Etik ve Mühendislik

İnsanın kendisi sınırlarını belirleyememektedir. İnsanın anlamı ilişkide ortaya çıkar. Ahlak, ilişkide görünüşe çıkar. İnsanın, cansız nesnelerle, bitkilerle, çevre ile hayvanlarla insan ile toplum ile ilişkisi bozulmuştur. Durmuş GÜNAY Prof. Dr., Maltepe Üni. Öğretim Üyesi ETİK ve AHLAK Etik terimi, eski Yunancada örf, adet anlamına gelen ethos sözcüğünden türemiştir. Zaman zaman birbiri yerine kullanılan etik ve ahlak kavramlarının ayrımını öncelikle ortaya koymak gerekir. Etik, ahlakın felsefesidir (teorisidir), ahlak etiğin uygulamasıdır (pratiğidir). Varolan, varolma tarzlarına göre, zihinde varolan, dilde varolan ve dış dünyada varolan şeklinde kategorize edilmektedir. Varolan, algılanabilir ve gösterilebilir olan her şeydir. Etik, dilde varolan, ahlak dış dünyada varolandır. Etik görünüşe çıktığında ahlak olur. Doktorun…

Okumaya devam edin Etik ve Mühendislik

Mehmed Zahid Kotku’nun Din Anlayışında İman-Amel Bütünlüğü Vurgusu

Çağının diğer “dertliler”i gibi insan için en önemli kıymetin iman olduğunu her dem vurgulayan Mehmed Zahid Efendi (Rha), amelsiz imanın kaim olamayacağını anlatmaktan vazgeçmemiştir. Mehmet ÖDEMİŞ Dr., Eğitimci 1980 Kasım’ının döktüğü kutlu yapraklardan biri olan Mehmed Zahid Kotku (Rha), hayata gözlerini uzun yıllar görev yaptığı İstanbul’da kapamıştır. Ehl-i Sünnet Akaidi, Cennet Yolları ve Tasavvufî Ahlak gibi önemli eserlerin de müellifi olan Kotku (Rha), ömrü hayatını ilme ve hizmete adamış bir aksiyom ve aksiyon insanıdır. Tasavvufu köşesine çekilip kendini zühd ve veraya adayarak yaşamak yerine; insan, toplum ve eğitim odaklı bir anlayışı yeniden tarif eden mütefekkir, Osmanlı’nın yıkılıp Cumhuriyet’in kurulduğu ve çok büyük toplumsal dönüşümlerin gerçekleştiği…

Okumaya devam edin Mehmed Zahid Kotku’nun Din Anlayışında İman-Amel Bütünlüğü Vurgusu

ÇEVREYİ MERKEZE ALMAK

Çevreyi tahrip eden unsurları bilimsel araştırmalar eşliğinde bir bir sıralıyorlar, çözüm önerileri getiriyorlar, alarm zilleri çalıyorlar. Ama şu soruları sormaktan ısrarla kaçınıyorlar: İnsana ne oldu da bu denli tahripkâr oldu? Tahripkâr insanın evrenle ilişkilerini tanzim eden hangi temel felsefedir? Kemal Mansur Çevre kavramı, popüler anlamlarıyla marazi bir teolojik, kültürel, politik zemin üzerine oturtulsa da ihtiva ettiği yalın gerçekliği itibara aldığımızda kaçınılmaz olarak ilgi duymamız gereken temel kavramlardan biri olduğunu fark ediyoruz. Çağdaş Müslüman zihnin klişeci, fırsatçı, taklitçi, tüketici karakterinin geç fark edip erken tükettiği kavramlardan biri olan çevre, maalesef hayatı her anlamıyla zehir eden şeytani mihrakların günah çıkartma ritüellerinin hammaddesi haline dönüştürülmüştür. Pagan bir doğa…

Okumaya devam edin ÇEVREYİ MERKEZE ALMAK

Ruhu Kirlenen İnsan, Çevreyi Kirletir

Çevre kirliliği, ruhu kirlenen insanın bir eylemidir. Bir sonuçtur yani. Kar hırsı ile gözü dönmüş kapitalistler için tek kutsal kavram kar olduğu için elbette kirlilik onların umurunda olmayacaktı, bunda şaşılacak bir şey yok. Derviş Çelebi Çöp kavramı ile ilk tanışmam 1970’li yıllarının ikinci yarısında köyümden çıkıp şehir merkezinde ortaokula başlamamla aynı yıllara rastlar. Gerçi, sanayi devrimi sonrası bütün dünya sistemine hâkim olan kapitalizmin bizim ülkemize, daha doğrusu Anadolu şehirlerine sirayet etmesi ile de yakın bir ilgisi var. Zira sonrasında bütün köylerimiz de bu tsunamiye teslim olmak zorunda kaldı. Özellikle bir petrol türevi olan plastiğin hayatımızın her alanına yönelik bir kullan at hâkimiyetinin, yanı sıra gelişen…

Okumaya devam edin Ruhu Kirlenen İnsan, Çevreyi Kirletir

Muhit: Yeni Bir Tabiat Tasavvuru

“Dünya dönüyor”  cümlesi ile dönmeyen dünya üzerine bina edilen dünya değişti, bu düzenin inşa ettiği değerler ve sosyal yapılar dönüşerek, değişimin yol açtığı sancı bütün insanlık ailesi tarafından hissedildi. Âdem Ceylan Mart 2020’ den bugüne yaşadığımız kriz günleri insanlık için büyük bir imkânı da beraberinde sundu: muhasebe. Yaşadığımız bu olağan dışı süreç; tüm insanlığı aynı anda etkisi altına alan hastalıkla eş zamanlı bir biçimde çevre, tabiat, iklim – ve daha birçok- felaketlerle de yüzleşmemizi sağladı. Yer kürenin bir yanı aşırı sıcaklıklarla boğuşup yüzlerce insan hayatını kaybederken başka bir yanı sel sularıyla sürüklenen canlara tanıklık etti. Bu muhasebe fırsatı hem insan ve insanlığın geleceği hem de…

Okumaya devam edin Muhit: Yeni Bir Tabiat Tasavvuru

İnsan, Fıtrat ve Tabiat Üzerine

Zihninin tabiatla bağ kuran melekelerinin modern paradigmalarca talan edilmesi sonucu insan, tabiatı, savaşması ve yenmesi gereken bir düşman olarak görmeye başlamıştır. Tabiatın sömürülmesi, istifaden çok istila edilmesi ve doğal halinde bulunan her şeyin metalaştırılması üzerine kurulu olan bu sistem, vahşi ve gayri insanidir. Şehnaz Fındık Bugün insanlık atmosfer, biyoçeşitlilik, tatlı su kaynakları, kıyı alanları, sahiller, toprak ve daha birçok konuda çetin bir sınav vermektedir. Her ne kadar meselenin buharlı gemilerle başlayıp, emperyalizme ve oradan da kapitalizme ulaşan ekonomik bir boyutu bulunsa da esasında maruz kaldığımız çevresel sorunların temelinde insan ve tabiat arasındaki ilişkinin bozulması yatmaktadır. Zihninin tabiatla bağ kuran melekelerinin modern paradigmalarca talan edilmesi sonucu…

Okumaya devam edin İnsan, Fıtrat ve Tabiat Üzerine

AHLÂKÎ BİR SORUN OLARAK ÇEVRE KİRLİLİĞİ

İnsan, yaşamak için tabiata muhtaçtır. Tabiata sahip çıkarsa, onu korursa o da ona hizmet etmeye devam eder. İnsan, hayatını devam ettirebilmek için elbette tabiatın imkânlarını kullanacaktır. Ancak bunun yanında tabiatın ona bir emanet olduğunu, onun sadece kendisine mahsus olmadığını, gelecek nesillerin de bunda hakkı olduğunu unutmayacaktır. Mustafa Özel Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fakültesi İnsan, yeryüzünde var olduğu andan beri çeşitli sorunlarla karşı karşıya gelmiştir. Bunların mühim bir kısmı, kendisinin yol açtığı, sebep olduğu sorunlardır. Bunun temelinde de onun ahlâkî zafiyetleri yatmaktadır. İnsanın hırsı, bencilliği, açgözlülüğü, kıskançlığı, vurdumduymazlığı onun hem insanlarla hem de tabiatla olan ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Canlılar bir ortam içinde yaşarlar. Hayatiyetlerini sürdürebilmeleri,…

Okumaya devam edin AHLÂKÎ BİR SORUN OLARAK ÇEVRE KİRLİLİĞİ

Ahlak Krizi

Dindarlar dinlerini çok “samimi” ve “dürüst” yaşasalar bile ahlaki meşruiyet sorunundan kurtulamazlar. Dolayısı ile yeni nesiller ile kopuşları da kaçınılmaz olacak. Zübeyir Nişancı Dr., Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı Dindar camianın yaşadığı ve dile getirdiği “Ahlak Krizi” meselesinin temellerine dair bir müzakereyi paylaşmak isterim. Meseleyi kürtaj, yeni cinsel eğilimler ve Deizm meselesine kadar getireceğim. Önce sabırla bu konuya nasıl yaklaşılacağına dair bir giriş yapmam gerek. Genel dinar kanaat/söylem: “Ahlaki üstünlüğü kaybettik. Bu yüzden söyleyeceğimiz söz de sözümüzün tesiri de kalmadı.” Öyle ise bu durumda; 1. Üstünlük şahısların veya grupların (ahlaki de olsa) üstünlüğü ise o zaten sorunlu. 2. Üstünlük fikir üstünlüğü ise,…

Okumaya devam edin Ahlak Krizi