Kahhâr, Kadîr ve Müntakım olanın adıyla.

Kıymetli okuyucularımız, yine yeni bir özel sayıyla karşınızdayız. Geçen yıl geleneğimizi bozduk ve Aksâ Tufanı münasebetiyle iki özel sayı çıkardık. Bildiğiniz üzere her yıl bir özel sayı yayınlıyoruz. Ancak 7 Ekim 2023 Cumartesi günü başlayan Aksâ Tufanı’ndan dolayı 44. sayımızı (Ekim 2024) da özel sayı olarak çıkarmıştık. Mart ayındaki Aliya İzzetbegoviç Özel Sayısı’ndan sonra bu, ikinci özel sayımız olmuştu.

Bu yıl da aynı münasebetle, bir Gazze Özel Sayısı daha yapalım istedik. Çünkü biz kardeşliği önemsiyoruz. Çünkü biz Müslüman kardeşlerimize değer veriyoruz. Çünkü biz Müslümanın derdini, kendi derdi olarak bilenlerdeniz. Çünkü biz zulme karşıyız. Çünkü biz dünyada herkes için huzur ve adalet istiyoruz. Kasım 2024’ten bugüne kadar hemen hemen her sayımızda Aksâ Tufanı’na yer verdik, Aksâ Tufanı’ndan söz ettik. Aksâ Tufanı, hep gündemimizin ilk maddesi olarak kaldı. Çünkü bu operasyonu önemsedik, elimizden geldiği kadar herkesin önemsemesi için de çaba sarf ettik. Şuna inanıyorduk: Bu operasyon, tarihte bir ilkti ve terör devletinin, siyonazilerin ve işbirlikçilerinin iç yüzü, sahte yüzü ilk kez bu kadar açık edilmişti. Zalimi ve zulmü bizim bilmemiz yetmiyordu. Dünya âlemin bunu öğrenmesi gerekiyordu. Siyonistler yıllarca mazlum rolü oynamışlar, bunu insanlara yutturmayı başarmışlardı. Ayrıca bütün dünyayı askeri, istihbari, teknolojik olarak alt edilemez, baş edilemez bir devlet olduklarına inandırmışlardı. Aksâ Tufanı, işte bu algıyı yıktı ve olguyu herkesin gözlerinin önüne serdi: Terör devleti görüldüğü gibi değildi. HAMAS, İzzeddin Kassâm Tugayları IDF’nin, MOSSAD’ın, terör devletinin güvenlik birimlerinin altından girip üstünden çıkmışlar, onları kevgire çevirmişlerdi.

Herkes şok içindeydi. Nasıl olmuştu da havasından yanına varılmayan terör devleti perperişan olmuştu? Bu sorunun cevabını askeri, siyasi uzmanlar, stratejistler arayadururken dünya her gün, an be an siyonazilerin vahşetine, bütün boyutlarıyla tanık oluyordu. Ve vicdanlar ayağa kalkıyordu. Şunu net olarak söylemek lazım: Yakın dönem tarihi, Aksâ Tufanı’ndan Önce ve Aksâ Tufanı’nda Sonra olarak ikiye ayrılacak. Ömrü olan bunu görecek.

Vicdanların ayağa kalkmasının en somut göstergesi, Küresel Sumûd Filosu’ydu. Sizler bu yazıyı okuduğunuzda filo, Gazze’ye ulaştırmak için gemilere yüklediği insanî yardımları muhtemelen terör devletinin eşkıyalığı, korsanlığı, hukuk tanımazlığı ve vahşiliği sebebiyle ulaştıramamış olacak. Ama bütün bir insanlık olarak biliyoruz ki, terör devleti, siyonaziler, yandaşları, işbirlikçileri ve destekçileri kaybetti. Çünkü onlar insanlığın karşısında konumlanmışlardı, kitaplarında adalet, ahlak, hak hukuk yazmıyordu.

Aksâ Tufanı’nın ikinci yılında şehîdler kervanına yeni katılanlar oldu: Salih Ârûrî, İsmail Heniyye, Yahya Sinvâr ve daha birçokları. Terör devleti geçtiğimiz ay, içlerinde Halid Meşal’in de bulunduğu HAMAS’ın tepe kadrosuna, barış görüşmeleri için bulundukları Katar’da saldırıda bulundu. Gafiller suikastlarla direnişi yok edeceklerini sanıyorlar. Elbette yanılıyorlar. Kassâm Tugayları’nın sözcüsü Ebû Ubeyde’nin, operasyonun ikinci yılına girmesi münasebetiyle 7 Ekim 2024 günü yaptığı konuşmadaki şu sözlerinin altını, kalınca çizelim:

“Eğer suikastlar gerçekten bir zafer olsaydı, direniş bundan 90 yıl önce, Şeyh İzzeddin Kassâm’ın Cenin’in Ya‘bad ormanlarında şehit edilmesiyle çoktan sona ermiş olurdu. Ve eğer suikastlar zafer getirseydi, HAMAS ve Kassâm Tugayları’nın kurucu öncülerinden birinin suikastından 20 yıl sonra, Aksa Tufanı gibi bir operasyon asla gerçekleşmezdi.”

Tarihimiz, şehîdler tarihidir. Dünden bugüne şehîdlerle geldik. Bugünden yarına da şehîdlerle gideceğiz. Bu vesileyle başta, Filistin ve Gazze’dekiler olmak üzere İslam’ın bize ulaşmasında kanını veren bütün şehîdlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor, bizlere şefaatçi olmalarını diliyoruz.

Kasım sayımızda buluşmak ümidiyle, Kahhâr, Kadîr ve Müntakım olana emanet olunuz.

Mustafa ÖZEL

Genel Yayın Yönetmeni