Almatı’dan Bize Kalan

Kazakistan özelinde, genel olarak Türkistan coğrafyasında yemekler et ağırlıklıdır. Elbette coğrafya, yemek kültürünü de şekillendiriyor; hayvancılık oldukça yaygın. Yemekleri yedikten sonra, her Türk’ün yaptığı gibi rastladığımız bir Türk restoranında çay içtik. Türk olduğumuz anlaşılmış olacak ki çayların bir kısmı ikram edildi. Çay faslının ardından otele döndük. Zübeyir ŞEKERCİ   Yaklaşık beş, beş buçuk saat süren uçak yolculuğunun ardından Almatı’ya varmıştık. Sabah namazının vakti çıkmaya yakın olması hasebiyle mescid aramaya koyulduk. İnternetten baktığımızda havalimanında bir mescid olduğu yazıyordu ancak bulamamıştık. Görevliye sorduktan sonra tarif edilen yere baktığımızda yine bulamamış ve son çare olarak yanımızdaki seccadeyi serip köşede bir yerde namazı eda etmiştik. İlk intiba kötüydü, Müslüman diyarında,…

Okumaya devam edin Almatı’dan Bize Kalan

Madrid Deyince Yahut Endülüs’ten Bir Parça

Şehir, diğer Endülüs şehirlerine göre “İslami” hafızadan oldukça uzaktı. Bugün şehri gezen birisi, burada bir zamanlar kocaman bir cami olduğunu ve bu caminin bünyesinde büyük âlimlerin yetiştiğini idrak edemeyebilir. Çünkü Reconquista sonrası cami yıkılmış, yerine bir kilise inşa edilmişti. Akabinde, İspanya’nın başkenti olması hasebiyle şehir, “öteki” unsurlardan büyük ölçüde arındırılmıştı. Zübeyir ŞEKERCİ Endülüs yolculuğumuzun son durağı olan Madrid’e doğru yola koyulmuştuk. Üç saatlik tren yolculuğunun ardından şehre varmıştık. Şehrin ulaşımı biraz karmaşık; metro ve tren hatları farklı sistemlere ve ücretlendirmelere tabi. Bu sebeple, kalacağımız yere gitmek için önce tabelaları takip edip nihayetinde görevlilere danışarak epey vakit harcamıştık. Ardından trenle bir durak gittikten sonra, kalacağımız yere…

Okumaya devam edin Madrid Deyince Yahut Endülüs’ten Bir Parça

İşbiliyye’den Faro’ya

Günümüzde müze hüviyetine sahip katedral Reconquista sonucu 1248’de önce kiliseye çevrilmiş daha sonra minaresi hariç tamamı yıkılıp katedral inşa edilmişti. Kahverengi ve sarının açık tonlarının hâkim olduğu, 101 metre yüksekliğindeki minare çan kulesine çevrilmiş ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dâhil edilmiş. Zübeyir ŞEKERCİ Sabah, erkenden kalkıp hazırlandık ve İşbiliyye’ye yolculuk için otobüs terminaline doğru yola koyulduk. Buradan İşbiliyye’ye tren yok, sadece otobüsle ulaşım sağlanıyor. Yarım saatlik yürüyüşün ardından durağa vardık. Valizlerimizi otobüse yerleştirirken, arkadaşımın isteği üzerine öndeki büyük bavulunu yerleştirmeye çalışan bir hanımefendiye yardım etmek istedim. Ancak kendi bavulumdan ayağımı çekmemle hanımefendiye çarpması bir oldu. Özür dileyip durumu izah ederken, espriyle “beni vurmaya çalışıyordu”…

Okumaya devam edin İşbiliyye’den Faro’ya

Ronda: Uçurumun Kenarında Ölesiye Mücadele

Cephe tarafından çıkıp geçtiğimiz yakanın içerisine doğru hareket etmiş ve bu sefer daha geniş cephesine gelmiştik. Sarının turuncuya, yeşilin kahverengiye selam verdiği bir anın içinde kaybolmuştuk adeta. Rahman suresini okumaya başlamıştım içimden. Modern insanın başaramadığı bir “şey” vardı bu kasabada: Tabiatla barışık bir mimari anlayış. Kanyonun yamacına inşa edilirken tabiatla uyum sağlanmış ve günümüzde dahi bu estetik halini koruyabilmiş. Zübeyir ŞEKERCİ 6.25’teki tren hareket etmişti nihayet. Uçurumun kenarına inşa edilmiş bir tarihi kasaba olan Ronda’ya yolculuk başlamıştı. Ronda Kasabası, Endülüs tarihinde hüzün ve şerefin imtizaç ettiği bir belde. Rondalı Müslümanlar, Ebu Abdullah gibi teslim olmak yerine mücadeleyi tercih etmişti. Kasabanın güçlü surlara ve derin bir…

Okumaya devam edin Ronda: Uçurumun Kenarında Ölesiye Mücadele

Endülüs’ün Kalbi yahut El Hamra’nın Bize Söyledikleri

İhtişam ve ihanetin, yükseliş ve düşüşün ikiliğinde El Hamra bize birçok şey söylemektedir. İslam mimarisinin en büyüleyici eserlerinin başlarında gelmesinin yanı sıra İbn Haldun, kendisi 1363-65 arasında saray mensubudur, Mukaddime’sinde Nasri hanedanlığını ve özelde sarayın şatafatını sert şekilde eleştirmiştir. Zübeyir ŞEKERCİ Sabah erkenden kalkmış, randevu saatine yetişmek için hızlıca hazırlanıp yola koyulmuştuk. İnternet sıkıntısından ötürü rotada sorun yaşamış ancak dolambaçlı da olsa El Hamra’ya kavuşmuştuk. Yaklaşık üç dört sene önce “Elveda Endülüs: Moriskolar” belgeselini izlediğimde ihtişam ve hüznün, kaos ve insicamın düalizmini müşahede etmiş ve yerinde görmek adına niyetlenmiştim. Nitekim nasip olmuştu; Endülüs’ün kalbinde, El Hamra’daydım. El Hamra Sarayı, Gırnata Nasri Emirliği kurucusu Muhammed bin…

Okumaya devam edin Endülüs’ün Kalbi yahut El Hamra’nın Bize Söyledikleri

Kurtuba’da Rahmete Yakalanmak

Mimarisiyle bizi tesiri altına alan caminin estetik kaygılarla ziyarete gelen turistleri manevi atmosferi menfi derecede etkiliyordu. Akif Emre’nin turistik kolonyalizm ifadesi tecessüm ediyordu. Bir ibadethane için münasip olmayan giyinmenin sebebi turistik kaygılar mı yoksa Katolisizmin geldiği nokta mıydı? Zübeyir ŞEKERCİ  “… Aynı anlayış doğrultusunda mescitler ve çevresinin temizlik veya düzeni korumak maksadıyla buralarda etrafı kirletici maddelerin satışı kısıtlanırken, su bulundurma zorunluluğu da getirilmişti. Mezarlıklara çöp atmak, buralarda ateş yakmak veya yakınlardan kanal geçirmek yasaktı.” Mustafa Temizli’nin Derin Tarih’in Endülüs dosyasındaki ifadeleri kadim şehrin tarihi serencamını özetler nitelikte. Sabah erkenden kalkmış ve Kurtuba’ya (Cordoba) seyahat için tren istasyonuna varmıştık. 06:25 trenine son anda yetişmiştik. Endülüs seyahatinin…

Okumaya devam edin Kurtuba’da Rahmete Yakalanmak

Katalan Diyarında: Nou Camp’tan La Sagrada Familia’ya

Bir şehri tam manasıyla tanımada kenar mahalleri de deneyimlemek önemlidir.  Dar sokaklardan geçerken irili ufaklı lokantalar, barlar ve dükkânlar bizi karşılıyordu. Yemek yiyeceğimiz yere geldiğimizde mekânın çevresini pek beğenmemiş ve gelirken gördüğümüz Hint restoranına girdik. Zübeyir ŞEKERCİ Uzun saatler süren yorucu bir otobüs yolculuğunun sonunda Barselona’ya varmıştık. Yüksek sesle konuşan İspanyollar, horlayanlar, rahatına düşkün insanlar ve yoğun bir yolculuk. Nord Barcelona otogarında indikten sonra bir süre dinlendik ve güne dair yapacaklarımızı gözden geçirdik. Otogar lavabosundaki hijyen ihmali rahatsız edici derecedeydi. Bu hijyen eksikliğini seyahat boyunca hissetmiştik. Şemsiyenin ve parfümün icadı için anlatılan hikâyeleri haklı çıkaracak bir raddeydi. Metroya doğru geçtik, bilet sırasında birkaç Türk’e denk…

Okumaya devam edin Katalan Diyarında: Nou Camp’tan La Sagrada Familia’ya

Hayaller “Neden” Paris?

Zafer Takı’nı ardımızda bırakıp meşhur Şanzelize Caddesi’nde yürüyoruz bir süre. Halk ayaklanmasını kontrol edebilmek için yapılmış geniş caddelerden biri olan Şanzelize, bugün pahalı markaların sahne bulduğu bir yer. Şairin “şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin/pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin” dizeleri bu caddede tebellür ediyor. Zübeyir ŞEKERCİ Fotoğraf: Zübeyir Şekerci     Söylemlerimiz, telakkilerimizin dilimiz yoluyla açığa çıkmasıdır. Hayat görüşümüze dair önemli çıktılar verir. Sözümüz, kimliğimizdir. Osmanlı’nın Avrupa’ya gönderdiği ilk elçiden bu yana yüzümüz hep Batı’ya dönüktür. Tanzimatla beraber yaşanan kırılma, bizi Batı’da bir “değer” olduğuna ikna etmiştir. Fransa, bu  “değer”in başını çekmiştir uzun süre. Bugün devletin kurucu aklı Fransız’dır. Bu sebeple toplum nezdinde hayaller Paris’tir. Paris’e dair…

Okumaya devam edin Hayaller “Neden” Paris?

Alsas Loren Bölgesi’nden Yansımalar

Katedralin içerisi kalabalık, renkli vitraylar içeriyi daha canlı kılıyor. Farklı bölgelerden gelen gruplar rehber eşliğinde yapıyı geziyordu. İbrahim Hoca bize yapının serencamı hakkında bilgi verirken etrafı inceliyordum. Açık renkli olması hasebiyle şimdiye dek gördüğüm en az ürkütücü olan bu katedralde dahi kendimi rahat hissetmemiştim. Zübeyir ŞEKERCİ Fotoğraf: Zübeyir Şekerci Basel treninden inmiş ve garın dışında kalan bir otobüs durağında İbrahim hocayı beklemeye koyulmuştuk. Hava hafif serin, etraf sakin ve biz de biraz yorgunduk. 10-15 dakika kadar bekledikten sonra İbrahim hoca gelmişti. Kendisi uzun yıllar yurtdışında öğretmenlik yapmış, dört dil bilen ve doksanların müslüman camiasından birisi. Babamların alt döneminden olan İbrahim Hoca, gelmeden iki üç gün…

Okumaya devam edin Alsas Loren Bölgesi’nden Yansımalar

Köln’ün İkircikli Hali

Hohenzollern köprüsü hakkında hiç bilgi sahibi olmayan biri için iki şey ihtiva eder. Birincisi, büyük ve önemli bir demiryolu oluşu, ikincisi ise köprünün başından sonuna değin yaya kısmındaki korkuluklara asılan asma kilitler. Aşkların ebediyetine dair bir sözün tezahürü olarak gençlerin baş harflerini korkuluklara asması ile zaman içerisinde “âşıklar köprüsü” ismini de almış bu yapı turistler tarafından oldukça yoğun bir ilgiye mazhar oluyor. Zübeyir ŞEKERCİ Uçak inmiş, pasaport kontrolünden geçilmiş ve nihayetinde trene binilmişti. Köln ana tren garında indikten sonra henüz konaklama girişi için vakit gelmediğinden eşyaları kilit dolabına koyup doğrudan Dom Katedrali’ne geçmiştik. Merkezi bir konumda olan Dom Katedrali Kuzey Avrupa’nın en büyük ve görkemli…

Okumaya devam edin Köln’ün İkircikli Hali