Herkes Gibi Çocuklarıma Ağlayamadım

Şimdilerde bir enkaza dönüşen Gazze İslam Üniversitesi’nde iletişim okudu. Mazlum halkına artık bir gazeteci olarak hizmet verecekti. İlk çalıştığı kurum El Quds gazetesi olmuştu. 2004 yılından itibaren El-Cezire için çalışmaya başladı. Vizyonu, çalışkanlığı ve cesaretiyle bölgedeki gazeteciler için bir sembol haline dönüşmüştü. Birçok tehlikeli bölgede tereddüt etmeden gelişmeleri aktaran Vail, ölümün kıyısından dönmesine rağmen geri adım atmadı. Çünkü bir halkın direniş mücadelesini anlatma sorumluluğunun omuzlarında olduğunun bilincindeydi. Kemal MANSUR Mikrofonuyla Direniyordu İsrail’in katlettiği eşi, oğlu, kızı ve torununu toprağa verdikten birkaç saat sonra, Gazze’deki soykırımı dünyaya anlatmak için görevinin başına dönmüştü. El-Cezire yetkililerinin Doha’dan yaptıkları tüm telkinlere rağmen, kamera karşısına geçerek siyonist vahşeti anlatmaya devam…

Okumaya devam edin Herkes Gibi Çocuklarıma Ağlayamadım

Tesettürü Gardırobun Dışında Aramak

Tanım ve uygulamada ‘örtmek’ anlamı ön plana çıksa da tesettür, paradoksal olarak esas itibarıyla bir setrederek görünür kılma eylemidir. Bu anlamıyla tesettür, salt bir giyim tercihi değil hayatı kavrayış manifestosudur. Bu kavrayışın temel referansı tabii ki tevhid bilincidir. Kemal MANSUR İnsanlığın, vahşi bir cahili dijital savruluş tuzağına sürüklendiği tesettürü konuşmak; salt bir giyim-kuşam meselesini konuşmak değil, yok edilmeye çalışılan benliğin/fıtratın savunusunu da üstlenmek anlamına gelmektedir. İnsanlığın ontolojik kodlarından biri olan örtünme, Âdem (a.s.)’den bu yana değişik biçimi, anlamı ve amacı farklılık gösterse de geleneksel hayatın ana unsurlarından biri olmuştur. Giyim-kuşam pratiklerinin, ferdi boyutunun ötesinde, içtimai karakteri ağır basan bir özelliğe sahip olduğunu gözlemliyoruz. Geleneksel hayat…

Okumaya devam edin Tesettürü Gardırobun Dışında Aramak

Dijital Köyde Ümmet Olmanın İmkânlarını Aramak

Yönetim kademesinin, ensar-muhacir denklemine oturtarak topluma sunduğu yoğun göç gerçeği hem gelenler hem de karşılayanlar açısından yeni sınama/sınanmaların arenasına dönüşmüştü. Şüpheci, tedirgin ve dışlayıcı seslere rağmen İslami oluşumların başını çektiği ana gövde, kuşatıcı bir pratik ortaya koymuş, yerel ve genel yardım kampanyalarıyla halkı adeta seferber etmişti. Kemal Mansur Türkiye’nin Suriyeli mülteciler ile yaşamakta olduğu tecrübe, birçok anlamda öğretici ve yol gösterici özellikler içermektedir. Bu yazıda, Suriye’de Esed zulmünden kaçarak ülkemize sığınan insanlarla yaşadığımız tecrübeyi merkeze alarak, gücümüz ölçüsünce ümmet kavramına dair bir anlama ameliyesine girişeceğiz. İslami yapılanmaların merkeze koyduğu temel referans kavramlarından biri olan ümmetçiliğin, hâlihazır dünya düzeninde, insan ve yaygın kültürel ortamda realizasyonuna dair…

Okumaya devam edin Dijital Köyde Ümmet Olmanın İmkânlarını Aramak

Aksa Tufanı Hangi Duvarları Yıktı

Birinci sene-i devriyesini idrak ettiğimiz Aksa Tufanı Harekâtı, bir askeri operasyon olmanın çok ötesinde “akıl-iman” ortak üretimi stratejik, siyasal, tarihsel bir gerçekliktir. Filistin direnişi bu operasyonla etrafına örülen ve boğulması/unutturulması sonucunu doğuracak birçok duvarı yıkmayı başarmıştır. Bu duvarların her birinin aslında küresel ölçekte de var olduğunu fark ettik. Bu anlamıyla Aksa Tufanı insanlık adına girişilmiş ve etkileri önümüzdeki dönemde daha da billurlaşacak bir operasyondur. Kemal Mansur Dibace Niyetine I İmkân yeryüzünden sürülmüşse, onu yeraltında yeniden yeşertir iman... Azgın muktedirlerin, şeytansı tasarımlarını derinlerde hüsranla biten bir hikâyeye döndürür inanmış yürekler. Modern menkıbeler yaşanır delik deşik edilmiş toprakta. Şehitler uzak diyarlarda yeniden diriltirler kavgayı. Zorlukların en kesif…

Okumaya devam edin Aksa Tufanı Hangi Duvarları Yıktı

Hürriyet Hararetli Bir Kavramdır, Terletir

Hayat, bir nevi arama ve anlama çabasıdır. Rahmin rahim atmosferinden sınanma sahasının kaotik vadilerine inişinin şaşkınlığını hayat boyu atamaz üzerinden insanoğlu. Kayıtlarından kurtulup serazat hareket etmenin imkânlarını arar durur. ‘Yakin’e ulaşıncaya kadar sürer çabası. Kemal MANSUR İnsanın/hayatın ne olduğu üzerine düşünülmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi doğru konuşamayız. Özgürlük gibi artık çığırından çıkmış bir mesele söz konusu olduğunda temel taşlarını daha özenli döşeme zarureti doğuyor. İnsan, sınırlı imkânlarla donatılan, sonluluğa mahkûm bir varlık. Lakin aynı zamanda irade sahibi. İmkân-irade dengesi çok önemlidir. Sınırlı imkân, kontrolsüz irade ile buluştuğunda ortaya meleklerin itirazında şahit olduğumuz “korkular” çıkıyor. İrade, mutlak iradeyle uyumlu yürüdüğünde, insan kendisi ve çevresiyle barış/selam içerisinde…

Okumaya devam edin Hürriyet Hararetli Bir Kavramdır, Terletir

Aliya Orada Bizi Bekliyor

İslam’ı hayatın kendisi olarak algılayan, Kur’ân’ın hayatın içerisinde anlaşılabileceğine dair kanaati, aslında aksiyoner yapısının dine yaklaşımındaki iz düşümüdür: “Ancak Kur’an literatür değil, hayatın kendisidir ve onu bir düşünce sisteminden ziyade bir yaşam biçimi olarak görmeye başladığımız vakit, onu okumaktaki zorluk ortadan kalkar. Kur’an’ın tek sadık yorumu hayatın kendisi olabilir, bildiğimiz gibi bu, Hz. Muhammed’in hayatıdır.” (Aliya İzzetbegoviç, Doğu Batı Arasında İslam, Ketebe Yayınları, s.19) Kemal MANSUR Aliya’nın fotoğrafına baktığımda gurub vakti ile tan vaktinin kızıllıklarını yüzünde mezcetmiş bir savaşçının sükunetini görüyorum. Hiçbir duygunun tek başına açıklayamayacağı mürekkeb bir sima. Yaşadığı coğrafya ve zaman bileşenlerinin olanca zıtlıklarıyla ördüğü bir direnç haritası. Bir Balkan resmi, arka planda…

Okumaya devam edin Aliya Orada Bizi Bekliyor

Gazze’nin Afakını Sarmışsa Çelik Zırhlı Duvar…

Ekranların ancak buğulu verebildiği tahammülü imkânsız görüntüler eşliğinde küçücük bir karada yaşatılan soykırıma, deyim yerindeyse canlı yayında şahit oluyoruz. Onlarca yıldır sürmekte olan işgale karşı topraklarında direnen bir halk ile dünyanın en gelişmiş ülke yönetimlerinin her türlü desteğini arkasına alan nükleer silah sahibi haydut bir devletin orantısız savaşında vahşet çıtası, her geçen gün yeni bir seviyeye çıkıyor. Kemal Mansur Çizgi: Z. Hilal ÖZDER 27 Eylül’de, yani Hamas’ın 7 Ekim’deki Kudüs Tufanı operasyonundan kısa bir süre önce, NATO Askeri Komite Başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer, beraberindeki heyetle birlikte İsrail’i ziyaret etmiş, Gazze sınırındaki güvenlik duvarını gezmişti. İsrailli yetkililer güvenlik duvarını ve kullandıkları yapay zekâ teknolojisini, büyük…

Okumaya devam edin Gazze’nin Afakını Sarmışsa Çelik Zırhlı Duvar…

Nerelisin?

Mücadele “yerlilik” ile mümkündür. Yerimizi, yöremizi, töremizi tebarüz ettirmekle mücadelenin ilk adımını atabiliriz. Kültür kümemizi oluşturan her elemana sahip çıkarak sabit kadem bir direniş kararlılığını kuşanmalıyız. Türedi kavram ve tarzları içinde eritecek, öğütecek, ayakları ‘yere’ basan bir çerçeveye sahip olmalıyız. Kemal MANSUR Büyüklerimiz ilk görüşmelerde birbirlerine bu soruyu mutlaka sorarlardı. “İsminizi bağışlar mısınız?” diye başlayan, “nerelisiniz?” suali ile devam eden bir tanışma faslı. Ait olunan yerler üzerine hatıralar, değerlendirmeler, sorular, muhabbeti koyulaştıran unsurlar olurdu hep. “O yer” ile ilgili bir hatıra, bir duyum mutlaka olurdu. Bir türlü anlam/ değer veremezdim bu soruya. Öyle ya, muhatap olduğun kişi tüm endamıyla önünde, onu etnisitesi ya da inancı…

Okumaya devam edin Nerelisin?

Öz Tutsaklığımızın Silüetidir Kudüs

Hiçbir gücün işgal edemeyeceği bir diriliş ruhudur, Kudüs. Tutsak edildiği düşünüldüğünde bile arzın her zerresine dem be dem özgürlük muştusu yayan tatlı bir esintidir. Kemal Mansur Kudüs şehirlerden bir şehir değil anlamların, değerlerin, kavgaların mezc olduğu kutlu bir anıttır. Mesrur hatıralar yanı başında trajik anıları besler Kudüs’ün sokaklarında. Vuslat, kalbi avucunda bir hüzündür bu sebepten burada. Ayrılışlar yedeğinde umuttan bir parça taşır hep. İnsan tarihinin/ talihinin bir özetidir, kadim şehir... Vahyi hafızanın tuttuğu bir güncedir Kudüs. Peygamberlerin peş peşe terennüm ettiği kutlu nakarattır. Davut, Süleyman, Zekeriyya, İsa (Selam olsun cümlesine) kutlu nefeslerini ölümsüz bir sevda ile bu mübarek şehrin silüetine gergef işler gibi işlediler. O…

Okumaya devam edin Öz Tutsaklığımızın Silüetidir Kudüs

Şehir

Şehir ikinci doğumun rahmidir. Kombine ettiği değer ve özellikler kolektif bir sosyal kimliğe, kişiliğe hayat verir. Bu kimlik damak tadından müzik zevkine, lehçesine, komşuluk ilişkilerine kadar geniş bir yelpazede görünürlük kazanır. O sebeple her birimiz aynı zamanda bir şehrin çocuklarıyız da. Bu aidiyet en kavi aidiyetlerden biridir. Kemal Mansur İnsan yaşadığı şehir ile sadece duyusal değil aynı zamanda duygusal ilişki de kurar. Şehirleri bayındır kılan ve ona ruh üfleyen bu ilişki biçimidir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Kutlu Elçi, sevgili yurdunu terk etmek zorunda kaldığında geri döner ve şu içli sözlerle veda eder Mekke’ye: “Allah'ın yarattığı şeyler içinde en çok sevdiğim yer, sensin. Eğer buranın halkı…

Okumaya devam edin Şehir