Ahmet Mercan

Müslüman Sanatçı ve Adanmış Adam’lık kavramlarını mevcut bilinen kelimelerle anlatmaya kalkışmak zannımca hayli müşkül bir çaba olacaktır. Lakin bilinen ile yani tarif ile anlatacak olursak eşittir Ahmet Mercan dememiz yeterli olacaktır meramımızı anlatmaya. Abdülbaki KÖMÜR Seksenli yılların tam ortalarıydı. O’nunla tanışıklığımız “Selam”la başladı. O, 12 Eylül ihtilalinin tarumar ettiği zamanlarda “Selam”ıyaymak ve yayınlamak için koştururken, ben bataklıkta bir gül açtırmaya çalışıyordum. Velhasılıkelam kavşak noktamızdı “Selam”. Zaman her şeyi değiştirdiği gibi insanı da değiştirmekte. Hiç birimiz yirmi yıl veya otuz yıl önceki kişi değiliz. Kimilerimiz zamanın imbiğinde değişmek yerine dönüşerek, başka istikametlere, başka amaçlara, başka kazanımlara yönelerek değişirken, kimilerimiz hiç değişmeyerek kaskatı kesildi, ütopik bir hayalin…

Okumaya devam edin Ahmet Mercan

Serencâm-ı Ezgi

O zamanlar, altyapı, beste, güfte, sound gibi müziği oluşturan ana unsurlara itiraz ve eleştiriler yapılmamakta, yapılsa dahi bunlar müziği gerçekten bilen çok az sayıda kişiden gelmekteydi. Abdülbaki KÖMÜR İslamcı kesimin müzik olgusuyla ciddi bir biçimde ilgilenişi, yaklaşık 80 yılların öncesine dayanmakta. İlk olarak bant tiyatrolarında rastladığımız ezgiler, kısa bir süre sonra kaset haline gelerek yeni bir akım başlatılmış oldu. 80'li yılları her yönüyle göz önüne getirmeden salt “müzik” değerlendirmesi yapmak, “İslami müzik” diye nitelendirilen müziğin ortaya çıkışını, beslendiği kaynakları ve bugün geldiği son noktayı sağlıklı değerlendirmek mümkün değildir. 12 Eylül darbesine kadar ciddi anlamda bir İslamcı gençlik hatta İslamcı kesim yoktu… İslamcı denilebilecekler, hala “sağcı”lık…

Okumaya devam edin Serencâm-ı Ezgi