Yapay Zekâ: Sessiz Devrim Görünür Etkiler

Yapay zekâ, makine öğrenimi sayesinde verilerden kendi kendine öğrenebiliyor; yani programcılar her adımı tek tek yazmasa da sistem, örneklerden yola çıkarak kurallar oluşturabiliyor. Bunu yaparken de tıpkı insan beynindeki nöronlara benzeyen yapay sinir ağlarını kullanıyor; böylece gelen bilgileri katman katman işleyerek anlam çıkarıyor.

Vahit YALIN

FSMVÜ İslami İlimler Fak., Doktora Öğrencisi

Bir sabah uyandığınızda telefonunuz size bir dostunuzun ya da eşinizin doğum gününün yaklaştığını hatırlatıyor. Hediye önerileri isteyip istemediğinizi soruyor. Bilindik video izleme platformu, favori programlarınızı ya da sevdiğiniz şarkıları öneri olarak sunuyor. Sosyal medyada bir dostunuzun profili önünüze düşüyor: “Bunu tanıyor olabilir misin?”

Telefonunuzdaki fotoğraflar, “anı” başlığıyla ya da çektiğiniz şehrin adıyla kendiliğinden bir albüme dönüşüyor. Geçen ay şampuan aldığınız alışveriş sitesi, “Şampuanın bitmek üzere olabilir, yeniden almak ister misin?” diye bildirim gönderiyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Adını bilmesek de kullandığımız, farkında olmasak da hayatımızı düzenleyen bir teknoloji: Yapay zekâ.

En temel hâliyle yapay zekâ, insan benzeri düşünme ve öğrenme kabiliyetlerine sahip bilgisayar sistemleridir. Günümüz teknolojilerinden ayrılan en önemli özelliği ise insan zekâsını taklit edebilmesidir. Ancak meseleyi sadece “bilgisayarlar artık akıllı” şeklinde tanımlamak, bu dönüşümün gücünü hafife almak olur. Yapay zekâ, var olan durumları gözlemleyen; daha önce işlediği verileri ve parametreleri yeniden değerlendirerek hızlı tepkiler üreten bir sistemdir.

Belki de bilgisayarın icadından sonra dijital dünyadaki en büyük gelişim diyebileceğimiz bu teknolojinin tarihi de aslında sanıldığı gibi birkaç yıllık değil. 1950’de “Makineler düşünebilir mi?” sorusuyla başlayan bu serüven, 1956’daki bir konferans (Dartmouth Konferansı) ile bilimsel bir disiplin hâline geldi.[1] İlk yıllarda beklentiler büyük, teknoloji ise sınırlıydı. Bu nedenle 1970’ler ve 1980’ler, yapay zekâ için biraz daha durağan geçti diyebiliriz.[2]

İlk dönemlerinde problem çözme, sembolik yöntemler gibi çalışmalara yönelik olarak kullanılan yapay zekâ, veri hacimlerinin artması, algoritma ve hesaplamaların gelişmesi gibi bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemeler ile asıl ivmesini 2010’lardan sonra, özellikle derin öğrenme ve büyük veri devrimiyle yakaladı. 2020’lere geldiğimizde, artık yalnızca akademik laboratuvarlarda değil; doğrudan cep telefonlarımızda, sosyal medyada, alışveriş sitelerinde karşımıza çıkan bir gerçekliğe dönüştü. Günümüzde konuşmayı, görüntüleri ve verileri tanıma; tahminlerde bulunma gibi işlemleri yerine getirebilmesini sağlayan derin öğrenme ile gelişmeye devam ediyor.[3]

Peki, “Bunları nasıl yapıyor?” diye sorduğumuzda karşımıza bazı temel çalışma yöntemleri çıkıyor. Yapay zekâ, makine öğrenimi sayesinde verilerden kendi kendine öğrenebiliyor; yani programcılar her adımı tek tek yazmasa da sistem, örneklerden yola çıkarak kurallar oluşturabiliyor. Bunu yaparken de tıpkı insan beynindeki nöronlara benzeyen yapay sinir ağlarını kullanıyor; böylece gelen bilgileri katman katman işleyerek anlam çıkarıyor. Eğer konu daha karmaşık ilişkileri çözmekse, derin öğrenme devreye giriyor ve çok daha fazla katmanla çalışarak, örneğin bir yüzü, sesi ya da nesneyi tanıyabiliyor.

Bilişsel hesaplama dediğimiz yaklaşımla yapay zekâ, insan gibi düşünmeye ve iletişim kurmaya çalışıyor; konuşmaları anlayabiliyor, görselleri yorumlayabiliyor. Tüm bu süreçlerde, hızlı ve çok katmanlı analizler yapmak için ileri algoritmalar devreye giriyor; böylece nadir görülen durumları bile fark edebiliyor. Bu sistemlerin çalışması için gereken güçlü işlem kapasitesini ise grafik işlem birimleri (GPU’lar) sağlıyor. Kısacası, yapay zekâ bu araç ve yöntemler sayesinde öğreniyor, yorumluyor ve her geçen gün daha da gelişiyor.[4]

Son birkaç yıl içinde, hem tanınmış hem de daha az bilinen pek çok teknoloji şirketi yapay zekâ tabanlı platformlarını ardı ardına kullanıcıların hizmetine sundu. OpenAI (ChatGPT, 2022), Microsoft (Copilot, 2023), Google (Gemini, 2023), Anthropic (Claude, 2023), DeepSeek, Mistral ve Pi.ai (2024) gibi örnekler bunun en bilinenleri arasında yer almaktadır. Bunlara ek olarak, daha sınırlı ve belirli amaçlara yönelik geliştirilen sayısız yapay zekâ uygulaması da hızla yaygınlaşıyor.

Yapay zekâ araçları, akademik tarama yapmaktan web sitesi, video, müzik ya da kısa film üretimine kadar geniş bir yelpazede kullanıcılarına yeni imkânlar sunuyor. Örneğin, bir araştırma alanıyla ilgili dünya genelindeki tüm akademik çalışmaları ilişki ağlarıyla birlikte görselleştirip sunan akademik asistanlar; yıllar önce kaybettiğiniz annenizin kucağına, bugün doğan çocuğunuzu verdiğiniz duygusal bir video oluşturan yapay zekâlar; ya da aslanla ayının boğuştuğu sahneler kurgulayıp belgesel formatında sunabilen içerik üreticileri artık hayatın bir parçası hâline gelmiş durumda.

Peki, bunca aklın sınırlarını zorlayan uygulamanın ortaya çıkmasından ve bu hızda gelişiyor olmasından korkmalı mıyız? Ya da en çok sorulan soruyu sorarsak; işimiz elimizden alınacak, işsiz kalacak mıyız?

Yapay zekânın iş dünyasında ve toplumsal yapıda köklü dönüşümlere yol açtığı bir çağdayız. Bu dönüşüm sürecinde, bazı mesleklerin (dil tercümanları, ödev hazırlama işi yapanlar vb.) tehdit altında olduğunu söylemek zor değil. Ancak doğru yaklaşımın, “Yapay zekâ kullanmamak bizi işsiz bırakacak!” olduğunu belirtmek gerekiyor.  Zira yapay zekâya rağmen değil, yapay zekâ ile çalışma kültürü, alışkanlıkları ve stratejileri geliştirmeliyiz. Yani, asıl mesele işin değil, becerilerin dönüştüğü bir ortam sağlanmalı. Bu süreçte rutin işler azalırken; yorumlama, yaratıcılık, etik karar alma gibi beceriler önem kazanıyor. Ayrıca, yapay zekânın üretim sürecine insan önyargılarıyla yaklaşması (cinsiyet, ırk vs.) ciddi etik riskler yaratıyor. Yapay zekâdan korkmak yerine, onu anlamak, eleştirel yaklaşmak ve bilinçli kullanmak gerekiyor.

Yapay zekâ artık geleceğin değil, bugünün teknolojisi. Bu dönüşümden uzak durmak mümkün değil; ancak yönünü belirlemek bizim elimizde.  “Bizi aldatan bizden değildir. [5] Hadis-i Şerif mucibince, yapay zekâyı etik ilkelere bağlı ve faydaya odaklı biçimde kullanmak, yani bilinçli bir kullanıcı olmak büyük önem taşıyor. Bu da yapay zekâyı sorgusuz bir otorite gibi görmek yerine, onu anlamaya, sorgulamaya ve doğru yönlendirmeye açık bir araç olarak konumlandırmakla mümkündür.

Araştırma süreçlerinde yapay zekâdan yararlanmak elbette kıymetlidir; ancak tek bilgi kaynağı olarak ona teslim olmak, bizi sorgulayan bir özne olmaktan çıkarır. Konuya dair temel bilgiyi edinmeli, farklı kaynakları tarayarak çok yönlü bir anlayış geliştirmeliyiz. Nihai değerlendirmeyi ise insan aklı ve etik süzgeç ile yapmalıyız. Yapay zekâyı destekleyici, yönlendirici ve geliştirici bir yardımcı olarak görmek, bilinçli kullanımın temelini oluşturur. Bu noktada, özellikle çocuklara dijital okuryazarlık becerisi kazandırmak ve etik ilkeleri gündemde tutmak hayatî önem taşır. Çünkü çocuklar yalnızca teknolojinin tüketicisi değil, gelecekteki üreticileridir.

Dijital okuryazarlık, sadece ekran kullanımını öğretmekten ibaret değildir. Aynı zamanda bilgi kirliliğini ayırt edebilme, algoritmaların yönlendirme biçimlerini kavrayabilme, veri güvenliği farkındalığı ve eleştirel düşünme becerilerini de kapsar. Bu bağlamda, TÜBİTAK’ın yayınladığı içeriklerde sıkça vurgulandığı gibi, çocuklara erken yaşta “bilgiye şüpheyle yaklaşma” refleksini kazandırmak, dijital çağın en temel becerilerinden biridir.[6]

Teknolojiyi değiştiremeyiz belki, ama onun bizi nasıl etkilediğini yönetebiliriz. Çünkü bu teknoloji hâlâ bizim elimizde. Asıl mesele şu: Yöneten mi olacağız, yönetilen mi?

KAYNAKÇA

Bilim Genc. “Neden İyi Bir Dijital Medya Okuryazarı Olmalıyım? | TÜBİTAK Bilim Genç”. (11 Eylül 2019)

http://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/neden-iyi-bir-dijital-medya-okuryazari-olmaliyim.

Coşkun, Fatma, ve Hamide Deniz Gülleroğlu. “Yapay Zekanın Tarih İçindeki Gelişimi ve Eğitimde Kullanılması”. Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES) 54, sy 3 (2021): 3. https://doi.org/10.30964/auebfd.916220.

Data, Big. “Yapay Zeka Nedir, AI Hakkında Bilmeniz Gerekenler”. GTech, 09 Eylül 2021. https://www.gtech.com.tr/yapay-zeka-nedir-yapay-zeka-hakkinda-bilmeniz-gerekenler/.

“Dünden Bugüne Yapay Zeka”. 24 Eylül 2020. https://www.innova.com.tr/blog/dunden-bugune-yapay-zeka.

Müslim, Haccâc el-Kuşeyrî en-Nîsâbûrî. el-Câmiʿu’s-Sahîh (Sahîh-i Müslim). Editör Muhammed Fuâd Abdülbâkî. Dârü’l-İhyâi’t-Türâsi’l-‘Arabî, t.y.

Yapay Zeka Kışı Nedir? – AI EXPLORATION. Blog. 24 Eylül 2023. https://aix.web.tr/yapay-zeka-kisi-nedir/.


[1] Dünden Bugüne Yapay Zekâ, 2020.

[2] Yapay Zekâ Kışı Nedir?, 2023.

[3] Coşkun & Gülleroğlu, 2021.

[4] Data, 2021.

[5] Müslim, el-Câmiʿu’s-Sahîh (Sahîh-i Müslim).

[6] (Neden İyi Bir Dijital Medya Okuryazarı Olmalıyım, 2019)