Hâdî olanın adıyla.
Allah’ın insanı ve varlığı yarattığında onları kendi başlarına bırakmadığı, cümlenin malumudur. Hz. Adem’den (a.s.) Peygamber Efendimize (s.a.v.) kadar adını bildiğimiz bilmediğimiz bütün peygamberler insanın inanç ihtiyacının sağlıklı ve doğru bir asla dayanması gerektiğini anlatmışlar, hatırlatmışlardır. Bunun sebebi, insanın inançsız yapamıyor oluşudur. Bir varlık olarak insan, beslenmeye ihtiyaç duyduğu gibi inanmaya da ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, bir biçimde giderilir; ya ilahi olana inanır insan ya da o ilahın yarattığı bir varlığa. İnsanlık tarihi, bu konuda sonsuz örnekle doludur.
İnsanlık son üç yüzyılda dinden büyük kopuşlar yaşadı. Dinden kopuşlar yaşandı yaşanmasına da inançtan kopulamadı. Çünkü insan, inanan varlıktır; inanma ihtiyacında olan bir varlık. Bu sebepten İslam’dan, Hıristiyanlık’tan vb. dinlerden uzaklaşanlar, ayrılanlar inançsız yaşayamadıkları için o boşluğu başka inançlarla doldurmaya çalıştılar. Çünkü tabiat boşluk kabul etmezdi. İnançsız olunamayacağı, aynelyakin görülmüş oldu.
Modern hayat insana inançsızlığı dayatırken, onu savunmasız bırakmış, gücünü kuvvetini kırmıştır. Sosyal ve psikolojik sorunların temelinde, arka planında bu durum yatmaktadır. Dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine, Müslümanından Hıristiyanına, eğitimlisinden eğitimsizine, şehirlisinden köylüsüne modernizme, onun hayat ve düşünce tarzına muhatap her toplum, üzerine tuz dökülmüş buz misali çözülmüştür, dağılmıştır. Dergimiz İnsicam, bu sayısında son zamanlarda iyice artan farklı ve değişik inanç ve yaşayış arayışlarını, bunların biçimlerini, sebeplerini, yol açtığı sorunları dosya konusu olarak işlemeye çalıştı. Umarız ki, siz kıymetli okuyucularımız için müfîd bir dosya olmuştur.
Ekim ayında iki kişinin ölümü gündemin üst sıralarındaydı. Bunların ilki 7 Ekim 2023 Cumartesi günü başlayan Aksâ Tufanı’nın mimarı olarak bilinen, HAMAS’ın önde gelen ve üst düzey isimlerinden olan Yahya İbrahim Sinvâr’dı (16 Ekim 2024). Bir ekim günü (29 Ekim 1962) başlayan hayatı, aynı ayda güzel bir ölümle nihayete erdi. Dünya, onun er kişi olduğuna tanıklık etti. Müslümanca yaşadı, şehîd olmayı arzu etti, Allah Teâlâ Sinvâr’ın arzusunu gerçekleştirdi, onu katına şehîd olarak aldı. Rabbimiz Yahya komutanın şehadetini kabul etsin, onu Peygamber Efendimiz’e ve şehîdlerin efendisi Hz. Hamza’ya komşu kılsın, bizleri de şehadetine nâil eylesin.
Diğeri ise, yıllardır hizmetinde bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Fetullah Gülen’di (20 Ekim 2024). O, zaten bir ölüydü. Bu topraklara, bu ülkeye sırtını döndüğünde kendi ölümünü ilan etmişti. Milletimiz onu yaptığı ihanetlerle hatırlayacak; milletin parasını milletin aleyhine kullanarak, milletin evlatlarını millete silah çektirerek, nezahet, nezaket ve zarafet dini olan İslam’ı kirleterek, milletin ve ülkenin imkânlarını, gücünü, kuvvetini yıllardır boşa harcayarak yaptığı ihanetlerle. Ülkemizin ve milletimizin hiçbir hakkı helal olmasın! Onu Hayru’l-hâkimîn, Ahkemü’l-hâkimîn, Serîu’l-hisâb, Şedîdü’l-ıkâb olana havale ediyoruz.
Aralık sayımızda buluşmak üzere Hâdî olana; en doğruya, en güzele, en iyiye ulaştırana emanet olunuz.