Rasim Özdenören’in Kadına Bakış Açısı

Yaşadığımız çağ, “kadın meselesi” deyince aklımıza “feminizm” kavramının gelmesini mecbur kılıyor. Halbuki feminizm dediğimiz kavram, 18. yüzyıl Avrupası’nda çıkan ve bugünkü anlamından çok farklı şeyler ifade eden bir kavram. Selinay KELEŞ  “Üstünlük yalnızca takvadadır”[1] diyerek İslâm’ın en temel prensiplerinden biri olan âyet-i kerîmeyi zikretmekle söze başlayalım. Bu âyet, her zaman ve her yerde “amasız” bir şekilde bizim ön kabulümüz olsun. Yaşadığımız çağ, “kadın meselesi” deyince aklımıza “feminizm” kavramının gelmesini mecbur kılıyor. Halbuki feminizm dediğimiz kavram, 18. yüzyıl Avrupası’nda çıkan ve bugünkü anlamından çok farklı şeyler ifade eden bir kavram. İnsanın aklına “kadın” deyince henüz iki yüzyıllık bir kavramın gelmesi, bizi istenilen noktaya taşıdıklarını gösteriyor aslında.…

Okumaya devam edin Rasim Özdenören’in Kadına Bakış Açısı

Havf, Recâ ve Yakarış: Cahit Zarifoğlu

Yüreğine yerleşen o “şey” yükseldikçe başı öne eğilmiş, ama gözleri hep yukarı bakmıştır: Yardımı da bağışlanmayı da hep O’ndan dilemiştir. Selinay KELEŞ Her şey zıttıyla kâimdir. Kâinatın kusursuz düzeni de bu sebeptendir belki de: Zıtlıklara rağmen uyum içinde olmak. Necip Fazıl’ın da dediği gibi “bütün zıtlar hem kavgada hem barışta”dır. Gündüzü gece olmadan, iyiliği kötülük olmadan ya da sıhhati hastalık olmadan anlamamız zordur. Bu zıtlıklar arasındaki deverânımızdır yaşamak öyküsü. Aynı zamanda zıtlıklar arasındaki bu koşuşturma evrenin ve yaşamanın bir kuralıdır da. Sabitlik, eşyaya mahsustur; insan ise “canlı” olandır. Biz insanlara düşen ise, kâinata yerleştirilmiş zıtlıklardaki sırları ve hikmetleri keşfetmeye çalışmaktır. Böyle baktığımızda “Yaşamak” adlı kitabına…

Okumaya devam edin Havf, Recâ ve Yakarış: Cahit Zarifoğlu