İrşad ve Davetin Kur’an’î Kodları

Bu manada asıl problemlerden birisi -belki de en önemlisi- erdemli bireyi, erdemli toplumu ve erdemli dünyayı oluşturacak faziletlerin insanlara aktarımı, bilgilendirilmesi ve pratiğe dökülmesi konusunda ikna edilmesi meselesidir. Özkan KERİMOĞLU Dr., Gümüşhane Üni. İlahiyat Fak. Sokrates, Platon, Aristoteles gibi antik çağın öncü düşünürleri, Müslüman filozoflar, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi vahyin inşa ettiği dinler, aklın ürünü olan felsefi, ahlaki ve ideolojik sistemler de dâhil hemen her öğretinin temel hedeflerinden birisi mutluluk ve mutluluğun elde edilmesidir. Mutluluğu elde etme yolunda ilk çağ düşünürlerinin bilgi, insanın kendini tanıması, tutkuların esiri olmama, duyusal ve tensel hazları tek ölçü olarak kabul etmeme gibi bazı kriterler belirlediğini görmekteyiz. Ahlaki öğretilerde…

Okumaya devam edin İrşad ve Davetin Kur’an’î Kodları

Dini Tebliğde Nebevi Üslup

Efendimiz bazı hallerde soru yönelterek söze başlar, bazen karşılıklı konuşma ile muhatabı ikna ederdi. Bazen de hiçbir şey demez, fiili olarak kişiye yaptığının yanlış olduğunu öğretirdi. Kâmil ABDULLAHOĞLU İstanbul Bağcılar İlçe Müftülüğü Uzman Vaiz Dinin insanlara ulaştırılmasına “tebliğ” denir. Din, Allah tarafından insanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayacak inanç ve yaşam biçimidir. Bütün peygamberler Allah’tan aldıkları mesajı eksiksiz olarak muhataplarına ulaştırmışlar ve bunun karşılığında dünyevi bir beklenti içinde olmamışlardır. “(Resulüm) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim.”[1]Ayeti, dünyevi beklenti düşüncesini kaldırmaktadır. Din tebliğ edilirken kullanılan üslup çok önemlidir. Tüm peygamberler dini anlatırken “kavlen leyyina” yani…

Okumaya devam edin Dini Tebliğde Nebevi Üslup

Nebevî Bir Davet İçin

Allah’ın dinine çağıran kimselerin hayatında hiçbir leke olmamalıdır. İslam davetçisi neyi temsil ettiğinin şuuru içinde yaşamalı, sözleri ve fiilleriyle emin bir hayat sürmelidir. Mutlu BİNİCİ Temiz bir mazi Resûl-i Ekrem Efendimiz, Safâ tepesinden davetini ilan ettiğinde kendisini merakla izleyenlere şöyle sormuştu: “Şu dağın ardında size saldırmak üzere olan bir düşman ordusu var desem, bana inanır mısınız? Bu ömrü boyunca kimseyi aldatmamış, şakayla bile olsa hiç yalan söylememiş yüce bir zatın sorusuydu. O, yirmi yaşlarında Hılfu’l-Fudûl teşkilatına katılmış, çevresine güven ve huzur aşılamış, Kâbe’nin tamiri sırasında yaşanan anlaşmazlığı tüm tarafların takdir ettiği bir şekilde çözmüş, Mekke’nin Emîn’i olmuştu. Zeyd b. Hârise kendisini hürriyetine kavuşturup memleketine götürmek…

Okumaya devam edin Nebevî Bir Davet İçin

Davet: Kime, Nasıl?

Hikmet ile davet, muhatapların durumlarını ve şartlarını göz önünde bulundurmayı, her defasında ne kadar anlatılmasının uygun geleceğine, ağır gelip gelmeyeceğine dikkat etmeyi, insanların bünyeleri hazırlanmadan, onlara yükümlülükler yağdırmamayı, onlara nasıl hitap edileceğini, iyi seçmeyi, şartlara ve durumlara göre bu hitap yöntemlerini ve yollarını çoğaltmayı gerektirir Fesih KAYA İMH Teşkilat Başkanı اُدْعُ اِلٰى سَبٖيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتٖى هِىَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبٖيلِهٖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ      “(İnsanları) Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel (tarik) hangisi ise onunla yap. Şüphesiz ki Rabbin, O, yolundan sapan kimseyi en çok bilendir. O, hidayete ermişleri de en iyi…

Okumaya devam edin Davet: Kime, Nasıl?