D. Mehmet Doğan Ağabey’in Nasibi Üzerine Notlar

D. Mehmet Doğan, isminin önündeki D harfi sadece devrimciliği simgelemiyor, aynı zamanda “Dava Delisi” olmanın da nişanesiydi. İsterseniz “Dil Duyarlılığı”nın tecessüm etmiş şekline de işaret sayabilirsiniz. “Dertli” ve “Daimî Dost” gibi kelimelerle ünsiyet kurmanız da yerli yerindeliğe aykırı değildir. Hüseyin AKIN Şair-Yazar D. Mehmet Doğan, isminin önündeki D harfi sadece devrimciliği simgelemiyor, aynı zamanda “Dava Delisi” olmanın da nişanesiydi. İsterseniz “Dil Duyarlılığı”nın tecessüm etmiş şekline de işaret sayabilirsiniz. “Dertli” ve “Daimî Dost” gibi kelimelerle ünsiyet kurmanız da yerli yerindeliğe aykırı değildir.                                                                            *** Hareketçidir. İnsanın hareketi insanı ve eşyayı değiştirmektir fikrini savunan Nurettin Topçu’nun rahle-i tedrisinden geçmiştir. Var olmak, düşünmek ve hareket etmektir düsturunca yaşamıştır.…

Okumaya devam edin D. Mehmet Doğan Ağabey’in Nasibi Üzerine Notlar

Hür Doğup Özgür Yaşamak Üzerine

Hürriyet isteği Osmanlı’da tabandan değil okumuş yazmış zümresinden gelen bir talep olmuştur. Tanzimat’ın iki önemli şairi Namık Kemal ve Ziya Paşa “Hürriyet” kelimesini bir dava üzere hayatlarında mücadeleye dönüştürüp şiirlerinde sıklıkla kullanan hamiyetperver aydınlar arasındadır. Her iki şair de hürriyeti insana doğuştan bahşedilen fıtri bir değer olarak görür ve ayrıca kurulacak meşrutiyetin İslam fıkhına dayanmasını isterler. Hüseyin AKIN Şair-Yazar Tanzimat sadece Osmanlı batılılaşmasının kurumsal yapılanması değil aynı zamanda zihinsel tanzimidir. Muntazam nizam arayışının yolunun Batı kavram, yordam ve tesisatından geçtiğine inanan dönem aydınları vatan, millet, adalet, müsavat ve hürriyet gibi sihirli kelimelerle örülü bir dünya tasavvuru kurmaya çalıştılar. Büyük çoğunluğu şair ve yazarlardan oluşan bu…

Okumaya devam edin Hür Doğup Özgür Yaşamak Üzerine

Bir Entelektüel Lider Olarak Aliya İzzetbegoviç

Bütün liderler gibi Aliya’nın liderlik özellikleri onunla ilgili yazılan ya da konuşulanlardan ziyade yazılmayan veya konuşulmayanlarda yatmaktadır. Ancak satır aralığından okunabilen özgün liderlik karakteri Aliya’nın destansı mücadelesinin de belirleyicisi olmuştur. Hüseyin AKIN Şair-Yazar Liderlik, bir zor zaman sanatıdır. Direnme gücü, kriz yönetebilme ve mukavemet, liderliğin alamet-i farikalarındandır. Kolay zamanlar saltanat sahiplerine mahsus boş alanlarda at koşturup cirit atma zamanlarıdır ki tarih onları en fazla bir-iki dönem sırtında taşıyabilir ve sonra yok olup giderler. Sahici liderler çağının neredeyse kapanmaya yüz tuttuğu bir süreçte insanlığın ümidini diri tutan şahsiyetler de yok değil elbette. Bilge Kral olarak tanınan bağımsız Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç tüm dünya Müslümanlarının…

Okumaya devam edin Bir Entelektüel Lider Olarak Aliya İzzetbegoviç

Öğrenmenin Sonu Yok mudur?

Fakat “inanmak” statik bir kelimeye dönüştürülürse bir adım ötesi yoktur. İnanmak kendi odasına çekilmiş, hayatla irtibatını kesmiştir artık. İnancın eyleme taalluk eden tarafları hayattan bir karşılık bulamayınca kitaplarda, konferanslarda ve gece yarılarına kadar süren tartışmalarda kendine bir yaşam alanı bulmaya çalışacaktır. Hüseyin AKIN Şair-Yazar İnsan adına hayat denen pratik yaşamdan kovmak istediği şeyleri yazıya konu edip tanımların insafına terk eder. Yaşanan şeyler mevzubahis olmaktan çıkmış fiil halini almıştır. Bir kavramı ya da mefhumu doğru düzgün bir yere yerleştirememişseniz onun yersiz yurtsuzluğunu tescilleyip evsizleştirmekten başka çareniz kalmamış demektir. Sözgelimi bugün “iktisat” diye bir kelimeyi çarşıda pazarda dolaştırıp serbestçe kamuya açabilirken “İslam iktisadı” ya da “İslam’da İktisat”…

Okumaya devam edin Öğrenmenin Sonu Yok mudur?

Evlenmenin Şartları

İki tarafın birbirlerini iyi okuması (tanıması) bunun için birbirlerine fırsat ve mühlet vermesi lazımdır. Zira evlilik öncesi sözlü ya da nişanlı bireyler birbirlerini yeterince okuyabilme imkân ve becerisine sahip değildirler. Hüseyin AKIN Şair-Yazar (6’sı içinde, 6’sı dışında) DIŞINDAKİ ŞARTLAR: Hadesten Taharet: Kişi iffet ve şahsiyete yönelik her türlü kir, pas ve lekeden mümkün mertebe arınmış olmalıdır ki evlilik için yola çıkabilsin. Evleneceği kişide aradığı nezahet ve nezafetin örneğini öncelikle kendi kişiliğinde barındırması gerekir.Necasetten Taharet: Birbirine eş olacak kişilerin zihinsel dünyalarının yanı sıra iş ve oluş gibi eyleme taalluk eden yönlerinde “necis” (pis) bir durumun olmaması icap eder. Zira, şirk, küfür ve haram başlı başına necaset…

Okumaya devam edin Evlenmenin Şartları

Amentü’nün Teri

Acı, ruhun cesede hâkim olma mücadelesinden neşet etmektedir. Dini ve tasavvufi bir imge olarak üstadın neredeyse bütün eserlerinde bunu görmek mümkündür. Hikâyelerin yoğunluklu konularını teşkil eden pişmanlık, tövbe ve arayış gibi temalarda bu acının farklı boyutları işlenir. Hüseyin AKIN Şair-Yazar  “Ve bir şeyi daha öğrendim, insan acı duyan bir varlıktır. Acı konuşmayı önler. Acı insanın kendi içine yönelmesi demektir. Bu ruhun acısıdır. İnsan ruhunun, insanın kendi beninin acısıdır. İnsanın kendi amentüsünün terinden boşalan bir acıdır bu.”  Eyüpsultan’da gerçekleşen IV. Haliç Genç Edebiyat Günleri Ustalara Saygı programına konuk olan Rasim Özdenören söyleşisinin moderatörlüğü şahsıma tevdi edilmişti. Konuşma öncesi hazırlanan kitapçıkta usta hikâyecimizin hikâye anlayışının temel taşlarını…

Okumaya devam edin Amentü’nün Teri

Deprem Bana Dedi Ki

Gökyüzüne nispet yaparcasına uzayıp giden dikey binalar, içinde oturanlara mezardır artık. Evler insan faktörü göze alınmaksızın bina edilmekte, her şey düşünülmekte ama “burada bir insan oturacak” gerçeği göz ardı edilmektedir. Evler geceleme ve oturma mekanları değil, hayatın ve de kültürün kurulduğu ortamlardır. Medeniyet, evini nereye ve nasıl kurmak gerektiğini bilmektir. Hüseyin AKIN Şair-Yazar Şu ömrüm içerisinde iki deprem yaşadım. Biri 1999 Marmara Depremi, diğeri Kahramanmaraş merkezli art arda gelen iki deprem. Marmara depremine gece yarısı İstanbul’da evde yakalanmıştım. Sinop’tan ayağımın tozuyla eve gelmiş yatağıma yatmaya hazırlandığım bir anda silkelendim. Gayriihtiyari pencereye doğru yaklaşıp perdeyi araladığımda, art arda şimşek ve yağmurla birlikte korkunç bir uğultuyla karşılaşmış…

Okumaya devam edin Deprem Bana Dedi Ki

Mahremiyetin Şairi: Ziya Osman Saba

İnsanın ruhu gibi evlerin de bir ruhu vardır. Mahremiyet evin içi ile dışı arasındaki mesafenin adıdır. Bununla beraber evi, mutluluğun olduğu kadar mahremiyetin kaynağı olarak gören şairlerimize de kulak vermek gerekir.   Hüseyin AKIN Şair-Yazar Modern hayat, gizli ve korunaklı olan şeylere karşı bayrak açar. Teşhir etmek, vitrine sunmak gibi göze hitap eden unsurları mümkün mertebe çağdaş hayatın alamet-i farikası sayar. Annelerimizin ve ninelerimizin gelinlik sandıklarından şimdinin gösteri unsuru vitrinlerine doğru evrilen süreç birdenbire oluşan bir süreç değil elbette. Önce kültür ve medeniyetimize özgü kavramlar değiştirildi, sonra da bu kavramlara yönelik hassasiyetler. Mahremiyetin omurgasını teşkil eden “haram” kavramı dünyamızdan çekilince “harem” kelimesi de müzelik oryantal…

Okumaya devam edin Mahremiyetin Şairi: Ziya Osman Saba

Dinin Dili Ruhundadır

Her insana tebliğciden giden yol farklı olabilir. Öncelikle tebliğde sözün tekelini kırmak gerekir. Duruş, tavır, model, yaklaşım, intiba, imaj, ses, yansıma… gibi daha birçok etki alanı insandan insana uzayan mesafeleri kısaltma vazifesi görmektedir. Hüseyin AKIN Şair-Yazar Çizgi: Hasan Aycın Tebliğ en sahih biçimde mesajı muhataba ulaştırma ameliyesidir. Kelimenin menşeinden de anlaşılacağı üzere tebliğin iki temel vasfı vardır: Birincisi, mesajın ulaştıranın zihninde ve kalbinde doğru biçimde yer almış olması, ikincisi ise muhatabın zihnine ve kalbine doğrudan intikal etmesi. Kelimeleri cümle yapan şey anlamı hakkıyla ifade edebilecek güçte olmalarıdır. Cümlenin bünyesinde taşıdığı şeyin din olduğunu düşündüğümüzde bu yapının en önemli tuğlasını teşkil eden kelimelerden tutunuz da cümlenin…

Okumaya devam edin Dinin Dili Ruhundadır

Üç Çelebi

Resul-ü Kibriya’nın sünneti üzere vaktin ve de yolun oğlu olarak yürüyecek olanlara nebevi bir hayat kılavuzudur aynı zamanda Mevlid. Hüseyin AKIN Şair-Yazar Türk milletinin zihninde yer edinmiş üç çelebi adam vardır: Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, Süleyman Çelebi! Kibar, centilmen ve görgülü anlamlarını da içeren Çelebi kelimesi bu üç önemli şahsiyetin üzerinde oldukça şık durmaktadır. Kâtip Çelebi coğrafya alanında yazdığı “Cihannüma” adlı eseriyle dünyanın yuvarlak olduğunu ortaya koymuştur. Evliya Çelebi’yi gezginci yönüyle tanıyoruz. Muharrem ayının Aşure gecesi sabahladığı Unkapanı’ndaki Ahi Çelebi Camii’nde Peygamber Efendimizi rüyasında görüp heyecandan “Şefaat” diyecekken “Seyahat Ya Resulallah!” dememiş olsaydı belki de onu bu denli tanımayacaktık. Az değil, 50 yılı aşkın bir…

Okumaya devam edin Üç Çelebi