Bir Aslan ile Tilki Hikâyesi: Katıraslan

Bu konuda bir dostum, kitap, Mavera’da bölüm bölüm yayımlanırken, Erdem Bayazıt’ın, önüne gelen metni gözden geçirdikten sonra, bunun çocuklar tarafından değil, ancak ergenler tarafından anlaşılabileceği söylemesi üzerine, Cahit Zarifoğlu’nun, “Evet, anlamak için biraz gayret etsinler” dediğini hatırlıyor. Mehmet KAHRAMAN Dr. İlk yayımlandığında okuduğum ve üzerinde düşünülmesi gereken birçok açılım taşıdığını  hatırladığım Cahit Zarifoğlu’nun Katıraslan kitabını bugünlerde bir kez daha okudum. O günkü kanaatim, bugün de değişmedi. Rahmetli Cahit Zarifoğlu, bu kitabında, etrafımızda dönen bazı dolapların farkına varmamıza kapı aralayacak görüntülere yer veriyor. Demek istediğim şu: Kitap çocuk kitabı olarak yayımlanıyor; ancak aslına bakılırsa, büyükler için daha önemli tespit ve göndermeler taşıyor. Bu konuda bir dostum,…

Okumaya devam edin Bir Aslan ile Tilki Hikâyesi: Katıraslan

Haleb-i Şehbâ

Zamanla Halep ile aramıza Avrupalı kara kediler girmiş. Haleplilere, “Osmanlı sizi sömürgesi yaptı; siz yüzyıllarca onların işgali altında yaşadınız” demişler. Ders kitaplarını yazanlar, bu konuyu enine boyuna işlemişler. Osmanlı’nın Halep’teki varlığını “ihtilâl-i Osmanî” şeklinde formüle etmişler. Bununla, Osmanlı ülkenize darbe yapıp işgal ettiğini anlatmak istemişler. Mehmet KAHRAMAN Dr. Halep’i Halepken gördün mü, diyorsun? Evet, gittim ve gördüm ve hatta biraz da yaşadım. Orada yaşadığım günlerde şöyle düşünüyordum: Halep adeta bizim bir şehrimiz. Hatay’dan Türkiye’deki bir şehre otobüse atlayıp gider gibi Halep’e gidiyorsunuz. Hatta şehir içinde bir taksiye binip bir adrese gider gibi Halep’e gidiyorsunuz. Otobüs düşünüyorsanız garajdan, taksi düşünüyorsanız Hatay’ın merkezindeki taksi durağından. Bir gidiş…

Okumaya devam edin Haleb-i Şehbâ

Meydan Yerine Çıkan Adam: Necip Fazıl

Anadolu’daki Müslümanlar da geçen yüzyılın başlarından itibaren zor zamanlardan geçmektedirler. Necip Fazıl’ın ifadesiyle, Allah demenin bile yasak olduğu zamanlar yaşanmaktadır. Mehmet Kahraman Dr. Efendimiz aleyhisselam, zor zamanlar geçirmekte olduğu bir vakitte Rabbine şöyle dua eder: “Ya Rabbi, bu dini iki Ömer’den biri ile şereflendir!” Bunlardan biri Ebu Cehil’dir. Nasipsizliğe bakın ki ömrü boyunca bu dine düşmanlık etmiştir. Diğeri de Hazret-i Ömer’dir. Efendimizi öldürmeye giderken Efendimizin duasına icabet eden Rabbimizin inayetiyle Müslüman olur. Efendimiz ve arkadaşları o zamana kadar henüz meydan yerine çıkmamışlardı. Dâru’l-Erkam denilen bir yerde toplanıyorlar, ibadetlerini de orada yapıyorlardı. Hazret-i Ömer kendisiyle birlikte kırk kişi olduklarını öğrenince “Haydi Kâbe’ye gidiyoruz!” der. Kâbe, Mekke’nin…

Okumaya devam edin Meydan Yerine Çıkan Adam: Necip Fazıl

Acemi Yolcu: Rasim Özdenören

Özdenören, kesintisiz sürdürülebilecek bir yolculukla, ancak hayatı ifade etmiş olabilir. Acemi yolcu da zaten kesin olarak bir otobüsle bir yerden yola çıkıp bir menzile ulaşma çabası göstermez. Dr. Mehmet KAHRAMAN Yazı hayatına hikâyeleriyle başlar Rasim Özdenören. Hikâyeleri, ilk başlarda daha çok Anadolu’nun kasabalarında yaşamakta olan insanları anlatır. Bu insanlar, ‘köylü’ sayılmayacak derecede bilgilidir hatta biraz da ariftir. Henüz büyük şehirlerin bulvarlarında kaybolmamış, yani Anadolulu kimliğini yitirmemiş insanlardır. Anadolu’nun ruhuna sahiptirler. İlişkileri son derece içten ve dostça, çalışmaları özverili, duyguları safiyanedir. Daha özgün bir ifadeyle has Anadolu insanlarıdır. Aynı dönemlerde kaleme aldığı Gül Yetiştiren Adam romanı da kimliğini yitirmemek için direnen, bu uğurda evinin bahçe duvarları…

Okumaya devam edin Acemi Yolcu: Rasim Özdenören

Vesîletü’n-Necât Vesilesiyle Bizim Hakikatimiz

Süleyman Çelebi, Hazret-i Muhammed’in doğumunda annesinin gördüğü, günümüzün ifadesiyle, birçok olağanüstü olaylara yer verir. Mehmet KAHRAMAN Dr. ‘Hakikat’, başka bir ifadeyle de ‘gerçek’ kavramının Eflatun’da ilginç bir yorumu vardır. O, ideler âlemi dediği bir gerçeklikten bahseder. Etrafımızda gördüğümüz her şeyin asıllarının ideler âleminde olduğunu söyler. Bu dünyada var olanların ideler âleminin bir yansıması, bir gölgesi veya bir hayali olduğunu öne sürer. Bu dünyanın böyle yorumlanışına bazı tasavvuf erbabında da rastlarız: Evren, yaratıcının kendi sıfatlarını seyretmek için yarattığı bir aynadır. Yani ‘hakikat’, Allah’ın bizzat kendisidir. Evren ise O’nun bir yansımasıdır. Aynadaki görüntüler gibi… Batı dünyası, pozitivist anlayışın yerleşmesine paralel olarak bu ‘hakikat’ kavramını tersine çevirmeye başlar.…

Okumaya devam edin Vesîletü’n-Necât Vesilesiyle Bizim Hakikatimiz

Sezai Karakoç’u Tanımak

Taha’nın Kitabı’nı böyle bir görev bilinciyle ve dikkatle baştan sona kadar okumaya karar verdim. Sanıyorum ilk okuyuşta bazı noktaları anlar gibi oldum. Sonra tekrar baştan okumaya başlayınca anladığımı düşündüğüm mısra veya bölümlerin altlarını çizmeye başladım. Dr. Mehmet Kahraman Sezai Karakoç ismiyle ilk karşılaşmam, lisede öğrenciyken bir hocam sayesinde olmuştu. Derse altı geniş, kahverengi, büyük bir çanta ile gelirdi. Ders başında genellikle ne yapalım gibi bir soruya muhatap olurduk. Dersi hafif işler, geri kalan zamanda bazen sorularımızı cevaplar bazen de bir kitaptan seçtiği bir yazıyı okuturdu. Birçok defa o geniş karınlı çantadan Sezai Karakoç’un Yazılar isimli siyah ciltli bir kitabını çıkardığını, ön sırada oturduğum için önüme…

Okumaya devam edin Sezai Karakoç’u Tanımak

Yedi Güzel Adamdan Biri Olabilmek

“Yedi Güzel Adam”, daha çok, Mavera dergisinin kuruluşunda yer alan kişiler olarak yorumlana gelmiştir. Hâlbuki ilk beş şiir, Edebiyat dergisinde yayımlanmış, kitap olarak da Mavera dergisinin ilk yayın yılından yaklaşık dört yıl önce, 1973 yılında Edebiyat Dergisi Yayınları arasında çıkmıştır. Bu bakımdan sözkonusu kitapta uzun soluklu şiire de ad olan ‘yedi güzel adam’ ifadesini daha farklı anlamak veya yorumlamak gerekebilir.

Okumaya devam edin Yedi Güzel Adamdan Biri Olabilmek