tarafından işgal edilmiştir. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren Çin yönetimi, Doğu Türkistan halkına yönelik bir kimliksizleştirme ve asimile etme politikası uygulamıştır. Bu uygulamayı yaparken “terörizm” kullanılmış ve halka zulmü legalleştirmiştir. (65 yıllık devam eden bir zulüm)      21. yüzyıl ile Doğu Türkistan meselesi, uluslararası toplumsal bir sorun olarak değerlendirilerek…

Okumaya devam edin Sömürü, Koca Bir Acı Barındırıyor Bağrında

Sınır Kapısındaki Deniz Kızı: Yelda

Çünkü göç mevzusu dramatize edilecek bir mevzu yahut sadece Türkiye’nin sorunu değil; aksine dünyanın en büyük problemi bu. Ve bu durum gün geçtikçe ciddi bir tehlike olma durumuna doğru da gidiyor. Kitabı okuyup bitirince meselenin göçü bu şekilde yansıtmak ya da ülkemizden uzak tutmaktan Betük ZEYREK  “Coğrafya kaderdir!” Bu cümleyi hepimiz duyuyoruz hatta bilinçli-bilinçsiz kullanıyoruz da bazen. Sınır Kapısındaki Deniz Kızı/ Afganlar Türkiye’ye Neden Geliyor? kitabını okuyunca bu cümleyi iliklerime kadar hissettim. Yaşadığımız coğrafyayı seçme şansı bizim değil. Bize verilen coğrafyada hayata tutunmaya çalışıyor kimimiz, kimimiz de arkasında kalbinin yarısını bırakarak sebepler değişse de yerlerini terk etmek durumunda kalıyor. Bu eserde bizi bekleyen terkedilişin sebebi…

Okumaya devam edin Sınır Kapısındaki Deniz Kızı: Yelda

Rasim Özdenören

Toplumun orta kesim halkını, halkın maddi durumunu, insanın modernleşme karşısındaki bocalamasını ve ailenin beraberinde de toplumun zorunlu olan çözülmesini tüm detaylarıyla ele almıştır. Okuduğunuzda anlatılan şey her neyse, onun resmine bakıyor gibi hissettirecek kadar detay ve tasvire yer vermiştir. Betül ZEYREK Rasim Özdenören deyince herkeste olduğu gibi benim de gözümde canlanan şey; davası uğruna gösterdiği dik duruşu, değişen dünya düzenine kapılmadan kendi özgün yazım dünyasını koruyabilmesidir. Yazılarını kaleme almaktaki amacı, insanı ve toplumu anlamak olarak değerlendirilse de aslında kendini anlama ve tanıma çabası da vardır burada. Bir nevi toplumun ve kendi vicdanının sesi olmaya çalışmıştır.  Heybetli sesle içinde duyulmayan seslere ses oluyor diyebiliriz. Değişen düzene…

Okumaya devam edin Rasim Özdenören

Kaybolan Ruhun Derin Yarası

Bir şehrin ruhunu oluşturan manevi unsurlar; o şehirdeki yapılar, sokaklardır. Özellikle kadim şehirlerdeki medeniyeti, o şehirlerdeki cami, kilise, tiyatro, sinema gibi yapılardan hareketle öğreniyoruz.   Betül ZEYREK Öğretmen-Yazar Mekâna Sinen Ruh: Sezai Karakoç’un Şiir ve Hikâyelerinde Şehir ve Medeniyet isimli eser, Fikri Kula’ya ait bir tez çalışmasının kitaplaşmış hali. Fikri Kula; 1992 yılında Üsküdar’da dünyaya gelmiş. 2014 yılında Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini de yine Marmara Üniversitesi’nde Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde 2016 yılında tamamlamış. Kula, halen aynı üniversitede doktora eğitimine devam etmektedir. Ayrıca Nisan 2017 yılı itibari ile Aksaray Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde görev yapmaktadır. Turkish…

Okumaya devam edin Kaybolan Ruhun Derin Yarası

Rasim Özdenören

Özdenören öykücülüğünde deruni ve akılcı yan hep yan yana yürümüş, biri diğerinin önüne geçmemiştir. Bulunduğu toplumu oldukça iyi yansıtmıştır, çok iyi gözlem yapmış, hiçbir ayrıntıyı kaçırmamıştır. Betül ZEYREK Rasim Özdenören deyince herkeste olduğu gibi benim de gözümde canlanan şey; davası uğruna gösterdiği dik duruşu, değişen dünya düzenine kapılmadan kendi özgün yazım dünyasını koruyabilmesidir. Yazılarını kaleme alırken ki amacı, insanı ve toplumu anlamak olarak değerlendirilse de aslında kendini anlama ve tanıma çabası da vardır burada. Bir nevi toplumun ve kendi vicdanının sesi olmaya çalışmıştır.  Heybetli sesle içinde duyulmayan seslere ses oluyor diyebiliriz. Değişen düzene inat fikrini savunmuş ve asla okuyucusunu aldatmamıştır. Özgün olmayı seçmiş ve o…

Okumaya devam edin Rasim Özdenören