Dünyaya İmar Edenler Değil, İmha Edenler Hâkim!

Batı’da ise kapitalist bir anlayışla yalnızca ceplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyenler, çevreyi, tabiatı korumak gibi bir endişeyi hiçbir zaman taşımadılar ve halen de çok umurlarında değil.

Mucahid Yıldız

Bazı tevillerde ‘Cenab-ı Allah, Hz. Âdem A.S ile Hz. Havva validemizi cennetten çıkardığında dünyaya sürgüne gönderdi’ ifadesi yer alır. Yeryüzüne baktığımızda her karış toprağından neşvünema bulan nebatatın bin derde deva çarelerle dolu olduğunu görüyoruz. Elbette cennetle mukayese edilmesi mümkün değil. Zira Kur’an ve Hadislerden öğrendiğimize göre cennette hiçbir kötülük ya da zarar verici bir şey bulunmuyor. Dünyanın sayısız nimetlerine ulaşmak için ise zahmet gerekiyor. Nimetlerle birlikte sıkıntılar da var. Bütün bu sıkıntılara rağmen bir sürgün yeri olarak harikulade güzellikler içeren bir dünya.

Geriye doğru baktığımızda tarihten, geçen yüzyıllarda tabiatın çok daha verimli, çok daha temiz olduğunu öğreniyoruz. Pekâlâ, günümüzdeki ve geçmiş yıllardaki yeryüzünü daha kirli ve daha verimsiz hale kim getirdi? Tabii ki biz insanlar. Bitkilerin ve hayvanların yeryüzünü bu hale getirdiğini iddia etmek akla muhaldir. Her iki grubun da ürettiği kirlilik yine tabii yollardan kaybolup yeniden faydaya dönüşüyor. Ama biz insanların hayâsızca sağa sola attığı plastik çöpler maalesef bin yıldan önce çürümeyip etrafı kirletiyor. Daha rahat yaşamak ve daha çok para kazanmak için kurduğumuz fabrikaların bacalarından çıkan kirli dumanlar, uzun menzilleri yakınlaştıran ulaşım araçlarımızın çıkardığı kirli dumanlar havayı kirletiyor. Yine fabrikaların akıttığı zehirli atıklar sularımızı, denizlerimizi kirletiyor.

İnsanlık tarihinde gerçek anlamda tabiata zarar veren faaliyetler Avrupa’daki sanayi devrimi ile başladı. 18. yüzyılın ortalarında İngiltere’de başlayan ve 19. yüzyılda güçlenen sanayileşme daha sonra batı Avrupa’da, ABD’de, Japonya’da ve dünyanın diğer bazı ülkelerinde giderek daha da arttı. Teknolojik gelişme ile birlikte üretim arttı. Bilimde büyük ilerlemeler kaydedilmiş gibi görünse de, insanlığa faydaları, ziyanından maalesef daha az oldu. Fabrikalarda çalışmak üzere köylerden şehirlere insan göçü başladı, şehirleşmenin getirdiği toplumsal problemler de büyük oranda çoğaldı.

Çevre kirliliğini yalnızca tabiatın zarar görmesi olarak değerlendirebileceğimiz gibi, manevi açıdan baktığımızda insanların kendi aralarındaki, hayvanlarla ve bitkilerle aralarındaki münasebetleri de çevre başlığı altında inceleyebiliriz. Bu bakımdan 21. yüzyılla birlikte son üç yüzyılda, belki de dünyanın yaratılışından bu yana görülmemiş büyük bir olumsuzlukla karşı karşıyayız. Son iki yıldaki korona salgını da burada dile getirmek istediğim toplumsal probleme tuz biber oldu.

İnsanlar arasındaki komşuluk, arkadaşlık, dostluk ilişkileri sanayi devrimi ile birlikte büyük zarar gördü. Şehirleşmenin getirdiği apartman kültürü, komşuluk ve mahalle kültürüne en büyük darbeyi vuran bir etkendir. Batıda sanayileşmenin sonucunda ferdiyetçi bir anlayış ortaya çıkmış ve bu anlayış enaniyeti körükleyerek, insanları birbirlerine faydalı birer şahıs olmaktan çıkarmıştır.

Sanayi devrimi olmadan önce dünyaya hâkim olan zihniyetin son temsilcisi Osmanlı Devletidir. Genel olarak baktığımızda Osmanlı tarihinde çevreye zarar verme ihtimali olan hiçbir gelişmeye izin verilmedi. İkinci Abdülhamid’in çevreyi kirlettiği gerekçesiyle otomobili İstanbul’a sokmadığı ve çevreyi kirletmeyen elektrikli otomobilin geliştirilmesi için bu çalışmaları yapan batılı kişiye maddi yardım gönderdiği bilinen bir gerçek.

Batıda ise kapitalist bir anlayışla yalnızca ceplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyenler, çevreyi, tabiatı korumak gibi bir endişeyi hiçbir zaman taşımadılar ve halen de çok umurlarında değil. Ancak insanların bu konudaki tepkilerinin artmasından endişelenen bu kesim, son bir kaç senedir güya çevre temizliği konusuna sahip çıkıyor ve çevreyi koruyormuş, iklim değişikliğine karşı tedbirler alıyormuş gibi görünmeye başladı. Korona salgını sona erdiğinde dünya gündeminin en önemli konusu çevreyi koruma olacak. Güncel haberleri takip edenler bu yönde sinyallerin çoktan verilmeye başladığını bilirler.

Bu problem öne sürülerek, insanlar yine bu konuyla aşırı bir şekilde meşgul edilecek, böylece kapitalistler yeryüzünde kendi menfaatlerini daha çok ve daha rahat elde edebilmek için sürdürdükleri oyunlarına hayâsızca devam edecekler.