Bir Cahit’in Bir Cahit’i Anlatmasıdır

Koytak’ın Yedi İklim’in Cahit Zarifoğlu Özel Sayısı’nda yayınlanan şiirleri de kitaba girdiğinde, hem şekil hem de kelime bazında kimi değişikliklere uğramıştır. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’nun vefatından sonra, kendisiyle ilgili ilk özel sayıyı, kurucusu olduğu ve yıllarını verdiği Mavera dergisi yayınlamıştı (sayı: 129, Eylül 1987). 120 sayfa civarındaki özel sayıda, Mehmed Atillâ Maraş’ın “Ol Zarif Şuara’dan” başlıklı şiiri (syf. 16), bende derin bir iz bırakmıştı. Gazel tarzındaki bu şiir, “geldi gitti” redifliydi ve altı beyitten oluşmaktaydı. O zamanlar (1987), şiir bana çok çarpıcı gelmişti. Bunun sebebi, sanırım şairin şiirde Zarifoğlu’nun kitaplarının isimlerine yer vermesiydi. “geldi gitti” redifi, dolaysız bir…

Okumaya devam edin Bir Cahit’in Bir Cahit’i Anlatmasıdır

Ebu Ubeyde’nin Konuşmaları

Konuşma metinleri, iyi hazırlanmış metinlerdir. Hatta edebi yönünün baskın olduğunu dahi söyleyebiliriz. Cihad muhtevalı olması hasebiyle heyecan, enerji, motive edici yönü oldukça belirgindir. Gazzelilerden ve Filistinlilerden söz edilirken gayet saygın, siyonistlerden, işgalcilerden, destekçilerinden bahsedilirken gayet sert kelimeler sert tonlamalarla ifade edilmektedir. Bilindiği gibi sünnete uygun bir konuşma besmele, hamdele ve salvele ile başlar. Bunlarda Allah ve peygamberinden bahsedilirken cihadla, şehadetle alakalı kelime ve sıfatların tercih edildiği oldukça belirgindir. İlk konuşmalarda Ebû Ubeyde’nin sağ elini, hassaten işaret parmağını çeşitli şekillerde kullanması, konuşmasına ayrı bir anlam ve etki katmaktadır. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Çeşitli olaylar vesilesiyle, ilgili kurum, kuruluş ve kişilerin kamuoyunu bilgilendirmesi…

Okumaya devam edin Ebu Ubeyde’nin Konuşmaları

İsmail Heniyye’den Mektup Var

Dinimiz İslam, tek başına yaşanacak bir din değildir. İslam bir düzendir, bir sistemdir. Dolayısıyla müntesiplerinin bir araya gelip beraber hareket etmeleri gerekmektedir. Bu hususta Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet, Peygamber Efendimizin çeşitli sözleri vardır. İşte bu gerçekten ve zorunluluktan yola çıkan şehid Hasan el-Bennâ kötülüğe, adaletsizliğe, sömürgeciliğe, işgale karşı müslümanları bir araya getirmiş, böylelikle müslümanlar yeni bir ruh kazanmışlar, neticede kendilerine bir güven gelmiştir. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ, İslami İlimler Fak. Kardeşlerim! Sizi, Rabbimizin adıyla selamlarım. Her türlü hamd ve senâ, övgü O’na mahsustur. Bütün varlık âlemine rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’e salat ve selam ederim. Allah hepimizi onun yolunda dâim eylesin. Dostlarım! Bizler,…

Okumaya devam edin İsmail Heniyye’den Mektup Var

Yavuz Sultan Selim Han’dan Mektup Var

Benim için unutulmaz ve muhteşem bir gündü Kudüs’e girdiğim gün. Peygamber Efendimizin isra ve miracı yaşadığı bu kutsal şehir, Hazreti Ömer’in, Salahaddin Eyyûbî’nin emanetiydi. İşte ben o şehirdeydim şimdi. Davud, Süleyman, Musa, Harun, Zekeriya, Yahya ve İsa peygamberlerimizin maneviyatının kuşattığı Kudüs, bundan sonra Kuds-ü Şerif olarak anılacaktı. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Evlatlarım! Civanmertlerim! Ben Selim, Osmanlı padişahları içinde adı ilk Selim olan; Birinci Selim. Siz beni daha Yavuz Sultan Selim olarak bilirsiniz. Osmanlı’nın dokuzuncu padişahıyım. Çok kolay olmadı Devlet-i Aliyye’nin idaresini ele almak. Uzun mücadelelerin ardından babam İkinci Bayezid’den saltanatı devraldım. Kardeşlerim Ahmet ve Korkut’u, devletin selameti için öldürtmek zorunda kaldım.…

Okumaya devam edin Yavuz Sultan Selim Han’dan Mektup Var

İzzeddin Kassâm’dan Mektup Var

Memleketime geldiğimde fakir bir halk buldum. Fakirliğin yanı sıra cehalet de çok yaygındı. Batılılar adım adım topraklarımızı işgal ediyor, zihinlerimizi esir alıyordu. İşin kötüsü, millet bunun farkında değildi. Ekonomik şartları iyileştirmek, milletin eğitim seviyesini yükseltmek ve halkın birçoğunun göremediği işgal ve esarete karşı insanları harekete geçirmek, bir direniş başlatmak gerekiyordu. Babam beni âlim olayım diye göndermişti Mısır’a ancak ben bir mücadele adamı, bir dava adamı olmuştum. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Kardeşlerim! Ben, İzzeddin Kassâm. Bir Osmanlı neferiyim. 1882 yılında dünyaya geldiğimde Devlet-i Aliyye’yi, sonraları adı Filistin’le, Kudüs’le özdeşleşecek olan Sultan II. Abdülhamîd Han Hazretleri idare ediyordu. O sultan ki, yıkılmaya yüz…

Okumaya devam edin İzzeddin Kassâm’dan Mektup Var

Salahaddin Eyyûbî’den Mektup Var

Dostlarım! Bundan sonra Kudüs ve Mescid-i Aksâ, sizlere emanettir. Rabbimin hıfz u inayeti, güç ve kuvveti, nusreti ve bereketi daim sizinle olsun. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Evlatlarım, kardeşlerim, dostlarım, davadaşlarım! Sizleri Rabbimizin selamıyla selamlarım, israsıyla ve miracıyla Kudüs’ümüzü şereflendiren Allah’ın Elçisi Muhammed Mustafa’ya en derin saygılarımı sunarım, onun ashabını, mücahidlerini hürmet ve rahmetle anarım. Ben bir Selçuklu evladıyım. Tikrit’te doğduğumda yıl, 1138 idi. Babam o günlerde Selçukluların Tikrit valisiydi, Musul Atabegi İmadüddin Zengi’nin dostuydu. Bu dostluk, doğduğum yılda ailemin Tikrit’ten Musul’a gitmesine vesile oldu. Artık Zengi’nin hizmetindeydi. Ben bir yaşındayken Zengi Ba’lebek’i zaptedince babamı bu şehrin valisi yaptı. Amcam Esedüddin Şîrkûh…

Okumaya devam edin Salahaddin Eyyûbî’den Mektup Var

Türkçede Aliya Şiirleri

Şair dünyanın değersizliğini, onun bir istatistik oluşuna işaret ederek ifade eder. Dünyada artık her şey rakamlara indirgenmiştir. Rakamların büyüklüğü, yegâne değer ölçüsü olmuştur. İyiyi, güzeli, adaleti anlatması gereken şiirler, siparişle yazılır olmuştur. Egemenler her şeye olduğu gibi şiire de, kendi güçlerine güç kattığı oranda alan açmaktadırlar. Aynayı ayna yapan sır, dökülmüştür. Mustafa ESER Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Çizgi: Hilal Özder Olayların, şahsiyetlerin, kurumların nisyana terk edilmemesinin yollarından biri, onları yazmak, onları sanatsal ve kültürel enstrümanlarla kayda geçirmek, böylece tarihe not düşmektir. Bunlar arasında şiirin yeri ayrıdır, ayrıcalıklıdır. Peygamber Efendimizin Medine’yi nurlandırmasından (Talaa’l-bedru aleynâ) müslümanların Endülüs’te katledilmesine (Endülüs’e Ağıt) kadar birçok tarihi olay, şiirle…

Okumaya devam edin Türkçede Aliya Şiirleri

Bir Soykırımcı Olarak Firavun

Burada o, altı sıfatla anılmıştır: Kendisini büyük görmek, halkı arasında bölücülük yapmak, insanları ezmek, erkek çocukların boğazlarını keserek öldürmek, kız çocuklarını sağ bırakmak ve bozgunculardan olmak. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Dünya tarihi acı ve tatlı, hazin ve sevinçli olaylarla doludur. Acıya, hüzne yol açanlar zalimlerdir. Bunlar insanlığın huzurunu bozarlar, kan akıtırlar, insanları yerlerinden yurtlarından ederler. Anaların gözyaşlarını akıtırlar, çocukları öksüz ve yetim bırakırlar. Varlıkları, serapa kötülüktür. Kitabımız Kur’an-ı Kerim biz insanlardan iyi ve güzel davranışlarda bulunmayı, kötü ve çirkin olanlardan ise uzak durmayı ister. Bunun için bizlere örnekler aktarır. Peygamberler iyinin, güzelin ve doğrunun örnekleri ve temsilcileridirler. Peygamberlere karşı çıkan, onları…

Okumaya devam edin Bir Soykırımcı Olarak Firavun

Kur’an-ı Kerim’de Arz-ı Mevud

Kur’an’da Hz. Adem’in (Tâhâ 122), Hz. İbrahim’in (Nahl 121), Hz. Yunus’un (Kalem 50), Hz. Yusuf’un (Yusuf 6) Allah tarafından seçildiğinden özel olarak bahsedilmektedir. Peygamberlerin seçilmiş olduğunu genel bir ifadeyle anlatan ayetler de vardır. En’âm suresinde (83-90 ayetler) peygamberler topluca isim isim zikredilmektedir. Mustafa ÖZEL Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak. Kur’an-ı Kerim’in sıkça ve ısrarla üzerinde durduğu konulardan biri, bütün insanların tek bir baba ve anneden gelmesidir. O, bunu bazen isim belirterek bazen belirtmeden, bazen özel bazen genel ifadelerle belirtir. Dikkat edilirse “baba” kelimesini, “anne” kelimesinden önce yazdık. Çünkü önce erkek, Adem, sonra da o erkekten kadın (:Havva. İsmi Kur’an’da geçmemektedir.) yaratılmıştır. Daha sonra insanlar…

Okumaya devam edin Kur’an-ı Kerim’de Arz-ı Mevud

Kur’an-ı Kerim’in Dünyaya Bakışı

Karun kıssası işte bu zihniyete, bu anlayışa sert, köklü ve kalıcı bir cevaptır. Haksızlık, zulüm, sömürü, zevk ve safa üzerine inşa edilen bir hayat, bir gün elbette yıkılacaktır. Mustafa ÖZEL FSMVÜ, İslami İlimler Fak. Yeryüzünde insanın varlığının sürebilmesi, beslenmesine bağlıdır. Beslenmesi de çalışmasına ve kazanmasına. Çalışıp kazanmadan hayatta kalmak mümkün değildir. Ancak çalışıp kazanma eylemi sınırsız, ilkesiz olunca insan hem kendine hem de başkalarına zarar verebilmektedir. Her konuda ve her işte dengeyi gözeten dinimizin rehberi Kur’an-ı Kerim, inananların dünyayla ilişkilerinde de dengeli olmasını istemiştir. Bunu öncelikle ahirete iman etmeyi, İslam’ın esaslarından biri haline getirmekle yapmıştır. Kur’an’da yirmiye yakın ayet-i kerimede Allah’a iman ile ahirete iman…

Okumaya devam edin Kur’an-ı Kerim’in Dünyaya Bakışı