Şems-i Tebrizî’nin Vatanı: Tebriz II

Tartışmasız Doğudaki en büyük ve en önemli pazarlardan yani sizin anlayacağınız, kapalı çarşılardan biri burası. Tam bir yıl önce Şam ve Halep kapalı çarşılarında yaşadığım şoku bir kez de burada yaşıyorum desem inanır mısınız? Rıdvan Canım Prof. Dr., Trakya Üni. Edebiyat Fak. Fotoğraf: Rıdvan CanımTebriz Kaçar Müzesi ya da Emir Nizam Evi Aslında Tebriz, mutlaka bir bilenle gezilmeli. Bu müzelerin mahalle aralarında aranıp bulunması mümkün olsa da bizim gibi vakte “nakit” gözüyle bakan gezginler için bu eserleri saatlerce aramak can sıkıcı olmasa. Emir Nizam Evi’ne, Kaçarlar dönemine ait bir “Etnografya Müzesi” gözüyle bakıp bu konağı o niyetle gezebilirsiniz aslında. İçinde neler yok ki… Havuzlu, büyük…

Okumaya devam edin Şems-i Tebrizî’nin Vatanı: Tebriz II

Şems-i Tebrizî’nin Vatanı: Tebriz -I-

Farsça bir kelime olan ve “ateş” anlamına gelen “teb” kelimesi ile yine “akmak, akıtmak, dökmek” anlamlarına gelen “riz” sözcüklerinin yan yana gelişi ile Tebriz adı oluşmuş. Rıdvan CANIM Prof. Dr., Trakya Üni. Edebiyat Fak. Gürbulak ya da Bazargân sınır kapısında başlayan ve neredeyse gün boyu süren yolculuğumuz Tebriz’de bitti ama gecenin de yarısını bulmuş olduk. Tebriz’e gündüz girmeyi çok isterdim oysa... Her şeyde bir hayır mı aramalıyız? Öyle olsun. Bir dostun tavsiyesi üzerine şehrin merkezindeki “Sina Hotel”e zor zahmet atıyoruz kendimizi. Bu sıcak Temmuz akşamında sıcak bir karşılama. Sabah ola hayr ola...  İran’ın dördüncü büyük kenti Tebriz... Ve Doğu Azerbaycan eyaletinin de başkenti. Bu başkentliğin…

Okumaya devam edin Şems-i Tebrizî’nin Vatanı: Tebriz -I-

Güneyin İncisi: ŞÂM-I ŞERÎF

Kendi dönemi ve vefatını izleyen zamanlarda “Kutbü’l-ârifîn” unvanıyla anıldı. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethedeceğini, Yavuz Sultan Selim’in Şam’a geleceğini, keşif yoluyla önceden haber vermiştir Rıdvan CANIM Prof. Dr., Trakya Üni. Edebiyat Fak. Şam’dan önce size biraz Malula’dan bahsetmeliyim. Suriye seyahatimizin ilk konaklama yeri, Malula oldu. Arami dilinde “geçiş yeri, geçit” anlamına gelen bu kasabayı gelip görmeden önce bir düzlükler ülkesi diyebileceğimiz Suriye’de, neyin geçidi olabilir ki, diyebilirsiniz haklı olarak. Fakat coğrafi yapısıyla biraz Mardin ve çevresini andıran, muhteşem kayalık dağların çevrelediği, tarih öncesinden kalma mağara evleriyle Malula, bir zamanlar Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsa’nın uğradığı bir yerleşim bölgesi olmuştur. Anlayacağınız Hristiyanların kutsal şehirlerinden biridir…

Okumaya devam edin Güneyin İncisi: ŞÂM-I ŞERÎF

SERHAD’DE BİR OSMANLI ŞEHRİ: BELGRAD

Bugün Sırbistan’ın başkenti olan Belgrad, aslında bir zamanlar Osmanlı Sultanlarının da Balkanlarda vazgeçemedikleri bir şehirdir. Rıdvan CANIM Prof. Dr., Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Belgrad Kalesi Eski Yugoslavya’nın küçüle küçüle neredeyse bir Sırbistan’dan ibaret kaldığını artık Balkanlarla biraz ilgisi olan herkes biliyor. Ama görülen o ki Sırplar millet olarak hâlâ o eski “Büyük Yugoslavya” olma sevdası ve rüyası peşinde. Bu yüzden de kendilerine “Yugoslavya” ismini daha yakın buluyorlar. Bilindiği gibi eski Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra ortaya çıkan Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova bugün artık birer müstakil Balkan devleti olarak yol haritalarını çizmiş durumdalar. Sırbistan ise büyümeye çalıştıkça her geçen gün küçülen bir devlet konumundalar. Anlaşılan…

Okumaya devam edin SERHAD’DE BİR OSMANLI ŞEHRİ: BELGRAD

ISFAHAN’IN BAĞRINDAKİ GİZLİ HAZİNELER

Buralardan sayısız ilim adamı, sanatkâr, şair ve yazar yetişti. İmam Cüveyni, İmam Kuşeyrî, İmam Gazali, Kaşgarlı Mahmud, Ömer Hayyam, Muızzî onun bereketli zamanlarına şahitlik eden isimler oldular. Rıdvan CANIM Prof. Dr., Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi “Ölenleriyle henüz doğmamış olanları arasında bir köprü kuramayan milletlerin, yaşamaya hakları yoktur.”    Nejat Muallimoğlu  Isfahan Cuma Camii ile kapalı çarşının hemen karşısında büyükçe bir kavşak vardır. İran’da bu tür kavşaklara “Çark-ı felek” diyorlar. İşte o kavşaktan Veliyy-i Asr caddesine doğru dönerseniz az ileride yolun sağ tarafında küçücük bir tabela görürsünüz. “Kûçe-i Nizâmî” yazar üstünde. Bu sokağa girerseniz yaklaşık 50 metre kadar ileride sağ köşede bir küçük mescidin karşısında harap, ahşap…

Okumaya devam edin ISFAHAN’IN BAĞRINDAKİ GİZLİ HAZİNELER

BALKANLARDA KADÎM BİR OSMANLI ŞEHRİ: PRİZREN

“Prizren’de bir erkek çocuk dünyaya gelse diviti belinde doğar." Yani bu şehrin çocukları analarından şair olarak doğarlar. Rıdvan CANIM Prof. Dr., Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi “Düştük yollara Asfalt yerine yüreğimizi döşeyerek Göç bizim hasret bizim Bir söğüt dalı gibi soyulan Ömür bizimdi .”  Böyle söylüyor bir şiirinde Prizrenli şair Zeynel Beksaç. Türk tarihinin derinliklerine doğru bir yolculuğa düşerseniz eğer karşınıza kanlı bir savaş çıkacaktır. Bir milletin padişahını şehit verdiği bir savaştır bu. Adı Kosova Savaşı’dır. Uğruna Murad Hüdâvendigâr gibi bir Alpereni şehid verdiğimiz Kosova... "Bu yer babamın yeri Babamın, babasının Gidenlerimizin, soğuk kalanlarımızın sıcak teri Dünyaya gelecek olanlarımızın sıcak teri Bu yer benim yerim Köylümün,…

Okumaya devam edin BALKANLARDA KADÎM BİR OSMANLI ŞEHRİ: PRİZREN

Son Balkanlı: İşkodra

Üstad Evliya Çelebi, 17.asırda uğradığı İşkodra’dan “on beş mahallesi ile 1800 haneden ibaret orta halli bir şehir” olarak söz eder. Şehirde on bir caminin bulunduğunu söyleyerek bunlardan sadece II. Bayezid, Hüseyin Bey ve Kara Hasan Camilerinin adını zikreder. Rıdvan Canım Prof. Dr., Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi İşkodra, bir zamanlar Osmanlı’nın Rumeli toprağındaki önemli şehirleri arasında idi. O kadar çok ismi var ki İşkodra’nın… Şehri ele geçiren herkes kendince bir isim vermiş olmalı bu kente. Skutari, Skadar, Shkoder, Scadar, İskenderiye ve nihayet İşkodra... Bölgenin en eski kentlerinden biri. Bir tarih şehri yani… Aynı zamanda bir göl şehri... Osmanlı’nın Balkanlar’daki sayılı kale şehirlerinden ve sancak merkezlerinden birisiymiş zamanında. İşkodra’nın İslâm öncesi uzun tarihine…

Okumaya devam edin Son Balkanlı: İşkodra

Bir Hüzün Yurdu: Ahıska

Biraz tarih okuyanlarımız Ahıska Türklerinin başına gelen hazin macerayı bilirler. Anadolu topraklarına en yakın Türk boyu olmanın bedeli idi bu aynı zamanda. 1926 yılında yapılan nüfus sayımında “Türk” olarak sayıldıklarında 140.000 civarında bir nüfusa sahiptiler. Rıdvan CANIM Prof.Dr., Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Ahıska Kalesi Ahıska gül idi gitti Bir ehl-i dil idi gitti Söyleyin Sultan Mahmud’a İstanbul kilidi gitti Posof çayının eteklerinden tutarsanız o sizi Kür nehrine ulaştıracaktır. Biz ona Kura diyoruz aslında. İşte tam oradan, çok değil 5-6 km. giderseniz Kartalin tepelerinin güney eteklerinde genişçe bir vadide kurulmuş eski unutulmuş bir ata yurdu karşılayacaktır sizi. Burası Ahıska’dır. Yitik bir sevgili, vefasız âşıklarını bekler gibi…

Okumaya devam edin Bir Hüzün Yurdu: Ahıska

RUMELİNDE BİR OSMANLI GÜZELİ: ÜSKÜP

Türk Üsküb’ün çarşılarını bu gidişimde hiç olmadığı kadar sakin buldum. Türk’ün adını verdiği çarşısı eski coşkusunu kaybetmiş gibiydi. Esnafa ait çarşı boyunca uzanan kadîm dükkanların modernizasyonu ile büyü bozulmuştu sanki.

Okumaya devam edin RUMELİNDE BİR OSMANLI GÜZELİ: ÜSKÜP