Kuantum Fiziği Perspektifinden Yapay Zekâ

Kuantum, bize eşyanın özünde müşahide, yani şuura ilişkin olduğunu haber verir. Yapay zekâ ise her ne kadar muazzam verilerden yeni tertipler türetebilse de, kendi gerçekliğini idrak eden bir “özne” değildir. O, ihtimallerin matematik hesabını yapabilir, lâkin varlığın niçinliğine dair bir idrak taşımaz. Abdullah KOÇ Beşeriyet, tarih boyunca belki de hiç olmadığı kadar iki büyük inkılâbın eşiğinde bulunmaktadır: kuantum fiziği ve yapay zekâ. Birincisi, eşyayı en temel mertebede kavrayış tarzını altüst etmiş; maddenin sanıldığı gibi katı, mekanik ve mutlak bir cevher olmayıp, bilâkis ihtimallerle örülü, nazarla varlık kazanan, adeta bir “mânâ dokusu” taşıdığını açığa çıkarmıştır. İkincisi ise, insana mahsus telâkki edilen akıl ve şuur sahasına müdahil…

Okumaya devam edin Kuantum Fiziği Perspektifinden Yapay Zekâ

Fıtrata Dönüş, Sessiz İnkilap

Hac, sadece bir ibadet değil; zamanın ve mekânın hudutlarını aşan, insanın cezbe halinde ilahî hakikate müteveccihen büyük bir varoluş tecrübesidir. Burada insan, sadece mekânsal olarak değil, benliğinin derinliklerinde de hareket eder. Kâbe’nin etrafında atılan her adım, bir iç muhasebenin, bir arınmanın, bir fıtrata dönüşün tezahürüdür. Abdullah KOÇ Her yıl milyonlarca Müslüman, dünyanın dört bir yanından, farklı coğrafyalardan, lisanlara, renklere ve kültürlere rağmen aynı istikamette cem olur: Kâbe’nin etrafında tavaf etmek, Arafat’ta vakfeye durmak, Mina’da taşlamak, Müzdelife’de sabahlamak için... Bu yöneliş, sıradan bir seyahat ya da turistik bir hareketlilik değildir. Bu, arz ile semâvat arasında teşekkül eden mukaddes bir vusulün remzidir. Hac, sadece bir ibadet değil;…

Okumaya devam edin Fıtrata Dönüş, Sessiz İnkilap