Aslında bu raporda da belirtildiği üzere mesele gayet açıktır. Yahudilerin Beni İsrail devleti kurma emellerine engel olma açısından Filistin arazisine sahip çıkılması birinci derecede önem arzetmektedir. Bu sebeple bir tedbir olarak aşiretler arasında ihtilaflı bulunan araziler daha önceden Hazine-i Hassa tasarrufuna alınmıştır.
Mustafa Özsaray
Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fak.
*Bu yazının ilk bölümü, 35. sayımızda (Şubat 2024) yayınlanmıştır.

Arşiv belgeleri ışığında Yahudilerin Filistin’e göçü ve orada bir devlet kurma projesini ele aldığımız yazımızın birinci bölümünde1890 yılına kadar gelişen olaylar ve alınan tedbirleri açıklamıştık. Yazının ikinci bölümünde ise 1891’den İngilizlerin Filistin’e hakim oldukları zamana kadar gelişen olaylardan bahsedeceğiz.
Yazının birinci bölümünde de vurgulandığı gibi Yahudilerin Filistin’deki emellerine engel olmak, devletin öncelikleri arasında ilk sıradaki yerini korumuştur. Bunun için bir rapor hazırlamak üzere Mülazim Kaymakam Mihran Boyacıyan Kudüs Mutasarrıflığı maiyyetinde görevlendirilmiştir. Boyacıyan hazırladığı raporda, Filistin meselesinin esasını Yahudiler, kutsal yerler ve aşiret şeyhleri başlıkları altında ortaya koyup alınması gerekli tedbirleri sıralamıştır. Sultan Abdülhamid’e gönderilen 25.5.1309 (27.12.1891) tarihli bu raporda, Filistin’e Yahudi göçü projesinin arka planında yatan gizli niyetin Beni İsrail Devleti’ni kurmak olduğu belirtilmektedir.[1] Osmanlı Arşivi’ndeki bu raporun çeviriyazısı aşağıdadır:
“Atebe-i Felek-mertebe-i Cenâb-ı Cihândârîye
Maʻrûz-ı abd-i memlûkleridir ki
Hak sübhânehû ve teâlâ hazretleri pâdişâhımız veliyyi’n-niʻmetimiz efendimiz hazretlerini kemâl-i şân ve şevket ve âfiyetle taht-ı âlî-i baht-ı Osmânî’de dâim ve kâmrân buyursun. Âmîn.
Köleleri bir sene müddetle Kudüs-i şerîf Mutasarrıflığı maʻiyyetinde dahî me’mûr buyurulub ol havâlîce nazar-ı dikkat-i memlûkânemi celb eden baʻzı husûsât-ı mühimmenin arzına şu veçhile mütecâsir oluyorum ki:
Arz-ı Filistin nâmı tahtında maʻrûf olan Kudüs-i şerîf Mutasarrıflığı Yahûdîlerin dört bin seneden beri kıtʻa-i mevʻûdesi, dîn-i Îseviyyenin beşiği ve ʻınde’l-Müslimîn mukaddes ve muʻazzez mahall-i ziyâret olmuş ve bulunduğu mevkiʻ-i coğrâfîsi hasebiyle memâlik-i şâhânelerinin en mühim ve nâzik bir noktası olduğundan başlı üç cihetten câlib-i nazar-ı dikkat-i mahsûsadır.
Evvelen Yahûdîler, sâniyen mevâkiʻ-i mukaddese-i Îseviyye, sülüsen urbân ve meşâyih:
Yâhûdîler: Benî İsrâil’in hılkaten me’lûf olduğu tabʻ vü tamaʻına şimdiki Rusya Hükümeti değil belki Bahtunnasırlar ve Mısır firavunları dahî nazar-ı hasedle bakarak onları türlü türlü işkencelere dûçâr ve hukûk-ı medeniyyelerinden iskāt eylemeleri târîhçe maʻrûf ahvâldendir. El-hâletü hâzihî kıtaʻât-ı hamsede bulunan bi’l-cümle Yahûdîlerin matmaʻ-ı nazarları arz-ı Filistin olup orada Benî İsrâil devletini teşkîl için her vakitten ziyâde bu son yirmi seneden beri saʻy ü ikdâm eylemeleri gayr-i münkerdir. Şu kadar ki arz-ı Filistin Devlet-i Muʻazzama-i Osmâniyye’nin taht-ı hükümrânîsinde bulunduğu şöyle dursun düvel-i muʻazzama-i sâirenin dahî kıtʻa-i mezkûrede olan hukûk-ı müştereke-i deniyyelerine nazaran Yahûdîlerin oralara hicret ve tavattunları bâdi-i nazarda mehâzîrden sâlim hükm olunursa da işbu tâifenin efkâr-ı hafiyye ve ahvâl-i umûmiyyesi hâdde-i tetkîkten geçirildikte hâl-i ber-aks olduğu nümâyân olur. Yahûdîler bu hâlde terk, yani arz-ı Filistin’e hicret ve tavattunlarına müsâade olundukda otuz sene geçmeden bütün arz-ı Filistin’i taht-ı tasarruf ve temellüklerine geçireceklerine şüphe yoktur. Zîrâ: Bundan beş on sene evvel bi’l-füruht on kuruş kıymeti olan bir arâzî el-yevm Yahûdîler tarafından iki yüz üç yüz ve baʻzan daha ziyâde bir kıymetle mübâyaʻa edildiği ve ehl-i zirâʻat mebâliğa olan tamaʻ ve ihtiyâcına ve tâife-i merkûme desâyisine dayanamayıp bi’t-tabʻ arâzîsini teslime mecbûr olmasına ve bu yolda bugünkü günde Hayfa’dan Gazze’ye kadar olan sevâhilin yüzde elli beşi taht-ı tasarruflarına alarak mevâki-i muhtelife-i sâirede dahî câlib-i nazar-ı hayret olacak muntazam cesîm ve Avrupakârî köyler-koloniler- teşkîl edip fenn-i zirâʻatın tamamıyla tatbikatına saʻy ü ikdâm eylemelerine ve faraza beş sene zarfında yalnız bir köyde iki milyon üzüm kökü yetiştirmelerine ve fenn-i zirâʻat için her tatbîkatı hâvî gayet muntazam bir mektebde erbâb-ı zirâat yetiştirdikleri gibi envâʻ-ı sanâyiʻi hâvî muntazam bir mektebde dahî mâhir sanʻatkârân yetiştirip zâten şimdiden Kudüs ve havâlîsinin sanʻat ve ticâret ve zirâʻatı yed-i mahâretlerine geçirdiklerinde bundan beş on sene sonra müslim ve gayr-i müslim ahâlinin ol havâlice yedlerinde bulunan arâzîyi bi’l-mecbûriye Yahûdîlere beyʻ ile şimdi Yahûdîlere nisbeten yüzde on onbeş mertebesinde olan dükkan ve mağazalarını kapayıp bütün arz-ı Filistin’i Benî İsrâil’e teslim ile Kudüs’ten hareket edeceklerine ve diyâr-ı ecnebiyyeden, faraza Rusya’dan envâʻ-ı meşâkk ile tard u tebʻîd olunan Yahûdîler Yafa ve Kudüs’te Rus ve sâir konsolosların taht-ı himâyesine girip kapitülasyondan tamamıyla istifade eylemelerine ve Roçild ve Hirş ve Alliance İsrailite gibi erbâb-ı hamiyyet ve cemʻiyet-i azîmeden milyonlarca frank ol suretle iâneten fedâ olunmasına ve Roçild’in şimdiden beynlerinde ilk pâdişâh sülâlesi sırasına geçtiğine ve yekdiğerine olan muʻâvenet-i maddiyye ve maʻneviyyeye nazaran Benî İsrâil devleti top tüfenk ile değil belki tasarruf-ı arâzî ve zirâʻat ve sanâyiʻ ve ticâret vâsıtasıyla bilâ muhârebe teşkîl olunacağı bi’s-suhûle nümâyân olur.
Ahvâl-i maʻrûzaya nazaran evvelâ Suriye sevâhili kâmilen Yahûdîlere sedd ü bend edilmesi, sâniyen ziyâret desisesiyle gelerek arz-ı Filistin dahilinde ihtifâ edip avdet etmeyenler mücâzât-ı şedîdeye dûçâr edilmesi ve yahut ziyâret için dahî hiçbir Yahûdî iskelede kabul edilmemesi sâlisen ecnebî tâbiʻiyyetini iddiâ edenler hemen iʻâde yahut tâbiʻiyyet-i Osmâniyyeyi kabul ettirip ol veçhile münâsib mahallerde iskânlarına müsâʻade olunması râbian Yahûdîlere arâzî satılmaması hâmisen bütün mekâtibin Maârif Nezâreti’nin taht-ı teftîşinde bulundurup zirâʻat ve sanâyiʻ mekteblerinde mütesâviyen müslim ve gayr-i müslim talebenin dahî kabul ettirmesi gibi tedâbir-i müessirenin icrâsı la büd görünmüştür.
Mevâki-i mukaddeseye atf-ı nigâh olunca: Kudüs’ün bu cihetten ehemmiyet-i siyâsiyyesi muhtâc-ı îzâh değildir. Hazret-i İsa’nın tevellüd, salb ve urûc eylediği mahaller ile Hazret-i Meryem ananın defn olunduğu mevkilerde inşâ edilen kiliseler tavâif-i muhtelife beyninde müşterek mevâkiʻ-i mukaddese ve ziyâretgâh olup tavâif-i merkûmenin kimisi yedinde bulunan mevâkiʻi muhafaza etmek arzusunda ve diğeri ise gelen giden züvvâr ve tarih nazarında bir mevkiʻ-i mümtâz ihrâz gibi efkâr-ı taʻazzumkârâneye düşmesinden nâşî bi’t-tabʻ yekdiğerinin hukûkuna tasallut ve tecâvüz gibi etvâr u harekât-ı nâ-lâyıkada bulunup bundan şiʻâr-ı dîn ve ruhâniyyet ve insâniyyete muhâlif bir takım ahvâl-i gayr-i merdıyye ve münâzaʻât-ı bî-nihâyeye meydan verilmiştir. Tavâif-i merkûme beyninde dâimü’l-vukû münâzaʻât bulunan büyük meşgaleler kapısı küşâd eylemesinden nâşî işbu münâzaʻâta bir netîce vermek için beyne’d-düvel statüko kāide-i hakîmânesi vaz ve kabul edilmiş ise de bunların dahî mahallince bazen teenni ve bazen dahî suret-i müessirede hal ve icrâ olunmamasından dolayı ara sıra ecânib müdâhalâtına meydan verilmiştir. Statüko kāidesinin mevkiʻ-i icrâya vazʻı ve hiçbir münâzaʻâta meydan verilmemesi için ancak bir suret tasavvur olunabilir ki o da mevâkiʻ-i mukaddesce hukûk-ı müşterekeleri olan tavâifden birer fahrî aʻzâ ile mecmûʻ-ı mikdârına müsâvî ahâli-yi müslimeden her iki üç senede tebdîl olunmak üzere bir komisyon-ı mahsûsun teşkîliyle ahvâl ve ilcâʻât-ı zamâniyyeye vâfikan erbâb-ı istikāmetten bir zat ve rü’yet-simâtın taht-ı riyâsetinde içtima ederek bi’l-cümle mevaki-i mukaddesenin yekân yekân haritaları aldırması ve evvel ve âhir beyne’d-düvel statüko kāidesince ittihâz edilen usûl ve tasarruf edilen mahaller güzelce tahkîk ve tahdîd edilmesi ve münâzaʻa vukûʻunda komisyon heyeti hemen bi’z-zat mahallü münâzaʻun fîhe azîmet ederek münâzaʻun fîh olan maddeyi statüko kāidesine tatbîken verecek kararı makām-ı mutasarrifine tevdîʻ ile bilâ ifâte-i zamân icrâsına teşebbüs olunması ve ol sûretle Bâb-ı Âlî’ye arz-ı keyfiyet edilmesidir.
Urbân ve aşâyire gelince: Bunların arâzî meselesinden dolayı beynlerinde vukûbulan bazı münâzaʻa ve mukātelelerin önü münâzaʻun fîh olan arâzîleri Hazîne-i Hâssa’ya ilhâk ve Gazze jandarma efrâdını ilâve gibi tedâbir-i sâibe ele alınmıştır. Ancak Mısır hudûdu bulunmasından ve Süveyş Kanalı’nın beri tarafını nüfûzu tahtına geçirmek isteyen İngilizler her sene mevâsim-i muhtelifede bir hey’et-i mahsûsa gönderip ol havâlîde bulunan bazı meşâyihe atâyâ ve hedâyâ-yı kesîre tevzîʻ ile muhabbet ve teveccüh-i mahsûsalarını celb eylemeleri ayrıca câlib-i nazar-ı dikkat olduğundan işbu havâli meşâyih ve ahâlî-yi urbân sûret-i katʻiyede zâbıta ve râbıta tahtına alınması Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı’nın vilâyete tahvîliyle tevsîʻ-i dâire-i nüfûz eylemesine vâbeste olup çünkü vilâyete tahvîl olunur ve mevâkiʻ-i mühimmede mutasarrıf ve kāimmakāmlık ve müdürlük ve hâkezâ teşkîl olunursa evvelâ gayet münbit arâzîsinden sâniyen yüzbinlerce ahâlînin kuvâ-yı maddiyye ve maʻneviyyesinden ve bunun netîce-i tabʻiyyesinden olarak asâkir-i şâhânenin aʻdâdını tezyîd gibi fevâid-i azîmeden hâlî kalmayacağı be-dîdâr olduğunun hâk-pâ-yı dekâyik-âgâh-ı hazret-i veliyy-i niʻmet bî-minnet-i aʻzamîlerine arzına hasbe’l-ubûdiyye cür’et kılındı. Kātıbe-i ahvâlde emr u fermân şehr-yâr-ı kerâmet-âsâr efendimiz hazretlerinindir. Fî 15 Eylül sene 1307
Abd-i memlûkleri Kudüs-i Şerîf Mutasarrıflığı maʻiyyetinde müstahdem Kāimmakām-ı Mülâzimleri Mihran Boyacıyan

Bu raporda ortaya konan tespitleri şöyle sıralamak mümkündür:
1. Beş kıtada bulunan Yahudilerin arzusu Filistin topraklarına yerleşip Beni İsrail devleti kurmaktır.
2. Bu gaye için son yirmi senedir (raporun yazılış tarih 1891 olduğuna göre 1871’den itibaren) faaliyetlerini hızlandırmışlardır.
3. Yahudilerin Filistin’e göç ve yerleşmelerine izin verildiği takdirde otuz sene geçmeden Filistin Yahudi egemenliğine girecektir.
4. Roçild ve Hirş gibi Yahudi zenginleri ve İsrail İttihadı Cemiyeti’nin para desteği ile Yahudiler on sene önce on kuruş kıymetindeki bir yere iki yüz üç yüz kuruş fiyat vererek emlak ve arazi satın almaya ve ziraat ve sanayi mektepleri kurmaya çalışmaktadırlar. Buna engel olunamazsa Benî İsrail devletinin top ve tüfek ile değil belki arazi tasarrufu, ziraat, sanayi ve ticaret vasıtasıyla savaşmaksızın kurulacağı kolaylıkla görülür.
5. Kudüs’teki kutsal yerlerde bulunan kiliselerin ziyareti noktasında anlaşmazlıklar ve hoşa gitmeyecek olaylar çıkmaktadır.
6. İngilizler aşiret şeyhlerini para ve hediyeler vermek suretiyle yanlarına çekmeye çalışmaktadırlar.
Filistin meselesine dair yukarıda özetle zikrettiğimiz tespitleri yapan Mihran Boyacıyan alınması gerekli tedbirleri ise şöyle sıralamıştır:
1. Suriye sahilleri tamamen Yahudilere kapatılmalıdır.
2. Ziyaret hilesiyle Filistin’e gelip orada gizlenen ve geri dönmeyenler şiddetli şekilde cezalandırılmalı veya ziyaret için olsa da hiçbir Yahudi iskeleye kabul edilmemelidir.
3. Ecnebi tabiiyetini iddia edenler hemen iade edilmeli veya onlara Osmanlı tabiiyetini kabul ettirip o veçhile münasip mahallerde iskanlarına müsaade edilmelidir.
4. Yahudilere arazi satılmamalıdır.
5. Bütün mektepler Maarif Nezareti’nin teftişi altında bulundurulmalıdır. Ziraat ve sanayi mekteplerinde müslim ve gayr-i müslim talebenin eşit şekilde olması sağlanmalıdır.
6. Kudüs’teki kutsal yerler tespit edilip haritaları yapılmalı ve çıkacak ihtilafı özel komisyon tarafından statüko kuralları çerçevesinde yabancı müdahalesine meydan verilmeden halledilmelidir.
7. İngilizlerin yanlarına çekmeye çalıştığı aşiret şeyhleri zapturapt altına alınmalıdır.
8. Kudüs mutasarrıflığı, nüfuzunun artması için vilayete dönüştürülmelidir.
9. Bölgedeki asker sayısı artırılmalıdır.
Aslında bu raporda da belirtildiği üzere mesele gayet açıktır. Yahudilerin Beni İsrail devleti kurma emellerine engel olma açısından Filistin arazisine sahip çıkılması birinci derecede önem arzetmektedir. Bu sebeple bir tedbir olarak aşiretler arasında ihtilaflı bulunan araziler daha önceden Hazine-i Hassa tasarrufuna alınmıştır. Diğer taraftan Yahudilere arazi satışı padişah iradesiyle yasaklanmıştır. Buna rağmen maalesef bazı memurların şahsi hırslarına yenik düştüklerine dair raporlar da İstanbul’a gelmiştir. 1893’te Yahudi göçmenlerin Filistin’de yerleşmeleri menedildiği halde kıyafet değiştirip veya müstear isimle emlak ve araziyi tasarruflarına geçirmekte oldukları haberinin alınması üzerine tapu yoklama memurlarının Mabeyn senetleri üzerine tapu varakası vermeleri Suriye, Beyrut ve Kudüs’e mahsus olmak üzere ikinci bir emre kadar muvakkaten durdurulmuştur.[2]1893 tarihli başka bir belgede memurların gaflet ya da müsamahası ve arazi sahiplerinin tamahı sebebiyle Yahudilerin toprak edindikleri istihbaratı üzerine bunun önlenmesi için tapu yoklama memurlarının Mabeyn senetleri üzerine tapu varakası düzenlemelerinin yasaklandığından bahsedilmektedir.[3] Bu istihbarat üzerine Musevilerin Filistin’de emlak almalarının yasak olduğu Sultan Abdülhamid’in irade-i seniyyesiyle yetkililere teyiden tekrar bildirilmekte ve gerekli önlemlerin alınması emredilmektedir.[4]
Bahsi geçen müstear isimle Filistin’de arazi satın alınması işinin arkasından yine Baron Roçild çıkmaktadır. 1893-1897 tarihleri arasındaki bazı belgelere bu yansımış ve ihmali olanlar hakkında tahkikat başlatılmıştır.[5]
Yahudiler Filistin’de bir koloni kurulmasını görüşmek üzere İsviçre’nin Bal şehrinde 1897 yılında toplanmışlardır. Bununla ilgili belgelerde bu kongrenin takip ettirilip rapor düzenlenmesi[6] ve Amerika’da bir icra komitesi kurulduğu haberinin tahkikine dair sefaretlere talimat verilmiştir.[7]
Filistin konulu belgelere bakıldığında 1898’den itibaren Theodor Herzl, Bal Kongresi ve Siyonist Cemiyeti karşımıza çıkmaktadır. Filistin’de Yahudi devleti kurulması amacıyla İngiltere’de bir Yahudi müstemlekesi bankası kurulması bu kongrede gündeme alınmıştır. Herzl’in Der Baseler Congress adlı eseri hakkında Sultan Abdülhamid’e bilgi verilmiştir.[8] Bal Kongresi 2. Konferansında Filistin topraklarına dönüş için hazırlanan program kabul edilmiştir.[9] Bu kararlar neticesinde Filistin’de Yahudi kolonisi kurulması amacıyla 1898’de Londra’da bir Yahudi bankası kurulmasına teşebbüs edilmiştir.[10] Bu projeyi James Fullex hazırlamıştır.[11] 1898’de ayrıca Filistin’de Yahudi kolonisi kurulması için çeşitli komiteler teşkil edilmiştir.[12] Yahudilerin bu hareketliliği karşısında Yahudilerin göçlerine mani olunması[13] ve Filistin ve Suriye iskelelerine gelenlerden bilinmeyen ve güvenilir olmayan kimselerin pasaportları vize edilmemesi kararı ilgililere tebliğ edilmiştir.[14] Ziyaret amacıyla gelenlerin bir aydan fazla kalmalarının yasaklandığı ve arazi satışı yasağının uygulanmasına da itina gösterilmesine dair yetkililere talimat verilmiştir.[15] Filistin’de görevli polis, komiser ve efrada fazladan ikişer maaş verilerek titiz ve gayretli çalışma yapmaları teşvik edilmiştir.[16] 1900’de Londra’da Yahudi devleti kurma amacıyla Siyonist Kongresi yapılmıştır.[17] Aynı yıl Osmanlı ordusu da Filistin civarında manevralar yapmıştır.[18]
Herzl, 1901’de Anadolu, Suriye ve Filistin’in iktisadi bakımdan kalkınması amacıyla kuracağı şirket için Sultan Abdülhamid’den imtiyaz talep etmiştir.[19] Herzl’in, Basel Kongresi’nde, Sultan Abdülhamid’in kendisine Yahudilerin Filistin’e yerleşmelerine izin verdiği şeklinde konuşma yaptığına dair gazetelerde haber çıkması üzerine bunun asılsız olduğu Londra Sefareti’ne tebliğ edilip mezkûr haberin tekzibi konusunda talimat verilmiştir.[20] Görüldüğü gibi Abdülhamid’in Herzl’e toprak verme vaadi yoktur. Aksine bu konuda çıkarılan yalan haber tekzip edilmiştir. 1903 tarihli bir belgede ise Filistin’e Yahudi yerleşiminin yasak olduğuna dair daha önceden çıkan fermanın yeniden çıkarılmasının Siyonist Kongresi’nde alınan kararlara set çekeceği görüşü saraya arzedilmiştir.[21]
Siyonist Yahudiler amaçları için Meşrutiyet’in ilanını fırsat olarak görmüşlerdir. Ancak 1327 (1909-1910) tarihli Meclis-i Vükela kararnamesinde Meşrutiyet’in ilanından istifade ederek Filistin’de yerleşmek isteyen Yahudilerin menedileceği belirtilmiştir.[22] Meşrutiyetten sonra da Siyonist Yahudiler göç hususunda taviz koparamamıştır. Osmanlı Devleti’nin Yahudilerin Filistin’e yerleşmesine izin vermemesi Siyonist Yahudilere geri adım attırmamıştır. Bu sefer 1912 yılında, Amerika’da ikamet eden Frederic Lewis bir mektup gönderip Musevilere vatan olmak üzere Filistin’e özerklik verilmesi halinde Osmanlı Devleti’ni dünyanın en mükemmel donanmalarından birine sahip ve en zengin hazinelerinden birine malik bir devlet yapacaklarını vadetmiştir.[23] Osmanlı Hükümeti bu vaatleri reddetmiştir. Hatta işi daha da sıkı tutarak 1912’de Filistin topraklarında Yahudilere iskanı yasaklayan kanuna uyulmasını emrederek Kudüs Meclis-i Umumisi’ni toplantıya davet etmiştir.[24]
Birinci Dünya Harbi sırasında, 1915 yılında Suriye ve Filistin’deki Yahudilerin ihtilale kalkışacakları haberi alınmış ve bunun araştırılması istenmiştir.[25] Aynı yıl Yahudilerin Filistin’e göçleri ve orada mülk edinmelerinin önlenmesine dair Beyrut Vilayeti ve Kudüs Mutasarrıflığına gönderilen şifre yazı hakkında Şam’da bulunan 4. Ordu Kumandanı ve Bahriye Nazırı Cemal Paşa’ya telgraf çekilmiştir.[26] Harp durumu sebebiyle tedbirlerin sıkılaştırılması çerçevesinde 1915’te Filistin’de ister yerli ister yabancı olsun bütün Yahudilerin ellerinde bulunan gayrimenkullerin yeni kanun çıkana kadar alım, satım ve kiralama işlemlerinin yapılmaması hususunda devlet dairelerine talimat verilmiştir. Daha önceden satın alınmış olan arazilerin ise Yahudilere devredilmeyeceği hakkında tasarruf sahiplerinden taahhütname alınması gerektiği yetkililere tebliğ edilmiştir.[27] 1917’de Siyonist Yahudiler yıllık vergi toplamak suretiyle Filistin’de büyük bir koloni kurma projesini devreye sokmuştur.[28] Siyonistlerin devlet kurma faaliyetlerinin İngiltere ve Amerika’da destek bulması Almanya ve Avusturya-Macaristan’daki Siyonistleri de faaliyete geçirmiştir.[29]
1918’deki İngiliz işgali Filistin’de Yahudilerin asırlardır kurdukları hayallerinin gerçekleşmesi için uygun bir siyasi ve askeri zemin oluşturmuştur. Bunun üzerine 1918 yılında İngiltere Hükümeti bir Yahudi devleti kurulması için Filistin’e Yahudilerden oluşan bir heyet göndermeyi tasarlamıştır.[30] Siyonistler aynı yıl Yahudi göçünün kolaylaştırılması ve Filistin’de yerleşim birimlerinin oluşturulması için para toplamak ve yayın yapmak maksadıyla Stockholm’da büro açmıştır.[31] 17 Mayıs 1918’de Bal’de toplanan İsviçre Siyonist Murahhasları Meclisi Filistin’de bir Yahudi yurdu tesis edilmesi gerektiği hakkında karar almıştır.[32] 1918 Temmuzunda ise Dr. Weismann Kudüs Hükümet Konağı’nda İngilizler tarafından verilen resmi yemekte Filistin’e dair bir konuşma yapmıştır.[33] İngilizlerin himayesi altında 1918 Eylülünde Filistin’de Yahudi askeri teşkilatı kurulmuştur.[34] 1918’den sonra artık Filistin’in statükosu, İngilizlerin politikaları sonucu Yahudilerin devlet kurma projelerine göre şekillenmeye başlamıştır. İngiltere ve diğer müttefikleri Filistin’in işgali sonrasında Yahudilerin emellerine uygun bir siyaset izlemiş ve nihayet İsrail 1948’de kurulmuştur. O günden beri sürekli işgal ve mezalimle genişleyen İsrail, Filistinlilere karşı insanlık suçları işlemektedir. Başta ABD ve İngiltere olmak üzere diğer batılı müttefikleri de İsrail’i soykırım suçu işlemesine eskiden beri desteklemektedir. İsrail şimdi de bundan aldığı cesaretle Gazze halkını soykırıma tabi tutmaktadır. Kuşkusuz bu soykırım suçuna İsrail’i himaye eden devletler de kamu vicdanında mahkûm olmuştur. Dünyanın dört bir tarafında Gazze’ye destek vermek için yapılan gösteriler bunun ispatıdır. Kamuoyu Gazze’yi desteklemesine rağmen İsrail hükümeti işlenen soykırımı canlı yayınlarda göstererek adeta tüm dünyaya meydan okumaktadır. Masum bebekler, çocuklar, gençler, anneler, babalar, yaşlılar atılan bombalarla topluca katledilmektedir. Şehirler yaşanmaz hale getirilmektedir. Bunlar uluslararası sözleşmelere göre insanlığa karşı işlenen suçlardandır. Günümüzde batılıların çıkarlarına aykırı bu tür suçlar işlendiğinde derhal mahkemeler devreye girmektedir. Onun dışında süper güçlerin işlediği suçlar yargılanamamaktadır. Bu durum uluslararası anlaşmaların ve kurumların işlevsiz kaldığının açık göstergesidir. Beş daimî üyenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde örgütlenmiş Birleşmiş Milletler çökmüştür.
Filistin ve Kudüs, sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanların ortak meselesidir. O halde Müslümanlar artık uyanmalıdır. Ortak meseleler karşısında ortak tavır alınmalıdır. Elbette Filistin halkına maddi ve manevi destek her zaman şart ve yapılmalıdır. Yalnız bu durum zulmü engellemek için yeterli olmamaktadır. Etkili çözüm için şu hususlara ağırlık verilmelidir.
1. Siyonist Yahudi sermayesinin dünya halklarını sömürdükleri fikri sürekli işlenmelidir. İşgalcilere ve zalimlere destek veren iktisadi işletmelerin ticari menfaatlerini askıya alacak ve sekteye uğratacak hukuki zeminlerin oluşturulması ve boykot eylemlerinin sürdürülmesi sağlanmalıdır.
2. Filistin’in bu meselede haklı olduğu tezi sürekli siyasi ve diplomatik çevrelerde ve kamuoyunda canlı tutulmalıdır.
3. İslam ülkeleri Filistin’in bağımsızlığı için hep birlikte siyasi, askeri, iktisadi ve kültürel işbirliği konusunda etkin çalışmalar yürütmelidir.
[1] BOA. Y. PRK. UM. 23/66.
[2] BOA. BEO. 107/7958.
[3] BOA. DH. MKT. 2025/36.
[4] BOA. HR.İD.2022/35; HR. İD. 836/28; HR, İD. 2022/37.
[5] BOA. HR. TH. 130/11; BOA. Y. PRK. DH. 6/60; BOA. Y. PRK. AZJ. 30/37; BOA. HR. İD. 836/35-36.
[6] BOA. HR. SYS. 1776/12.
[7] BOA. HR. SYS. 1776/14.
[8] BOA. Y. MTV. 181/22.
[9] BOA. Y. PRK. TKM. 41/5.
[10] BOA. HR. SYS. 1776/21.
[11] BOA. HR. SFR.3. 473/35.
[12] BOA. HR. SYS. 1776/23.
[13] BOA. HR. SYS. 1776/34.
[14] BOA. HR. İD. 46/126.
[15] BOA. DH. MKT. 2157/10.
[16] BOA. DH. MKT. 2151/51.
[17] BOA. HR. SYS. 40/28.
[18] BOA. HR. TH. 246/98.
[19] BOA. Y. PRK. TŞF. 6/50.
[20] BOA. HR. TH. 263/7.
[21] BOA. Y. PRK. HR. 33/62.
[22] BOA. MV. 129/6.
[23] BOA. HR. TO. 594/13.
[24] BOA. DH. UMVM. 64/3.
[25] BOA. HR. SYS. 2976/52.
[26] BOA. DH. ŞFR. 51/236.
[27] BOA. EUM. VRK. 27/67.
[28] BOA. HR. SYS. 410/4.
[29] BOA. HR. SYS. 2334/25.
[30] BOA. HR. SYS. 2334/26.
[31] BOA. HR. SYS. 2334/28.
[32] BOA. HR. SYS. 2334/39.
[33] BOA. HR. SYS. 2334/40.
[34] BOA. HR. SYS. 2458/54.