Yol Üzre Bir Seyyahın Çağrışımları: AKİF EMRE

İspanya’da Cebel-i Tarık Boğazı’na kurdukları kameraya yansıyan görüntüden, kamerayı kurdukları villanın sahibinin kendisine şöyle dediğini aktarır: “Ne muhteşem gün batımı değil mi?” Oysa Âkif Emre o manzarada yüzyıllar önce İspanya’yı fethetmeye gelen Tarık bin Ziyad’ın gemileriyle gelişini ve geri dönmemek için yakılan gemileri, sonra Gırnata’nın düşüşüyle çığlıklar eşliğinde karşı sahile doluşan acılı Endülüs halkını görmektedir. Mehmet BULAYIR “Yol düşüncesi çeker insanı. Bilinmeyeni aramak kurcalamak, keşfetmek insanlık hikayemizle başlar. Yol olmasaydı bilinmeyene kanat çırpmak bu kadar cezbedici olmazdı belki de... Yolculuk önümde açılan çizgisiz bir defterdir... yolculuk her adımda doldurmaya çalıştığım deftere düşen notlar... her sayfası yeniden yazılmayı bekleyen şuurun defteri.” (Çizgisiz Defter, Önsöz, syf. 9)…

Okumaya devam edin Yol Üzre Bir Seyyahın Çağrışımları: AKİF EMRE

İnsan Dediğin Bir Nefes Bin Kafes

Hepimiz içimizde bir benlik kafesi taşıyoruz. Ama küçük ama büyük, bu kafesten azade bir fani yok. Ben de yok diyenlere aldırma, onların kendisi koca bir kafese dönüşmüşler de farkında değiller. Mehmet BULAYIR Uzaktan baktığında herkesi özgür sanırsın. Bir yol tutturmuş yürümektedirler nasılsa, kimi yaya, kimi dört teker üzerinde, kimisi gökyüzünde süzülür kendi özel uçağıyla; en çokta o uçanlara özenirsin, en özgür onlar sanırsın. Sonra döner kafesteki kuşlara bakarsın el kadar kafesin içinde ömür tüketmekteler; sonra bir gün hayvanat bahçelerine düşer yolun, ormanlara sığmayan aslan, beş on metrekareye sığmış, boynunu öne eğmiş, yan gelmiş yatmaktadır. Önce kızarsın sonra acırsın, kederlenirsin, hüzün kaplar kalbini. Aslında seni kedere…

Okumaya devam edin İnsan Dediğin Bir Nefes Bin Kafes