İsrail’in geliştirdiği Yapay Zekâ makinesi, üç katmanlı bir yaygın veri tabanı ve ona bağlı birçok istihbarat kaynağının İsrail ordusu ile entegre olarak bir ölüm makinesine dönüştürülmesinden ibaret gözüküyor. Veri işleme, hedef belirleme, ölüm listesi oluşturma, yer tespiti ve gerçek zamanlı hedef takibini Yapay Zekâ sistemi yerine getirirken, infaz işlemleri insanlı enstrümanlarla gerçekleştiriliyor. Ancak bu günden gözüken, ilerleyen dönemlerde bu süreçlerin hepsinin otomatik bir şekilde işleyen, insan dahli olmaksızın çalışan bir ölüm makinesine de evrilebileceğidir.
Mahmut OSMANOĞLU

Uluslararası bir programın bir oturumuna katılmıştı. Moderatörü oturumu bitirmek istiyordu ve ona söz vermek niyetinde değildi. Birkaç kez “Bir dakika, bir dakika!” diyerek moderatörün kendine yakın eline, pat pat vurarak söz alma ısrarında bulundu ve hatta sesini yükseltti. Söz alınca da tercüme için kulaklarında bulunan kulaklığı masanın üstüne koyup, kendisi ile aynı oturuma katılan, biraz önce konuşmasını yapmış ve yanındaki koltukta oturan şahsı muhatap alarak sakince konuşmaya başladı:
“Sayın Peres, benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmayacak, bunu da böyle bilesin. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz! Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum. Çünkü bu çocukları öldürenleri, bu insanları öldürenleri kalkıp da alkışlamak, öyle zannediyorum ki o da ayrı bir insanlık suçudur.”
Moderatör, kendisini konuşturmamak için çok çaba sarfetse de söyleyeceklerini söyleyip oturumu terk etmişti.
Hadise 29 Ocak 2009’da Davos Zirvesi ‘Gazze ve Ortadoğu Barışı’ panelinde meydana gelmiş ve o dönem Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, oturuma birlikte katılan, yine o dönem İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’i hedef almıştı.
O zamandan bu zamana 15 yıl geçti, kutsal kitaplarındaki ‘On Emir’den biri, ‘öldürmeyeceksin’ emri olmasına rağmen Erdoğan’ın tabiriyle “öldürmeyi iyi bilen” İsrail, öldürme mekanizmalarını daha da geliştirdi. Daha kolay ve daha pervasızca öldürmeye başladı.
Aslında Filistin topraklarındaki savaşlarda, yıllardır her yeni savaşta iki tarafın da sürpriz silahlar ve enstrümanlar kullandıklarını müşahede ediyoruz.
Biz bu yazıda, 7 Ekim 2023 Cumartesi günü başlayan Aksâ Tufanı sonrasında İsrail tarafından daha yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan Yapay Zekâ destekli ve ‘Lavanta’ olarak isimlendirilen birkaç katmanlı bir soykırım makinesinden söz edeceğiz.
Yazılıp çizilenlerden konseptin ‘İnsan + Makine’ ekibi olarak literatüre de yansıdığı ve muhtemelen daha önceden yoğun olmasa da İsrail’in ‘yüksek değerli’ gördüğü hedefler’ için kullanıldığını da anlıyoruz.
İsrail’in geliştirdiği Yapay Zekâ makinesi, üç katmanlı bir yaygın veri tabanı ve ona bağlı birçok istihbarat kaynağının İsrail ordusu ile entegre olarak bir ölüm makinesine dönüştürülmesinden ibaret gözüküyor. Veri işleme, hedef belirleme, ölüm listesi oluşturma, yer tespiti ve gerçek zamanlı hedef takibini Yapay Zekâ sistemi yerine getirirken, infaz işlemleri insanlı enstrümanlarla gerçekleştiriliyor. Ancak bu günden gözüken, ilerleyen dönemlerde bu süreçlerin hepsinin otomatik bir şekilde işleyen, insan dahli olmaksızın çalışan bir ölüm makinesine de evrilebileceğidir.
Sistemin kendisine gelecek olursak, mekanizma dört aşamalı olarak çalışıyor.
Öncelikle ‘Lavanta’dan bahsedelim. HAMAS ve İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadından olduğundan şüphelenilerek hedef seçilecek kişilerin verilerinin Lavanta’ya girildiği ve daha önceden tespit edilmiş HAMAS üyelerinin yüzlerce özelliği üzerinden karşılaştırılıp eşleştirildiği ve böylece hedefin tespit edildiği ve listelendiği bir Yapay Zekâ ünitesidir Lavanta.
Tespit edilmiş kişilerle özellikleri benzeşen kişiler 1’den 100’e kadar derecelendiriliyor ve hedef listesine alınıyor.
Gazze Şeridi’nde yaşayan 2,3 milyon kişinin neredeyse tamamının verisi, bir toplu izleme sistemi ile toplanmış ve makineye girilmiş bulunuyor. Kriter eşiği yükseltildikçe hedef sayısı azalıyor, düşürüldükçe yükseliyor.
Konu ile ilgili mevcut bilgilerden, Lavanta’nın Aksâ Tufanı’ndan çok önce yaygın bir öldürme listesi hazırlamış olduğunu anlıyoruz. İçerisinde çocukların da olduğu on binlerce kişi hedef olarak belirlenmiş.
7 Ekim Aksâ Tufanı sonrası kriter eşiğinin düşürülüp on binlerce alt düzey HAMAS/İslami Cihad üyesinin hedefe yerleştirildiği anlaşılıyor.
Rohingya Müslümanları ile ilgili gündeme getirilen ‘yavaş yürüyen soykırım’ tabiri vardır. Aslında aynı ‘yavaş yürüyen soykırım’, İsrail kurulduğundan beri Filistinliler aleyhine de sürdürülmektedir.
İsrail’in bu çok katmanlı Yapay Zekâ soykırım makinesini devreye sokmasının amacı, soykırımı hızlandırmaktır ki Aksâ Tufanı sonrası bu sürecin ne kadar hızlandırıldığını tüm dünya adeta canlı olarak izlemektedir.
Lavanta’nın görevi, özellikleri karşılaştırıp hedefleri belirleyerek ölüm listesini oluşturmaktır. Daha sonra sıra, hedeflerin kaldıkları yerlerin tespit edilmesine geliyor.
Bu görevi de Gospel isimli bir başka Yapay Zekâ ünitesi yerine getiriyor. İncil manasına da gelen bu kelimenin bu iş için kullanılması, oldukça ilginç. Gospel, Lavanta’nın belirlediği hedeflerin kaldığı binalar ve yapıları işaretliyor, sonra da hedefe atama yapıyor. Hedef, işaretlenen binaya gelince de öldürme süreci devreye giriyor.
Ancak, hedefin işaretlenen binaya geldiğini bildiren bir düzeneğin de sisteme eklenmesi gerekiyor. İsrailliler bunu da, ‘Baba Nerede’ (Where’s Daddy?) programı ile çözmüşler.
Hedefin belirlenen mekâna gelmesiyle ki çoğu zaman ev oluyor, ‘Baba Nerede?’ programı devreye girip uyarı veriyor ve öldürme süreci başlıyor. Makine orduya haber veriyor, suikast ‘aptal bombalar’ (dumb bomb) ile gerçekleştiriliyor.
Suikastlar gecenin derinliğinde yapılıyor. Böylece hedefi vurmak garanti edilirken evde o anda bulunan herkesin etkilenmesi hedefleniyor. Kişi, ailesi, evi, komşuları toplu olarak cezalandırılıyor.
Bunun birkaç sebebi olsa gerektir: Öncelikle, bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden fırlatılan ‘aptal bomba’ ile Filistinli zayiatı artırılıyor. Diğer sebep ise, sivil zayiatlarla hedefin ve dolayısıyla da HAMAS ve İslami Cihad’ın insan kalkanı kullandığı iddiaları güçlendirilmek isteniyor.
Aslında soykırımcılar ve makinelerinin insan kalkanı dedikleri kitleyi umursadıkları da yok. Çünkü öldürme protokollerinde, ‘yan zayiatlar’ (colleteral damage) kavramı da var. Amerika Birleşik Devletleri’nin de uyguladığı ‘yan zayiatlar’ kavramı, başka bir yazının konusu olabilecek önemde ama burada basitçe şunu söyleyebiliriz: Bu kavramla vurulacak hedefin önemine göre kaç sivilin feda edilebileceği belirlenmiş oluyor bir yerde. Belli bir sayıya göre genel izin verildiği halde belirlenen sayının üzerinde sivil öldürme ihtimalinde üst düzey izin almak gerekiyor.
İsrail’in bu kavramı iki türlü uyguladığı anlaşılıyor. Alt düzey olarak belirlenen hedefler için 15-20 aralığında bir sivil zayiatına müsaade edilmiş ama bu rakam artıp eksilebiliyor. Üst düzey ve yüksek değerli hedefler için sayı 300 sivilin öldürülmesine göz yummaya kadar gidebiliyor.
Şu da var ki, bu derecede yüksek bir “yan hasar” oranı, yalnızca İsrail ordusunun daha önce kabul edilebilir gördüğü oranlarla kıyaslandığında değil, aynı zamanda ABD’nin Irak, Suriye ve Afganistan’da yürüttüğü savaşlarla kıyaslandığında da istisnai bir durumdur. Bir örnek verecek olursak, ABD Üsame bin Ladin için bile ‘yan zayiat’ ya da ‘savaşçı olmayan zayiat değeri’ olarak 30 kişi belirlemiş. Kaldı ki, ABD’liler 15 sivil sayısını bile prosedürden sapma olarak değerlendiriyorlar.
Lavanta’nın öldürme listesinde 40 bin üzerinde bir sayı olduğunu düşünecek olursak bu öldürme süreci sonunda, büyük çoğunluğu ‘yan zayiat’, en az iki yüz bin Filistinlinin öldürülmüş olabileceğini söyleyebiliriz. Zaten, bu durum 41 binin üzerine çıkan tespit edilmiş Filistinli şehit sayısını da açıklamaktadır.
Burada bir noktaya işaret etmekte fayda var. Filistin soykırımının başlaması ile birlikte başlayan iç göç dalgası, katliamlarda Yapay Zekâ kullanımını olumsuz etkilemiştir. Çünkü göçle birlikte hedefi tespit edebilmek de zorlaşmış olmalıdır. İç göçmen sığınma kamplarına yapılan saldırılar da, sanırım, köstebek faaliyetleri ile izah edilebilir.
Yapay Zekâ ölüm makinesi Soykırım Çiçeği ‘Lavanta’nın Filistinlilere büyük felaket ve acılar getirmekle birlikte İsrail açısından hayati öneme sahip olumsuz bir netice verdiğini de belirtmek isterim. Lavanta (Lavender) birçok sivilin kanını akıttı, hatırı sayılır HAMAS ve İslami Cihad mensubunu yok etti ama öncelikle Filistin davasını görülmedik bir şekilde tüm dünyayı kapsayacak şekilde diriltti ve daha da önemlisi İsrail’in kendisini ve Siyonizm’i şeytanlaştırmasında önemli katkısı oldu.
