Hürriyet Hararetli Bir Kavramdır, Terletir

Hayat, bir nevi arama ve anlama çabasıdır. Rahmin rahim atmosferinden sınanma sahasının kaotik vadilerine inişinin şaşkınlığını hayat boyu atamaz üzerinden insanoğlu. Kayıtlarından kurtulup serazat hareket etmenin imkânlarını arar durur. ‘Yakin’e ulaşıncaya kadar sürer çabası. Kemal MANSUR İnsanın/hayatın ne olduğu üzerine düşünülmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi doğru konuşamayız. Özgürlük gibi artık çığırından çıkmış bir mesele söz konusu olduğunda temel taşlarını daha özenli döşeme zarureti doğuyor. İnsan, sınırlı imkânlarla donatılan, sonluluğa mahkûm bir varlık. Lakin aynı zamanda irade sahibi. İmkân-irade dengesi çok önemlidir. Sınırlı imkân, kontrolsüz irade ile buluştuğunda ortaya meleklerin itirazında şahit olduğumuz “korkular” çıkıyor. İrade, mutlak iradeyle uyumlu yürüdüğünde, insan kendisi ve çevresiyle barış/selam içerisinde…

Okumaya devam edin Hürriyet Hararetli Bir Kavramdır, Terletir

Aliya Orada Bizi Bekliyor

İslam’ı hayatın kendisi olarak algılayan, Kur’ân’ın hayatın içerisinde anlaşılabileceğine dair kanaati, aslında aksiyoner yapısının dine yaklaşımındaki iz düşümüdür: “Ancak Kur’an literatür değil, hayatın kendisidir ve onu bir düşünce sisteminden ziyade bir yaşam biçimi olarak görmeye başladığımız vakit, onu okumaktaki zorluk ortadan kalkar. Kur’an’ın tek sadık yorumu hayatın kendisi olabilir, bildiğimiz gibi bu, Hz. Muhammed’in hayatıdır.” (Aliya İzzetbegoviç, Doğu Batı Arasında İslam, Ketebe Yayınları, s.19) Kemal MANSUR Aliya’nın fotoğrafına baktığımda gurub vakti ile tan vaktinin kızıllıklarını yüzünde mezcetmiş bir savaşçının sükunetini görüyorum. Hiçbir duygunun tek başına açıklayamayacağı mürekkeb bir sima. Yaşadığı coğrafya ve zaman bileşenlerinin olanca zıtlıklarıyla ördüğü bir direnç haritası. Bir Balkan resmi, arka planda…

Okumaya devam edin Aliya Orada Bizi Bekliyor

Gazze’nin Afakını Sarmışsa Çelik Zırhlı Duvar…

Ekranların ancak buğulu verebildiği tahammülü imkânsız görüntüler eşliğinde küçücük bir karada yaşatılan soykırıma, deyim yerindeyse canlı yayında şahit oluyoruz. Onlarca yıldır sürmekte olan işgale karşı topraklarında direnen bir halk ile dünyanın en gelişmiş ülke yönetimlerinin her türlü desteğini arkasına alan nükleer silah sahibi haydut bir devletin orantısız savaşında vahşet çıtası, her geçen gün yeni bir seviyeye çıkıyor. Kemal Mansur Çizgi: Z. Hilal ÖZDER 27 Eylül’de, yani Hamas’ın 7 Ekim’deki Kudüs Tufanı operasyonundan kısa bir süre önce, NATO Askeri Komite Başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer, beraberindeki heyetle birlikte İsrail’i ziyaret etmiş, Gazze sınırındaki güvenlik duvarını gezmişti. İsrailli yetkililer güvenlik duvarını ve kullandıkları yapay zekâ teknolojisini, büyük…

Okumaya devam edin Gazze’nin Afakını Sarmışsa Çelik Zırhlı Duvar…

Nerelisin?

Mücadele “yerlilik” ile mümkündür. Yerimizi, yöremizi, töremizi tebarüz ettirmekle mücadelenin ilk adımını atabiliriz. Kültür kümemizi oluşturan her elemana sahip çıkarak sabit kadem bir direniş kararlılığını kuşanmalıyız. Türedi kavram ve tarzları içinde eritecek, öğütecek, ayakları ‘yere’ basan bir çerçeveye sahip olmalıyız. Kemal MANSUR Büyüklerimiz ilk görüşmelerde birbirlerine bu soruyu mutlaka sorarlardı. “İsminizi bağışlar mısınız?” diye başlayan, “nerelisiniz?” suali ile devam eden bir tanışma faslı. Ait olunan yerler üzerine hatıralar, değerlendirmeler, sorular, muhabbeti koyulaştıran unsurlar olurdu hep. “O yer” ile ilgili bir hatıra, bir duyum mutlaka olurdu. Bir türlü anlam/ değer veremezdim bu soruya. Öyle ya, muhatap olduğun kişi tüm endamıyla önünde, onu etnisitesi ya da inancı…

Okumaya devam edin Nerelisin?

Öz Tutsaklığımızın Silüetidir Kudüs

Hiçbir gücün işgal edemeyeceği bir diriliş ruhudur, Kudüs. Tutsak edildiği düşünüldüğünde bile arzın her zerresine dem be dem özgürlük muştusu yayan tatlı bir esintidir. Kemal Mansur Kudüs şehirlerden bir şehir değil anlamların, değerlerin, kavgaların mezc olduğu kutlu bir anıttır. Mesrur hatıralar yanı başında trajik anıları besler Kudüs’ün sokaklarında. Vuslat, kalbi avucunda bir hüzündür bu sebepten burada. Ayrılışlar yedeğinde umuttan bir parça taşır hep. İnsan tarihinin/ talihinin bir özetidir, kadim şehir... Vahyi hafızanın tuttuğu bir güncedir Kudüs. Peygamberlerin peş peşe terennüm ettiği kutlu nakarattır. Davut, Süleyman, Zekeriyya, İsa (Selam olsun cümlesine) kutlu nefeslerini ölümsüz bir sevda ile bu mübarek şehrin silüetine gergef işler gibi işlediler. O…

Okumaya devam edin Öz Tutsaklığımızın Silüetidir Kudüs

Şehir

Şehir ikinci doğumun rahmidir. Kombine ettiği değer ve özellikler kolektif bir sosyal kimliğe, kişiliğe hayat verir. Bu kimlik damak tadından müzik zevkine, lehçesine, komşuluk ilişkilerine kadar geniş bir yelpazede görünürlük kazanır. O sebeple her birimiz aynı zamanda bir şehrin çocuklarıyız da. Bu aidiyet en kavi aidiyetlerden biridir. Kemal Mansur İnsan yaşadığı şehir ile sadece duyusal değil aynı zamanda duygusal ilişki de kurar. Şehirleri bayındır kılan ve ona ruh üfleyen bu ilişki biçimidir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Kutlu Elçi, sevgili yurdunu terk etmek zorunda kaldığında geri döner ve şu içli sözlerle veda eder Mekke’ye: “Allah'ın yarattığı şeyler içinde en çok sevdiğim yer, sensin. Eğer buranın halkı…

Okumaya devam edin Şehir

Özdenören Sanayi Mahallesine Ne Bıraktı?

Gül yetiştiren adam, yine oradaydı, gül yetiştirmeye devam ediyordu. Gülün tedai ettirdiği tüm anlamlar sinivermişti her bir cümleye. Sevginin öz güvenini, öfkenin ölçülülüğünü, seferin kararlılığını hissettiriyordu biteviye. Kemal MANSUR Sanayi mahallesinin el yordamıyla ne bulsa okuyan, ne okuyacağına dair bir planı olmayan ‘rehbersiz’ gençleri olarak seksenli yılların ortalarında, her hafta en az bir kere Beyazıt’taki Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı’na uğrardık. Biriktirebildiğimiz harçlıklarımızla gözümüze kestirdiğimiz, kimi zaman da kitapçı abilerin tavsiye ettiği kitapları alırdık. Rasim Özdenören ismi ile bu ‘rıhle’lerden birinde tanıştım. Sanırım kitapçının yönlendirmesiyle elime aldığım kitabın ismini gördüğümde çarpılmıştım adeta... Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler... Tam da aradığım şeydi bu. Canhıraş okuduğum onlarca kitaba bu…

Okumaya devam edin Özdenören Sanayi Mahallesine Ne Bıraktı?

Düş Kurmadan Düşünmek Mümkün Mü?

İnsanoğlunun tarihi, bir hayaller/düşler tarihidir dersek bir miktar abartmış olabiliriz ama gerçeğin de çok uzağına düşmeyiz! Kemal Mansur Toprak ve üfürülmüş ruhun bileşkesi olan insan, geniş bir değerler spektrumunda seyr-ü sefer etmektedir. Ahsen-i takvim ile esfel-i safilin arasındaki uzun menzilli bu sarkaç insanın ıstırabı olduğu kadar imkânıdır da. Yüce kitabın insan tavsifine baktığımızda bu varoluşsal gerçeği apaçık görüyoruz. “Yer”e ait olan ama yerle yetinmeyen bir varlık insan. Dünyada konumlandırılışının süreli sınırlı bir dilim olduğunun ayrımında olması onu her anlamda telaşlandırmaktadır (acul). Çünkü aslında ebedi bir yurdun geciktirilmiş namzedidir. Ruhunu kuran dinamikler bu verili âlemin değil, ebediyetin dinamikleridir. Onun metafizik ilgisi hatta takıntısının temelinde bu yatar.…

Okumaya devam edin Düş Kurmadan Düşünmek Mümkün Mü?

Hayatın Savurduğu Tarafta Mısın, Hayatı Savurduğun Tarafta Mı?

Taraf olmak niyet etmektir. Sadrına bir sevda, aklına bir dava düşürmektir. Kemal MANSUR “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe 119) Taraf belirlemek, tarif etmekle başlayan bir süreçtir. Tarifsiz yola çıkanların bulacakları değil, düşecekleri bir taraf olur ancak. Neyi nasıl tarif ettiğiniz ise değerler dünyanızla derinden ilintili bir durumdur. Değer verdiğiniz ve değerlendirdiğiniz şeyleriniz yoksa taraf belirleyecek bir bilince de çabaya da sahip değilsiniz demektir. Taraf olmak sizin için boşuna çabadır. Siz rahatınıza bakın, kim hangi taraftan olursa olsun! Taraf olmak öncelikle konum belirleme kriterlerini koymaktır. Nerede, niçin konuşlanacağınızla alakalı bir tespitte bulunmalısınız. Durduğunuz sosyal, siyasal, psikolojik koordinatların tarif ettiğiniz…

Okumaya devam edin Hayatın Savurduğu Tarafta Mısın, Hayatı Savurduğun Tarafta Mı?

Dil

Rabbimiz kitabını arı duru bir dille (Mübîn) indirdiğini beyan ediyor (Şuara, 195). Bu olgu üzerinde uzunca tezekkür/tefekkür etmeliyiz. Apaçık bir dille gönderilmiş kitabı hakkıyla anlayabilmek için apaçık bir dile sahip olmalı. Apaçık bir dile sahip olabilmek için ise hassasiyet ve gayret gereklidir. Pejmürde bir dille yüce anlamları taşımamız imkân dâhilinde değildir. Kemal MANSUR Halifelik gibi ayrıcalıklı bir paye ile yeryüzüne konumlandırılan insan, dil kullanabilme yeteneği ile diğer canlılardan çok daha zengin ifade yelpazesini haizdir. Dil, insani aidiyetlerin en köklü ve kavilerinden biridir. Annenin kucağında bir coğrafyaya gözünü açan sabi, aynı zamanda bir dilin içine de doğmuştur. Dil ile büyür, dili büyütür. Hayatının tüm yoğruluşlarını dil…

Okumaya devam edin Dil