Yûnus Emre Divanı’ndan Vesîletü’n-Necât’a Türkçe Şiir

Mevlid gerçekten dikkatle bakılırsa sehl-i mümteni mısralardan, beyitlerden örülmüş bir şiirdir, uzun şiirdir ve o sehl-i mümteni olan, yani kolayca söylenivermiş gibi görünen mısraların aslında hiç de kolay ifade edilecek şeyler olmadığını biliyoruz. Sehl-i mümteni bir bakıma konuşur gibi yazmaktır, söyleyivermektir. Yani Süleyman Çelebi onu konuşur gibi yazmıştır ama bu büyük bir ustalık gerektirmektedir. D. Mehmet DOĞAN Vesîletü'n-Necât yani halkın bildiği ismiyle Mevlid, Süleyman Çelebi'nin eseri. 1400'lü yıllarda yazılmış veya söylenmiş olan bu şiir, yüzyıllardır okunmaya devam ediyor. Onu her devirde çok sayıda ezberden okuyanlar bulunuyor. Ve bu metnin şöyle bir vasfı var: Döneminin dil özelliklerini de yaşatıyor. Bugün onu ister mevlid cemiyetlerinde ister camide…

Okumaya devam edin Yûnus Emre Divanı’ndan Vesîletü’n-Necât’a Türkçe Şiir

YAZI, YAZARLIK, MODERN ZAMANLARDA YAZAR

Türkiye’de yazarlığın, gazeteciliğimizin ve yayıncılığımızın tarihiyle sıkı ilişkisi var. Birçok ünlü yazarımız gazetecilikle yazarlığı, yayıncılıkla yazarlığı birlikte yürütmüşlerdir. Günümüzde iyice kapitalize olmuş ve teknik hale gelmiş gazetecilikten önce basın mesleğinin daha fazla edebiyatla iç içe olduğunu söyleyebiliriz. D. Mehmet DOĞAN * “Yazarlığın tarihi insanlığın tarihi ile başlar” diyemiyoruz ama rahatlıkla “yazarlık tarihle başlar” diyebiliriz. Herkesin bildiği tasnife göre, tarih “yazı”yla başlar; yazı öncesi tarih öncesidir. Tabiatıyla yazarlık ancak yazıdan sonra mümkün olabilmiştir. Bununla birlikte yazarlıktan önce de söz vardı, insanlar konuşarak, sözle anlaşıyordu; yani dil insanlıkla birlikte vardı. Dolayısıyla yazıdan önce de insanlar arasında yazarların fonksiyonlarını üstlenen kişiler mevcuttu. Hatta yazılı kültüre uzun bir süreç…

Okumaya devam edin YAZI, YAZARLIK, MODERN ZAMANLARDA YAZAR