Kavuşmayan Kapılar, Akşam Sefaları, Saliha Abla

Tüm bunları bir çocuğun asla sıkılıp, alıp başını gidemeyeceği şekilde, harikulade bir kurgu ve cazibe ile anlatırdı Saliha abla. Tiyatral anlatımı ile kendimi tam da o mevzunun öznesi ve baş kahramanı gibi düşler, adeta o dünyanın içinde kaybolurdum. Öznur GÖRÜR KISAR    Çocukluğumun kahramanını sorsalar bir gün; hiç düşünmeden Saliha abla deyiveririm. İlk Kur’an-ı Kerim öğretmenim, tanıdığım ilk bilge insan.    Evindeki tahta döşemelerinin garip ve esrarlı gıcırtısı, tahta oda kapılarının tam kavuşmadığı (Kavuşmak: Anneannemin kapıyı örtme kavramı ile eş anlamlı kullandığı bir deyiş) mütevazi ve sade ev ortamında, onun misafiri olmak, bir çocuğun adeta Samanyolu’nda bir keşif yolculuğunda olması anlamına gelirdi benim için. Kavuşma…

Okumaya devam edin Kavuşmayan Kapılar, Akşam Sefaları, Saliha Abla

Bakkal Amca

Kapitalist dünya düzeninin bizi getirmiş olduğu son noktada bakkallar varlıklarını koruma ve sürdürme çabası, hatta neredeyse hayatta kalma savaşı verir hale geldiler maalesef. Dileğimiz odur ki istedikleri kıymet ve rağbeti görmüş olurlar. Öznur GÖRÜR KISAR Çocukluk çağlarıma dair derin iz bırakmış, belki de benim için o demlerin en önemli figürlerinden bakkal Dursun amca ve aşağı mahalledeki bakkal Hüseyin amcayı, hep derin bir saygı ve hürmetle anar, hatırlarım. Onlarla geçirdiğim vakitleri hatırlamak, bana çocukluğumun gizli hazinelerine sanki yeniden ulaşmışım gibi, mutmain bir gönül huzuru yaşatır. Uzaklara, çocukluk ülkesinin sokaklarına alır, götür.    Bana katılır mısınız bilmem; fakat bakkalların kendilerine has ilginç bir kokusu vardır. Biraz şekerleme,…

Okumaya devam edin Bakkal Amca

İyi Gelir

En sevdiği yazarın, şairin kitaplarını özenle alsa, içlerine kendi el yazısı ile notlar yazsa, kimi zaman en çok sevdiği şiirleri. Sonra postacının getirdiği paketten bir bahar gülüşü değse sevdiğinin bakışlarına, parlasa yüzündeki gülüşleri, çehresi bir anda aydınlanıverse. Çok iyi gelebilirdi. Öznur GÖRÜR KISAR Eğitimci Dinlediği türkü onu çok eskilere götürdü. Tam da artık sanki iyiden iyiye iyileşiyor, kabuk bağladı neredeyse diye düşündüğü zamandı. İyileştiğini sanmış olduğu yarasını, yeniden hoyratça acıtıp, dağlayıp, kanatmıştı. Türkünün sözleri, tınısı, söyleyenin içli, yanık sesi. “Düz dara yâr, düz yâra, Yâr zülüfün düz dara, Doksan dokuz yârem var. Sen açtırdın yüz yara. Oy aman aman, Burası Adıyaman. Alem düşman kesilir. Seni…

Okumaya devam edin İyi Gelir

Hoş Geldin Bahar Gelin

Sen sanıyor musun ki ey bahar, geldiğinde sadece gönlümüzü şen eyleyip, avutuyorsun? Senin gelişin bize, düştüğümüz yerden yeniden kalkıp yürüyebilmeyi, her türlü güçlüğe rağmen ayakta kalabilmeyi hatırlatıyor. Öznur GÖRÜR KISAR    Hoş geldin bahar.    Bu sefer seni her zamankinden çok bekledik, gelmeni çok istedik. Yeşilin her tonu ile, toz pembe çiçeklerin ve içimizi sıcacık ısıtan bütün renklerinle öyle güzelsin ki. Biliyoruz, bize çok iyi geleceksin. Gönlümüzün yaralarını büyük bir şefkat, merhamet ve rikkat ile sarıp sarmalayacak ve iyileştireceksin. Her tomurcuğun, çiçeğin, kalbi kırıkların ellerine bir parça umut, kucaklarına adeta sevgili mektubu gibi taze bir sevinç bırakacak, bir muştu olacak varlığın. Sevdalı gönüllere bir avuntu;…

Okumaya devam edin Hoş Geldin Bahar Gelin

Kalbimizin Orta Yerinde Onulmaz Bir Acı

Şimdi her şey çok yeni, her biri henüz yaşandı. Acı çok taze. Fakat mutlaka konuşacaklarımız olacak. Söyleyecek sözlerimiz, haklı isyanlarımız, öfkemiz bir dolu elbette, yalnız şimdi değil, sırası gelecek konuşulacakların. Öznur GÖRÜR-KISAR “Seni de vururlar bir gün ey acıuçuşup durduğun kanatlarındansazın, sözün, türkülerin tükenirellerin koynunda kalakalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde,Göğeriyor rengin senin de Biz seni tâ eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdinAvuçlarımızda Hira dağıydın Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerindeAkdeniz rüzgarlarına karışan sendinSeni de yakarlar bir gün ey acıBir taptuk kul gözlerinden vurursaParmakların eğri ağaç tutamaz,  Çığlıkların çağlar aşar, duymazsın” ***    Bu dizeler ile sesleniyorken şair acıya, böyle…

Okumaya devam edin Kalbimizin Orta Yerinde Onulmaz Bir Acı

Bahtiyar Kimdir?

Aşk;  insanın bilinmezlerde kendini yitirip yitirip tekrar bulmasıdır. Bir demir misali şekil alıncaya dek dövüle dövüle halden hale geçmesidir. Gönül yükünü kimselere aşikâr etmeden içten içe, içli içli yanarak, “ham” olma halinden “hemhâl” olup pişmeye; nihayetinde ise “piştim!” diyebilmeye de cüret ve cesaret bulamama halidir. Öznur GÖRÜR KISAR     Şaire sordular; ey âşık sizce yolu hiç aşka düşmemiş bir insan mı bahtiyardır? Yoksa kalbi aşk sınavında sınanmış, günlerinin her biri mâşuka göre mevsim değiştirmiş, yazı kışa çevrilmiş, aşkın en zor ve en çetrefilli hallerinden kendini alıkoyamamış o insan mı daha bahtiyardır?  “Aşk” dedi, şair, “Uğradığı yeri çiçeklendirir. En sert, en kuru; çatlamış, çöle dönmüş toprağı…

Okumaya devam edin Bahtiyar Kimdir?

Gün Sonlu, Dünya Yalan, Biz Fani idik

Doğan büyüyor, insan yaşlanıyor, yeni eskiyor, gün bitiyor, gece sonlanıyor, bahar yaza, yaz kışa olağanüstü bir hızla dönüşüveriyor. Rutin işler arasında zamanın etkileri, varlıkta derin ve istikrarlı bir şekilde vuku buluyordu. Öznur GÖRÜR KISAR Eğitimci Fotoğraf: Şehnaz Fındık Yeni gün, alacakaranlık görüntüsünü üzerinden yavaş yavaş atmaya çalışırken; sokaklar hayli hareketli bir koşuşturmaya sahne olmaya başlamıştı bile. Beyler ellerinde akşamdan hazır edilen çöp poşetleri ile apartman kapılarında birer birer beliriyor, mahalle başlarında öğrenci bekleyen okul servisleri, sokak trafiğini iyiden iyiye hareketlendiriyordu. Ellerinden tuttukları çocuklarını hafifçe çekiştirip, alelacele okula yetiştirmeye çalışan anneler bir taraftan da çocuğun gün içerisinde dikkat etmesini istedikleri hususları ardı ardına sıralıyorlardı. Emekli amcalar…

Okumaya devam edin Gün Sonlu, Dünya Yalan, Biz Fani idik

Kestane Şekeri

Gel otur biraz haydi, çok yoruyor dünya seni... Bazen dedi, anneler hayalde de evlatlarını düşünür, hayal aleminde de çıkar gelir okşar çocuklarının saçlarını. Öznur GÖRÜR KISAR Eğitimci  “Bu insanlar arasında kalbim, sık bir ormanda dolaşan kelebek gibi, ne tarafa uçsa ağaçlara çarpıyor. Nasıl kurtulmalı bu darlıktan?”, cümlelerini özenle not almıştı. Hemen sonrasında bu enfes tespitin kendisinde uyandırdığı duyguları sıralamıştı.  Bu minik not defteri, bu cümleler, onları okudukça içinde bir şeylerin kopuverdiğini hissediyordu. Boğazında düğümlenen her ne ise onu zapt etmeye çalıştı. Annesinin yıllar önce aldığı küçük notlar ve alıntılardan oluşuyordu bu küçük defter. Boğazındaki o tuhaf düğüm, gözündeki damla, öylece duruyor; bakışlarını uzaklara dikip, başka…

Okumaya devam edin Kestane Şekeri

Mutfağın Sesi, Sözün Büyüsü

Muhabbet diyorduk ya hani, işte bu kavram ister istemez insanı anılar sokağına alır götürür. Götürür de bir daha dönülemez öyle kolay kolay. Öznur GÖRÜR KISAR Eğitimci   ‘Muhabbet ömrü aşan bir duygu’ dedi, yorgun fakat huzur veren sesi ile söyleşide bulunan bir gönül insanı. Bir telefon uygulamasından geliyordu bu ses. Ölüm ile ayrılık duygusunun bizde bıraktığı tesir, hemencecik unutulup nihayete eriverecek, bitiverecek bir şey değil elbette diye düşündü. Öyle olsaydı eğer gidenlerin bizde bıraktığı duygular, anılar eski bir bohçaya sarılıp bir rafa, bir sandığa kaldırılı verilirdi, değil mi? Belki de birileri öyle başa çıkabiliyordur; bilinmez. Sahi belki de böylesi daha mümkün kılar nefes alabilmeyi, yaşamayı.…

Okumaya devam edin Mutfağın Sesi, Sözün Büyüsü

Anneannemin Tesbihleri

Benim o kasabada, o avluda hala gezinen çocukluğum; sevincim, coşkum, anneannemin evi. Çocukluk, ancak gerçek sevginin ve ilginin bağrında filizlenip, çiçeklenir, boy verir. Ve hâlâ hayal bahçelerinde gezebildiğimiz tek büyülü yer çocukluk… Öznur GÖRÜR KISAR Eğitimci Kendimi anneannemin kerpiç yapılı evinde çocukluğumu izlerken bulurum çoğu kez. Akşamın tenhası çöktüğünde ve çocukların uyku vakti geldiğinde bize yapmış olduğu yer yatağında, her torununun eline birer tesbih verip “Allah deyin guzum” der, bize onu hatırlatırdı. Okuma yazma bilmeyen anneannemin bu yaklaşımını her hatırladığımda, Anadolu irfanının tam da böyle bir şey olduğuna dair kanaat oluşuyor bende. Kıkır kıkır kıkırdayarak elimizdeki tesbihler ile tesbihata durduğumuz anlar  ve öylece uykuya dalışımızı…

Okumaya devam edin Anneannemin Tesbihleri