İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, ORMAN YANGINLARI VE ORMANLARIN GELECEĞİ

İklim değişikliği; ekosistemdeki biyolojik çeşitliliği ve ekosistem hizmetlerini etkileyerek insanları etkilemektedir. Ekosistemler; belirli bir alandaki tüm canlıların yanı sıra etkileşimde bulundukları hava, su, toprak ve güneş ışığı gibi cansız varlıkları da içerir. Yılmaz Çatal Prof. Dr., Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Orman Fakültesi Fotoğraf: Yılmaz Çatal İnsanoğlunun doymak bilmez enerji ihtiyacı nedeniyle; fosil yakıtların kullanımı, orman alanlarının daraltılması, arazi kullanımı şeklinin değişmesi ve 18. yy’ın getirdiği sanayi devrimi ile birlikte atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri sürekli olarak artmaktadır. Atmosferde sera etkisi yaratan gazların birikmesiyle yeryüzünde ısınma daha çok hissedilmeye başlanmıştır. 1980’li yıllardan sonra daha da belirginleşerek, hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak…

Okumaya devam edin İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, ORMAN YANGINLARI VE ORMANLARIN GELECEĞİ

ÇEVREYİ MERKEZE ALMAK

Çevreyi tahrip eden unsurları bilimsel araştırmalar eşliğinde bir bir sıralıyorlar, çözüm önerileri getiriyorlar, alarm zilleri çalıyorlar. Ama şu soruları sormaktan ısrarla kaçınıyorlar: İnsana ne oldu da bu denli tahripkâr oldu? Tahripkâr insanın evrenle ilişkilerini tanzim eden hangi temel felsefedir? Kemal Mansur Çevre kavramı, popüler anlamlarıyla marazi bir teolojik, kültürel, politik zemin üzerine oturtulsa da ihtiva ettiği yalın gerçekliği itibara aldığımızda kaçınılmaz olarak ilgi duymamız gereken temel kavramlardan biri olduğunu fark ediyoruz. Çağdaş Müslüman zihnin klişeci, fırsatçı, taklitçi, tüketici karakterinin geç fark edip erken tükettiği kavramlardan biri olan çevre, maalesef hayatı her anlamıyla zehir eden şeytani mihrakların günah çıkartma ritüellerinin hammaddesi haline dönüştürülmüştür. Pagan bir doğa…

Okumaya devam edin ÇEVREYİ MERKEZE ALMAK

YOK OLAN GELECEĞİMİZ

Yükselen tüketim kültürü, gelişen sanayi üretimi ve vahşi hammadde kullanımı tüm canlıların ortaklaşa yaşadığı doğayı berhava ediyor. Ebubekir Dilekçi Eğitimci-Yazar İnsanoğlu, kendisine verilen akıl yeteneğiyle yeryüzündeki tüm yaratılmışlardan ayrılıyor. Yüzyıllar boyu biriktirdiği bilgiyi mantıksal bir kurgu içinde kullanma becerisi onu uzay çağının eşiğine getirdi. Yeryüzünün sırlarını keşfetmesi, maddenin yapısını analiz etmesi bilimin temel dinamiklerini oluşturdu. Bilginin pratik yansıması olan teknoloji son iki yüzyılda baş döndürücü bir hızda gelişti. Bunun sonucunda hayvancılık ve el sanatlarına dayalı toplumsal yapı büyük bir değişime uğradı. İnsanlar kütleler halinde şehirlere akın ettiler. Teknolojinin gelişmesiyle daha kolay bir yaşama ulaşacağına inanan insanoğlu teknolojiyi elde ederken neleri kaybettiğini zamanla anladı.   Yükselen tüketim…

Okumaya devam edin YOK OLAN GELECEĞİMİZ

Muhit: Yeni Bir Tabiat Tasavvuru

“Dünya dönüyor”  cümlesi ile dönmeyen dünya üzerine bina edilen dünya değişti, bu düzenin inşa ettiği değerler ve sosyal yapılar dönüşerek, değişimin yol açtığı sancı bütün insanlık ailesi tarafından hissedildi. Âdem Ceylan Mart 2020’ den bugüne yaşadığımız kriz günleri insanlık için büyük bir imkânı da beraberinde sundu: muhasebe. Yaşadığımız bu olağan dışı süreç; tüm insanlığı aynı anda etkisi altına alan hastalıkla eş zamanlı bir biçimde çevre, tabiat, iklim – ve daha birçok- felaketlerle de yüzleşmemizi sağladı. Yer kürenin bir yanı aşırı sıcaklıklarla boğuşup yüzlerce insan hayatını kaybederken başka bir yanı sel sularıyla sürüklenen canlara tanıklık etti. Bu muhasebe fırsatı hem insan ve insanlığın geleceği hem de…

Okumaya devam edin Muhit: Yeni Bir Tabiat Tasavvuru

İnsan, Fıtrat ve Tabiat Üzerine

Zihninin tabiatla bağ kuran melekelerinin modern paradigmalarca talan edilmesi sonucu insan, tabiatı, savaşması ve yenmesi gereken bir düşman olarak görmeye başlamıştır. Tabiatın sömürülmesi, istifaden çok istila edilmesi ve doğal halinde bulunan her şeyin metalaştırılması üzerine kurulu olan bu sistem, vahşi ve gayri insanidir. Şehnaz Fındık Bugün insanlık atmosfer, biyoçeşitlilik, tatlı su kaynakları, kıyı alanları, sahiller, toprak ve daha birçok konuda çetin bir sınav vermektedir. Her ne kadar meselenin buharlı gemilerle başlayıp, emperyalizme ve oradan da kapitalizme ulaşan ekonomik bir boyutu bulunsa da esasında maruz kaldığımız çevresel sorunların temelinde insan ve tabiat arasındaki ilişkinin bozulması yatmaktadır. Zihninin tabiatla bağ kuran melekelerinin modern paradigmalarca talan edilmesi sonucu…

Okumaya devam edin İnsan, Fıtrat ve Tabiat Üzerine

Dünyaya İmar Edenler Değil, İmha Edenler Hâkim!

Batı'da ise kapitalist bir anlayışla yalnızca ceplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyenler, çevreyi, tabiatı korumak gibi bir endişeyi hiçbir zaman taşımadılar ve halen de çok umurlarında değil. Mucahid Yıldız Bazı tevillerde 'Cenab-ı Allah, Hz. Âdem A.S ile Hz. Havva validemizi cennetten çıkardığında dünyaya sürgüne gönderdi' ifadesi yer alır. Yeryüzüne baktığımızda her karış toprağından neşvünema bulan nebatatın bin derde deva çarelerle dolu olduğunu görüyoruz. Elbette cennetle mukayese edilmesi mümkün değil. Zira Kur'an ve Hadislerden öğrendiğimize göre cennette hiçbir kötülük ya da zarar verici bir şey bulunmuyor. Dünyanın sayısız nimetlerine ulaşmak için ise zahmet gerekiyor. Nimetlerle birlikte sıkıntılar da var. Bütün bu sıkıntılara rağmen bir sürgün yeri…

Okumaya devam edin Dünyaya İmar Edenler Değil, İmha Edenler Hâkim!

AHLÂKÎ BİR SORUN OLARAK ÇEVRE KİRLİLİĞİ

İnsan, yaşamak için tabiata muhtaçtır. Tabiata sahip çıkarsa, onu korursa o da ona hizmet etmeye devam eder. İnsan, hayatını devam ettirebilmek için elbette tabiatın imkânlarını kullanacaktır. Ancak bunun yanında tabiatın ona bir emanet olduğunu, onun sadece kendisine mahsus olmadığını, gelecek nesillerin de bunda hakkı olduğunu unutmayacaktır. Mustafa Özel Prof. Dr., FSMVÜ İslami İlimler Fakültesi İnsan, yeryüzünde var olduğu andan beri çeşitli sorunlarla karşı karşıya gelmiştir. Bunların mühim bir kısmı, kendisinin yol açtığı, sebep olduğu sorunlardır. Bunun temelinde de onun ahlâkî zafiyetleri yatmaktadır. İnsanın hırsı, bencilliği, açgözlülüğü, kıskançlığı, vurdumduymazlığı onun hem insanlarla hem de tabiatla olan ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Canlılar bir ortam içinde yaşarlar. Hayatiyetlerini sürdürebilmeleri,…

Okumaya devam edin AHLÂKÎ BİR SORUN OLARAK ÇEVRE KİRLİLİĞİ