Abdurrahman Cahit Zarifoğlu

Belki bu sebeple, Cahit Ağabey’in Batı edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Rilke’ye karşı “sanki bir sempatisi vardır”. Bunun için Rilke hakkında şöyle demiştir: " .. Ben zaten onu tanımadan önce de, o vari yazıyormuşum". Ferman KARAÇAM Cahit Zarifoğlu, en yakın arkadaşlarından, en uzak sanat ve edebiyatla ilgili kişilere varıncaya kadar herkesin kabul ettiği gibi, ülkemizin en zarif ve sanat yönü en güçlü olan şairlerimizden biridir. Kalemi son derece velut, oldukça doğal ve akıcıdır. Bir Temmuz bin dokuz yüz kırkta Ankara’da doğdu. Baba tarafından Kafkasya’dan gelip Maraş’a yerleşen bir aileye mensuptur. Babası Niyazi Bey hâkim, annesi Şerife Hanım ise Maraşlı Evliyazâdeler’dendir. Okuma yazmayı, resim yapmayı, Kur’an okumayı…

Okumaya devam edin Abdurrahman Cahit Zarifoğlu

Tarihi Bir Mektup, Gazze ve Holokost’un Acılarını Satmak

Mesela müzik, oyun ve sinema sektörü başta olmak üzere, birçok alanda yetmiş yıldan beridir Holokost üzerinden bir sömürü sektörü oluştuğunu da görüyoruz. Holokost Endüstrisi kitabında Finkelstein ayrıca, onlarca somut örnekler vererek bu sömürü çarkı üzerinde duruyor. Ferman KARAÇAM İçimde kaynayan bir volkan gibi Serpilir gidersin zeytin dağına Gazze koynumdaki derin bir sızı Künyemdeki mühür silinmez yazı Neredeyse bir asra yakındır Filistin’de kan akıyor. Yüzbinlerce şehidin kanlarıyla sulanan Filistin topraklarından yükselen Hakkın sesi ise; tüm dünyada yepyeni bir dip dalganın temelini örgütlüyor. Eski kalıplar kırılıyor. Eski anlayışlar yıkılıyor. Emperyalizmin, zihinlere pompaladığı İslamofobia korkusu şanlı Gazze direnişi ile birlikte değişiyor. Bu savaş uzadıkça kırılan eski kalıpların yerinde…

Okumaya devam edin Tarihi Bir Mektup, Gazze ve Holokost’un Acılarını Satmak

Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi

1980 Kenan Evren darbesinde Erzurum’da öğrenciydim ve birkaç yıldan beri Vahdet adında bir dergi çıkarıyorduk. Darbe olunca dergimiz kapatıldı, yazı işleri müdürümüz rahmetli Ahmet Kara hapse atıldı, dergi sahibi Fuat Sağıroğlu çok sıkıntılar yaşadı, yayın yönetmeni ben ve diğer arkadaşlarımız -rahmetli Kınyas Tanı, Cevdet Bulut- hepimiz takibata uğradık ve kaçak olduk. Ferman Karaçam SUS “Pamuktan yapılmış sıradağlar gibiydi Bir özgürlük sancağı vardı beyaz ellerinde Süleymaniye ikindisi, sessizlik Beline yüzlerce kez dolanmış harlı bir urgan Bedenimde gelip son bulan Parmakları öteden çağıran platin ışıklı bir yelpaze Kucağı sonsuz bir rüya Kucağında gün huzmelerinden damlayan bir aydınlık Ve göğsümde bir mahşer Göğsümde bir kıyamet Topuzlar, balyozlar, gürzlerle…

Okumaya devam edin Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi