Cahit Zarifoğlu’ndan Bir Mektup ve Hatıra
Şair, duyarlığının esin kaynaklarına bağlı kalmak yerine, kendi tarzını oluşturmasının ne kadar mühim olduğunu, günlük hatıraların yüzeysel anlatım içinde kıymetsiz duracağını; fakat zihnin derinliklerinde yoğrulup süzüldükten sonra kalan birikimin yazılmasının esas sanat değeri taşıyacağını, sanatın ve edebiyatın her sahasında gezinmektense, acele etmeden sahih bir ruh haliyle tek bir sahada mükemmel olanı elde etmenin yüceliğine vurgu yapıyordu Zarifoğlu. Seyfettin ÜNLÜ Kitaplığımda edebiyat arşiv dosyalarımı tasnif ederken, neredeyse tarih olmuş bir mektup ile karşılaştım. Tam 42 yıl önce, 29 Eylül 1983’te İstanbul’dan Cahit Zarifoğlu’nun şahsıma yolladığı bir hazineydi bu. Hazine diyorum, çünkü Anadolu’da henüz 18 yaşına girmiş bir gencin muhatap alınıp, şairin kimi eski hatıralarını da satır…