Yûnus Emre Divanı’ndan Vesîletü’n-Necât’a Türkçe Şiir

Mevlid gerçekten dikkatle bakılırsa sehl-i mümteni mısralardan, beyitlerden örülmüş bir şiirdir, uzun şiirdir ve o sehl-i mümteni olan, yani kolayca söylenivermiş gibi görünen mısraların aslında hiç de kolay ifade edilecek şeyler olmadığını biliyoruz. Sehl-i mümteni bir bakıma konuşur gibi yazmaktır, söyleyivermektir. Yani Süleyman Çelebi onu konuşur gibi yazmıştır ama bu büyük bir ustalık gerektirmektedir. D. Mehmet DOĞAN Vesîletü'n-Necât yani halkın bildiği ismiyle Mevlid, Süleyman Çelebi'nin eseri. 1400'lü yıllarda yazılmış veya söylenmiş olan bu şiir, yüzyıllardır okunmaya devam ediyor. Onu her devirde çok sayıda ezberden okuyanlar bulunuyor. Ve bu metnin şöyle bir vasfı var: Döneminin dil özelliklerini de yaşatıyor. Bugün onu ister mevlid cemiyetlerinde ister camide…

Okumaya devam edin Yûnus Emre Divanı’ndan Vesîletü’n-Necât’a Türkçe Şiir

Dil Bizim, Lisan Bizim, Zeban Bizimdir!

Her dil, özünde gelişme ve zenginleşme gücünü taşır. Dolayısıyla diller arasında üstünlük yarışı pek de anlamlı değildir. İbrahim DEMİRCİ Adımı İbrahim koymuşlar. “Bu cümlenin öznesi ne?” diye sorsanız bana “onlar” diyebilirim. “Onlar mı, onlar kim?” diye devam etseniz sormaya “Ailem”, “babam”, “annem”, “annem babam” gibi cevaplar verebilirim ama bunların doğruluğunu veya yanlışlığını kanıtlayacak bilgiden yoksunum. Bende böyle bir bilgi yok çünkü. Adımın İbrahim olmasını belki de ebem/ninem/babaannem istemiştir. “Onlar mı, onlar kim?” yerine “Onlar mı, onlar ne?” diye sorsanız bana, “Onlar zamir, şahıs zamiri!”, “üçüncü çokluk şahıs zamiri” yahut “üçüncü çoğul kişi adılı” diyebilirim. Sonra da “çokluk” ile “çoğul” arasındaki fark veya “Güzelim ‘zamir’ varken…

Okumaya devam edin Dil Bizim, Lisan Bizim, Zeban Bizimdir!

Yunus ve Mevlânâ Ne Diyor?

O hâlde, bir sorumluluk gereği olarak evvela Yunus ve Mevlânâ’nın zühd döneminden kendi devirlerine kadar gelen âlim, âbid ve mütefekkir sûfîlerin oluşturduğu Kur’ân ve Sünnet çizgisindeki tasavvuf anlayışının Anadolu’daki güçlü temsilcilerinden olduğunu belirtelim. Mustafa ÖZSARAY Dr., FSMVÜ İslâmî İlimler Fakültesi Dünyada ve Türkiye’de birbirine zıt hayat anlayışlarına sahip kesimlerin, insanlığın ortak mirası düşüncesinden hareketle Yunus’a ve Mevlânâ’ya sık sık atıfta bulunduklarını görüyoruz. Öyle ki insanlığın ortak mirası düşüncesinin bir sonucu olarak, onları anlama adına dünyada ve ülkemizde birçok araştırma ve etkinlik yapılıyor hatta özel yıllar dahi ilan ediliyor. İlk bakışta, ne güzel, Yunus ve Mevlânâ herkes tarafından anlaşılmış ve seviliyor denilebilir. Evet, onların değeri hakkında…

Okumaya devam edin Yunus ve Mevlânâ Ne Diyor?

GAZÂLÎ’DEN GİDEN BİR YOL YUNUS’A

Mevlana Farsça yazdığı mesnevisiyle, Yunus Türkçe dillendirdiği şiirleriyle, Gazâlî -kendisi farisi olmakla birlikte, daha çok ilim dili olan- Arapçayla hep aynı hakikat bahçesinin hikmetlerinden güller dermişlerdir. Mülayim Sadık Kul Biz Yunus’u ilk defa analarımızın mırıldandığı ‘‘Sordum sarı çiçeğe‘‘ mısralarıyla duyduk. Derinlemesine ne anlama geldiğini bilmeden de ilk öğrendiğimiz ilahiler arasına katıverdik. Derken gün gelip yolumuz Kur’an Kursu’na düştüğünde, Yunus repertuarımıza “Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu”, “Dolap niçin inilersin” ve “Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun” gibi ilahiler de giriverdiler. Bu mısraları/ilahileri manasından çok ritmine ve Yunus’a ait olduğu için dost meclislerinde hep birlikte söylediğimizi hatırlarım. İmam Hatip yıllarımızda bu şiirlerin yerini daha…

Okumaya devam edin GAZÂLÎ’DEN GİDEN BİR YOL YUNUS’A