Koşu Bittikten Sonra da Koşan Atlar

Gazze’yi rüyalarımızda değil, her gün, her an hatırlamazsak, kalbimiz sızlamazsa, direnişi gündemde tutmazsak ölürüz. Kalbimizin Gazze ile canlı kalmaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Nitekim şimdi bu halde “yaşıyor” olduğumuzu kim iddia edebilir? Yaşamak denir mi bu ahvale? Öznur GÖRÜR KISAR    Bu yazıyı kaleme alacağımı bilmezden bir gün evvel bir rüya gördüm. Rüyamda Gazze sokaklarındayım. Zifiri karanlıkta, bakışlarımı nereye çevirsem boğazım düğüm düğüm, gözyaşlarımı tutamadığım bir manzara ile karşılaşıyorum. Ağladığımı birlikte aynı ortamda bulunduğum insanlara aşikâr etmemeye çalışarak, şaşkın ve korku dolu gözlerle etrafı incelemeye, olan biteni anlamaya devam ediyorum. Gazze’yi ajanslardan görmeye benzemiyor o an şahit olduklarım. Korku kol geziyor; şehadetten korkmayan,…

Okumaya devam edin Koşu Bittikten Sonra da Koşan Atlar

“Ben Böyle Değildim; Yaşarken Oldum”

Baktık onca yıl sevdik olmadı, aldandık deriz en nihayetinde. Teslim oluruz rıza-i ilahiye. Sevmeye gönlü olmayanlar utansın. En azından denedik deriz karınca misali. Bizim böyle düşünmemiz ne ifade eder bilemiyorum ama karınca misali önemli olan o yolda olmak, o istikamet üzere olmak deriz, gönlümüzü eğleriz. Sevdik kardeşim suç mu der çekiliriz. Sevmek; bizi insan kılan en zayıf ve iyi ki en güçlü yanımız deriz. Öznur GÖRÜR KISAR Bu dünya denilen garip yer insanlarla yaşarken çok zor değil mi cancağızım ? Şimdi insansız bir dünya mümkün mü dediğini duyar gibiyim. Bir ara eski bir tanıdık “Ben insan sevmiyorum” derdi. Garipserdim fakat onun nevi şahsına münhasır biri…

Okumaya devam edin “Ben Böyle Değildim; Yaşarken Oldum”

Bedir’in Gözlerinin Anlattığıdır

Bedir, insanın yaşarken gözlerini ve kalbini bağışlaması nasıl bir şey söylesene kardeşim Rabbine? Öznur GÖRÜR KISAR Bir çift yeşil gözün koskoca dünyaya hiç konuşmadan çok büyük acıları anlattığı bir dünya burası.  Gazzeli Bedir Dahlan …  İsrail esareti altında tutulduğu bir ay boyunca genç bir insanın bu kadar kısa sürede hayat ışığının nasıl son bulduğunun kanıtı. Bedir, senin gözlerin Gazze çocuklarının sesi, Filistin kadınlarının çığlığı, bir babanın şehit evladı ile vedası, vahşi köpeklerin üzerlerine salındığı ninenin korkusu ve çaresizliğidir.   Bedir, senin gözlerin sessiz kalan dünyaya sessiz bir manifesto ile bakıp haykırmandır.   Bedir, senin gözlerin katılaşmış kalplere apaçık bir kafa tutuş, bir isyan mermisidir.  …

Okumaya devam edin Bedir’in Gözlerinin Anlattığıdır

Bir Selam Gölgeliği

Güzel söz söyleme, birbirimize sakin limanlar olma, sükûn bulma yaklaşımından nasıl uzaklaşabiliyoruz? Kalbimiz bu güzelliklerin cimriliği ile nasıl çoraklaşabiliyor? Yerle yeksan eylemeyi, imar etmenin güzelliğinden nasıl üstün sayabiliyoruz? Azim ve alim olan Allah derunumuzdakileri bizden daha iyi biliyorken ve vedûd ismi ile severken bizi, sevmek nimetinden nasıl oluyor da mahrum kalmayı seçebiliyoruz? Öznur GÖRÜR KISAR    Bir selam dahi yeterken çehresini güzelleştirmeye insanın, latif bir kelam gönlünü aydınlatırken ve şifa olurken kalbimize yakin kılınan sevgiler. Gülümsemesine sebep olduğumuz insanın o an yüzüne yayılan neşvesi bizi kanatlandırıyor ve sanki cennetten bir meltem rüzgârı estiriyorsa kalbimize. Yalnızlıktan üşüyen gönlümüzü ısıtan, yarenlik eden yakınlara tutunuyorsak çoğu kez. Bir…

Okumaya devam edin Bir Selam Gölgeliği

Kalpler, Sesler ve Tanrı

Kim bizi bize bildirmenin türlü yollarını, veçhelerini, bir evlada eşe, dosta, sevgiliye, işe, güce, derde, dermana, yollara, dağa, taşa, deryaya, denize, ırmağa, çöle, bir yağmur damlasına, bir çiçeğin yaprağına, bir güzel şehla bakışa, kayboluşa gizleyen? Kaybettiğimizi yıllarca aratıp, bize bulmanın şifa veren giziyle göremediklerimizde saklayan kim? Öznur GÖRÜR KISAR Sesin, ritmin, müziğin büyüsüne kapıldığımız ilk demler. Annemizin kalp atışları. Sığındığımız karanlık, dar alanda bize yarenlik eden o yegâne ses. Bizi devamlılığı olan, art arda sıralanan düzenli ritme, bir güvene, bir düzene fıtri olarak ilk bağlanışımız. Gün be gün onunla yavaş yavaş büyüdüğümüz, artık her haline aşina olduğumuz ses. Heyecanlı, sakin ve durağan hepsini biliyor, seziyor…

Okumaya devam edin Kalpler, Sesler ve Tanrı

Şairi Evkaftaki Memuriyetinden İstifa Ettiren O Bahar

Yasemin ve hanımelinin baş döndüren kokuları bizi mecnun eyler. Senin sevgini içimize yerleştirip kavileştiren onca bahar delilinden hangi birinde karar kılsın bu gözler. Şairleri işlerinden eyleyip, öylece hayran hayran izletecek kadar deli divane eden bir sarhoşluksun. Öznur GÖRÜR KISAR Seni sevmek için herhangi bir bahaneye ihtiyacımızın olmadığını biliyorsun ey bahar. Seni sevmek bizim kaçamadığımız karşı koyamadığımız türden bir mucize. Seni sevmekteki nazlanışımız güzelliğine duyduğumuz tereddütten ibaret değil, bilakis yine, sana aldanışımızdan duyacağımız kederle ilgili. Tam kara kışa alışıyor gönlümüz. Yağmur,  boran, kar, fırtına her yer. Sonra gelip içimize bir kucak umut bırakıyorsun. Ağaçlarında seni şakıyan kuşların, kuru dalların uçlarından fışkıran yemyeşil bir gülşeni andıran tomurcukların.…

Okumaya devam edin Şairi Evkaftaki Memuriyetinden İstifa Ettiren O Bahar

İsyan

Olabilecek tüm alçaklığı yaparak fireni bozuk bir araç hızında düşüşünüzle silinecek dünya haritasından varlığınız. Yok hükmündesiniz artık. Süper güçlerinize rağmen bu sondan kaçamama zilleti, Allah’ın bir mucizesi değil de nedir? Perişan halinizi hepimizin zihnine nefretle kazıyan nasıl bir adaletidir rabbimizin? Öznur GÖRÜR KISAR ****** Ey kelimelerin ardı sıra gidenler! Yüklenin sırtınıza isimlerinizi. Çekin vaktimizden saatlerinizi. Ve defolun! Füze sizden, taş bizden. Kılıç sizden, kan bizden. Ateş sizden, can bizden. Saatlerinizi de alın vaktimizden. Ve defolun! Bizim göğümüzde yağmurlar yağar. Sizin göğünüzde gaz bulutları. Alın kanımızdan hissenizi. Raks ve ziyafetle kutlayın katlimizi. Haydi defolun! Ayarlayın akrebini saatin. Tapınılacak buzağılar vaktine , Ya da bir tabanca sesine…

Okumaya devam edin İsyan

Sükût

Gönlümüz öyle ağır bir yük, öyle büyük bir acizliğin altında eziliyor ki ne anlatsak ne söylesek nafile. Kardeşlerinin şehadetine, annelerinin, babalarının şehadet yolculuğuna şahit olan yavrucaklar görüyoruz. Kardeşlerin birbirini teselli ettiği küçücük çocuklar. Korkulu bakışlar, dehşetle bakan masum gözler, acılı anneler, çaresiz babalar… Ya rab sen merhametlilerin en merhametlisisin. Kardeşlerimizi zaferle müşerref eyle. Şehadetle şereflendirdiğin gibi. Öznur GÖRÜR KISAR    Filistinli kardeşlerimizin birçoğu şehadet yolculukları ile bize bir diriliş şarkısı fısıldayıp gittiler. Dünyanın en yalnız, en mahzun fakat en izzetli, en şerefli vedası oldu gidişleri. Sanki büyük bir film platosundan en gerçekçi sahneler telefon ekranlarına, TV haberlerine yansıyordu. Dünyanın sessizliğinin başka bir açıklaması olabilir miydi?…

Okumaya devam edin Sükût

Kavuşmayan Kapılar, Akşam Sefaları, Saliha Abla

Tüm bunları bir çocuğun asla sıkılıp, alıp başını gidemeyeceği şekilde, harikulade bir kurgu ve cazibe ile anlatırdı Saliha abla. Tiyatral anlatımı ile kendimi tam da o mevzunun öznesi ve baş kahramanı gibi düşler, adeta o dünyanın içinde kaybolurdum. Öznur GÖRÜR KISAR    Çocukluğumun kahramanını sorsalar bir gün; hiç düşünmeden Saliha abla deyiveririm. İlk Kur’an-ı Kerim öğretmenim, tanıdığım ilk bilge insan.    Evindeki tahta döşemelerinin garip ve esrarlı gıcırtısı, tahta oda kapılarının tam kavuşmadığı (Kavuşmak: Anneannemin kapıyı örtme kavramı ile eş anlamlı kullandığı bir deyiş) mütevazi ve sade ev ortamında, onun misafiri olmak, bir çocuğun adeta Samanyolu’nda bir keşif yolculuğunda olması anlamına gelirdi benim için. Kavuşma…

Okumaya devam edin Kavuşmayan Kapılar, Akşam Sefaları, Saliha Abla

Bakkal Amca

Kapitalist dünya düzeninin bizi getirmiş olduğu son noktada bakkallar varlıklarını koruma ve sürdürme çabası, hatta neredeyse hayatta kalma savaşı verir hale geldiler maalesef. Dileğimiz odur ki istedikleri kıymet ve rağbeti görmüş olurlar. Öznur GÖRÜR KISAR Çocukluk çağlarıma dair derin iz bırakmış, belki de benim için o demlerin en önemli figürlerinden bakkal Dursun amca ve aşağı mahalledeki bakkal Hüseyin amcayı, hep derin bir saygı ve hürmetle anar, hatırlarım. Onlarla geçirdiğim vakitleri hatırlamak, bana çocukluğumun gizli hazinelerine sanki yeniden ulaşmışım gibi, mutmain bir gönül huzuru yaşatır. Uzaklara, çocukluk ülkesinin sokaklarına alır, götür.    Bana katılır mısınız bilmem; fakat bakkalların kendilerine has ilginç bir kokusu vardır. Biraz şekerleme,…

Okumaya devam edin Bakkal Amca