Siyonizm ve Türkiye: Herzl’in Hâtıratıyla

Doç. Dr. Yaşar Kutluay 18 Şubat 1931’de Mersin’in Silifke ilçesinde doğdu. 1949’da açıldığında kaydolduğu Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nden 1953’te birincilikle mezun oldu. Kıbrıslı Türkler’in millî bilincini uyandırmak gayesiyle çeşitli faaliyetlerde bulundu. Aynı dönemde siyonizm konusuyla da ilgilenen Kutluay, bir yahudi devleti kurma fikrini ortaya atan siyonist lideri Theodor Herzl’in (ö. 1904) hâtıratını okudu. Türkiye’ye dönünce hâtıratın Osmanlı Türkiyesi’yle ilgili bölümlerini Türkçe’ye çevirerek Siyonizm ve Türkiye adıyla yayımladı. 12 Aralık 1969’da bir tekne kazasında vefat etti. Yaşar KUTLUAY *Bu metin, Doç. Dr. Yaşar Kutluay’ın "Siyonizm ve Türkiye: Herzl’in Hâtıratıyla”(4. baskı, Eylül 2023, Pınar Yayınları) adlı kitabının Giriş'idir (ss.: 11-14). Siyonizm ve Siyonist kelimelerinin çok eski bir…

Okumaya devam edin Siyonizm ve Türkiye: Herzl’in Hâtıratıyla

Endülüs Halkının Sultan Bayezid’e Mektubu

Kültürümüzün taşıyıcı unsurlarından biri, edebiyattır. Hassaten de şiirdir. Zaferler, mutluluklar, yenilgiler, hüzünler şiirle nakşedilmiştir. Endülüs’ün düşüşünü en iyi anlatan metinlerden biri, Ebü’l-Bekâ Salih er-Rundî’nin (ö. 684/1285) Türkçeye “Endülüs Mersiyesi”, “Endülüs’e Ağıt” gibi isimlerle tercüme edilen Risâü’l-Endelüs (el-Kasidetü’n-Nûniyye fî Risâi’l-Endelüs) şiiridir. Bu bağlamda, Endülüs müslümanları Haçlılar karşısında zora düştüklerinde, zamanın Osmanlı padişahı Bâyezîd-i Velî’ye yazdıkları şiir de zikredilmelidir. Türk okuyucusunun ilk defa Diriliş dergisinde (sayı: 107-108, 3-10 Ağustos 1990) merhum Mahmut Kanık çevirisiyle tanıştığı şiir, istiğâse (yardım dileme, feryâdnâme) kasidesidir. Şiir hakkında sonraki yıllarda, Ramazan Meşe tarafından akademik ve ilmî bir inceleme yapılmıştır (Amasya İlahiyat Dergisi, sayı: 14, Haziran 2020, ss. 52-79). Dergimiz İnsicam’ın Endülüs dosyasını…

Okumaya devam edin Endülüs Halkının Sultan Bayezid’e Mektubu

(Gül Muştusu’ndan)

... Yetiş ayağının tozu olduğumuz peygamber Yetiş her zaman diri olan varlığınla Yetiş yak lâmbamızı Yetiş aydınlat karanlığımızı Yetiş yeşillendir çöllerimizi Yetiş dirilt insanımızı Seni sevenin ismiyle yetiş bize Yetiştir bize Günahlarımızı kül edecek ateş harmanını Verim yağmuru insin ülkemize Mekke'ye Medine'ye Şam'a Kudüs'e Bağdat'a İstanbul'a Semerkand'a Taşkent'e Diyarbekir'e Yetiş Peygamber imdadı yetiş Yetiş Allah'ın izniyle Yetiştir erlerini Diriliş bayraklarını taşıyan Şehit gömleklerini peşin giymiş Ateşten, sudan geçer gibi geçen Allah önünde her varı yok gören Dağların üstünde erip Kentlere şafaklar gibi ağan Küçük askerlerini Gül diksinler diye yeni topraklarına İnsanın ta gönlüne Yetiştir erenlerini Allah'ım Âmin (1969) Sezai Karakoç (Gün Doğmadan, syf. 403-404)

Okumaya devam edin (Gül Muştusu’ndan)

Osman Batur’un Altay Halkına Yazdığı Mektup*

*Ömer Kul, Altay Kartalı Osman Batur Han, Rumuz Yayınları, İstanbul:2019, ss. 62-63. İnsicam-Alıntı  “Birlikte büyüyen arkadaş, akraba ve küçük-büyükler. Bu mektubu yazmamım sebebi her Kazak çarvacısı bana Batur ismini koymuş, bu dört-beş sene içerisinde gündüz dikkatimi bozmuyor, gece uyumuyor, kışın üşüyor, yazın terliyor, gece uyuduğumda atımın üstünde uyuyor, taşları yastık yapıyor, çizmemi ayağımdan çıkarmıyor ve o çizme ile sudan, gölden geçiyorum. Ben sadece şahsım için, Çin teşkilatı beni yakalamasın veya çarvacıları hor görmesinler diye savaşmıyorum. 11 senedir Çin, bütün Doğu Türkistan’ı işgal etmiş ve altı büyük siyaseti burada uygulamıştır. Kazaklarla diğer milletlerin aynı olduğunu söylüyorlar. Ama iyi verim veren yerlere hep Çinlileri gönderiyorlar. Doğu Türkistan’daki…

Okumaya devam edin Osman Batur’un Altay Halkına Yazdığı Mektup*

Edebe Muhtacız*

İslâm toplumlarını ortadan kaldırmak isteyen iç ve dış düşmanlar, onların içlerinde bulunan edep önderlerini ve örnek şahsiyetleri, yok edilmesi gereken ilk hedefler seçmişlerdir. Bizim yakın tarihimiz, bunun unutulmaması gereken dramatik misallerle doludur. Prof. Dr. Raşit KÜÇÜK *Bu yazı, İslâm dergisinden (sayı: 30, Şubat 1986, s. 53-55) alıntıdır. Edep, birçoğumuz tarifini yapamasak bile Türkçede kullandığımız Arapça asıllı bir kelimedir. Davranış ve muamelesini beğendiğimiz, ahlâk ve faziletini takdir ettiğimiz kimseler için edepli; bunun aksine hareket edenler için de edepsiz tabirini bilerek ve şuurla kullanırız. Böylece kişileri değerlendirmiş oluruz. Kâmus mütercimi Asım Efendi, edebi şöyle tarif eder: “Zerâfet ve usluluk ki, nâsla kavlen ve fi’len lutf-i muâmele ve…

Okumaya devam edin Edebe Muhtacız*

She Has No Equal In Turkey

Alıntı: Sezai Karakoç Çev. Aişe Aslı Sancar Yusuf Yazar She Has No Equal In Turkey She awakes before the sunrise Her tongue swells, her heart bleeds She Works from dawn ‘till dusk, becoming enlightened How fortunate if you can understand her grief She pities the poor working women Her knees tremble at the thought of harming someone’s heart She is fragile, from crystal, she has no equal in Turkey An unknown Mariam, not form marble, but sacred If you look into her eyes you will melt like snow If yu wave your hand she will shake from the draft She appears like a deer seeking…

Okumaya devam edin She Has No Equal In Turkey

Cahit Zarifoğlu*

Mermer mezarlar arasından geçerek Cahit Zarifoğlu’nun kabrine varıyoruz. Mütevazı bir taş. Üzerinde “A. Cahit Zarifoğlu, 1940-1987 – Ruhuna Fatiha” yazıyor sadece. Mustafa KUTLU *Mustafa Kutlu, Boğaziçi, İstanbul Gezi Yazıları –III- 1992-93, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2022, syf. 302-308. Yazı, “Küplüce’nin Trajik Güzelliği” başlığını taşıyan bölümden alınmış olup başlık tarafımızdan konulmuştur. Çengelköy-Havuzbaşı'ndan, Yalı boyu caddesini tutarak Beylerbeyi'ne kadar yürüdüm. Beylerbeyi Camii'nin kim bilir ne zamandan beri açılmayan arka kapısı üzerinde güvercinler. Sonra Küplüce'ye çıkan Beylerbeyi-Çamlıca Caddesi. Yokuşa doğru vurup giden dar, eski, gölgeli bir yol. Cahit Zarifoğlu'nun kabri yukarıda. Küplüce Mezarlığı'nda. Buraya kadar gelmişken onu ziyaret etmeden geçemeyiz. ... Nihayet yokuş bitiyor... Yeni evler, apartmanlar, Küplüce'deyim artık.…

Okumaya devam edin Cahit Zarifoğlu*

Abdulkadir es-Sûfî

Akif Emre- Söyleşi Bu metin, Âkif Emre’nin Büyüyen Ay Yayınları’ndan çıkan “Söyleşiler” adlı kitabından (syf. 115-128) derlenmiştir. 1930 yılında İskoçya’da doğan Abdülkadir es-Sûfî (Ian Dallas) Şazeliyye tarikatı (Darkaviyye kolu) şeyhi ve Dünya Murabitun Hareketi kurucusudur. İslam, tasavvuf ve siyaset teorisi üzerine birçok kitabın yazarıdır. 1967 yılında Fas’ta İslam’ı kabul etti ve Abdulkadir ismini aldı. Daha sonra kendisine es-Sûfî unvanını veren Şeyh Muhammed İbn el-Habib’in müridi olarak Şazelî-Darkavî tarikatına intisap etti. İhtidasından bu yana İslam’ı tebliğ etmektedir ve dünyanın birçok ülkesinde öğrencileri vardır. Hâlihazırda zikir ve İslami ilimler üzerine eğitim verdiği Güney Afrika’da Cape Town’da ikamet etmektedir. Burada 2004 yılında Dallas College adında Müslüman liderler yetiştirmek…

Okumaya devam edin Abdulkadir es-Sûfî